Füsun Sarp Nebil

06 Temmuz 2024

Boğaziçi Üniversitesi'nde milli iradeye itiş-kakış

Bugünkü gelişmeler çok talihsiz bir sürecin en son safhalarından birisi oldu.  Buradaki soru şu: Bir atanmış rektörün talimatı, seçilmiş milletvekillerinin engellenmesine yeter mi?

Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrencilerin 3. Alternatif Mezuniyet Günü kutlaması sonrasında, mezunlar cuma günü (bugün) için saat 11.00'de bir sürprizleri olduğunu söylemişti. Bugün o sürprizin CHP’li milletvekilleri olduğunu gördük. Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin “özgür ve özerk üniversite” talebiyle 2021 yılından bu yana gerçekleştirdikleri direnişe CHP Milletvekilleri bugün destek vermek için üniversite kampüsüne geldiler.

Ancak her laflarında "milli irade" diyen AKP'li eski belediye yöneticilerinin yönetime soyunduğu ama neler olduğunu hepimizin tepki ile seyrettiğimiz Boğaziçi Üniversitesi’nde, bugün büyük bir rezalet yaşandı. Akademisyenlerin protestosuna destek için kampüse gelen Türkiye'nin yerel seçimdeki 1. partisi CHP’li milletvekilleri üniversitenin güvenlikleri tarafından bir süre itilip kakıldılar. Tabii ki hep beraber sormamız lazım; "Üniversite mezunu bile olmayan güvenlikler, hangi cüretle milli iradenin öncelik verdiği partiyi itekler?"

Dahası bu cüreti nereden aldıkları belirsiz güvenlikler, hocaları, öğrencileri ve velileri içeriye almamaya çalıştılar.

Boğaziçi Üniversitesi’nin mezunlarından olan milletvekili Yüksel Taşkın tepkisini bir tweet ile yayımladı.

Taşkın Beyin söylediği gibi kamunun malı olan bir yere, rektör de olsa bir kişi nasıl mezunların, hocaların, velilerin ve milletvekillerinin girişini engeller?

Atanmış rektörün talimatı, seçilmiş milletvekillerinin iradesinden üstün müdür?

Kendilerine "Rektörlük kısıtlaması" denilerek kampüse alınılmamaya çalışılan milletvekilleri, dokunulmazlıkları olduğunu ve bu yasağın kanuna aykırı olduğunu söylediler ve tartışmaların ardından kampüse girmeyi başardılar. Ancak rektörlük binasının yer aldığı meydana yürüyen milletvekillerinin önü bu kez de çevik kuvvet tarafından kesildi. Burada açıklama yapan Milletvekili Suat Özçağdaş,Milletvekilleri kamusal görevleri çerçevesinde hastanelere, okullara, üniversitelere girer, yetkililerle konuşurlar. Çok barışçıl bir şekilde geldik. Kapıdan geçen vekillerimiz oldu ve sonrasında bir durdurma hamlesi oldu. Biz bizi durdurmaya çalışan arkadaşların yasal bir sorun yaşamaması için onları bilgilendirdik. İstanbul Valisini ve İstanbul Emniyetini uyardık” ifadelerini kullandı. "Özgür, özerk ve demokratik üniversite”,  "Kabul etmiyoruz” ve Vazgeçmiyoruz” yazılı pankartları taşıyan milletvekilleri, akademisyenlerle birlikte rektörlük binasına sırtlarını döndü. Milletvekili heyeti Güney Kampüs girişinde basın açıklaması yaptı ve Anayasa Mahkemesi’nin kanun hükmünde kararname ile rektör ataması yapılmasının Anayasa’ya aykırı olduğuna dair kararını hatırlatarak şöyle dediler:

"Uluslararası muhataplarına biz ‘Hukuk Devletiyiz’ açıklamaları yapanların rektör atamalarında Anayasa Mahkemesi’nin bağlayıcı kararlarına uymalarını bekliyoruz.”

Akademik nöbete destek için üniversiteyi ziyaret eden isimler arasında şu isimler yer alıyordu: CHP İstanbul Milletvekili ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, CHP İzmir Milletvekili Yüksel Taşkın, CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi, CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, CHP Ankara Milletvekilleri Aylin Yaman, Onur Konuralp ve Semra Dinçer, CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı ve CHP Parti Meclisi üyesi Armağan Erdoğan.

