Boğaziçi Mezunlar Derneği'nin (BÜMED lokalinin Boğaziçi'nin 2 yıla yakın süredir ataması ve yönetimi eleştirilen rektörü tarafından boşaltılmaya çalışıldığını birkaç gündür yazıyoruz.
Bu sabah mesai saati başlamadan, saat 8:30'da, basın, barodan avukatlar ve lokalin gerçek sahibi olan mezunlarla, BÜMED Yönetim Kurulu içeriye alınmadan, polis gözetiminde tüm eşyalar 6-7 kamyona yüklenerek götürüldü. Bu da ayrı bir sorun, çünkü tahliyenin bizzat dernek yetkililerinin yanında yapılması gerekirdi.
Mesai öncesi boşaltma nedir; yürütmeyi durdurma kararı önceden mi haber alındı?
Şimdi bu olaydaki birinci sorun şu; burada adeta "haneye tecavüz" söz konusu. Yani lokal, sahipleri içeride değil iken, avukatları ve basın ile birlikte dışarıda tel kapının arkasında polis zoruyla tutulurken boşaltıldı. Hukuk diliyle sorarsak; bir kişi ya da kurumun zilliyetindeki bir yer, böyle izinsizce boşaltılabilir mi?
Örnekleyelim; bir yer kiralama olayı düşünelim, mal sahibi acaba polis zoruyla kapıyı kırıp, kiracıyı kapının önüne koyabilir mi? Hukuken bu mümkün değil, çünkü hukuk kiracıyı koruyor. Düşünün ki, bu kişinin özel eşyaları ya da ticari sır niteliğindeki belgeleri olabilir. Bunları görmek hakkı kime verilmiş?
Kaldı ki, bu derneğin içindeki üyelerin kayıtları, Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK) kapsamındaki bilgileri acaba ortaya dökülmüş olabilir mi?
Acaba maddi ya da manevi bir zarar meydana geldi mi ya da kaybolan bir şeyler oldu mu?
Burada hukukun çiğnenmesi söz konusu. Dolayısıyla hukukçular, bunu yapan ve yapılmasına önayak olanlar için görevi kötüye kullanmaktan dolayı suç duyurusunda bulunulması gerektiğini, hatta ilerideki süreçte yönetim değişikliği olması durumunda, bu hukuka aykırı işleri yapan tüm kamu görevlileri açısından (emirleri veren ve uygulayan bireylere) disiplinsizlik soruşturması ve veya BÜMED'in idareye açacağı davalardan ötürü rücu davalarının da söz konusu olabileceği belirtiliyor.
Çünkü olaya baktığımızda ne görüyoruz; muhtemelen "yürütmeyi durdurma" kararı çıktığını önceden haber alan rektörlük, Sarıyer Kaymakamlığının yardımıyla bir tahliye tebligatı gönderdi. Üstelik bu tebligat Boğaziçi mezunlarının tarifi ile "40 yıllık derneğe ancak 40 saat izin veriyordu".
Bunların üstüne tahliyeyi --yine muhtemelen-- "yürütmeyi durdurma mesai saati sonrası herhangi bir anda ulaşabilir" düşüncesi ile mesai başlamadan, 08:30’da tamamladılar.
Ama sonuçta yürütmeyi durdurma çıktı ve mezunlar lokallerinde kaldıkları yerden devamla çalışacaklar ya da toplanıyor olacaklar.
Yani hukuk, Boğaziçi Üniversitesi tarihindeki kara bir lekeyi önlemiş oldu.
Aşağıda yürütmeyi durdurma kararını görüyorsunuz.