Yılın “MWC” haftası geldi ve Barcelona’dayız. Dünyanın mobil sektörünün tamamı bu hafta MWC’25’te yani burada. Son gelişmeleri ve tabii ki gündemimizdeki teknoloji konularını konuşuyor ya da sunuyorlar.
Birkaç haberle neler olup bittiğini raporlayacağız. Ama önce dün yapılan bir panele göz atalım. Avrupa'nın en büyük telekom operatörlerinin CEO'ları - Deutsche Telekom, Orange, Telefónica ve Vodafone (genellikle "Büyük Dörtlü" olarak anılırlar) - dün kongre kapsamında gerçekleştirilen bir panelde Avrupa Birliği'ne "düzenleyici reformları" çağrısında bulunarak, mevcut politikaların yeniliği engellediğini ve AB'nin 5G gelişimi ve yapay zeka açısından küresel olarak rekabet etme yeteneğini engellediğini savundular.
Tabii ki bunu yeni söylemiyorlar. Son 15 yıldır bu konu Avrupa’daki her telekomünikasyon toplantısının baş konusu halinde.
Panelde konuşan Telefónica’nın Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Marc Murtra, telekom sektöründe birleşme ve satın almaları kolaylaştırmak (M&) için daha esnek düzenlemelerin gelmesi gerektiğini söyledi. Böyle bir konsolidasyonun, küresel olarak rekabet edebilen güçlü bir Avrupa telekomünikasyon şampiyonu yaratmak için elzem olduğunu savundu.
Vodafone CEO'su Margherita Della Valle ise, Avrupa'nın ABD ve Çin gibi bölgelere kıyasla 5G sunmada geride kalmasıyla ilgili endişelerini dile getirdi. Bu gecikmenin ekonomik büyümeyi ve teknolojik bağımsızlığı olumsuz etkileyebileceğini, endüstri konsolidasyonu ve 5G altyapısına daha fazla yatırım yapılması gerektiğini söyledi.
Deutsche Telekom CEO'su Tim Hoettges, Avrupa hükümetlerini yapay zeka geliştirmeye ve veri merkezi altyapısına daha fazla yatırım yapmaya çağırdı. Bu tür yatırımların Avrupa'nın dijital çağda ABD ve Asya ile rekabette kalması için çok önemli olduğunu belirtti.
France (Orange) Telecom CEO'su Christel Heydemann, yapay zekanın sektöre getireceği devrimden ve yapay zekâ inovasyonunun öncelikle ağın uç noktalarında gerçekleşeceğinden bahsetti. Heydemann, sınırlı kaynaklar nedeniyle buluttaki yapay zekanın yeterli olmayacağını ve telekom operatörlerinin bulut ve edge olmak üzere iki dünyanın en iyilerini bir araya getirmekte olduğuna işaret etti.
Mobil Operatörler Derneği de (GSMA), Avrupa Birliği'nin 5G gibi mobil teknolojilerde geride kalmaktan kurtulması için telekom düzenlemelerini yeniden gözden geçirmesi gerektiğini söyledi. GSMA, Avrupa'nın parçalanmış düzenleyici ortamının telekom sektöründe yatırım ve inovasyonu engellediğini iddia ediyor.
Neden düzenlemelerin değiştirilmesini istiyorlar?
Dünkü panel, Avrupa telekom liderleri arasında konsolidasyonu teşvik etmek, 5G teknolojilerini kolaylaştırmak ve yapay zekâ gelişimini artırmak için düzenleyici reformların gerekliliği konusundaki fikirbirliğinin tekrardan hatırlatılması oldu.
Avrupalı büyük telekom firmaları, yüksek maliyetler, tutarsız spektrum ihaleleri ve sınır ötesi iş birliğini sınırlayan katı antitröst kuralları nedeniyle 5G altyapısında ABD ve Asya'nın gerisinde kaldığı iddiasındalar. Avrupa, gerçekten de yapay zekâ Ar-Ge finansmanı ve ölçeğinde ABD ve Çin'in gerisinde kalıyor. Telekomünikasyon şirketleri, katı veri gizliliği yasalarının (örn. GDPR) ve birleştirilmiş verilere sınırlı erişimin yapay zekâ inovasyonunu yavaşlattığını savunuyor.
