Fikret Bila

17 Mart 2021

Andımızın kaldırılması pedagojik değil politik bir karardır

Erdoğan ve AK Parti, "tek millet" ilkesiyle uyumlu andımız konusunda ne yapacak? 2013'teki gibi bu andın Hitler ve Stalin yöntemi olduğunu söyleyerek Danıştay Dava Daireleri Kurulu'nun kararını destekleyecek mi? Yoksa, MHP lideri Bahçeli gibi andımızın kaldırılmasının kabul edilemeyeceğini mi söyleyecek?

İlk ve ortaokullarda okutulan "Türküm, doğruyum, çalışkanım" diye başlayan andımız 2013 yılında kaldırıldı.

Milli Eğitim Bakanlığı yönetmelik değişikliği yaparak andımızın okullarda okuması uygulamasına son verdi.

İlkokul çocuklarına ezber metinler okutulmasının, her sabah tekrarlatılmasının pedagojik olarak doğru ve yararlı olmadığı gibi bazı gerekçeler öne sürüldü.

Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, andımızın kaldırılmasından sonra AK Parti grup toplantısında yaptığı konuşmada kararın gerekçesini şöyle açıkladı:

"Ant uygulamasının cumhuriyetle, cumhuriyetimizin tarihiyle bir ilgisi yoktur. Ant uygulaması içeriğindeki sorunlar bir yana en başta şekil olarak bugüne, bugünün Türkiye'sine, bugünün dünyasına denk düşmeyen bir uygulamaydı. Nereye dönüyor biliyor musunuz, 1930'larda, 1940'lardaki gibi Hitler ve Stalin gibi diktatörler zamanında toplumu formatlamak için bu tür uygulamalar yapılıyordu. Bunun başarısız olduğu, anlamsız olduğu görüldü ve dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir uygulama kalmamıştır. Dünyanın gelişmiş hiçbir ülkesinde çocukların sabah içtimada, 'hazır ol'da dizildikleri ayrımcı, ırkçı sloganlar dizisinin okutulduğunu göremezsiniz."

Türkiye'de kaldırıldı ama ABD'de, Meksika'da Filipinler'de Singapur'da ve bazı Uzak Doğu ülkelerinde andımız benzeri metinler okunuyor.

Erdoğan, andımızın ırkçı, ayrımcı sloganlar dizisi olduğunu düşünüyor, Hitler ve Stalin gibi diktatörlerin bir uygulaması olduğunu belirterek, kaldırılmasını savunuyordu.

Daha sonra Kamu Sen'in başvurusu üzerine Danıştay, andımızı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etti. Andımızın tekrar okunmasının yolunu açtı. Ancak iktidar Danıştay'ın kararını uygulamadı. Andımız okullarda okunmadı. Buna karşılık Milli Eğitim Bakanlığı, Danıştay 8. Dairesi'nin karırını temyiz etmek üzere Danıştay Dava Daireleri Kurulu'na başvurdu. Danıştay Dava Daireleri Kurulu da başvurudan 5 yıl sonra Danıştay 8. Dairesi'nin kararını iptal etti ve böylece andımızın okullarda okunması uygulaması bir kez daha kaldırılmış oldu.

MHP lideri Devlet Bahçeli ise andımızın kaldırılmasına sert tepki göstermiş ve iktidar değiştiğinde Erdoğan'ın evinin karşısına "Ne Mutlu Türküm Diyene" yazdıracağını, kapısında da okula giden çocuklara andımızı okutacağını söylemişti.

Danıştay Dava Daireleri Kurulu'nun andımızı tekrar yasaklamasından sonra MHP lideri Bahçeli yine sert tepki gösterdi ve bu kararın "pimi çekilmiş bir bomba" olduğunu ve kabul edilemeyeceğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise henüz bir yorum yapmadı.

Andımızın yönetmelik değişikliği ile kaldırılmasının zamanlaması önemlidir.

2013 yılı, hükümetin, İmralı'da Abdullah Öcalan'la masaya oturduğu, müzakere ettiği, BDP milletvekillerinin hükümetin bilgisi ve onayı ile Kandil ile İmralı arasında mekik dokuduğu dönemdir. Bu süreçte İmralı'nın birçok talebi arasında andımızın kaldırılması talebi de vardı. Andımızın kaldırılması bu ortamda gerçekleşti.

O dönemde Başbakan Erdoğan, "milliyetçiliğin her türlüsünü ayaklar altına almış bir partiyiz" diyordu.

MHP lideri Bahçeli ise Erdoğan'ı en ağır şekilde eleştiriyor ve mutlaka hesap sorulacağını söylüyordu.

Sonraki süreçte önce 17-25 Aralık 2013 olayları yaşandı. Ardından 7 Haziran 2015 seçimleri yapıldı. AK Parti tek başına iktidar olacak çoğunluğu kaybetti. Ardından çözüm süreci bitti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerin yenilenmesine karar verdi. Hükümet çözüm sürecinin bittiğini ilân ettikten sonra MHP'nin eskiden beri savunduğu çizgiye yaklaştı. PKK ve BDP'ye karşı güvenlikçi politikaya geçti. 1 Kasım 2015'te yenilenen seçimlerde yeniden tek başına iktidar oldu. AK Parti-MHP yakınlaşması başladı. Ardından 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe girişimi sonrasında MHP'nin davetiyle anayasa değişikliği yapıldı ve cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildi, Cumhur İttifakı kuruldu. Cumhur İttifakı'yla birlikte "milliyetçiliğin her türlüsüne ayaklar altına aldık" diyen Erdoğan, milliyetçi çizgiyi temel politikalarından biri haline getirdi. Partisinin sembolü olduğunu söylediği Rabia işaretinde dört parmaktan birinin "tek milleti" temsil ettiğini söyledi. Partisinin grup toplantılarında, mitinglerinde bunu ayakta tekrarlattı. "Milli ve yerli" olmayı partisinin temel söylemine dönüştürdü.

2013'te açılım süreciyle uyumlu biçimde anti-milliyetçi politikayı benimseyen Erdoğan ve AK Parti şimdi koyu milliyetçi bir politikayı benimsemiş durumda.

Bu halde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti, "tek millet" ilkesiyle uyumlu andımız konusunda ne yapacak? 2013'teki gibi bu andın Hitler ve Stalin yöntemi olduğunu söyleyerek Danıştay Dava Daireleri Kurulu'nun kararını destekleyecek mi? Yoksa, MHP lideri Bahçeli gibi andımızın kaldırılmasının kabul edilemeyeceğini mi söyleyecek? "Tek millet" ilkesinden hareketle milliyetçi bir tutum alıp andımızı mı, yoksa, 2013'teki milliyetçiliği ayaklar altına alan görüşünün arkasında durup, andımızın kaldırılması mı savunacak?

Danıştay ayrıca Atatürk kabartmasının devlet nişan ve madalyalarından kaldırılmasını da onayladı. Bu konuda da henüz Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yorum yapmadı. 

Erdoğan'ın bu konularda alacağı tutum siyaseti etkileyecek bir önem taşıyor.