Çerkesler ne istiyor derken, aslında en azından bazı Çerkes gruplarının ne istediğine değinmek istiyorum. Çünkü bugün, Çerkesler içerisinde birçok farklı grup var.
Çerkesler ve bazı Kuzey Kafkasya halkları, 1864 sürgünü ile Osmanlı topraklarına sürgün edilmişlerdi. O dönemde Adige toplulukları, Rus egemenliğine boyun eğmek istemiyor ve direniş gösteriyorlardı. Bu katliamlar sonucu bazı Çerkes toplulukları tamamen silindiler ve soykırıma uğratıldılar. Ayrıca birçok insan Karadeniz’de öldü; sağ kalanlar ise açlık ve çeşitli problemlerle baş etmeye çalışıyorlardı.
Rus Çarlığı’nın yayılmacı politikaları sonucu çıkan savaşlar, Çerkesleri göç etmek zorunda bırakmıştı. Çerkesler, bu katliamları “Çerkes Soykırımı” olarak adlandırıyorlar. Bu, 2011 yılında Gürcistan tarafından resmen soykırım olarak tanındı. Çerkes aktivistleri, bu soykırımın başta Rusya olmak uzere dünya devletleri tarafından resmi olarak tanınmasını talep ediyorlar.
İstekleri çesitli Çerkes gruplarına göre farklılık gösterse de, özünde insan ve azınlık halk olmanın getirdiği hak ve özgürlükleri kullanmak istiyorlar. Ayrıca Kürtler gibi, ana dillerini özgürce konuşabilmek ve o dilde eğitim, yayın yapabilmeyi de talep ediyorlar.
Sovyetler Birliği dağılmadan önce, Türkiye diasporasında yaşayan Çerkes aydınlarının en büyük hedefi anavatana, yani Çerkesya’ya dönmek idi. Fakat bu olanak somut olarak ortaya çıkınca, bunu gerçekleştirebilen kişi sayısı az oldu. Yıllarca dönüş düşüncesini savunan ve bu doğrultuda çalışmalar yapan aydınların çoğu, anavatana donusu gerçekleştiremediler. Dönüş bir idealdi, ancak çoğu insan için göründüğü kadar kolay degildi. Çünkü insanlar sürgün edildikleri yerlerde de kök salarlar ve oraya çesitli bağlarla bağlanırlar.
Kuzey Kafkasya dernekleri adı altında bugüne kadar eksikleriyle birlikte, yine de külturel ve düşünsel bazı değerler yaratıldı. Fakat artık bugün mızrak çuvala sığmamakta, ve Çerkesya aktivistleri somut talepler ileri sürmektedirler. Gördüğüm kadarıyla, bunlar Çerkesya aydınları ve kamuoyu ile diaspora Çerkesleri arasında bir bağ kurarak, demokratik çerçevede, şiddet içermeyen bir mücadeleyi hedefliyorlar. Çerkes grupları arasında düşünce farklılıkları olmakla birlikte, yine de birlikte hareket etmenin koşulları zorlanıyor. Örneğin 21 Mayıs sürgün ve soykırım gününde İstanbul’da geniş katılımlı ortak demokratik eylem yapılmasi tartışılıyor.
Nartajansa gore, Türkiye’de bugün en az 2,5 milyon Çerkes yaşıyor. Ben bu sayının daha fazla olduğunu düşünüyorum. İnternette sosyal gruplar çerçevesinde birçok Çerkes grubu da bir araya geldi. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak gibi görünüyor. Bu grupların bazıları zamanla dağılırken, bazıları büyüyerek, gerçek hayattaki eylem ve mücadeleleriyle de demokratik harekete dönüşme sürecine girdiyorlar. Artık o eski anlayıştaki Kuzey Kafkasya derneklerinin bürokratik, hak talep etmeyen, kendisine verilen ile yetinen anlayışından vazgeçiliyor. Daha dinamik, aşağıdan yukarıya, hak talep eden ve bu doğrultuda somut olarak demokratik mücadele yürüten yeni anlayışlar gelişiyor.
