Erdoğan Sağlam

16 Mayıs 2021

Emlak vergisinde 4 yıl için geçerli olacak takdirlere karşı mükelleflerin dava açma hakkı var mıdır?

İçinde bulunduğumuz 2021 yılı 2022-2026 yıllarına ilişkin 4 yıl için geçerli olacak takdirler yapıldığı bir yıl

Emlak vergisi, her 4 yılda bir takdir edilen arsa ve arazi metrekare birim değerleri (uygulamada bu değerlere belediye rayiçleri deniyor) üzerinden hesaplanır. Arsanın üzerinde bina varsa, arsanın takdiri değerine her yıl için ilan edilen metrekare inşaat maliyet bedeli eklenerek bina emlak vergisi değeri bulunur.

Bu şekilde belirlenen ilk yıla ait emlak vergisi değeri (dolaysıyla emlak vergisi) izleyen 3 yıl, yeniden değerleme oranının yarısı oranında artırılarak belirlenir.

İçinde bulunduğumuz 2021 yılı 2022-2026 yıllarına ilişkin 4 yıl için geçerli olacak takdirler yapıldığı bir yıl.

Takdirleri bu iş için özel olarak oluşturulan takdir komisyonları yapıyor. Komisyonlarda ağırlık kamu temsilcilerinde. Örneğin arsalara ait takdir komisyonu aşağıdaki şekilde oluşturuluyor:

Toplam 7 üyenin 5'ini kamu temsilcisinin oluşturduğu bir yapıda takdirlerin mükellef lehine olması çok zor.

Mevcut sistemde takdir komisyonlarını dengeleyecek/denetleyecek bir idari mekanizma yok. Bu amaçla kurulan merkez komisyonları çözüm üretemiyor. Daha doğrusu merkez komisyonlarının tespitlerini takdir komisyonları dikkate almıyorlar. Çünkü sistem yanlış kuruldu.

Pandemi ortamı takdir sürecine etkili olmadı, süreç halen devam ediyor. Emlak vergisine yönelik takdirler ile ilgili haberler basında çıkmaya başladı. Gazete Duvar'dan Hacı Bişkin'in haberine göre, bu yıl İstanbul Beyoğlu Belediyesi, komisyon üyeleri ve muhtarların şerhlerine rağmen emlak rayiç bedeline yüzde 45 artı enflasyon oranında zam yapılmasını istiyor. Bu zam gerçekleşirse Beyoğlu'nda 5 yıl içerisinde emlak vergilerine yüzde 500 (yani 5 kat) zam yapılmış olacak.

Aslında bu durum takdirlerin dava konusu edilmesiyle yargının denetimine tabi tutulabilir. Ancak bu denetim süre darlığı nedeniyle işlemiyor. Çünkü takdirlerin bir an önce kesinleşmesi ve takip eden yıldan itibaren uygulanmaya başlaması gerekli.

Takdir edilen değerleri mükellefler dava edebilirler mi?

2022-2026 yılları arasında geçerli olacak takdir işlemlerinin tamamlanarak karara bağlanması ve kararların ilgililere[1] tebliği işlemlerinin 30 Haziran 2021 günü mesai saati bitimine kadar yapılması gerekiyor. Takdir kararları mükelleflere tebliğ edilmiyor. 

Vergi Usul Kanunu'nun, "Emlak vergisine ait bedel ve değerlerin tespiti, ilanı ve kesinleşmesi" başlıklı, mükerrer 49'uncu maddesinin (b) fıkrasının üçüncü paragrafı, "Takdir komisyonlarının bu kararlarına karşı kendilerine karar tebliğ edilen daire, kurum, teşekküller ve ilgili mahalle ve köy muhtarlıkları on beş gün içinde ilgili vergi mahkemesi nezdinde dava açabilirler. Vergi mahkemelerince verilecek kararlar aleyhine on beş gün içinde Danıştaya başvurulabilir." şeklindeydi. Bu paragrafın ilk cümlesi, sadece karar tebliğ edilenlere dava açma hakkı veriyor, emlak vergisi mükelleflerine dava açma hakkı tanımıyordu.

