Geçen yıla kadar asgari ücret yılda bir kez belirlenirdi. Yüksek enflasyon sebebiyle geçen yıl ortasında asgari ücret güncellenmek zorunda kalındı. Bunda seçimin de etkisi oldu. Bu yıl da aynı şekilde yılın ikinci yarısı için asgari ücret artırıldı.
2023 yılının ikinci yarısında geçerli olacak asgari ücretin brüt tutarı 13 bin 414 lira, net tutarı ise 11 bin 402 lira olarak belirlendi. Yani asgari ücrete yüzde 34 oranında bir ara zam yapılmış oldu.
Resmi bir istatistik yayımlanmadığı için ülkemizde toplam çalışanlar içinde asgari ücretlilerin payı konusunda farklı görüşler ifade ediliyor. Geçtiğimiz yıl bu oranın yüzde 60'lar seviyesinde olduğu basında paylaşılmıştı.
2023 yılı asgari ücret görüşmeleri öncesinde, 2022 yılı Aralık ayı başında, dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, özel sektörde çalışanların yüzde 37'sinin asgari ücretli olduğunu açıklamıştı. Ancak asgari ücretin yakınındakilerin oranını vermemişti.
Çizgi: Tan Oral
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Dairesi'nin hazırladığı Asgari Ücret Gerçeği 2022 Raporu'nda çarpıcı başlıklar yer alıyor. Örnek vermek gerekirse;
- Özel sektör işçilerinin yüzde 70'i asgari ücretli.
- Kadınların dörtte biri asgari ücret dahi alamıyor.
- Asgari ücret ortalama ücret haline geliyor.
Asgari ücret artışı ve yüksek enflasyon ortamında bunun yansımaları hakkındaki görüşlerimi aşağıda kısaca açıklamaya çalıştım.
* Asgari ücret pek çok konuda referans olduğu gibi özel sektörde asgari ücretin üzerinde ücret alanları da ücret artış beklentisine sokuyor. Yüksek enflasyonist ortamda bu beklentilerin haksız olduğunu söyleyemeyiz. Ancak her işveren gelirini enflasyon oranında artıramadığı için bu beklentiyi karşılayamayabilir. Bu durum da ücretlileri sefalette eşitliğe doğru sürüklüyor, başka bir deyişle ücretler hızla asgari ücrete geriliyor. Yani asgari ücret temel/ortalama ücrete dönüşüyor. Özellikle süreli sözleşmelerle çalışan işletmelerde sözleşme süresi içinde gelirleri güncellemek mümkün olmayabilir. Bu da ücretler güncellenmediği taktirde hem ticari hem de çalışma barışını bozan sonuçlar doğurabilir.
* Pandemi sonrasında değişen çalışma düzenine, çalışan bağlılığının azalmasına bir de beklenen ücret artışlarının karşılanamaması eklenirse daha da vahim sonuçlar doğması sürpriz olmaz.
* Asgari ücret artışında ülkemizde siyasi iktidar etkili oluyor. Kamuda çalışan asgari ücretlilerin toplam kamu ve özel sektör çalışanlarına oranının yüzde 2'ler seviyesinde olduğunu göz önünde bulundurursak, asgari ücret artışının esas itibariyle özel sektör için maliyet artışına neden olacağı söylemek yanlış olmaz.
Üstelik bu artış sadece ücret maliyetlerinin artması şeklinde tezahür etmiyor. Sosyal güvenlik primlerinin üst sınırı da asgari ücrete göre belirlendiğinden işverenlerin (brüt ücret esasının uygulandığı işyerlerinde aynı zamanda çalışanların) prim maliyeti artıyor.
* Hükûmetlerin asgari ücretin belirlenmesine bu kadar müdahale etmesini doğru bulmuyorum, çünkü sonucundan maliyet artışı olarak etkilenmediği (aksine sigorta primi üst sınırının artması nedeniyle olumlu etkilendiği) bir konuda bu ölçüde aktif olmak yerine işçi ve işveren temsilcilerini ilke olarak serbest bırakması daha isabetli olur.
