Füsun Sarp Nebil

08 Ağustos 2024

E - ticarette gümrük oranları neden değiştirildi?

Tabii ki asıl sorunlardan birisi de, AK Parti iktidarın ülkeyi ekonomik olarak getirdiği nokta, doların hâlâ suni olarak tutuluyor olması ve vergilerin önlenemez yüksekliği. Şimdi hâlâ aynı şeyi yapıyorlar. Sorunu vergileri yükselterek çözmeye uğraşıyorlar ama soralım: Gümrük vergilerini yükseltmekle bu sorun çözülür mü? Asıl sorun yapısal bozukluk değil mi?

Dünden bu yana posta ve hızlı kargo taşımacılığında değişen maktu gümrük vergilerini konuşuyoruz. Bu değişiklikler, e-ticaret ile yurt dışından fiyatı yüksek olmayan ürünleri getirtenleri ve tabii ki ilgili olan birkaç e-ticaret sitesini mutsuz etti.

Ama olayın diğer boyutuna bakmak zorundayız. Hızla değişen (güya) küresel ticaret ortamında tartışılması gereken hususlar var. Kendi iç pazarımızı ve KOBİ firmalarımızı korumak zorunda olduğumuz gibi tüketiciyi bugün mutlu etmek iyi bir şey olsa da, yarının pazar ortamında tüketici acaba hâlâ mutlu kalır mı? Bugünden önlem almalı mıyız ya da hangi önlemleri almalıyız?

Vergiler yüzde 66 - 100 arttırıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla 6 Ağustos'ta yayımlanan karara göre artırılan vergi oranları 21 Ağustos'tan itibaren uygulanmaya başlayacak. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Çin'deki bazı internet sitelerinden ucuza ürün getirilmesine ilişkin, "Konunun çok yakın takipçisiyiz. Gerekli kararları da aldık, yakında göreceksiniz" demişti. Yapılan değişiklikleri hatırlatalım:

Bu değişen oranlar karmaşık tartışmalara neden oldu. Çünkü doların anlaşılamayan (aslında  anlaşılan) nedenlerle ucuz tutulduğu yani TL'nin pahalı olduğu bir ortamda, e-ticaret ile yurt dışından bir şeyler almak daha ucuza geliyor. Aynen bu yaz daha ucuz olduğu için, Bodrum ya da Ayvalık yerine Yunan adalarında tatil yapanların tercihleri gibi. Dolayısıyla e-ticaret yoluyla yurt dışından ürün alarak, birazcık olsun nefes alabilen tüketiciler, artan oranlardan ötürü kızgınlar. Ama bu oranlar ülkemiz KOBİ'leri açısından gitgide bozulan dengeyi bir nebze yerine getiriyor gibi gözüküyor. Onlar olumlu buluyor ve yine de yetmez diyorlar.

Biz de soralım: Aşağıda anlatacağımız sorunlara, vergi artışı yapılarak çözüm bulunabilir mi? Daha yapısal sorunlar yok mu?

Ne değişti?

Daha önceki düzenlemede AB'den gelen ürünlerde vergi yüzde 18, diğer ülkelerden gelirse vergi yüzde 30'du. Böylece vergilerde yüzde 66 ile yüzde 100 arasında değişiklik yapılmış oldu.

Kanun maddesinde belirtilene göre, 30 Euro'yu aşan 1.500 Euro'yu aşmayan ticari miktar ve mahiyet arz etmeyen eşyalar, gümrük beyanı dahil tüm gümrük işlemlerine tabi. Dolaylı temsilci olarak, posta idaresi ile Ticaret Bakanlığı'nda belirlenen koşulları taşıyan hızlı kargo taşımacılığı yapan şirketler yetkili atanabiliyor. Yetkiyi kullanacak olan hızlı kargo şirketleri gümrük müşaviri çalıştırıyor.

Alınan ürünün 30 kilogramı geçmemesine dikkat edilmesi gerekiyor. Satın alınan ürünler, 30 kilogramı geçiyorsa gümrük ticari kanunlarına tabii oluyor. 30 kilogramı geçen ürünler hesaplanırken ek olarak yüzde 48 gümrük vergisi de uygulanıyor.

Ticaret Bakanlığı, ihracat rejimine konu eşya için miktar veya değer limitlerini ayrı ayrı on katına kadar artırmaya yetkili durumda.

Değişiklik kimleri etkiliyor? 

Şimdi bu ucuz mal satan e-ticaret sitelerinden yani Çin'den ürün sipariş ettiğimizi düşünelim. 100 TL'lik ürün için örnekleyelim:

Yani eskiden 100 TL olan ürün artık bu vergi ve diğer ücretlerle, tüketiciye 216,2 TL'ye mâl olacak. Dolayısıyla gümrük değerlerindeki bu yükselme, tabii ki en başta tüketicileri etkileyecek. Daha pahalıya almaya başlayacaklar.