Katı AB antitröst politikaları konsolidasyonu engelliyor ve 100'den fazla küçük operatörün yer aldığı, parçalanmış bir pazarda rekabet etmesine neden oluyor. Bu da diğer bir şikâyet konusu. Aynı konuda Avrupalı finans kurumlarını (bankaların) da şikâyeti var. Onlara göre ancak büyük firmalar yatırım yapıyor, dolayısıyla kredi kullanıyor ve bankalara yani Avrupa'nın finans sektörüne para kazandırıyor.
Avrupalı operatörler, rekabetçi 5G/Yapay Zekâ ekosistemleri olmadan, Avrupa'nın yabancı teknolojiye (örneğin, ABD bulut sağlayıcıları, Çin donanımları) bağımlılık riskiyle karşı karşıya olacağını, Avrupa'nın otonom araçlar, akıllı üretim ve yeşil teknoloji, gelişmiş bağlantı ve yapay zeka konusunda gecikeceğini, teknoloji standartlarını belirlemede liderlikten vazgeçmek zorunda kalacaklarını söylüyor.
Peki bu, 30-40 yıl önce telekom sektöründe başlayan özelleştirme ve serbestleştirme rüzgarına ters değil mi?
Bu aslında tam bir “U dönüşü”. Avrupa’da 1980'lerde ve 1990'larda başlayan “serbestleşme” ve “özelleştirme” stratejisinden önemli bir kayma talebini temsil ediyor. O zamanlar, Avrupa hükümetleri (ve tabii ki Türkiye de aynı trene atladı) hantallaşmış devlet tekellerini küçültmek, tüketici fiyatlarını düşürmek, inovasyonu teşvik etmek ve AB'nin tek pazar ilkeleriyle uyumlu hale getirmek amacıyla serbestleşmeye ve özelleştirmelere gitti.
AB, baskın oyuncuları engellemek için katı anti-tekel kurallarını uyguladı ve bu da 100'den fazla operatöre sahip parçalanmış bir pazara yol açtı. Eski devlet tekellerini altyapılarını rakipleriyle paylaşmaya zorladı, daha küçük İSS'ler ve MVNO'ları teşvik etti.
Böylece Avrupa’da daha ucuz haberleşme hizmetleri, tüketicinin seçim hakkı ve mobil/internet teknolojisinin hızlı benimsenmesi gibi başarılar elde edildi. (Türkiye’de bunlar olamadı)
Ancak serbestleşmenin amacı fiyatları düşürmek ve rekabeti artırmak olsa da, Avrupa telekom CEO'ları günümüzün pazar dinamiklerinin farklı olduğunu ve yeni zorlukların daha yoğun bir endüstri gerektirdiğini savunuyor. Konsolidasyon neden şimdi masaya geldi dersek, 5G ve yapay zekâ büyük yatırım gerektiriyor.
Aslında AB operatörleri bunu 10-15 yıl önce, 4G yatırımları sırasında da söyledi. Ama şimdi mali durum daha sorunlu. 5G ağlarının sunulması Avrupa'da 2030 yılına kadar 300-500 milyar avroya mal olacak. Yapay zekâ odaklı ağ optimizasyonu, yalnızca büyük firmaların karşılayabileceği Ar-Ge bütçeleri gerektiriyor.
Avrupa’nın küçülmüş, parçalanmış operatörleri, ABD devleriyle (AT&T, Verizon) veya Çin'in devlet destekli taşıyıcılarıyla rekabet edecek ölçeğe sahip değil. 1980'lerin modeli AB içi rekabeti önceliklendiriyordu, ancak günümüzün savaşı küresel. Avrupa, bulut, donanım ve standartlara hakim olan AB dışı teknoloji/platform şirketlerine (ör. AWS, Huawei) kaybetme riskiyle karşı karşıya. Telekomünikasyon şirketleri artık IoT, uç bilişim ve yapay zekâ gibi ölçek ve dikey entegrasyonun kritik olduğu alanlarda Büyük Teknoloji (Big Tech) ile rekabet ediyor.
ABD ve Çin, telekomünikasyon altyapısını stratejik varlıklar olarak görüyor. Avrupa'nın parçalanmış modeli, teknoloji egemenliği ve standardizasyondaki pazarlık gücünü zayıflatıyor.
