Fikret İlkiz

10 Şubat 2025

“Yandık, bittik, mahvolduk” haberciliği

Haberi, haberci seçer. Haberciliği kategorize etmek ve haberciliğin karamsarlık aşıladığı gibi bir tespitten yola çıkarak haberleri, faydalı veya faydasız olarak sınıflandırmak RTÜK’e ait bir görev değildir. Hangi haber karamsarlık yaratır? Tespiti RTÜK’ün görevine girmez

RTÜK tarafından bulunmuş bir habercilik türüdür. Karamsarlık yaratır, yerli ve milli değildir.

RTÜK Başkanı kamuoyuna 8 Şubat 2025 tarihli açıklamasıyla Yayıncılarımıza Önemli Duyuru!”  yapılmış oldu.  Bu önemli duyuruda RTÜK izleme uzmanları yaptıkları incelemelerde “ana haber bültenlerinde çok sayıda şiddet içeriğine yer verildiği ve haber sunucularının tarafsızlıktan uzak, maksatlı yorumlar yaptığı” tespit edilmiş.

Hem RTÜK Başkanı ve hem RTÜK birbirinin benzeri açıklamalarla bu tespitten şöyle bir sonuç çıkarmış: Haber bültenlerindeki şiddet içerikli görüntü ve seslerin dışında yayınlanan haberlerde “ülkemizde “olumlu olaylar” olmadığı” algısı yaratılıp vatandaşlarımızın karamsarlığa ve yalnızlığa düşürülmek istendiği” görülmüş.

Oysa bu memlekette her sabah uyanınca neşe doluyor insan!

Demek yurttaşların karamsarlığına neden olan televizyon, radyo ve internet haberleri…

Demek ki insanların yalnızlığının ve karamsarlığının nedeni haberler(miş)…

Neden böyle algı yaratıyor bu haberciler acaba… Ülkemizde sanki hiç olumlu olaylar yokmuş gibi karamsarlık ve yalnızlık yaratan haberlerle algı yaratmanın amacı nedeni nedir?

Bu sorulara verilecek yanıtlar RTÜK’ün haber anlayışı olarak algılanabilir. “Haberciler böyle yayınlar yapmayın” diyor RTÜK…Nasıl habercilik yapılacağını tespit ettik buna uygun yayın yapın ve böylece insanları mesut ve bahtiyar yaşamlarında karamsarlığa sürüklemeyin!

RTÜK düzene uygun kafaların ürettiği haberlerin yayınlandığı, düzene uygun yayın istiyor…

RTÜK yeni bir habercilik biçimini tarif ediyor. Birilerinin haberciliğinin ise karamsarlık aşıladığı görüşünde.

Hangi haber faydalıdır, hangi haber karamsarlık yaratır?

RTÜK’e göre “…karamsarlık aşılayan”, “yandık”, “bittik”, “mahvolduk” haberciliğinin kimseye faydası yoktur.” RTÜK ve uzmanları bilir! Bu kadar, nokta.

Demek ki yandık/bittik/mahvolduk haberciliği varmış. Yayıncılar bu habercilik biçimini veya haberlerin bu halini öğrenmeleri gerekir. Tabi ki habercilerin bağımsız olduğunu, gazetecilerin haber seçiminde, haber yayınlamakta özgür olduklarını kabul eden RTÜK Başkanı ve RTÜK şöyle açıklıyor: 

“Yayıncı kuruluşlarımızın, haber içeriklerinde editoryal bağımsızlıkları bulunmaktadır. Ancak bu bağımsızlık kamu yararı, toplum huzuru ve toplumdaki güven ortamını zedelemeyecek şekilde çalışmayı gerektirmektedir.

Ülkemizde enerji, savunma sanayi, yerli ve millî teknoloji, sanat, kültür ve spor olmak üzere birçok alanda başarılı çalışmalar ortadayken, karamsarlık aşılayan “yandık”, “bittik”, “mahvolduk” haberciliğinin kimseye bir faydası da yoktur.”

Haberciler kamu yararına, toplum huzuruna bakacaklar. Yerli ve milli nitelikteki enerji, savunma, sanat, kültür ve spor alanlarında “başarılı çalışmalar” ortada durup duruyor…

O zaman neden “yandık”, “bittik”, “mahvolduk” haberciliği yapılmaktadır? Çünkü bu haberciliğin kimseye yararı yok… RTÜK böyle düşünüyor. Hem RTÜK başkanı açıklıyor ve hem de RTÜK tarafından açıklanan yayın ilkeleri böyle…

Haberler, yerli ve milli olacak! Her alandaki başarılar bulunacak ve haber yapılacak…Böylece insanlar, karamsarlıktan, yalnızlıktan kurtulacak ve habercilerin aksi yöndeki haberleriyle yarattığı bu tür algılara kapılmayacaklar.

