Fulya Canşen

18 Mayıs 2012

Merkozy Merkollande olacak mı?

Almanya Başbakanı Fransa seçimlerinde adeta kendi kalesine gol attı. Nicolas Sarkozy’yi açıkça desteklerken, rakibi...

Almanya Başbakanı Fransa seçimlerinde adeta kendi kalesine gol attı. Nicolas Sarkozy’yi açıkça desteklerken, rakibi François Hollande’ı Berlin’e bile kabul etmemesi aslında büyük bir diplomasi ayıbıydı. Merkel’ın şimdi tabiri caizse tükürdüğünü yalaması gerekiyor.  Hollande’ın cumhurbaşkanı ilan edilmesinin hemen ardından ilk dış ziyaretini  Berlin’e yapması, bir taraftan iki ülke arasındaki ilişkilere verdiği kıymetin ifadesi olurken, bir taraftan da Merkel’e yaptığı hatayı hatırlatma işlevi gördü. Hollande’ın Berlin’e gideceği uçağa yıldırım düşmesi de bir başka ironi. Fransızca da yıldırım düşmek, „Coup de Foudre“ , yani ilk görüşte aşk anlamına geliyormuş.

İki liderin başbakanlıkta gerçekleştirdiği buluşma yıldırımın gerçekten düşmediğini, iki ülke arasındaki aşkın tazelenmesi için zamana ihtiyaç duyulduğunu gösterdi. Sarkozy’nin ilk buluşmasındaki sıcak tavrını, Merkel’i kucaklayarak öptüğünü düşününce, Hollande ve Merkel’ın sadece tokalaşmakla yetinmesi Fransa ve Almanya arasında yakın gelecekte soğuk bir havanın eseceğine delalet olarak görülebilir. Ya da bu iki liderin aslında tahmin edildiğinden çok daha fazla birbirine benzediğinin bir işareti olarak okunabilir. Merkel da Hollande da kişilik itibariyle mesafeli ve soğuk siyasetçiler. Ayrıca ikisi de mantıklı, acele karar vermeyen, çabuk uyum sağlayan ve asıl önemlisi pragmatik kişiler. Yani yıldırım aşkına tutulmasalar da olur, önemli olan birbirlerini anlamaları ve temel konularda uzlaşmaları. Bir Alman atasözü de der ki, „Gleich und Gleich gesellt sich gern“ Birbirinin aynı olanlar daha iyi dostluk kurar. Zaten dünya medyasının çok yakından takip ettiği hatta BBC ve CNN’in canlı yayınladığı Merkel-Hollande buluşmasından sonra gazetecilerin „hangi dilde konuştunuz?“ sorusuna Fransa Lideri Hollande, „Fransa Cumhurbaşkanı, Almanya Başbakanı kendi ana dilinde de konuşsa O’nu anlar. Bunun tersi de doğru. İkimizin de ortak bir dili var, o da çıkarlar dengesi „ diye yanıt verdi.

Hollande ve Merkel’ın ilişkisinin Fransa’daki seçim sürecinde sorunlu başladığını hatırlayalım. Hollande’ın seçim propagandasının temel unsurlarından biri ikisi dışında 25 ülkenin meclislerine sunmayı kabul ettiği mali birlik paktını, ekonomik büyüme ve istihdamı içermediği için yeniden pazarlığa açmak istemesi oldu ki, Merkel buna şiddetle karşı çıkıyor. Büyümenin önemini kabul eden Merkel bunun ancak disiplinli bir bütçe, sıkı tasarruf ve yapısal değişikliklerle gerçekleşeceğini savunuyor. Hollande’ın Alman meslektaşıyla uzlaşamadığı diğer önerileri de Avrupa Merkez Bankası’nın yeni tanımıyla kamu yatırımlarının finanse edilmesi için garanti altına alınmış borç yani Eurobonds uygulaması, AB yapısal fonundan harcanmamış miktarın serbest bırakılması, Avrupa yatırım bankalarının sermaye arttırımı, Avrupa Merkez Bankası’nın yetkilerinin fazlalaştırılması ve mali transaksiyonlardan elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi. Merkel bunlardan bir tek vergi talebine sıcak bakıyor ancak bunun da Londra’nın engellemesi yüzünden tamamen yürürlüğe giremeyeceğini düşünüyor. 

