Fikret İlkiz

16 Mayıs 2020

"Türküler zarar vermez"

ÇHD’li avukatlar adil yargılanmadılar. Onlar herkes için adil yargılanma hakkının sağlanmasını istiyorlar

Nasıl başladı?

"Müzik şarkı söylemekle başladı..."

"Sevgiler, aşklar da yine şarkıyla dile getirilirdi. Sonra çalışırken de şarkı söylenirdi. Marşlarla yürünen yollar kısalıverir. Demirci ustasının, ayakkabı tamircisinin, ekin biçen köylünün şarkıları hep iş yapmaktan doğmuştur." (Pamir, Leyla).

Grup Yorum; bazı şeylerin dem tutmasının zaman alacağı fikrinde ve şöyle diyorlar:

"Hayat öğreticidir her daim. Hayatı öğretici kılanlar vardır bir de… Ölümün hiçbir türünün yok edemediği…Hani adları hep yüreklere, künyelere kazınan… Hiç unutulmayan…Y aşamıyla, düşünceleriyle, yaptıklarıyla yollar açan; doğruyu, yalnızca doğruyu gösteren. Öğrettikleriyle geçmişi bugüne, bugünü geleceğe. Sınıfsız ve sömürüsüz bir geleceğe taşıyan…"

Grup Yorum; Başeğmeden adlı albümlerinde böyle yazmışlar…

Demirci ustasının, ayakkabı tamircisinin, ekin biçen köylünün şarkılarını demlendiren Grup Yorum’un türküleri, ezgileri, müziği yıllardır dinlenir bu memlekette!

Türküler zarar vermez….

Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek'le ilgili sosyal medya hesabından yazdığı "Türküler kimseye zarar vermez" sözleri nedeniyle Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından hakkında inceleme başlatılan Karşıyaka Hâkimi ve Yargıçlar Sendikası Başkanı Ayşe Sarısu Pehlivan T24 Haber sitesinde "Ne Oluyor" programında Şirin Payzın'ın sorularını yanıtladı (13.05.2020). Daha sonra HSK tarafından 3 ay süreyle geçici olarak görevden uzaklaştırıldığını öğrendik.

Kuruluşu 6. 11.2010 olan Yargıçlar Sendikası hukuk devletinin varlığını, geliştirilmesini ve sürekliliğini amaç edinir. Bunun için hukukun üstünlüğü, etkinliği, egemenliği ve saygınlığının artırılmasını savunur. Savunduğu iki değer daha tüzüğünde:

"(3) Sendika; hak arama özgürlüğünün ulusal, uluslararası ve ulusal üstü, her düzeyde, herkes için etkin biçimde sağlanması gerektiğini savunur.

(4) Sendika; adil yargılama koşul ve kurallarının etkin biçimde gerçekleştirilmesini, doğal yargıç ilkesinin uygulanmasını savunur."

Sendika Başkanı "Türküler zarar vermez…" dedi diye linç kampanyası ile karşılaştı sosyal medyada…Yanıtladı; "Bir anne, bir kadın dahası bir insan olarak ölümlerden duyduğum üzüntü nedeniyle beni terör sevici yapmak isteyenleri kendi vicdanlarına, Allaha havale ediyorum. Ölüler kendini savunamaz. Vatan ve millet sevgisi kimsenin tekelinde değildir."

Sayın Yargıç Ayşe Sarısu Pehlivan’ın T24’te Şirin Payzın’ın "Ne Oluyor" programındaki "sözlerini" ve dediklerini dinlemeliyiz… Sözlerin yararı var, zararı hiç yok. Sözleri yaşam hakkını hiçe sayanlara karşı yazılmış muhalefet şerhidir…

Yargıçların ifade özgürlüğü hakkı vardır, korunmalıdır.

Yargıç Ayşe Sarısu Pehlivan bir linç kampanyasının sonucunda hakkında inceleme başlatıldığını söyledi ve " Devletin görevi vatandaşını yaşatmak, "Türküler zarar verir mi deseydim" dedi.

İzlediğim konuşmasından bölük, pörçük aklımda kalan sözleri…

"Bir insan olarak son derece de doğal, bir insanın yaşatılmasına dair, içimde bir acı hissettim… Kim olursa olsun devletin insanı yaşatması gerekir… Yaşam hakkının kutsallığı üzerine kim olursa olsun yaşamaya herkesin hakkı vardır. Hepimiz yüreğimizde bu acıyı hissetmemiz lazım, bir insanın ölüme sürüklenişin acısını hep hissetmeliyiz… Bir başkası içinde aynı şeyi söylerim… 

Nefret işleyişi nefret dili… Canımı yakıyor… Yaşantınızda deneyimliyorsunuz kendi içinizde yurttaş olarak rahatsızlık duyuyorum… İfade özgürlüğünün güvencesi var…

Bir sanatçı ölmemeli… Bir sanatçının kimliği ölmemeli… Barış yanlısıyım… İnsanların yaşatılmasından yanayım… İbrahim Gökçek ölmüştür… Savunma hakkı ortadan kalkmıştır. Kararmış yürekler… HSK inceleme izni vermiş. Rapor hazırlayacaklar HSK neyle suçlayacak bu süreci paylaşacağız… İnsan üzerinden giden linçi kamuoyu bilmeli…

Görmek… Görmeyi sağlamak, önemseyin… Daha duyarlı olmak hedefimiz... Kapkara yürekler ortaya çıkmış. Sorgulayın. Temeline inin, neden bunlar oluyor?"  