İşte herkes için toplum huzuru böyle sağlanacak ve kamu yayıncılığının bu sihirli anahtarı sayesinde “toplumdaki güven ortamı” zedelenmeyecek!

Yoksa… Sahi, yoksa ne olur?   

RTÜK Başkanı ve RTÜK bir hususa daha değiniyor. “ Bir diğer önemli husus ise ana haber sunucularının olaylar karşısında kendi siyasal görüşlerini de içeren maksatlı yorum ve analizlerde bulunmalarıdır. Tarafsızlıktan uzak, bir siyasi partinin temsilcisi gibi yapılan yorumlar ve analizler gazetecilik etik ilkeleriyle bağdaşmamakta, gazetecilik mesleğine de büyük zarar vermektedir.”

Demek ki; RTÜK’e göre ana haber sunucuları olaylar karşısında “maksatlı yorum ve analizlerde” bulunuyorlar (mış). Kendi siyasal görüşlerini içeren ve tarafsızlıktan uzak, bir siyasi parti temsilcisi gibi haber yayını yapıyorlar(mış). Çok kötü olarak nitelendirilen bu durum; hem etik ilkelerle bağdaşmıyor (muş) hem de gazetecilik mesleğine büyük zarar veriyor (muş)…Bilmeyen haberciler, gazeteciler varsa bunları öğrenmelidir!  

Mışlar ve muşlar arasında RTÜK, kanunu hatırlatıyor. Daha doğrusu kanunun verdiği “yetki doğrultusunda gerekli yaptırımlar en üst sınırdan uygulanacaktır” diyerek korkutan RTÜK Başkanı yayıncılara cezalandırıcı parmağını sallıyor. 

“Kamuoyuna ve Yayıncılarımıza Önemli Duyuru!” başlığıyla neler yapılamaz, hangi yayınlarla insanlar yalnızlaştırılamaz, karamsarlık algısı yaratılamaz…RTÜK duyurdu.  

Neden yerli ve milli başarılar haber olmalıdır?

Öncelikle “şiddet” görüntü malzemesi olmamalı ve uzak durulmalıdır.

“Ancak maalesef defalarca uyarmamıza karşın bu durum; izleyiciyi ekrana çekmek için aynı şiddet sahnesinin (kimi zaman bir dakika gibi kısa bir haberde bile) defalarca tekrarlandığı, atmosferik müzikler eklenerek şiddetin adeta kurgusal bir film sahnesine dönüştürüldüğü görülmüş, bu durum tehlikeli bir’“haber merkezi alışkanlığına’ dönüşmüştür.”  

RTÜK işte bu tespitinde haklıdır. Haberciler bu alışkanlıklarını terk etmelidirler.

Ancak bunun karşılığında nasıl haber yapılacağı hakkında az yukarıda açıklandığı üzere haberlerin karamsarlık, yalnızlık ve algı yarattığı tespiti baştan sona hatalıdır. Haberciler, bu topluma karşı sorumluluklarının bilincindedirler.

Olayları yaratan ve toplumda huzursuzluk yaratan olayların failleri kimdir?

Olay yaratanlar, topluma huzursuzluk yayanlar gazeteci için haberdir. Toplum ne ara bu hale geldi, haberdir. Yolsuzluklar haberdir. Enflasyon haberdir. Geçim sıkıntısı haberdir. Haberi, haberci seçer. Haberci yerine haber seçilmez. Haberleri hazırlayıp bunu “yayınlayın” diyenlerin sonu hüsran oldu!  

Haberin iyisini kötüsünü, faydalısını faydasızını, zararlısını zararsız olanını, yerlisini, millisini seçmek ve ayırmak ve buna göre habercilik yapılmasını istemek RTÜK’ün işi değildir.

Medya Hizmet Sağlayıcıları tarafından yayınlarda bir dizi “yapılmayacaklar” listesi zaten 6112 sayılı Kanunda gösterilmiştir. Kanun koyucunun işi RTÜK’ün görevi değildir.