Berlin’deki buluşmada Fransa’nın yeni Cumhurbaşkanı François Hollande, talep ettiklerine dair ek bir protokol ya da bir niyet açıklamasıyla yetinmeyeceğini bir kez daha vurgulamakla birlikte önerilerini Haziran ayındaki G20 ve AB zirvelerine bıraktığının işaretini verdi. Merkel ise ikili bir strateji uygulamakla yetindi. Yani Almanya ve Fransa arasındaki ortaklıkların altını çizerken, fikir ayrılıkları olduğunu düşündüğü konularda geri adım atmayacağını vurguladı. Ancak kişiliklerinin yanısıra iki liderin de uzlaşmaya zorlayacak ortak çıkarları var. Bir kere ekonomi ve maliye politikalarında ortaklık kurmaları Avrupa siyasetinde bu ikiliyi dokunulmaz kılacaktır .Merkel ve Sarkozy’nin tabanı liberal ve muhafazakarlardan oluşuyordu, Merkel ve Hollande  ise AB içinde sağ ve sol olmak üzere iki ideolojiyi, dolayısıyla çok daha büyük bir kitleyi temsil ediyor olacaklar.  Açıkçası Euro’yu kurtarmak ya da ortadan kaldırmak da adeta bu iki liderin misyonu haline geldi.  

İki lider de ilk buluşmalarında Yunanistan’ın Euro’da kalması konusunda uzlaştıklarını, dolayısıyla Euro’yu kurtarmak için ellerinden geleni yapacaklarının altını çizdi. Unutmamak gerekir ki, Euro nun kurtarılması sürecinde Yunanistan örneğinde gördüğümüz gibi, en önemli sorun mali piyasaları değil halkı ikna edebilmek. Çünkü kemer sıkma politikası doğrudan halkı ilgilendiriyor ve buna karşı sokağa dökülecek olan da, Euro’yu kurtardığı için iki lideri de tarihin altın sayfalarına yollayacak olan da yine halk. Haziran ayında genel seçime gidecek olan Fransa lideri de Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde Pazar günü büyük bir yenilgiye uğrayan Almanya başbakanı da halkın desteğine her zamankinden çok daha fazla muhtaç. Hollande, yıldırım düşmesine rağmen Berlin’e gelerek, hatta Almanya’yı çok iyi tanıyan bir başbakan adayı ilan ederek Merkel’e barış çubuğu uzattı. Sanıyorum sıra demir lady Angela Merkel’ın yumuşamasında.

Angela Merkel, Salı günü François Hollande ile buluşması sırasında kendisine yöneltilen Fransa’nın yeni liderinden korkup korkmadığı sorusuna şu yanıtı vermişti; „ Çok az şeyden korkuyorum, çünkü korku siyasette kesinlikle iyi bir yol gösterici değildir“  Bu yanıt da  anlatıyor  ki, Merkel Hollande karşısında kolay kolay yumuşamayacak ve Hollande’ın ortak dil olarak tanımladığı çıkarlar dengesi biraz zor tecelli edecek. Çünkü Merkel „önce Almanya’nın çıkarları“ demekte diretiyor. İki liderin bu yüzden birlikte yedikleri akşam yemeğinde tercüman kullanmalarına şaşırmamak gerekir. Sarkozy ve Merkel’ın uyumunu göstermek için kullanılan „Merkozy“ kavramının yerini „Merhollande“ ın yani Merkel Hollande uyumunun alması için biraz daha beklemek, kısacası Fransa liderinin ne kadar geri adım atabileceğine bakmak gerekecek.  O yüzden „Merhollande“ kavramını kullanmak için vakit biraz erken.