EYT konusunda da böyle oldu. Özel sektör EYT'lilere yaptığı kıdem tazminatı ve birikmiş ücret ödemeleri nedeniyle 2023'te beklemediği bir maliyet artışı ile karşı karşıya kaldı. Bu ödemeler için kamuoyuna açıklanmasına rağmen maalesef işverenlere kredi desteği sağlanamadı. Umarım 2023 ve 2024 yıllarında çalışan sayısı yüksek işletmelere kredi önceliği verilerek bu işletmeler desteklenir.
* Yüksek enflasyonist dönemlerde asgari ücreti resmi enflasyon oranından daha yüksek artırmak kalıcı bir etki ve refah artışı da sağlamıyor. Çünkü ücretler çok kısa sürede enflasyon sebebiyle erimeye devam ediyor.
* Özellikle yerel seçimlerden sonra çok zor bir yıl bekliyor tüm çalışanları ve işverenleri… İşsizlikte patlama ve işletmelerde iflaslar yaşanmadan bu zor süreci atlatmak için tüm tarafların sorumlu davranmaları gerektiğini sanırım söylemeye bile gerek yok.
* Umarım devletimiz bütçe olanaklarını ve kara günler için biriktirdiğimiz işsizlik fonunu kullanarak işverenleri (ve dolayısıyla çalışanları) bu zor süreçte destekler.
* Bu açıklamalarım asgari ücret artışına karşı olduğum şeklinde asla anlaşılmamalı. Asgari ücretliler daha fazla artışı hak ediyorlar. Ancak sorun günümüzde birçok parametrenin asgari ücrete bağlanması veya asgari ücretin emsal alınması…
* Son olarak, asgari ücret artışının dolaylı bir etkisinden söz etmek isterim. Asgari ücrete tekabül eden ücret tutarları gelir vergisi ve damga vergisinden istisna olduğundan, asgari ücretteki artış gelir vergisi ve damga vergisi tahsilatında azalmaya neden olacaktır.
Erdoğan Sağlam kimdir?Erdoğan Sağlam Ankara'da doğdu, ancak nüfusta doğum yeri olarak Çorum görünüyor. Liseyi İstanbul Maliye Okulu'nda yatılı okudu. Böylece mesleğe çok erken bir giriş yaptı. Ardından Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü'nü bitirdi. Üzerinde lise ve fakülteyi ikincilikle bitirmek gibi bir lanet vardır. En birinci ikincidir. Üniversiteyi bitirmesinin ardından Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanlığı Kurulu sınavını kazandı. Yedi yıl Hesap Uzmanı olarak çalıştıktan sonra 1994 yılında ayrılarak özel sektöre geçti. Bir yıl süreyle bir şirketler grubunun mali işler direktörlüğünü yaptı. İzleyen dönemde uluslararası danışmanlık ve denetim şirketlerinden BDO Türkiye'ye (Denet) katıldı. Halen ortak ve yönetim kurulu üyesi olarak faaliyetine devam ediyor. Eşini ve işini çok seviyor. Başta Vergi Konseyi ve TÜSİAD olmak üzere pek çok mesleki sivil toplum kuruluşunun vergi çalışmalarına katkıda bulunuyor. 2003 -2010 yılları arasında ve 2020 yılında Milliyet gazetesinde, çalışma hayatı boyunca mesleki dergilerde vergisel konularda çok sayıda makalesi yayımlandı. Mayıs 2020'den itibaren T24'te yazmaya başladı. Teknik bir kitap yazmak istemediği için henüz bir kitabı yok. İleride en azından bir şiir kitabı, bir de polisiye roman yazmak istiyor. Yeminli mali müşavirlik ve bağımsız denetçilik lisanslarına sahiptir. |