Değerli okurlar, vergi borçlarının geçerli ödeme yöntemlerinden biri mahsuben ödemedir. Bu ödeme biçiminde, vergi dairesinden çeşitli nedenlerle oluşan iade alacağının vergi borçlarına mahsubu talep edilir.
Mahsuben ödemede en yaygın kullanılan iade hakları, çeşitli işlemlerden doğan KDV iadeleri, stopaj ve geçici vergi iade alacakları ile düzeltmeden kaynaklanan iade tutarlarıdır. Bu alacakların ilgili mevzuat gereğince nakden veya mahsuben iade alınması mümkündür. Nakit iadenin formalitesi fazla olduğundan, ödenecek vergi borçları bulunan mükellefler çoğunlukla mahsuben iade yolunu tercih ederler. Gelecekte doğacak borçlar için de mahsup talebinde bulunulabilir.
Ancak bu iade talepleri vergi dairelerince çoğunlukla gecikmeli olarak yerine getirilir. İşte bu gecikme, yapılandırma imkânı nedeniyle bir avantaj yaratmış bulunuyor.
Eğer henüz vergi dairesince yerine getirilmemiş/sonuçlandırılmamış mahsup talebiniz varsa yapılandırma kanununun size sağladığı bu avantajdan yararlanabilirsiniz.
Bu avantaj nedir?
Öncelikle yapılandırma başvuru süresi içinde (31 Mayıs’a kadar) mahsup talebinden vazgeçmeniz gerekiyor[1], böylece mahsup talep ettiğiniz borçlar ödenmemiş borç haline gelir ve vadenin bitim tarihinden itibaren gecikme zammı uygulanır. Bu borçlar (vergi aslı + gecikme zammı) için "kesinleşmiş borçlar" kapsamında yapılandırmadan yararlanabilirsiniz.
Bu borçların yapılandırılması, vergi aslının tamamı ile silinen gecikme zamlarının yerine Yİ-ÜFE ile hesaplanan özel tutarın/faizin ödenmesi şartıyla mümkündür.
Yapılandırılan borçlar, ilk taksit ödeme süresi içinde peşinen ödenirse, hesaplanan özel faizin yüzde 90’ı silinir.
Ancak avantaj özellikle taksitli ödemede söz konusudur. Çünkü bu seçenekte, ödenecek vergi aslı ile hesaplanan özel faizin toplamına, tercih edilen taksit seçeneğine göre hesaplanan taksit farkı eklenerek "ödenecek toplam tutar" bulunur. Bu tutar, tercih edilen taksit seçeneğine göre en çok 48 aya kadar eşit taksitler halinde ödenebilir.
Gördüğünüz gibi, finansmana erişimin çok zor olduğu bugünlerde mahsup talepli borçları 48 aya kadar yapılandırmak suretiyle önemli bir avantaj sağlanabilir.
Kullanılmayan iade hakkı ne olur?
"İade hakkı" baki kaldığından, mevcut ve/veya gelecekte doğacak borçların mahsuben ödenmesi amacıyla kullanılabilir, mahsuptan arta kalan kısmın ilgili mevzuat çerçevesinde nakden iadesi istenebilir. Ancak aşağıda açıklayacağım nedenlerle nakden iade pratikte neredeyse imkânsızdır.
İade alacakları hangi borçların mahsuben ödemesinde kullanılabilir?
Mahsup talebinden vazgeçen mükelleflerin, mahsup talebine konu iade alacaklarını; yapılandırma taksitlerine, yapılandırılmayan mevcut vergi borçlarına veya ileride doğacak borçlarına mahsubunu talep etmeleri mümkündür.
Nitekim Yapılandırma Tebliği ekinde yer alan mahsuptan vazgeçme dilekçesi örneğinde (EK 2/E), mükelleflerin iade alacaklarını aşağıdaki borçlardan hangisine mahsup talep ettiklerini belirtmeleri isteniyor:
* 7440 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılan ve dilekçede belirtilen taksitler,
* 7440 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılmayan ve ayrıca başvuruda bulunulacak borçlar,
* Gelecekte doğacak ve ayrıca başvuruda bulunulacak borçlar.