Bu durumda, o ucuz malları satan e-ticaret sitelerini etkileyecek. Yurt dışındaki depolardan ya da doğrudan yabancı KOBİ'lerden teslimat yapan firmaların e-ticaret satışları düşecek. Ya da belki sepet (yani bir seferde satabilecekleri) rakamları gerileyecek. Bu yolla bypass yapmaya uğraşacaklar.

Ama bu gümrük fiyatları telefon kılıfı gibi sarf malzemeleri satan dağıtıcı ve ara dağıtıcılar (ki bilişim sektöründe çok sayıda var) için bir denge yaratabilir. Çünkü doğrudan Çin'den satan firmalar diyelim ki, lojistik dahil 100 TL'ye bir ürün getiriyorsa, ithalatçı/dağıtıcı (omnichanell) firma aynı 100 TL'lik ürün için diyelim ki, 1 milyon tane ithal ettiğinde, üzerine gümrük vergisi ve bilimum masrafları koyacak. Dolayısıyla gümrük oranlarının değişmesi, 1.000 TL altı ürünleri ithal edenler açısından bozuk olan dengeyi yeniden sağlayabilir.

Türkiye çöplüğe döner mi?

Denge sağlayabilir desek de bilişim sektörünün derneği Tübider'in Başkanı Tuncay Işık bize, depolama maliyeti ve garanti masraflarını hatırlatıyor. Yani 100 TL'ye ürün getiren hızlı kargo firmalarının yeni vergi oranları ile, büyük miktarda ithalat yapan bilişim firmalarının (bazı ürünlerde farklı olsa da) maliyetlerinin ancak kafa kafaya geldiğini, ancak görünmeyen diğer maliyetlerin yani depolama ve garanti masraflarının burada yer almadığını söylüyor.

Dolayısıyla bilişim sektöründeki KOBİ firmalar, vergi oranlarındaki artışın, istihdam yaratan ve vergi ödeyen, Türkiye'de  yerleşik KOBİ'lerin, bu dropshipping yapan ve de Türkiye'de varlığı bulunmayan e-ticaret sitelerine karşı yeterince korunmadığı düşüncesinde.

Bu tek sepette sipariş edilen, mesela 30 dolarlık ürünler, ithalatçıların tüketiciyi koruma mevzuatı nedeniyle mecbur olduğu garanti ve teknik servis / geri iade koşullarına tabi olmadığı için de, "Acaba Türkiye özellikle kablo, kulaklık, telefon kılıfı gibi konularda çöplüğe dönüşür mü?" diye soruyor ve bakır kablo ya da HDMI kablolarda bu durumun nasıl olacağını düşünmemizi istiyor.

Konuyu sorduğumuz başka bir uzman ise, tam rekabetin sağlanabilmesi için gümrük vergilerinin ithalatçılar açısından düşürülmesi, üzerlerindeki yükün kalkması gerektiğine işaret ediyor:

"Ya Türkiye'de üretim ve ticaret yapanlara Temu gibi şirketlerin sahip olduğu ekonomik, teknolojik ve lojistik imkanları sağlayacağız ya da bu modelde mikro ithalat yapanların şartlarını yerli üretici ve tüccarların şartlarına getireceğiz.

İlkini kısa vadede yapamayacağımız için Bakanlık yabancı devlerin haksız rekabetini dengeleme yönde adım attı. Bunun ne kadar yeterli olacağını önümüzdeki günler gösterecek.

30 Euro altı ürünlerde haksız rekabet, eşitsiz koşullar devam edecek. Çin devleti destekli, para yakma imkanı olan dev şirketlerin global güçlerini ulusal ekonomiler aleyhine kullanmaları dünyanın her yerinde ticareti ve rekabeti negatif etkiliyor.

Bu soruna herkes çözüm arıyor. Ticaret Bakanlığı'nın kararı varolan haksız rekabete sınırlı da olsa pozitif bir müdahale çabası olarak değerlendirilmeli."

TEMU dünyada pazarları altüst ediyor

Şimdi bütün bu tartışmaların odağındaki firmaya yakından bakalım. Türkiye 90 milyona yakın nüfusu ile dünyanın en kalabalık ilk 20'sinde. Dolayısıyla önemli bir pazar. Bu pazarın yıllar içinde iyi-kötü oluşmuş bir kompozisyonu var ama e-ticaret şimdi bunu değiştirmekle meşgul.

Soru şu: Yabancı markalarla dolu olan AVM'ler gibi acaba e-ticareti de yabancı ülkelerin KOBİ'lerine mi teslim edeceğiz? Bunu daha önce de defalarca sorduk. Ama bu soru TEMU ortaya çıktığından bu yana daha güçlü soruluyor.

