Fikret Bila

05 Haziran 2020

Milletvekilinin güvencesi yok olursa...

Fezlekelerin arkası gelmese bile, iktidarın, belediyelere kayyım atayarak, muhalefeti fezleke tehdidi altında tutarak gerilim politikasını sürdüreceği, Millet İttifakı’nı HDP, PKK, FETÖ suçlamalarıyla çatlatmayı, tabanda zayıflatmayı denemeye devam edeceği anlaşılıyor

Türkiye düne kadar erken seçimi tartışıyordu.

Erken seçimden önce gündem "darbe" konusuydu. CHP, darbe çağrısı yaptığı iddiasıyla iktidar sözcüleri tarafından suçlanıyordu. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel hakkında soruşturma açılmıştı.

Ardından İzmir’de bazı camilerde korsan yayınla şarkılar çalındı. Bu provokasyon da CHP’ye bağlandı. İzmir eski İl Başkan Yardımcısı Banu Özdemir, gözaltına alınıp tutuklandı, bir hafta sonra serbest kaldı, hakkında 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

Adana Yüreğir CHP Gençlik Kolu Başkanı Eren Yıldırım, kaymakamlık aracından belediye aracına yardım malzemesi yüklenirken, "ne oluyor, neden kaymakamlıktan belediye araçlarına malzeme yüklüyorsunuz" diye sordu. Yıldırım’a silah çekildi. Yıldırım CHP’li olmasına karşın Vefa Destek Grubu’nda çalışan bir gençti. Gözaltında ifadesi alındı, serbest bırakıldı. Ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Yüreğir’de yaşanan olayı PKK’nın Van’da Vefa Destek Grubu araçlarına yaptığı saldırıyla bir tutması üzerine, Yıldırım tekrar gözaltına alınıp tutuklandı. Yıldırım da 10 gün sonra serbest bırakıldı.

"Darbe" iddiaları arasında bu olaylar yaşanırken, AK Parti sözcüleri, "gündemimizde darbe yok" diyerek, bu tartışmayı da CHP’ye fatura edip konuyu kapattılar. Günlerce tartışılan "darbe çağrısı, tehdidi" gündemden düştü.

Yerine bekçiler konusu geldi. Koronavirüs salgını nedeniyle kapalı olan Meclis açılır açılmaz, iktidar bekçilere, polis gibi yetki verilmesini öngören teklifi Meclis’e getirdi. Oysa CHP Koronavirüs salgınıyla mücadele ederken virüsü kapıp yaşamını yitiren sağlık çalışanlarının şehit sayılması, salgının yarattığı ekonomik kriz nedeniyle zor duruma düşen çiftçilerin ve esnafların borçlarının silinmesi teklifinde bulunmuştu.

İktidar ise CHP’nin önerisini dinlemediği gibi dün aldığı bir kararla gündemi yeniden değiştirdi. CHP milletvekili Enis Berberoğlu ve HDP milletvekilleri Leyla Güven ile Musa Farisoğulları hakkındaki mahkûmiyet kararları Meclis Genel Kurulu’nda okunarak milletvekillikleri düşürüldü.

Milletvekilleri hakkındaki yargı kararları 2 yıldır bekletiliyordu. Meclis’te yerleşmiş olan teamül bu tür fezlekelerin dönem sonuna bırakılmasıydı. Buna karşın gündemde yokken üç milletvekilinin milletvekilliğinin düşürülmesi, gündemi yeniden değiştirdi. Salgın, ekonomik ve sosyal sorunlar, yükselen enflasyon ve işsizlik gündemden düştü.

Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye önümüzdeki günlerde milletvekilliklerinin düşürülmesini konuşacak. İktidar, siyaseti CHP’nin HDP’yle, PKK’yla, FETÖ’yle işbirliği yaptığı suçlamasına kuracak.

İktidar, ağır şekilde baskı uygulayarak, muhalefetin ülkenin gerçek sorunlarını gündemde tutmasına izin vermiyor.

İktidarın gündemi

Son tartışmalar içinde MHP lideri Devlet Bahçeli, cumhurbaşkanlığı-hükümet sisteminin kalıcı, sürdürülebilir olması açısından bir dizi reform yapılması gerektiğini açıklamıştı. Ardından da 6 maddelik bir paketi gündeme getirmişti. Bu pakette barolar ve meslek kuruluşlarının yasalarının, TBMM İç Tüzüğü’nün, Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu’nun değiştirilmesi ile dokunulmazlıklar konusundaki hassasiyetlerden kaynaklanan beklentilerin karşılanması vardı.

AK Parti de, Bahçeli’nin bu taleplerini uygun görmüş ve iki parti bu önerileri yaşama geçirmek için ortak çalışmalara başlamıştı. Meclis’te bekçi yasası görüşürken baroların yapısını ve seçim sistemini değiştirmek üzere, çoklu baro ve meslek örgütlerinde nisbi temsil sistemi üzerinde çalışıyorlardı. Cumhur İttifakı barolarla ilgili yasal düzenlemeyi öncelemişti. Milletvekilinin parti değiştirmesini önlemek ve cumhurbaşkanlığı-hükümet sistemine uygun seçim yöntemleri de gözden geçiriliyordu. Bu çalışmaların Temmuz’a kadar yasalaşması için yeterli zaman olmadığı değerlendirmeleri yapılıyordu.

Barolar hakkında çalışmalar yoğunlaşırken, dün MHP’nin önerdiği paket içinde yer alan dokunulmazlıklar konusunda düğmeye basıldı ve üç milletvekillinin milletvekillikleri düşürüldü.

Anlaşılıyor ki, iktidar, Meclis'te oluşmuş teamülü de bir kenara bırakarak, dönem sonunu beklemeden yeni bir politikaya geçti.

Meclis’te milletvekilleri hakkında bekleyen tam 1033 fezleke vardı. Dünkü kararla üç fezleke azaldı, sayı 1030’a düştü. Bu fezlekelerden 762’si HDP milletvekilleriyle ilgili. İkisi dün düştüğüne göre 760 fezleke kaldı. Fezlekelerden 210’nu CHP milletvekilleriyle ilgili, aralarında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’yla ilgili fezleke de var. Geri kalan fezlekeler MHP ve İyi Parti milletvekilleriyle ilgili.

Eğer iktidar fezlekeler üzerinden yürüyüp muhalefetten istedikleri milletvekilinin dokunulmazlığını kaldıracaksa, Türkiye ve parlamento 1990’lı yıllarda yaşadığı travmaları yeniden yaşayacak demektir.

Fezlekelerin arkası gelmese bile, iktidarın, belediyelere kayyım atayarak, muhalefeti fezleke tehdidi altında tutarak gerilim politikasını sürdüreceği, Millet İttifakı’nı HDP, PKK, FETÖ suçlamalarıyla çatlatmayı, tabanda zayıflatmayı denemeye devam edeceği anlaşılıyor.

Böyle bir ortamda milletvekillerinin dokunulmazlığı ve hukuk güvenceleri olmayacaksa, sıradan vatandaş kendini nasıl güvende hissedecek?