Sonra, sonra adil yargılanma hakkından bahsetti. "Vatandaş" dedi, "Adliyeden gönül huzuruyla ayrılabiliyor mu, adil yargılama hakkı sağlanabiliyor mu önemli olan bu"…  

Sonra bugüne dair sözlerini duydum; ne acı sözlerdi ve duyduğu acıyı yüreğimde hissettim…

"Ben adil yargılanmak istiyorum diyenler ölüm orucunda..."

Sonra dedi ki; "…lütfen mücadeleden vazgeçmeyelim. Hukuk devleti olma yolunda herkes üzerine düşen ne varsa düşünsün ve bununla ilgili olarak çalışma başlatsın. Zaten biz eğer bu çalışmalarımızı büyütürsek bu birlikteliğimizi büyütürsek karanlıklar bizi boğamayacaktır, buna izin vermeyeceğiz."  

ÇHD’li avukatlar cezaevinde… Adil yargılanmadılar. Adliye koridorlarında ve birçok toplumsal davada görmüşsünüzdür onları. Avukattırlar. Seversiniz, sevmezsiniz… Demirci ustası, ayakkabı tamircisi, ekin eken çiftçiler gibi baş eğmeden cezaevinde bile avukatlıklarını sürdürüyorlar. Böyle yazıp "bile" demek bile ayıp ama; avukatlık mesleğinin yargılama konusu edilemeyeceğini ifade eden Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile ÇHD’li Behiç Aşçı, Aycan Çiçek, Aytaç Ünsal, Barkın Timtik, Ebru Timtik, Engin Gökoğlu, Ayşegül Çağatay ve Oya Aslan tutuklu bulundukları hapishanelerde; "Mustafa Koçak, devrimci müzik grubu Grup Yorum üyeleri İbrahim Gökçek, Helin Bölek; adalet, adil yargılanma, kazanılmış hakları savunma amacıyla ölüm orucundalar. ‘Müvekkillerimizin haklı taleplerinin savunucusu olduğumuz talepleri taleplerimizdir, kabul edilsin!’ demek için açlık grevindeyiz." demişlerdi, dediklerini yaptılar.  

5 Şubat 2020 tarihinde başladıkları açlık grevini Avukat Ebru Timtik ve Avukat Aytaç Ünsal ise 5 Nisan 2020 tarihinde ölüm orucuna çevirdiler, sürdürüyorlar.

Mustafa Koçak ile Grup Yorum’dan Helin Bölek ölüm orucunda ve İbrahim Gökçek ölüm orucunu sonlandırdıktan birkaç gün sonra kaldırıldığı hastanede öldü.

ÇHD’li avukatlar adil yargılanmadılar.

Onlar herkes için adil yargılanma hakkının sağlanmasını istiyorlar.

Onlar herkesin adil yargılanması için son çare gördükleri yaşamlarını tüketmekten çekinmeden söyleyecek sözlerini acıyı bal eylemiş halleriyle türkü söyler gibi söylüyorlar ve özgürlükleriyle yaşıyorlar cezaevinde, onurlarıyla ve inatla…

Kararmış yüreklere karşı ne yapmalıyız?

Sayın yargıcın sözleriyle; hukuk devleti olma yolunda herkes üzerine düşen ne varsa düşünsün ve bununla ilgili olarak çalışma başlatsın.  

Hak arama özgürlüğü kalmadı. Adil yargılanma hakkı yok!

Bir hakkımız hâlâ var, avukat olarak cezaevlerindekileri ziyaret edebiliriz. Avukatlar ve bu memleketin baro başkanları tutuklu avukatları ziyaret edebilir. Dayanışmadır. Onları dinlemek, anlamak herkese iyi gelebilir.

Avukatlar, her zaman yaptıklarını bilen, sözlerinin arkasında olan insanlardır.

Bilinmelidir; zaman ölümden yana ve ölüm orucunda olan meslektaşlarımızı bir daha görebileceğimiz bile kuşkulu…

Onlardan geriye bir hapishane ziyareti kalabilir, yüz günü geçkindir açılıkları!

Ölüm orucundaki avukatları, var gücümüzle dertlerini, derdimizi, istediklerini, taleplerimizi; bir kelimeyle bile olsa, bir virgülle dahi "Heyyy orda kimse var mı? Sesimizi duyuyor musunuz?" diye seslenerek anlatalım herkese… Seslerini, seslendirelim! Yaşamı bitirmemek için yapalım, ikna olmak için değil hapisteki avukat arkadaşlarımızla birlikte toplumu ikna etmek için hak aramak özgürlüktür, adil yargılanma herkesin hakkıdır diyelim.

Nasıl mı?

Sözü ve müziği Grup Yorum’a bırakarak diyeceklerimizi şimdilik bitirelim;

"Haramilerin dünyasında, ezilenlerin yoksulun, haklının yanında olduk; onların şarkılarını, türkülerini söyledik. Bu bugün de böyle, yarın da böyle olacak… Notalarımıza, ezgilerimize boyun eğdirmeye çalışanları hiç güldürmedik yolculuğumuzda. Başımız hep dikti, bundan sonra da öyle yürüyeceğiz. Durmadan… Yoldan bir milim sapmadan… Başeğmeden."