Fakat Osmanlı’dan bu yana, somut hak talepleri, tarihsel olarak çesitli suçlamalarla boğulmaya ve yok edilmeye çalışılmıştır. Örnegin azınlıklar, halklar ve farklı dilsel,dinsel gruplar hak talep ediyorsa onlara, “Aman bölücülük yapmayın, oturun oturduğunuz yerde, size verilen ile yetinin.” deniliyor. Ayrıca bu hap talep edenler, “kökü dışarıda emperyalist güçler” ile işbirliği yapmakla suçlanabiliyorlar. En azından bu topraklarda, yüzlerce yıldır isyanların ve hak taleplerinin nasıl bastırıldığına bakılırsa rahatlıkla görülebilir. Bu politikanın yalnızca devlette değil, siyasi partilerde, “demokratik denilen, ama özünde resmi ideoloji savunucusu demokratik olmayan kitle örgütlerinde” içselleştigi de tespit edilebilir.
Bu konuda yüzlerce örnek verilebilir, ancak ben bir örnek vermek istiyorum. Çerkes Hakları İnisiyatifi (ÇHİ) bir heyet oluşturarak, “Çerkes Çalıştayı Sonuç Bildirgesi’ni sunmak için siyasal partilere ziyaret duzenler. Sonuç Bildirgesi’nin içeriği bir yana, CHP Grup Baskan Vekili Muharrem Ince, heyete şöyle diyor:
“Türkiye bir ulus devlettir. Kendimizi Türk kimliği ile ifade etmemiz lazım. Anadili eğitimi talebi, radyo ve tv talebi, farklı kimliklerin tanınması talebi bölücülükle eşdeğer taleplerdir. Biz Türkiye'nin kaynaklarının bu kadar etnik dilin öğretim, eğitimine harcanmasını gereksiz görüyoruz. Türkiye'nin buna gücü yoktur.’ MHP`Grup Baskanvekili Oktay Vural ise, ‘Bunlar tehlikeli talepler. Çerkeslerin böyle talepleri olduğuna inanmıyorum. Partimizde pek çok Çerkes var, ancak onlar kendilerini Türk kimliğiyle tanımlıyorlar.’ Bildirge’ye destek ise BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder’den geldi.” (http://www.agos.com.tr/cerkes-kimligine-ulusdevlet-vetosu-1079.html)
MHP’nin yaklaşımında şaşıracak bir yan göremiyorum aslında. Kendilerinden beklenen yaklaşımlarını sergilemişler. AKP’nin ise hak taleplerine nasıl tahammülsüz yaklaştığını, hapisteki gazeteci sayısının her geçen gün artmasından, Kürt siyasetçilerin hapse doldurulmasından, gazetelerin kapatılmasından biliyoruz. Yine öğrencilerin, halk ve azınlıkların en küçük hak taleplerinde hukumetin nasıl sertleştiğine tanık oluyoruz.
Fakat kendisini sosyal demokrat olarak adlandıran ve “çağdaş değerleri” savunduğunu söyleyen CHP gibi bir partinin, en küçük hak talebine böyle yaklaşması neyi gösteriyor? Bu tavır, aslında CHP’nin kuruluşundan bu yana varlığını borçlu olduğu devletin partisi olma kimliğinden ve resmi ideoloji savunuculuğundan kolay kolay vazgeçmeyeceğini göstermektedir. AKP hükümetinin hak isteyenlere karşı nasıl tahammülsüz yaklastığı ortada. Fakat bu partiler yarın iktidara gelseler, hak talep edenlere karşı
AKP’den ne farkları ne olacak?
Bu Çerkes gruplarından birisi de istikrarlı bir sekilde büyüyen ve her gün demokratik eylemleriyle de ses getiren “www.cherkessia.net” internet sitesi. Bu site, Çerkesya aktivistlerini bir araya getiriyor. Sitede yer alan “Hakkımızda” başlıklı sayfada amaçları şöyle açıklanıyor: “Cherkessia internet sitesi; isminden de anlaşılacağı gibi ağırlıklı olarak Çerkeslerin yani Adigelerin haber ve tüm alanlarda bilgi paylaşım platformu olacaktır. Ancak öncelik sırasına göre diğer kardeş Kafkasya halkları, Çerkesya’da yaşayan uluslara ve Çerkeslerin yaşadıkları ülkelerin durumuna ve dünyadaki gelişmelere açık olacaktır. Cherkessia internet sitesi; kendi gündemini kendisi oluşturur. Tamamen bağımsız, özgürlükçü, çevreci, ulusalcı, savaşlara karşı ve barışçıdır. Cherkessia internet sitesi; tüm dünyada halkların kendi topraklarında kendi kaderlerini belirleme hakkını savunur.”
Artık Türkiye’de Çerkeslerin de söylecek sözleri var. Yalnızca söyleyecek sözleri değil, demokratik eylemleri ve somut önerileri de var.