Erol Anar

30 Ağustos 2013

Facebook’ta Kürtlere yönelik sansür üzerine bir değerlendirme

Aralarında BDP’nin de olduğu, Selahattin Demirtaş, Sırrı Süreyya Önder, Osman Baydemir, Altan Tan, Ahmet Türk, Hasip Kaplan, Leyla Zana, Ayla Akat, Bijwen-Kurt, Ötekilerin Postası, Kurdi müzik ile diğer bazı Kürt siyasetçilerin Facebook’taki sayfaları bir süre önce kapatılmıştı

Aralarında BDP’nin de olduğu, Selahattin Demirtaş, Sırrı Süreyya Önder, Osman Baydemir, Altan Tan, Ahmet Türk, Hasip Kaplan, Leyla Zana, Ayla Akat, Bijwen-Kurt, Ötekilerin Postası, Kurdi müzik ile diğer bazı Kürt siyasetçilerin Facebook’taki sayfaları bir süre önce kapatılmıştı.

Bunun üzerine, bu uygulamayı kınayan ve son verilmesini isteyen bir uluslararası imza kampanyası da başlatılmıştı. İmza metninde, “Facebook’da Kürtlere ait sayfalara sansür uygulamasına son ver! Basın ve ifade özgürlüğü için sen de bir imza at¹” denilmişti.

Facebook yetkilileri, ayrıca yakın zamanda aralarında Türkiye’nin de olduğu bazı ülkelere kullanıcı bilgilerini verdiklerini de açıkladılar.

Bugünkü Radikal gazetesinde Ezgi Başaran’a açıklamalarda bulunan Facebook Avrupa Direktörü Richard Allan, Kürt siyasetçilerin sayfalarının "terör listesinde yer alan PKK'yi" övdükleri ve amblemlerini kullandıkları için kapatıldığını açıkladı. 

 

Facebook, yargısız infaz yapıyor

 

Facebook, bu kararıyla düşünce ve ifade özgürlüğünü engellemiştir.

Facebook Avrupa Direktörü Richard Allan, “Sayfaların kapatılmasının iki sebebi var. Bir: Daha çok şikayet alıyoruz. İki: Söz konusu sayfalarda, genel olarak söylüyorum, terör örgütünün övülmesi gibi Facebook standartlarına uymayan içerik mevcuttu. Uluslararası terör listesinde bulunan bir kişi ya da örgütün övülmesi kurallarımıza aykırıdır.”  (http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ezgi_basaran/pkkya_ait_her_sey_kapatma_nedenidir-1148259)

Facebook’un böyle uygulamaları yapmasının esas nedeni, onun bir şirket olması, dünyanın çeşitli ülkelerinde reklam gelirleri, yatırımları bulunması ve kendisini devletlere  muhtaç hissetmesinden kaynaklanmaktadır. Bir devlet, kendi egemenlik alanında Facebook’a erişimi engelleyebilir, o ülkeden kazandığı reklam gelirlerine son verebilir ve daha pekçok uygulama yapabilir. Bu yüzden Facebook dünyanın en büyük kapitalist sosyal medya şirketi olarak, ezilen ve hakları çiğnenen insanlardan değil, devletlerden yana yer almaktadır.

 

Facebook’a bu konuda şu sorular sorulabilir?

-Bir örgütün,organizasyonun ya da bir kişinin terörist olup olmadığının ölçütü nedir?  Ȍzünde bir şiddet hareketi olan Fransız Devrimi de “terörist” bir eylem midir?

-İnsan haklarının bir parçası olan ve sözleşmelerde yer verilen “halkların baskıya karşı direnme hakkı” konusunda ne düşünüyorsunuz?

-BDP, Türkiye’de legal bir partidir. Ve Türkiye devleti tarafından bile böyle kabul edilmektedir. Bu partide görev yapan insanlar da sivil, elleri silahsız siyasetçilerdir. Eğer şiddeti teşvik etselerdi, zaten dağa giderlerdi. Demokratik kurallar çerçevesinde siyaset yapmayı tercih etmişlerdir. Bu insanların söylemlerinde şiddeti teşvik eden bir ifade ben göremiyorum. Bu siyasetçileri Türkiye devleti bile resmi olarak kabul ederken, neden Facebook  onların sayfalarını kaldırarak bir yargısız infaz uyguluyor?

-Ayrıca insanlar Facebook’un, devletlerin kurallarından hareketle “terörist olarak gördüğü” örgütleri “terörist” olarak görmeyebilirler. Nerede kaldı farklı düşünceler ve ifade özgürlüğü?..

-Eğer bu insanların sayfalarında diyelim ki bir takipçi, gerillalar ile ilgili bir paylaşım yapıyorsa ve Facebook kendi kurallarına aykırı gördüğü bu uygulamadan sayfa sahibini sorumlu tutuyorsa, bu da doğru değildir.

-Facebook’ta devletlerin şiddeti öven uygulama ve ifadeler neden engellenmiyor? Ȍrneğin Roboski katliamı konusunda yapılan resmi açıklamalar, Gezi olaylarında polis şiddetinin “destan” olarak adlandırılması, devlet şiddetinin övülmesi uygulamalarına da, Kürtlere uygulanan sansür uygulandı mı Facebook’ta?

-Ȍrneğin sayfası kapatılan kişilerden Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ile ben İHD’de yıllarca birlikte çalıştım. Baydemir’in hiçbir zaman şiddeti övdüğüne tanık olmadım, ne sayfasında ne de söylemlerinde. Aksine barışı savunan bir söylemi vardır her zaman. Baydemir’in Facebook sayfasında ya da söylemlerinde Kürtlere yönelik insan hakları ihlallerini paylaşması ve Kürt gerçekliğine yönelik bir saptamada bulunması “şiddeti övmek” anlamına gelmez.

-Facebook’ta, Kürtlere yönelik ırkçılık içeren ve onlara yönelik şiddet uygulamalarını savunan onbinlerce mesaj dolaşmaktadır; bu mesajlar ya da onları yayınlayanların sayfaları neden engellenmiyor?

Bu ve benzeri daha onlarca soru sorulabilir, uluslararası insan hakları sözleşmelerine de aykırı olan bu çifte standart açıkça ortadadır.

Aslında devletler, sosyal medyanın önemini kavramışlardır. Bu nedenle Facebook ve diğer büyük sosyal medya devlerine baskı yapmakta, ona istediklerini yaptırmaya çalışmakta ve bilgi akışı istemektedirler. Facebook gibi şirketler de, aslında ilkeleri değil de; çıkarları için işbirliği yapmakta ve devletlere boyun eğmektedirler.