Tebliğde, mahsuba esas alınacak tarihin, Yapılandırma Kanununun yayımından (12/3/2023 tarihinden) sonra yapılan başvuru tarihi olacağı belirtilmiştir.
Tebliğe göre, iade alacağının vergi borcuna mahsubunu talep eden ve vergi borcunu Yapılandırma Kanununa göre ödemek üzere bu mahsup talebinden vazgeçen mükelleflere iade alacaklarının, mahsubundan vazgeçilen borcun yapılandırılmasından sonra hesaplanan taksit tutarları toplamını aşan kısmının, ancak ilgili mevzuat hükümleri ve 6183 sayılı Tahsilat Kanunun 23 üncü maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 88 inci maddesinin on altıncı fıkrası göz önünde bulundurularak nakden iadesi edilmesi mümkün.
Görüldüğü gibi Maliye tebliğ ile nakden iade imkânını kısıtlıyor ve ödeme süresi gelmemiş yapılandırma taksitlerine mahsubu zorunlu tutarak, neredeyse imkânsız hale getiriyor.
İç Genelge ne diyor?
Yapılandırma Kanununa ilişkin çıkarılan İç Genelgenin (Ç) bölümünde, mükelleflerin 7440 sayılı Kanun hükmünden yararlanmak üzere süresinde başvuruda bulunmaları hâlinde, ilgili mevzuat gereği yapılacak iadelere ilişkin tutarların aşağıda belirtilen borçlara mahsup edileceği açıklanıyor:
i) İade talebinin, 7440 sayılı Yapılandırma Kanunun yayımlandığı 12/3/2023 tarihinden (bu tarih hariç) önce olması ve başvuru süresi içinde (31/5/2023 tarihi dâhil) iade talebinden vazgeçilmemesi hâlinde iadeye konu tutarlar yapılandırma öncesi borçlara mahsup edilecek, kalan bir borcun bulunması hâlinde, bakiye borç için Kanun hükümlerinden yararlanılabilecektir.
ii) İade talebinin, 7440 sayılı Kanunun yayımlandığı 12/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) ile başvuru süresinin son günü (31/5/2023 tarihi dâhil) arasında olması hâlinde iadeye konu tutarlar ilk iki yapılandırma taksitine mahsup edilecektir (Bence bu seçenekte varsa diğer vergi borçlarına da mahsup talep edilmesi mümkündür).
iii) İade talebinin, 7440 sayılı Kanunun başvuru süresinden (31/5/2023) sonra olması hâlinde mükellefin muaccel hale gelmiş (7440 sayılı Kanuna göre ödenmesi gereken taksitlerin ödeme süresi başlamış olanları dâhil) amme borçlarına mahsup edilecektir.
iv)Bu mahsuplara rağmen artan bir tutarın bulunması hâlinde 6183 sayılı Tahsilat Kanununun 23 üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 88 inci maddesinin on altıncı fıkrası göz önünde bulundurularak nakden iade edilecektir.
Ancak İç Genelgede, 1 Seri No.lu Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair 7440 sayılı Kanun Genel Tebliğinin (II/C) bölümünün "4- Mahsuben ödeme" başlıklı bölümünde yer alan açıklamaların dikkate alınacağı belirtilerek, nakit iade için söz konusu Tebliğin öngördüğü, tüm yapılandırma borçlarına mahsup şartı dolaylı olarak ifade edilmiş bulunuyor.
