Füsun Sarp Nebil

08 Temmuz 2016

BTK, 300 kadar internet erişim sağlayıcı firmayı kapatmaya hazırlanıyor

ESB konusu ise hâlâ son duruma varmış değil. Hukuki davaların sonuçları bekleniyor.

Erişim Sağlayıcılar Birliği’ni (ESB) biliyorsunuzdur. Kısaca 2014 yılında kurulan ve site erişime engelleme kararlarını, erişim servis sağlayıcılarına (ESS-ISS) gönderen kuruluş.

Kuruluş kanunu dahil ilk günden bu yana ESB ile ilgili itirazlar ve hukuki sorunlar var. Çalışması halen --Danıştay ve Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararlar çerçevesinde-- hukuksuz ama 2 yıldır çalışıyor. Bugünlerde ise yeniden gündemde, çünkü 350 kadar firmanın kapatılmasına neden olmak üzere.

BTK şubat ayında sayıları 400’e yaklaşan erişim sağlayıcı firmalara gönderdiği bir talimat ile 15 Mayıs'a kadar ESB’ye üye olmalarını istedi. Oysa 2014 yılında kurulurken onları kapsamın dışına atmış ve 2 yıldır da onlarla ilgilenmemişti.

Yine BTK tarafından zorlanan bir konu da, 100 bin TL düzeyinde yatırım yapmış olan bu firmaların ödenmiş sermayelerini 3-4 ay içinde 1 milyon TL’ye çıkarmaları istendi. Ltd. için 10 bin ve A.Ş. için 50 bin TL sermaye tabanı olduğu halde.

Kısaca konunun bileşenlerine bakalım;

 

STK 2.0

 

Hatırlayacaksınız, 17-25 Aralık ses kayıtlarının gündeme geldiği günlerde, AKP meclisteki ilgisiz bir torba kanunun içine alelacele 5651’e eklenecek maddeler katmıştı. O maddelerden biri de yeni kurulacak olan ESB yani Erişim Sağlayıcılar Birliği ile ilgiliydi.

ESB’yi devlet eliyle kurulan sivil toplum örgütü diye tanımlayabiliriz. “Devlet eliyle sivil toplum örgütü mü kurulurmuş?” diye sormayın, bu AKP döneminin STK 2.0’ı oluyor sanırım. STK yönetimlerini ele geçirmeleri ile STK 1.0’ları yani yandaş STK’ları yaratıyorlardı. 2.0’da kanunla STK kurmaya başladılar.

Bunun nedeni ise, “ALGI” idi. Çünkü T.C. site engellemeleri nedeniyle dünyada “sansür” eleştirisi alıyordu. Bu da ülkenin yatırım için gerekli “demokratik” algısına zarar veriyordu. ESB kurarak, “T.C. site engellemesi yapmıyor, meslek örgütü olan bir STK kendi etik anlayışı ile site kapatıyor” olacaktı. Anlayacağınız herkes aptal yerine konuyordu.

Ama strateji yürümedi. Yürümeme nedeni basitçe “beceriksizlik” ve “zor oyunu bozar” ifadeleriyle tanımlanabilir. Ama uygulamadaki “aşağı görme”, “patron biziz”, “mecburlar”, “3-5 kuruşluk adamlar”, “ticaret özgürlüğü”, “kanunu bilmeden, anlamadan yazma”, “kanunu fazla araştırmadan alelacele yazma”, “teknik altyapıyı bilmeyenlerle kanun yazma” gibi gibi pek çok anahtar ifadeyle daha detaylı açıklanabilir.

BTK’nın çeşitli tehdit ve ikna yöntemlerine rağmen, hatta iddialara göre araya trojan sokmasına karşın, 350 firma ESB’ye katılmaktan uzak durdu.

Hatırlayın o dönemde, 17-25 Aralık kasetleri nedeniyle acilen internetteki bazı şeylerin engellenmesi gerekiyordu. Dolayısıyla BTK’nın bekleyecek zamanı yoktu. Hatırlayın İçişleri Bakanı Ala, BTK başkanının kanun itirazlarına karşı “kanunu sonradan biz yaparız” diyordu.

BTK 350 firmayı ikna edemeyince, ikna edebileceği –büyük olduğu için korkusu çok olan—firmalarla ve “sadece abonesi olanlar” diye bir tanım getirerek, 45 üyenin 4’de biri olan 12 üye ile ESB’yi oluşturdu. Bu 12 üye, temelde 3 büyük operatördü.  Alt şirketlerle birlikte 12 oluyorlardı.

 

Anayasa Mahkemesi ve Danıştay süreçleri

 

Ama aynı dönemde tüzük hazırlayan 2 grup daha vardı. Birisi küçük operatörlerin oluşturduğu bir grup, diğeri Telkoder’di. Küçük operatörler imzaları tamamlayamadı ama Telkoder 116 imza aldı.  Dolayısıyla 12 imzanın (BTK zamanla 45 firmadan da imza aldı) yanında 116 imza daha anlamlı oluyordu. Ama BTK bunu dinlemedi ve kendi düzenlediği tüzükle operasyona başladı.