Keyfi yasaklar, Boğaziçi Üniversitesi’nin kurumsal yapısına zarar veriyor

Destek eylemi, Güney Kampüs girişinde milletvekillerinin gerçekleştirdiği basın açıklamasıyla sona erdi. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki direnişi desteklediklerini açıklayan milletvekilleri şöyle konuştu:

2021den bugüne yapılan Boğaziçi’ni vasatlaştırma ve herhangi bir üniversiteye dönüştürmeye dönük uygulamalar Boğaziçi Üniversitesi’nin kurumsal yapısına, birikimine, imajına, iç barışına zarar vermekte, öğrenciler için akademik ve maddi kayıplar yaratmakta, kamu zararına yol açmaktadır.

Atamayla gelen rektörler çoğu kez liyakate dayalı akademik istihdam süreçlerini çiğneyerek kişiye özel ilanlar açmış, çok sayıda yeni personel alarak üniversitenin dengelerini ideolojik atamalarla değiştirmiş, nitelikli akademisyen ve idari personeli görevden almış, fakültelerin yapısını bozmuş, üniversiteye akademik, mali, kurumsal tahribat yaratmıştır.

Birçok araştırma merkezi kapatılmış, bir kısmının yerleri değiştirilmiş, bilimsel etkinliklere tahsis edilen binalar yeni atanan kişiler için lojman yapılmıştır ama bu arada öğrencilerin barınma sorunlarına çözüm üretilmemiştir.”

“Rektör ataması Anayasa'ya aykırı”

CHP’nin başvurusunu değerlendiren Anayasa Mahkemesi’nin 4 Haziran 2024 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan kararına gönderme yapan milletvekilleri, bu karar ile Cumhurbaşkanı’nın Kanun Hükmünde Kararname ile rektör atamasının Anayasa’ya aykırı bulunduğunu hatırlattı.

Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyma çağrısı yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Kararın gerekçesinde, rektör atama yetkisinin sadece Cumhurbaşkanı’na verilmesinin ve herhangi bir nitelik aranmamasının liyakat esasını ortadan kaldırdığı, atamalarda keyfiliğe yol açabileceği ve bu keyfiliğin üniversitelerin özerkliğini yok ettiği vurgulanmaktadır. Bir başka ifadeyle, Anayasa Mahkemesi, yükseköğretimin, üniversitelerin tek bir kişinin kararıyla akademik ilkelerden uzak, üniversite bileşenlerini dışlayarak ve kamu yararını hiçe sayarak keyfi kararlara maruz kalamayacağına karar vermiştir.

Bu durumda, Naci İnci’nin ve 6 yıldır diğer üniversitelere atanan rektörlerin Anayasa’ya aykırı olarak göreve getirildikleri karara bağlanmıştır. Uluslararası muhataplarına biz ‘Hukuk devletiyiz’ açıklamaları yapanların rektör atamalarında Anayasa Mahkemesi’nin bağlayıcı kararlarına uymalarını bekliyoruz.”

YÖK ve rektörler için yol haritası

Milletvekillerinin vurgu yaptığı bir başka konu ise 29-30 Mayıs tarihlerinde Türkiye’den Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Başkanı’nın da katıldığı ve Avrupa bölgesinden 49 ülkenin yükseköğretimden sorumlu bakanlarının ortak imzasıyla yayınlanan Avrupa Yükseköğretim Alanı Bakanlar Bildirgesi oldu. Bu bildirge ile yükseköğretimin aşağıda belirtilen altı temel değerinin tüm ülkelerde uygulanması ve takip edilmesi kararlaştırılmıştı:

  1. Akademik özgürlüklerin teminat altında olması,
  2. Yükseköğretim kurumlarının gereksiz müdahale olmaksızın görevlerini yerine getirmeleri, kurumsal, finansal, personel alımı ve akademik işlerle ilgili kendi önceliklerini ve politikalarını belirleme ve uygulama iradesine sahip olmaları yani üniversite özerkliği,
  3. Öğrencilerin ve akademisyenlerin yönetime katılmaları, temsil edilmeleri, karar süreçlerinde yer almaları,
  4. Akademik ahlakın kurumsallaşması,
  5. Yükseköğretimin kamu yararı taşıdığı,
  6. Kamunun da yükseköğretimin özgür bir şekilde yürütülmesinden sorumlu olduğu.

Yapılan açıklamada Bunlar YÖK’e ve üniversite rektörlerine yol haritası niteliğindedir” çağrısında bulunuldu.

