Ayasofya'da yine Atatürk'e hakaret edildi.
Geçen yıl Ayasofya'nın açılışı töreninde de Atatürk'e lanet okunmuştu.
Arada, Ayasofya başimamı da laikliğin kaldırılmasını, hilafet düzenine dönülmesini istemişti.
Ayasofya'nın açılışından beri Atatürk'e hakaret merkezi gibi çalışması dikkat çekici hale geldi.
İnsan, "Ayasofya, Atatürk'e hakaret etmek için mi açıldı?" sorusunu sormadan edemiyor.
Hakaret, açılış töreninde başladı.
Açılış töreninde minbere elinde bir kılıçla çıkan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "Bizim inancımızda vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar; vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar" demişti. Erbaş'ın bu ifadesi, adını vermeden "Mustafa Kemal Atatürk'e lanet okundu" diye yorumlandı ve konu yargıya taşındı.
Ardından Ayasofya başimamı olarak atanan Mehmet Boynukalın, ayağının tozuyla, Atatürk devrimlerinin özünü oluşturan laikliğin kaldırılmasını, devletin dininin İslam olarak anayasaya konulmasını istedi. Boynukalın, anayasa tartışmaları içinde, sosyal medyada yazdığı mesajda "1921 ve 24 anayasalarında devletin dini İslam'dı ve laiklik yoktu. Cumhuriyet fabrika ayarlarına dönsün" dedi. İktidar, siyasi açıklamalarına devam eden Boynukalın'ı, toplumdan gelen tepki üzerine görevden almak zorunda kaldı.
Bu kez Ayasofya'da yapılan "Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Projesi" kapsamında, hafızlıklarını tamamlayan 136 öğrenciye hafızlık belgesi verilmek üzere Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da katılımıyla düzenlenen programda vaaz veren imam Mustafa Demirkan ismini vermeden Atatürk'e "zalim ve kafir" dedi.
Demirkan vaazında şu ifadeleri kullandı:
"Bu ve bu gibi mabetler mabet olarak devam edilmesi için inşa edilmiş, hediye edilmiş. Öyle bir zaman geldi ki, bir asır gibi bir zaman içinde bu mabed-i şeriften Ezan-ı Muhammediye ve namaz her şey yasak olarak müze haline çevrildi. Onlardan daha zalim ve kafir kim olabilir... Ya Rabbi bir daha bu zihniyetin bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma..."
Mustafa Demirkan
Demirkan bu sözleri devletin zirvesi karşısında otururken yaptı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve bakanların yüzlerine bakarak konuştu. Programda hazır bulunan kimseden de itiraz gelmedi.
Ayasofya'nın, açılış töreninden itibaren Atatürk'e hakaret edilen bir cami haline gelmesi iktidarın yarattığı iklim ve izlediği politikalardan kaynaklanıyor.
İmamlar da buradan cesaret alarak, hem iktidara yaranmak, hem Atatürk'e karşı yürütülen sistemli karşı propagandaya katkıda bulunmak için lanet okumaktan, zalim ve kafir ilân etmekten çekinmiyorlar. Aksine iktidardan takdir göreceklerinden emin bir şekilde konuşuyorlar.
Ayasofya'da önde gelen imamların vaazlarını dinleyen bazı imamlar da Anadolu'nun çeşitli yerlerinde benzeri vaazlar vererek Atatürk'e hakareti yayıyorlar.
Bu iktidar döneminde Atatürk'ün ders kitaplarından silinmeye çalışıldığı, O'na ayrılan kitap sayfalarının azaltıldığı bir sır değil.
Çanakkale Zaferi'ni kutlamak için yapılan açıklamalar ve hazırlanan videolarda Atatürk'e yer verilmediği de biliniyor.
Stadyumlardan Atatürk ismi silindi.
Atatürk Havaalanı'nın pist başına, pandemi hastanesi inşa edilerek bazı özel uçuşlar dışında kapatıldığı, yerine yapılan havaalanına da Atatürk'ün isminin verilmediği de bir gerçek.
Bir diğer gerçek madalyalardan Atatürk figürünün çıkarılmış olması.
Bir diğeri "askeri okullara girişte irticai faaliyetlerde bulunan örgütlerle ilişkisi olmamak," koşulunun kaldırılmış olması.
Bu süreç Ayasofya'nın Atatürk'e lanet okunan yere dönüşmesine kadar vardı.
Müze vasfının kaldırılması ve cami olarak açılmasından önce de Ayasofya'da ezan okunduğu ve bir bölümünde namaz kılındığı bilindiği halde gerçeğe aykırı biçimde beyanlarda bulunmaktan kaçınmayan Diyanet'e bağlı imam sayısı giderek artıyor.
İmam Demirkan'ın Atatürk'e hakaret etmesine toplumdan çok büyük bir tepki geldi. Bu tepkiler sosyal medyada çok büyük ilgi gördü.
Tepkilerin çığ gibi büyümesi üzerine AK Parti yetkilileri, imam Demirkan'a ve sözlerine hiç değinmeden, "Atatürk ortak ve yüksek değerimizdir" açıklaması yapmak zorunda kaldılar.
Oysa yapmaları gereken imama bu sözleri sarf ettiği sırada itiraz etmek, ardından da soruşturma açmaktı.
AK Parti iktidarı kamuoyuna Atatürk "yüksek değerimizdir" açıklaması yapmadan önce bu imama bir çift söz söyleyip, işlem başlatmalıydı.
Böyle yapmak yerine kamuoyuna açıklama yaparak, "biz yapmadık imam yaptı" mesajı vermeyi tercih ettiler.
İktidarın görmesi gereken bir gerçek Atatürk'e saldırılar, hakaretler artıkça halkın Atatürk'e olan sevgisi ve ilgisinin daha da çoğaldığıdır.