Mayıs ayında Türkiye pazarına giren TEMU konusunu yazmıştık. Bu ülkemizde merkezi olmayan (yani istihdam sağlamayan ya da vergi vermeyen), listediği ürünleri başka ülkelerden (genellikle Çin'den), başka bir ülkedeki tüketicilere aktaran bir model. Şimdilik -muhtemelen pazarı ele geçirene kadar- inanılmaz bir ucuzlukta satıyor (bu modeli Çinli telekomunikasyon üreticilerinde de gördük). Öyle ki, ortalama sepet değeri 2023 sonunda 38,9 dolar (bugünkü dolar kuru ile 1.300 TL).

Dolayısıyla 150 Euro'dan, 30 euroya inmenin temelinde bu sorun var. Türk pazarı korunmaya çalışılıyor. Ama bu olayın asıl nedeni, AK Parti'nin patlattığı enflasyondan kaçmaya çalışan ve sabit tutulan doların yarattığı ortamda yurt dışında daha ucuz ürün bulan tüketicilerin durumu söz konusu. Yani asıl neden AKP'nin ekonomiyi yönetemiyor oluşu. Bunu da not edelim.

E - ticaretimizi yabancı KOBİ'lere mi teslim edeceğiz?

Avrupa Birliği'nin DSA ve DMA ile koymaya çalıştığı kurallara bakarsanız ya da ABD'nin özellikle Çinli markalara yaklaşımlarını incelerseniz, arkasında "kendi pazarını koruma" içgüdüsü var.

TEMU için lojistik sektönden aldığım gayri resmi rakam Temmuz ayında "1 milyon adet siparişin" gerçekleştirildiği şeklinde. Bunu aşağıda göreceğiz sepet rakamı ile ve de vergi değişiklikleri olmadan hesaplarsak 40 milyon dolar'dan yani ~1,4 milyar TL/aydan bahsediyoruz. 12 ay diye bakarsak da, ~16-20 milyar TL (500-700 milyon dolar), vergisiz, istihdamsız bir rakam.

İşte vergi değişikliğinin temel nedeni bu...

Başka ilginç bir detay şu: 2022'de açılan TEMU pazara gitgide daha fazla yerleşiyor. 2022'de açıldığında 24 dolar olan sepet değeri, bugün 40 dolar'a (~1.350 TL) gelmiş. Yani 1 yıl içinde yüzde 62 artmış.

Yine aynı noktaya gelelim: Bu hızla giderse TEMU pazarı/pazarları ele geçirecek. Ucuzluğu iyi ama günün birinde pazarı ele geçirdiğinde, fiyatlar hâlâ ucuz kalır mı acaba? Soru bu.

Diğer yandan bu bir açıdan tüketici için "ucuz mal" anlamına gelse de, yine soralım: "Kalite ne durumda acaba?"

Vergi ile denge sağlamak, enflasyonu logaritmik katlar mı?

Sadece TEMU değil, mesela Amazon da aynı modeli kopyalamaya karar vermiş. Muhtemelen diğer e-ticaret firmaları da aynı modeli kopyalamak isteyecekler. O zaman nereye doğru gideriz sizce? İstihdamsız ve vergisiz bu satış modelleri, ülkenin ekonomisine ne yapar? Bugün yönetilmediğini düşünsek de, ekonomimiz hâlâ işliyor. Ama yarın?

Tabii ki asıl sorunlardan birisi de, AK Parti iktidarın ülkeyi ekonomik olarak getirdiği nokta, doların hâlâ suni olarak tutuluyor olması ve vergilerin önlenemez yüksekliği. Şimdi hâlâ aynı şeyi yapıyorlar. Sorunu vergileri yükselterek çözmeye uğraşıyorlar ama soralım: Gümrük vergilerini yükseltmekle bu sorun çözülür mü? Asıl sorun yapısal bozukluk değil mi?

Buna en ilginç örnek, cep telefonu sektörü. Vergiyi arttırdıkça fiyatlar katlamalı olarak nasıl arttı ve enflasyonu körükleyen kalemlerden birisi oldu, başka bir yazıda anlatayım. Çünkü bana göre vergi konusundaki önemli bir "case study" olmalı.

Bu Case Study vergiyi arttırdıkça, dengeyi nasıl altüst edersiniz ve enflasyonu sadece vergi oranında değil ama karşı hamleler nedeniyle logaritmik gelişmeler olmaz.

Tüketiciler ne diyor?

Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz'e durumu nasıl değerlendirdiklerini sorduk. Şöyle yorumladı:

"Yurt dışı e-ticaret işlemine getirilen yeni vergi düzenlemesinin, ekonomi yönetiminin sıkı para politikası ve dövizin yurt dışına çıkışının engellenmesi ve yerli üreticinin korunması amacıyla yapıldığı ifade edilse de bu yeni uygulama, tüketicilerin tam rekabet ortamında seçim hakkını sınırlayacak sonuçlar verecektir.

Yeni vergi sınırı nedeniyle fiyat/kalite parametresi ile alışveriş tercihini yapmak isteyen tüketici için sınırlayıcı bir durum söz konusu olacak, vergi düzenlemesi tüketicinin yurt dışı e-ticaret yoluyla alacağı ürünün daha pahalı olmasına yol açacaktır.

Öte yandan yerli üreticinin korunması yerine, kendi lehine rekabet ortamının azaldığı bir iklimde, yerli üreticinin ürün, kalite ve benzeri noktalarda kendini geliştirme isteği yok olacak, 70'li yıllardaki gibi ithalat yasağı nedeniyle özellikle beyaz eşyada yaşadığımız kalitesiz yerli ürünlere mahkûm olunması anlamına gelecektir.

Aynı zamanda yurt içi menşeli e-ticaret siteleri lehine de haksız bir rekabet ortamı doğacak, rekabetin dolaylı olarak engellenmesinin faturasını her zaman olduğu gibi tüketici yüklenecektir.

Serbest ekonomik düzende, özellikle son tüketiciye yönelik mal ve hizmet sunumunda tam rekabet ortamının sağlanması, gümrük, vergi ve benzeri sınırlamaların en az seviyede tutularak sektörlerde hâkim durum oluşmasına izin verilmemesi gereklidir.

Tam rekabet ortamının sağlandığı ekonomik düzen, tüketici için en ucuza, en kaliteliye ulaşmasını sağlayacağı gibi yerli üretici için de geliştirici nitelikte olacaktır.

Bu yeni düzenlemenin yakın vade sonuçları üzerinde gözlem yaparak, olumsuz sürecin söz konusu olması durumunda Rekabet Kurumu'nun konuya eğilmesi için girişimde bulunacağız."

Füsun Nebil kimdir?

Füsun Sarp Nebil, İstanbul, Bakırköy'de doğdu. Eğitimini Çanakkale, İzmir ve İstanbul'da yaptı. Evli, 2 çocuk sahibidir. Denizcilik meraklısıdır (amatör kaptan).

Master derecesini Istanbul Teknik Üniversitesi Nükleer Yüksek Mühendisliği bölümünden aldı (Şimdi Enerji Enstitüsü). THY, Nasas Alüminyum Fabrikası ve Alemdar Holding Grubunda çeşitli görevlerde bulundu.

1997 Türkiye'nin ilk ISP'lerinden Alnet'in Genel Müdürlüğüne getirildi. 1999 yılında turk-internet.com'un da dahil olduğu çeşitli siteleri yayınlayan Intervizyon Ltd. şirketini kurdu. Şirket halen Kadinvizyon.com gibi başka siteleri de yönetmektedir.

1998 - 2011 arasında Ulaştırma Bakanlığı tarafından kurulan İnternet Kurulu üyeliği yaptı. Devletin özel sektörü aldığı çeşitli komisyonlarda çalıştı. 2016'dan beri TOBB Telekom Meclisi üyesidir.

Nebil, Eylül 2001 yılında Birleşmis Milletler tarafından Türkiye'den seçilen başarılı iş kadınları arasında yer aldı (UNECE INCLUDES 9 TURKISH BUSINESSWOMEN ON ITS LIST).

2010-2013 arasında Türkiye Dijital Oyun Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı.

2011 - 2015 arasında 4 yıl Eutelsat Avrupa TV Ödüllerinde Jüri Üyeliği görevi aldı.

Türkiye İhracatçılar Merkezi dahil, çeşitli projelerde "Bilişim ve İletişim Sistemleri Danışmanlığı" vermektedir. Konusuyla ilgili olarak TV programlarına ya da konferanslara katılarak, konuşma yapmaktadır. Yazıları internet üzerinden turk-internet.com sitesinin yanısıra, yetkinreport.com, bilisimdergisi.org.tr, Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği Dergisi, 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Güncel Hukuk Dergisi, Ankara Baro Dergisi, journo.com, Tüketiciler Birliği Etikett gibi çeşitli ortamlarda yayımlanıyor.

2014 yılından beri T24'te yazıyor.

Türk Telekom ve Turkcell konusunda araştırmaları ve uzmanlığı var. 2018 nisan ayında "Bitcoin ve Kripto Paralar" isimli ilk kitabı yayınlandı.

Detaylı bilgi için https://wiki-turk.com/fusun-sarp-nebil/ adresine bakabilirsiniz.