Bu tartışma, diğer endüstrilerdeki döngüsel eğilimleri de yansıtıyor. Örneğin havayolları (Lufthansa ile IAG'nin birleşmesi) ya da bankacılık (Deutsche Bank/Commerzbank görüşmeleri).
Özetle, Avrupa’nın da 100'den fazla mobil operatör var ve bunların çoğu, ABD (AT&T, Verizon, T-Mobile) ve Çin'deki az sayıda operatöre (China Mobile, China Unicom, China Telecom) nazaran düşük kalan marjlarla pazarda mücadele ediyor. Bu parçalanma nedeniyle Avrupalı operatörler, Amerikan ve Asyalı meslektaşlarıyla aynı hızda 5G, AI ve fiber altyapıya yatırım yapamadıklarını söylüyorlar.
ABD ve Çin, yeni nesil telekom teknolojilerine büyük harcamalar yapıyor, ancak Avrupa'nın oldukça rekabetçi ve parçalanmış pazarı, şirketlerin bu yatırımlara uyum sağlamasını zorlaştırıyor. Deutsche Telekom CEO'su Tim Hoettges'e göre, Avrupa telekom şirketleri altyapıya yılda 50 milyar avro yatırım yapıyor, ancak 5G kapsamı ve AI benimsemesi açısından küresel sıralamalarda geride kalıyorlar. Şiddetli rekabet ve dolaşım ücretlerini sınırlayan AB düzenlemeleri, kullanıcı başına düşen gelirlerin azalmasına yol açtı. Avrupa telekomünikasyon şirketleri, ABD telekomünikasyon şirketlerinden müşteri başına %50 daha az gelir elde ediyor ve bu da 5G ağlarına, yapay zekaya ve bulut hizmetlerine yeniden yatırım yapma yeteneklerini azaltıyor.
Avrupa'daki her ülkenin farklı düzenlemeleri, spektrum müzayede kuralları ve rekabet politikaları var ve bunlar sınır ötesi operatörler için işletme maliyetlerini artırıyor. 4 büyük CEO dünkü panelde, konsolidasyonun bu zorlukları basitleştireceğini ve Avrupa telekomünikasyon devlerinin ABD ve Asya firmalarıyla daha etkili bir şekilde rekabet etmesini sağlayacağını savunuyor.
Avrupalı telekom ceo'larının düzenleyicilerden talepleri
- Pazar Konsolidasyonuna İzin Verin
- AB genelinde spektrum ücretlerini standartlaştırın ve düşürün, uzun vadeli yatırımı teşvik etmek için daha uzun lisans süreleri belirleyin.
- Veri Paylaşım Kurallarını Gevşetin (GDPR katı bulunuyor)
- Altyapı için Kamu Fonu gerekli. Kırsal/yetersiz hizmet alan bölgelerde 5G dağıtımını desteklemek için AB kurtarma fonlarından (örneğin, NextGenerationEU) dağıtın.
- Teknoloji Standartlarını Uyumlaştırın. Parçalanmayı azaltmak için AI etiği, siber güvenlik ve ağ birlikte çalışabilirliği için birleşik AB çapında kurallar oluşturun.
Yani özelleştirme ve serbestleşmelerden geriye mi dönülecek?
Bütün bu argümanlara karşılık tabii ki, 30-40 yıla varan özelleştirme ve serbestleştirme pratiğinin uzantısında yaşanılan örneklerden hareketle, karşı görüşte olanlar var. Onlar da şunları iddia ediyor;
- Tekel riskleri: Konsolidasyon rekabeti azaltabilir, tüketici fiyatlarını artırabilir ve daha küçük yenilikçileri engelleyebilir.
- Gizlilik endişeleri: GDPR'nin gevşetilmesi, küresel bir farklılaştırıcı olan AB veri yönetimine olan güveni aşındırabilir.
- Kamu ve özel çıkarlar: Telekomünikasyon için vergi mükelleflerinin fonları eğitimden, sağlık hizmetlerinden veya yeşil enerjiden uzaklaştırabilir.
Anlayacağınız dünya akıllanmıyor. Stratejiler genellikle kısa kalıyor. Ya da Mevlana’nın dediği gibi mi düşünmek lazım? “Dün geçti, dün gibi dünün sözü de geçti, bugün yeni bir söz söylemek gerek”