CHP torba kanunundaki internet maddeleri 2014’de Anayasa Mahkemesine “iptal” istemi ile götürmüştü. Bu konuda karar 2015 sonunda verildi ve gerekçeli karar da 2016 başında açıklandı. O gerekçeli kararda, ESB’nin bir sivil toplum örgütü olamayacağı ama kendine özgü bir kurum olabileceği kaydedildi.

Ama en önemlisi Anayasa Mahkemesi ESB’ye verilen erişim engelleme yetkisinin sınırsız olması ve TİB’e kişisel verilerin sınırsız veriliyor olmasına karşı çıktı.

Danıştay ise Telkoder’in 116 imzalı tüzüğü için yaptığı başvuru karşılığında ESB’nin BTK tarafından hazırlanmış tüzüğüne durdurma verdi.

Bunların sonucu nedir? İki önemli mahkememizin önemli kararlarına karşın, ESB hiç istifini bozmadan çalışıyor. Çünkü başka bir torba kanunla ESB’yi hukuki kılacak bir değişiklik yapıldı ama değişikliğin kendisinde sorun var. Çünkü hukuk tekniğinde olmayacak şekilde, geçmişe yönelik kanun yapıldı.

Anlayacağınız, İnternet Kanunu'nda 2014 itibariyle yapılan değişiklikler ve ESB konusundaki tüm hukuki düzenlemelerde sorun gözüküyor. Sektörde “teknik ve hukuki temelleri bilmeyenlerin oluşturduğu düzenlemeler” bunlar yorumu yapılıyor.

 

Şimdi ne oluyor?

 

BTK bütün bu süreçlerin sonrasında, muhtemelen Anayasa Mahkemesi ile Danıştay’ın düzenlemelerine, arkadan dolanmalı bir cevap geliştiriyor. Muhtemelen “o firmaların zaten lisansları yok” filan demeye hazırlanıyor.

Oysa bu firmalar çeşitli tarihlerde kendilerine verilen lisans şartlarını yerine getirerek 25 yıllığına lisans almış durumdalar.

Ama BTK 2014’ün aceleciliği içinde üyeliğe almadığı firmalara şubat 2016’da “gelin yoksa lisansınızı iptal ederim” dedi. 15 mayısa geldiğimizde ise BTK 134 firmanın lisansını iptal ettiğini duyurdu. Ancak daha sonra gelen tepkiler üzerine süreyi 15 temmuza kadar uzattı. Bir farkla, bu sefer yeni yayınlanan bir yönetmelikle ödenmiş sermayenin de 1 milyon TL’ye çıkarılması isteniyordu.

Bu 350 firma, Anadolu’nın orasında burasında çalışan ve veri merkezi, wireless erişim sağlayıcı gibi servisler sunan küçük firmalar. Yatırımları ise 100 bin TL’ler düzeyinde. Dolayısıyla A.Ş.’nin bile 50 bin TL sermaye ile kurulduğu ülkemizde 1 milyon TL’yi “ha” deyince bulabilecek durumda değiller.

Görüştüğümüz servis sağlayıcılar durumu, “Bize kapatın gidin diyorlar. Ama buraya tırnağımızla geldik. Kapatırsak, nasıl olacak, yaptığımız yatırımı bize kim geri ödeyecek. Bize devlet 25 yıllığına lisans vermişti. Bu lisansları alırken, bizden ne istendiyse yaparak yani oyunun kurallarını bilerek girdik. Oyunun ortasında, yetişemeyeceğimiz koşulları konulması insan haklarına da, ticaret hürriyetine de aykırı” diyorlar.

Bunun neden böyle olduğuna dair sorumuzu ise iki türlü cevaplayan var; bir grup site engellemelerinin büyük operatörler tarafından, mahkeme kararı bile beklenmeden gerçekleştirildiğine dikkat çekiyor ve “Kararların %90’ı siyasi. Bunların uygulanmasındaki kontrolü arttırmak istiyorlar” diyor.

Diğer bir grup ise, olayı rekabete bağlıyor ve bizim Pazar payımız büyüdü. Bu nedenle büyük operatörler bizim Pazar payımıza göz diktiler. Her ne kadar biz de onlardan hat satın alıyorsak da, toptancı fiyattan alıyoruz. Onlar ise müşterilerimizden perakende fiyatları alacaklar” diyorlar. Dolayısıyla olayın bir tarafında tüketici menfaatlerinin durumu da söz konusu.

ESB konusu ise hâlâ son duruma varmış değil. Hukuki davaların sonuçları bekleniyor.

Bu konunun detaylarını daha fazla okumak istiyorsanız BTK, 300 Kadar Internet Erişim Sağlayıcı Firmayı Kapatmaya Hazırlanıyor ; Bir Garip ESB Hikayesi linkine bakabilirsiniz.