Erdoğan Sağlam

06 Aralık 2021

Kur farklarında KDV’yi kaldırmanın tam zamanı!

Son günlerde Türk lirasının yabancı paralar karşısında önemli oranlarda değer kaybetmesi çok yüksek tutarlarda kur farklarının oluşmasına neden oluyor. Gelir/kurumlar vergisi yönünden önemli sonuçlar doğuran bu durum KDV açısından da sıkıntı yaratıyor. Kur farkında KDV’yi kaldırmak gerektiğini, tartışmalı  yasal düzenlemenin değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Kur farklarında KDV’nin uzun bir öyküsü var.

KDV’nin ülkemizde yürürlüğe girdiği 1985 yılından 2019 yılına kadar 3065 sayılı KDV Kanunu’nda, ithalat işlemleri hariç, kur farklarının KDV’ye tabi olduğuna dair bir hüküm bulunmuyordu.

Bu nedenle Maliye, KDV’nin uygulandığı ilk yıllarda kur farklarının KDV’ye tabi olmadığı görüşünü benimsemişti.

Daha sonra kanunda bir değişiklik olmadığı halde kur farklarının KDV’ye tabi olduğu yönünde özelgeler verilmeye başlandı. Bu görüş, tebliğ bazında ilk kez 105 no.lu KDV Genel Tebliği’nde ifade edildi, sonra tüm tebliğleri tek bir tebliğde toplayan KDV Genel Uygulama Tebliği’ne taşındı.

Maliye'nin bu görüşünün dayanağını, kur farklarının esas itibariyle vade farkı niteliğinde olduğu, dolayısıyla KDV Kanununun 24. maddesine istinaden KDV matrahına dâhil bir unsur olarak vergilendirilmesi gerektiği yaklaşımı oluşturmaktaydı.

Bu tutum, kur farklarının KDV’ye tabi tutulması konusunda gerek Maliye ile mükellefler arasında gerekse alıcı ve satıcı arasında sayısız ihtilafın yaşanmasına ve muhasebe uygulamalarında ciddi sıkıntılara neden oldu.

Danıştay kur farklarının KDV’ye tabi tutulmasına ilişkin düzenlemeyi iptal etti!

Yukarıda özetlemeye çalıştığım tartışmalar KDV tebliğinin, kur farklarının KDV’ye tabi tutulması yönündeki bölümlerinin yüksek yargı kararı ile iptal edilmesiyle sonuçlandı ve böylece kur farklarının KDV’ye tabi olmadığı netleşmiş oldu.

İptal kararının gerekçelerini şöyle özetleyebilirim:

Gerçekten çok isabetli, güzel ve haklı gerekçeler. (İnsan Danıştay’ın bu güzel kararlarını okudukça, son dönemlerdeki bazı kararlara haklı olarak şaşırıyor.)

Maliye hata yaptı!

Yüksek yargı kararı ile gelen bu iptali Maliye doğru yorumlayamadı. Tamam kararın gerekçeleri arasında, kanunda kur farklarının KDV’ye tabi olduğu ile ilgili bir açık hükmün bulunmaması da vardı, ama kararda yer alan diğer gerekçelere ve kararda yer bulmayan gerekçelere hiç itibar etmedi.

Kanuna açık hüküm konulmasını sağlayarak görüşünde ısrar ettiğini kamuoyuna ilan etti! KDV Kanununun “Matraha Dâhil Olan Unsurlar” başlıklı 24/c maddesine “kur farkları” ibaresi ilave edildi. Bu düzenleme 18 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe girdi.

Bence önemli bir fırsat kaçırılmış oldu.

ÇÜNKÜ kur farklarının KDV’ye tabi tutulması KDV’nin ruhuna aykırı bence. Çünkü mal veya hizmet satışı gibi işlemler üzerinden alınan KDV’ye, bir mal veya hizmetin bedeli niteliğinde olmayan kur farkları tabi tutulamaz/tutulmamalı…

Bence “sorun”, böyle bir kanun bir hükmünün varlığı. Kur farkları, ülke parasının ekonomik nedenlerle yabancı paralar karşısında değer kaybetmesi veya kazanması sonucunda oluşan bir farktır. Yani mal teslimi veya hizmet ifasının karşılığı değildir. Bu nedenle, vergi tekniği açısından da kur farkı üzerinden KDV hesaplanmaması gerekir.

Hatadan dönüp kur farkında KDV’yi kaldırmanın tam zamanı!

Son günlerde Türk lirasının yabancı paraları karşısında önemli oranlarda değer kaybetmesi çok yüksek tutarlarda kur farklarının oluşmasına neden oluyor. Gelir/kurumlar vergisi yönünden önemli sonuçlar doğuran bu durum KDV açısından da sıkıntı yaratıyor. 

Yukarıda açıklamaya çalıştığım gerekçelerle kur farkında KDV’yi kaldırmak gerektiğini, tartışmalı  yasal düzenlemenin değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bu sadece vergisel bir sorun değil, dahili işlemler nedeniyle döviz alacaklısı ile borçlusu arasında ihtilafların çıkmasını önlemek ve ticari barışı bozmamak için de kur farkından KDV’yi kaldırmak zorunlu…

Zaten uygulamada kur farkı KDV’sini hesaplamak ve faturaya bağlamak konusunda önemli sorunlar var. Özellikle kur farkının alıcı lehine oluştuğu durumlarda sıkıntı yaşanıyor. Sıkıntı bununla da sınırlı değil, kur farklarının takibi ve özellikle küçük tutarlı kur farklarının faturalandırılması konularında da sıkıntılar var. Özetle muhasebede sadeliği sağlayacak yaklaşımlar şart…

Realize olan her kur farkı için, tutarı ne olursa olsun, 7 gün içinde fatura düzenlemek neredeyse imkânsız…

Bütün bu nedenlerle kur farklarının KDV’ye tabi tutulması ısrarından vazgeçilmesini, yapılacak bir yasal düzenleme ile kur farklarının KDV matrahına dahil edilmesini öngören ibarenin KDV Kanununun 24. maddesinden çıkarılmasını bir zorunluluk olarak görüyorum.

Mevcut kriz ortamında hayatta kalma savaşı veren mükelleflerimiz bu desteği hak ediyor!