Yayın hizmeti ilkeleri Kanunun 8 inci maddesinde sayılmıştır. Bu ilkelerden sadece birkaçına değinmemiz gerekirse eğer yayınların niteliklerini sıralayan bu ilkelerden bazıları şöyledir:

Medya hizmet sağlayıcıları, yayın hizmetlerini kamusal sorumluluk anlayışına ve Kanunun 8. inci maddesindeki ilkelere uygun olarak sunarlar.

Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz.

Terörü övemez ve teşvik edemez, terör örgütlerini güçlü veya haklı gösteremez, terör örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerini yansıtıcı nitelikte olamaz.

Irk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, engellilik, siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez.

Suç işlemeyi, suçluyu ve suç örgütlerini övücü, suç tekniklerini öğretici nitelikte olamaz.

Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz; haberin verilişinde abartılı ses ve görüntüye, doğal sesin dışında efekt ve müziğe yer verilemez.

Siyasî partiler ve demokratik gruplar ile ilgili yayın tek yönlü veya taraf tutar nitelikte olamaz.

Şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olamaz.

Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılsa dahi yayınlanamaz.

Kanunda sayılan (Madde 8) bir kısım ilkelere aykırı yayın söz konusu olursa RTÜK tarafından idari yaptırım uygulanır. Medya hizmet sağlayıcıları hakkında ceza verilir. Bu durum kanuna aykırılıktan kaynaklanan eylemler içindir. Ancak RTÜK gazetecilerin etik ilkelerine karışamaz ve etik ilkelerine aykırılıktan dolayı herhangi bir müeyyide uygulama yetkisi yoktur.

Daha açık bir anlatımla; haberlerin nasıl olması gerektiği hakkında yetkisi ve görevi olmayan RTÜK tarafından yayıncıların algı yaratmakla korkutulması ve insanları yalnızlaştıran haberler yaptıkları ve karamsarlığa kapılmalarına neden oldukları iddiasıyla medya hizmet sağlayıcıların uyması gereken ilkeleri “yayıncılara önemli duyuru” başlığıyla sıralamak kanuna aykırıdır.

RTÜK kuruluş Kanununda gösterilen ilkelere benzer yayın ilkesi yayınlamak görev ve yetkisine sahip değildir. Kanunda amacı gösterilmiştir. Radyo ve televizyon ve isteğe bağlı yayınların düzenlenmesi ve denetlenmesi, ifade ve haber özgürlüğünün sağlanması görevi vardır. Yasak koymak, yayın sınırlandırmak, habercilere çeki düzen vermek için yayın ilkeleri ve habercilik türleri yaratmak bağımsız idari otorite olmaktan uzaklaşmaktır.    

Haberciliği kategorize etmek ve haberciliğin karamsarlık aşıladığı gibi bir tespitten yola çıkarak haberleri,  faydalı veya faydasız olarak sınıflandırmak RTÜK’e ait bir görev değildir.

Hangi haber karamsarlık yaratır? Tespiti RTÜK’ün görevine girmez.

Araştırma sonuçlarını eğer varsa kamuoyu ile paylaşabilirler. Ancak olumlu haberler için yerli ve milli olduklarından bahsederek “olumsuz haberler” olarak adlandırılan haberleri algı yaratmakla suçlamak kanuni bir yetki ve görev olarak algılanamaz. Haberleri başarılı ve başarısız ve hatta yerli ve milli olarak ayırmak RTÜK görevi ve yetkisinde değildir.

Adım adım habercilerin görüş ve düşüncelerinin ve yaptıkları haberlerin yayımlanmadan önce yasaklanması adımlarının atıldığı bir düzen kurulması isteniyor. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun herkesin düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanacağı, düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanabileceği ve suçlanabileceği bir ortam yaratılmak isteniyor.

Muhalif habercilerin haberlerini, “karamsarlık aşılayan” “yandık”, “bittik”, “mahvolduk” haberciliği olarak adlandırmak suretiyle kamuoyu üzerinde algı ve yayıncılar üzerinde baskı yaratmak, cezalandırma tehdidi altında tutmak demektir ve kanuna aykırıdır.   

Düşünce ve kanaatlerin bile yasaklanabileceğini kabul eden zihniyet tehlikelidir. Düşünce ve kanaat özgürlüğünün sansürü demektir.

Böyle bir tehlikeye yol açacak her tehlikeye karşı çıkmak başta gazetecilerin görev sorumluluğundadır.  


Fikret İlkiz'in bu yazısı, ilk olarak Bianet'te yayımlandı.