Türkiye'de sanık olmak, hem kolaydır, hem de zordur. Kolaydır, çünkü suçun işlendiğine dair yeterli şüpheye ulaşıldığı iddiası ile dava açılır, ancak delillerin toplanıp maddi hakikatin araştırılması daha ziyade mahkemeye bırakılır. Esasında bu yanlıştır. Doğru olan, soruşturma aşamasında tüm delillerin hukuka uygun yol ve yöntemlerle toplanması, yeterli şüpheye ulaşılmadığı durumda da şüpheli hakkında dava açılmamasıdır. Lekelenmeme hakkının gereği de budur.
Sanık olmak, yani bir suç işlediğine dair yeterli şüphe ile suçlanmak zordur, çünkü sanık haklarının öngörüldüğü ve amaçlandığı kullandırılmadığı görülebilmektedir. Nedir bu sanık hakları? Hukuk devletinde, bir suçla suçlanıp yargılanan herkesin masumiyet/suçsuzluk karinesi altında bazı haklara sahip olması ve bu hakları kullanabilmesi demektir. Suçlanan kişiye, soruşturma aşamasında "şüpheli", dava ve temyizi kapsayan kovuşturma aşamasında da "sanık" adı verilir.
1- Hakkında soruşturma açılan kişi, gereği gibi savunma yapabilmek için öncelikle ne ile suçlandığı bilmelidir.
2- Yargılamada kullanılan dili bilmeyen kişiye ücretsiz tercüman tayin edilmelidir.
3- Bir suçla suçlanan kimseye zor kullanılamayacağı gibi, ifade ve sorguda baskı da yapılamaz. Suçlanan kişi, özgür iradesi ile savunmasını sözlü veya yazılı olarak yapabileceği gibi, susarak da yapabilir. Susmak, suçlamayı kabul etmek değil, reddetmek anlamına gelir. İddiayı ortaya koyan, iddiasını ispatla yükümlüdür. Şüpheli veya sanık, yargılamanın her aşamasında suçsuzluğunu anlatma, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararı verilmesini isteme hakkı vardır.
4- Bir suçla suçlanan herkesin, isterse kendi seçeceği avukattan, isterse de barodan ücretsiz görevlendirilecek avukattan hukuki yardımı alabilme hakkı vardır. Alt sınır cezası beş yılı geçen suçla suçlanana avukat tayin edilmesi zorunludur. Suçlama ne olursa olsun, kollukta alınan ifadede avukat bulunmadığı takdirde, bu ifade şüpheli ve sanık aleyhine kullanılamaz. Soruşturma aşamasında avukat yardımı, sadece Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. maddesi kapsamına giren suçların işlendiği iddiasında 24 saat süre ile kısıtlanabilir, ancak bu sırada ifade alınamaz. Bu kısıtlamanın doğru olmadığını söylemek isteriz.
5- Suçlanan bireyin hızlı ve tutuksuz şekilde yargılanma hakkı vardır. Geç gelen adalet fayda sağlamaz. Açılan davalar hızlı bitirilmeli ve maddi hakikate hemen ulaşılmalıdır. Bu nedenledir ki, davaların bir duruşma, en fazla birkaç celsede bitirilmesi öngörülmüştür. Ancak bu kural istisna haline dönüşmüş, davaların yıllarca sürmesi ise olağan hale gelmiştir. Masumiyet/suçsuzluk karinesi olduğu halde, insanların uzun süre tutuklu yargılandıkları ve bir tedbir olan tutuklamanın cezaya dönüştüğü görülebilmektedir. Bu yanlıştır.
6- Savcının yürüttüğü soruşturma aşamasında, şüphelinin sadece aleyhine olan deliller değil, lehine olan deliller de toplanmalıdır. Şüpheli ve avukatı da delil toplayıp, soruşturmada savcıya, kovuşturmada da mahkemeye sunabilir.
7- Sanık ve avukatı; soruşturma dosyası ile ilgili gizlilik kararı olsa bile, hangi suçlama ve delillerle gözaltına alındığını, hangi dayanakla tutuklamaya sevk edildiğini, tutuklandığını veya adli kontrol tedbirine tabi tutulduğunu bilme, delilleri görme ve değerlendirme hakkına sahiptir. Yakalanan ve gözaltına alınan şüpheli veya sanığın bu durumu yakınına derhal bildirilmelidir. Gözaltına alınan şüpheli, en kısa sürede serbest bırakılmasını veya adliyeye çıkarılmasını isteme hakkına sahiptir. Gözaltı süresi makul olmalı ve bu makul süre de ihtiyaç kalmadığı takdirde sonuna kadar kullanılmamalıdır. Bu sırada da kolluk ve savcılık makamı, şüpheli veya sanığa keyfi muamelede bulunamaz ve bulunulmasına da göz yumamaz.
8- Sanık, tutukluluğuna itiraz edebilme, tutuksuz yargılanmayı isteme ve soruşturma aşamasında tutukluluk incelemesinin hakim huzurunda yapılması hakkına sahiptir. Tutukluluğun tüm aşamalarında, sanığın yanında mutlaka en az bir avukat bulunmalıdır.
9- Sanık, kovuşturma aşamasında hangi fiille suçlanmakta ise, sadece o fiilden yargılanabilir.
10- Sanık ve avukatı, kovuşturma aşamasında sözlü savunma yapma, soru sorma ve tüm söylenenlerin kayda geçirilmesi hakkına sahiptir.
11- Sanık, doğrudan doğruyalık (yüzyüzelik) ilkesi gereğince prensip olarak, soruşturma aşamasında sorguyu yapan hakim veya heyet kimse, kararı da o hakim veya heyetin vermesini bekleme hakkına sahiptir. Bu hak, tabii hakim ve mahkeme güvencesinin doğal bir sonucudur.
12- Sanık; suçlu olduğu kesinleşmedikçe, yani kanun yolları tükenmedikçe suçlu ilan edilemez ve gösterilemez. Sanık, sadece dışarıda değil, duruşma salonunda da avukatının hukuki desteğinden yararlanma hakkına sahiptir. Sanığın tutuksuz yargılanması esastır. Bu esas, sanığın savunma hakkına en iyi şekilde kullanabilmesine hizmet eder. Çünkü tutuklu insan, tutuksuz insan gibi imkanlara sahip olamaz ve dilediği savunmayı yapamaz.
13- Sanık, dava sonunda hakkında verilen kararı temyiz etme, sonrasında da Anayasa Mahkemesi’ne ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunma hakkına sahiptir.