“Avrupa Üniversiteler Birliği’nin çağrısına uyun”

Son olarak Türkiye’den 51 üniversitenin kurumsal üye olduğu, YÖK’ün ulusal temsilci düzeyinde üye olduğu ve Avrupa’daki 800’den fazla üniversiteyi temsil eden Avrupa Üniversiteler Birliği (EUA) tarafından Türkiye’ye yapılan çağrı hatırlatıldı.

Kurumun Anayasa Mahkemesi kararına atıfta bulunarak Türk yetkililere üniversite rektörlerinin yeniden atanma şeklini kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirme çağrısı yaptığı belirtilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

Anayasa Mahkemesi tarafından geçersiz kılınan rektör atama kurallarının, Avrupa üniversite camiasının desteklediği kurumsal özerkliğin genel ilkelerini zayıflattığını belirtiyor. Avrupa Üniversiteler Birliği 10 yıldır yükseköğretimde çok önemli bir referans kaynağı olan Üniversitelerin Özerklik Karnesi’ni yayınlıyor. Buna göre başka hiçbir Avrupa yükseköğretim sistemi, devlet veya hükümet başkanının rektörleri doğrudan seçmesine ve atamasına izin vermiyor. Bu nedenle de karnede de şaşırtıcı olmayan bir şekilde Türkiye en alt sıralardadır.”

Boğaziçi Üniversitesi hangi amaçla bu hale getiriliyor?

Bugünkü gelişmeler çok talihsiz bir sürecin en son safhalarından birisi oldu.  Buradaki soru şu: Bir atanmış rektörün talimatı, seçilmiş milletvekillerinin engellenmesine yeter mi?

İktidar partisinin ülkeyi getirdiği hal bu. Adeta eskiden DHKP-C'lilerin ilan ettiği gibi "kurtarılmış bölgeleri" var sanki. Savaş veriyorlar, içeriye sokmamak için; mezunları, hocaları, bazı öğrencileri ve şimdi de milletvekillerini, yani milli iradeyi.

Füsun Nebil Kimdir?

Füsun Sarp Nebil, İstanbul, Bakırköy'de doğdu. Eğitimini Çanakkale, İzmir ve İstanbul'da yaptı. Evli, 2 çocuk sahibidir. Denizcilik meraklısıdır (amatör kaptan).

Master derecesini Istanbul Teknik Üniversitesi Nükleer Yüksek Mühendisliği bölümünden aldı (Şimdi Enerji Enstitüsü). THY, Nasas Alüminyum Fabrikası ve Alemdar Holding Grubunda çeşitli görevlerde bulundu.

1997 Türkiye'nin ilk ISP'lerinden Alnet'in Genel Müdürlüğüne getirildi. 1999 yılında turk-internet.com'un da dahil olduğu çeşitli siteleri yayınlayan Intervizyon Ltd. şirketini kurdu. Şirket halen Kadinvizyon.com gibi başka siteleri de yönetmektedir.

1998 - 2011 arasında Ulaştırma Bakanlığı tarafından kurulan İnternet Kurulu üyeliği yaptı. Devletin özel sektörü aldığı çeşitli komisyonlarda çalıştı. 2016'dan beri TOBB Telekom Meclisi üyesidir.

Nebil, Eylül 2001 yılında Birleşmis Milletler tarafından Türkiye'den seçilen başarılı iş kadınları arasında yer aldı (UNECE INCLUDES 9 TURKISH BUSINESSWOMEN ON ITS LIST).

2010-2013 arasında Türkiye Dijital Oyun Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı.

2011 - 2015 arasında 4 yıl Eutelsat Avrupa TV Ödüllerinde Jüri Üyeliği görevi aldı.

Türkiye İhracatçılar Merkezi dahil, çeşitli projelerde "Bilişim ve İletişim Sistemleri Danışmanlığı" vermektedir. Konusuyla ilgili olarak TV programlarına ya da konferanslara katılarak, konuşma yapmaktadır. Yazıları internet üzerinden turk-internet.com sitesinin yanısıra, yetkinreport.com, bilisimdergisi.org.tr, Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği Dergisi, 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Güncel Hukuk Dergisi, Ankara Baro Dergisi, journo.com, Tüketiciler Birliği Etikett gibi çeşitli ortamlarda yayımlanıyor.

2014 yılından beri T24'te yazıyor.

Türk Telekom ve Turkcell konusunda araştırmaları ve uzmanlığı var. 2018 nisan ayında "Bitcoin ve Kripto Paralar" isimli ilk kitabı yayınlandı.

Detaylı bilgi için https://wiki-turk.com/fusun-sarp-nebil/ adresine bakabilirsiniz.