Özetle, 31 Mayıs tarihine kadar (bu tarih dahil) dilekçe verilerek mahsup talebinden vazgeçilmesi ve dilekçede “7440 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılmayan ve ayrıca başvuruda bulunulacak borçlar” ile “gelecekte doğacak ve ayrıca başvuruda bulunulacak borçlar” için mahsup talep edildiğinin belirtilmesi halinde; 31 Mayıstan sonra yapılacak mahsup talepleri, mahsup talep tarihi itibariyle muaccel hale gelmiş tüm vergi borçları ile sonradan doğacak tüm vergi borçları için söz konusu olabilecektir. Yani vazgeçilen mahsup talebine konu iade alacağını mahsup imkânı, doğmuş ve doğacak tüm borçlar bakımından bulunmaktadır.
Ancak nakit iade alabilmek için ödeme süresi başlamamış olanlar dahil tüm yapılandırma taksitlerine mahsup yapılması ve iade tarihi itibariyle vergi ve sosyal sigorta borcunun bulunmaması gerekir.
Bu yazı için son sözlerim…
İade alacağının vadesi dolmuş/muaccel hale gelmiş borçlara mahsubu, kanun gereği doğru; ancak muaccel hale gelmemiş yapılandırma taksitlerine de mahsup şartı getirilmesini ve buna rağmen kalan bir tutar varsa bu tutarın nakden iade edilmesini hem kanunen hem de etik olarak doğru bulmuyorum.
Maliye, yaşanan ekonomik kriz ve finansman sıkıntıları nedeniyle zor durumda bulunan mükelleflere bugün yardımcı olmayacaksa, ne zaman olacaktır?
[1] Birden fazla vergi dairesine mahsup talepli borç olması durumunda, her birine ayrı ayrı vazgeçme dilekçesi verilmesi gerekiyor. Ayrıca mükellefin kendi borcu dışında üçüncü şahısların borçlarına mahsup talebi olması hâlinde ise mahsup talebinden vazgeçebilmesi için borcuna mahsup istenen üçüncü şahsın da bu konuya yönelik irade beyanı aranıyor. Bu takdirde, mükellefin üçüncü şahıs lehine yaptığı mahsup talebi hükümsüz kalıyor. Lehine mahsup talep edilen üçüncü şahsın ise mükellefin irade beyanı olmadan Kanundan yararlanmak üzere başvuruda bulunabilmesi mümkün.
Erdoğan Sağlam kimdir?Erdoğan Sağlam Ankara'da doğdu, ancak nüfusta doğum yeri olarak Çorum görünüyor. Liseyi İstanbul Maliye Okulu'nda yatılı okudu. Böylece mesleğe çok erken bir giriş yaptı. Ardından Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü'nü bitirdi. Üzerinde lise ve fakülteyi ikincilikle bitirmek gibi bir lanet vardır. En birinci ikincidir. Üniversiteyi bitirmesinin ardından Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanlığı Kurulu sınavını kazandı. Yedi yıl Hesap Uzmanı olarak çalıştıktan sonra 1994 yılında ayrılarak özel sektöre geçti. Bir yıl süreyle bir şirketler grubunun mali işler direktörlüğünü yaptı. İzleyen dönemde uluslararası danışmanlık ve denetim şirketlerinden BDO Türkiye'ye (Denet) katıldı. Halen ortak ve yönetim kurulu üyesi olarak faaliyetine devam ediyor. Eşini ve işini çok seviyor. Başta Vergi Konseyi ve TÜSİAD olmak üzere pek çok mesleki sivil toplum kuruluşunun vergi çalışmalarına katkıda bulunuyor. 2003 -2010 yılları arasında ve 2020 yılında Milliyet gazetesinde, çalışma hayatı boyunca mesleki dergilerde vergisel konularda çok sayıda makalesi yayımlandı. Mayıs 2020'den itibaren T24'te yazmaya başladı. Teknik bir kitap yazmak istemediği için henüz bir kitabı yok. İleride en azından bir şiir kitabı, bir de polisiye roman yazmak istiyor. Yeminli mali müşavirlik ve bağımsız denetçilik lisanslarına sahiptir. |