Bu cümle, Anayasanın 2'nci maddesinde yer alan "hukuk devleti ilkesi" ile 36'ncı maddesinde yer alan "herkesin dava açma hakkına" aykırı bulunarak Anayasa Mahkemesince iptal edildi.[2] 

Böylece mükellefler takdir kararlarına karşı doğrudan dava açma hakkına kavuştular. Düşünün vergiyi ödeyenler ancak yeni sayılabilecek bir tarihte dava hakkına sahip oldular.

Kanun koyucu, iptal kararından sonra bu hakkın kullanımına ilişkin özel bir düzenleme yapmadığından bu hak halen genel hükümlere göre kullanılabiliyor.

Özetle, takdir komisyonlarının her 4 yılda bir yaptıkları takdirlere karşı, kendilerine karar tebliğ edilen kişi ve kurumların yanı sıra kendilerine takdir kararı tebliğ edilmeyen emlak vergisi mükellefleri de vergi mahkemelerinde dava açabilirler.

Mükellefler dava açma hakkını nasıl kullanabilirler?

İptal edilen düzenlemede, dava açma hakkı bulunan kişi ve kurumlara, genel dava açma süresi olan 30 günden daha kısa bir dava açma süresi (15 gün) öngörülmüştü. Bunun nedeni takdirlere yönelik davaların bir an önce sonuçlandırılmasını ve değerlerin kesinleşmesini sağlama çabasıydı.

Nitekim iptale konu olmayan ikinci cümlede, vergi mahkemelerince verilecek kararlar aleyhine 15 gün içinde Danıştay'a başvurulabileceği hükmü varlığını koruyor. Bu süre de 30 gün olan genel temyiz süresinden kısa. Ayrıca bu özel düzenleme nedeniyle, vergi yargısı sürecine yakın zamanda dahil edilmiş olan istinaf yolunun da bu uyuşmazlıklara kapalı olduğu anlaşılıyor.

Anayasa Mahkemesi, iptali istenen ilk cümleyi Anayasaya aykırı bulup iptal etmekle 15 günlük dava açma süresini de kaldırmış oldu. İptal kararından sonra iptale konu maddede herhangi bir düzenleme yapılmadığı için, genel dava açma süre olan 30 gün, takdir kararlarına karşı açılan davalar için de geçerli.

Kendilerine takdir kararı tebliğ edilen kişi ve kurumların, tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde ilgili vergi mahkemesi nezdinde dava açabilecekleri konusunda tereddütsüz bulunmuyor.

Emlak vergisi mükelleflerine doğrudan bir karar tebliği yapılmadığı için bunların dava açma haklarının nasıl kullanacakları ise tartışmalı.

Emlak vergisi mükelleflerinin takdir kararlarını muhtarlıklara asılan ilan panolarından öğrenmeleri mümkün olduğu için, bu yolla öğrendikleri değerleri öğrendikleri (ıttıla) tarihten itibaren 30 gün içinde dava konusu edebileceklerini düşünüyorum.

Ancak öğrenme (ıttıla) tarihinin tevsikinde yaşanabilecek tartışmaların peşinen önlenmesi bakımından, dava açmayı düşünen mükelleflere, takdir kararlarının muhtarlıklara tebliği işlemlerinin 30 Haziran 2021 günü mesai saati bitimine kadar yapılacak olması nedeniyle, 30 Haziran 2021 tarihinden itibaren 30 gün içinde (30 Temmuz akşamına kadar) davaları açmalarını tavsiye ediyorum. 30 Temmuz tarihi adli tatil süresi içinde olduğundan, bu davayı 30 Temmuz'a kadar açmayıp adli tatil süresi bittikten sonra 7 gün içinde de açmak mümkün. (İdari Yargılama Usulü Kanununa göre adli tatil 20 Temmuz ile 31 Ağustos arasında ve son günü bu süreye rastlayan davalar, 31 Ağustos'tan itibaren 7 gün içinde -en geç 7 Eylül günü- açılabiliyor.)

Takdir Komisyonlarının sınırsız yetkiye sahip olmaları ve belediyelerin gelir sağlama istekleri, fahiş takdirleri hayatımızın bir parçası haline getiriyor. 

Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sayesinde, takdir işleminden etkilenecek olan emlak sahipleri, takdir işlemine karşı belediyenin bulunduğu yer vergi mahkemesinde dava açarak fahiş takdirleri iptal ettirebilme olanağına sahip oldular. Bu davalar belediyelere karşı açılacak, yani davalarda muhatap, takdir kararına iştirak eden belediyeler olacak.

Dava süreci ve davaların tahakkuka etkisi

Şimdi, biraz teknik ve karışık bir konu olan dava süreci ve açılan davaların vergi tahakkukuna etkilerini irdeleyeceğim.

Takdir komisyonu kararları aleyhine 30 gün içinde dava açılmazsa takdir edilen değerler kesinleşir ve vergiler bu değerler üzerinden tahakkuk ettirilir.

Dava açılır ve açılan davada vergi mahkemesi, takdir komisyonu kararını iptal ederse, takdir komisyonu derhal toplanarak yeniden bir değer tespiti yapar. Bu değerin de dava konusu edilmesi mümkün tabii ki. Ancak vergi mahkemesi kararları üzerine yeniden takdir edilen değerlerin Danıştay'dan nihai karar alınıncaya kadar uygulanmasına devam edilir.

Vergi mahkemesi kararı uyarınca takdir komisyonu tarafından yeniden belirlenen değerler dikkate alınarak tahakkuk ettirilen emlak vergisi; yargı kararının temyiz edilmesi halinde, Danıştay kararına göre kesinleşen değerlere göre düzeltilir.

Vergi mahkemesince verilen kararlar, takdir komisyonunca belirlenen değerlerin belli bir oranda artırılması veya azaltılması veyahut yeni bir değer belirlenmesi şeklinde olursa, takdir komisyonlarınca yeni bir takdir yapılmaz, vergi mahkemesi kararları esas alınarak vergi hesaplanır.

Bu nedenle, dava açacak mükelleflere önerim, sadece takdir kararının iptal talebi ile yetinmemeleri, olması gerek makul değere mahkeme kararında yer verilmesini de talep etmeleri yönündedir. Bu değer örneğin yeniden değerleme oranında artırılarak saptanan bir değer olabilir.

Yargı kararları üzerine takdir komisyonlarınca yeniden verilen kararlar ile daha önce verilen kararlardan kesinleşenler, belediye ve muhtarlıklarda ilana mahsus yerlere asılmak suretiyle 2022 yılının Mayıs ayı sonuna kadar mükelleflere duyurulur.

Emlak sahiplerinden biri tarafından açılan dava sonucunda değişen değerler ilgili tüm emlak sahipleri için geçerlidir. 

Dava süreci yeniden düzenlenmelidir 

Mükelleflerin dava hakkı açma hakkı kazanmasından sonra takdir kararlarına karşı dava açma sürecine ilişkin henüz bir düzenleme yapılmış değil. Genel dava açma süreci emlak vergisinin yapısına uygun değil, bu nedenle sürecin acilen düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü genel hükümlerin uygulandığı mevcut durum karmaşa yaratıyor.

Bence takdirlerin yapıldığı yılı izleyen yıla (takdirlerin geçerli olduğu ilk yıla) ilişkin emlak vergilerinin daha geç tahakkuk ettirilmesi ve bu sayede kazanılacak sürede emlak sahiplerinin de dava açma hakkını kullanabilecekleri, ancak daha hızlı işleyen bir yargı süreci kurgulanabilir. Böylece hem süreç kolaylaştırılır, hem de takdir edilen değerlerin kesinleşmesi daha erken sağlanır. 

Emlak vergisinde takdir yetkisi kanunla sınırlandırılmalı

Önceki takdir döneminde belediyelerin etkilediği komisyonlar çok yüksek takdirler yaptılar. Bu durum mükelleflerin dava açma hakkı kazandığı ilk döneme rastladı ve pek çok kişinin dava açmasına neden oldu. 

Bu gelişmeler karşısında 7061 sayılı Kanunla Emlak Vergisi Kanunu'na eklenen geçici 23. madde ile yapılan takdirleri sınırlamak zorunda kaldık.

Söz konusu geçici madde, takdir komisyonlarınca 2017 yılında 2018 yılı için takdir edilen birim değerlerinin, 2017 yılı için uygulanan birim değerlerinin yüzde 50'sini aşması durumunda, 2018 yılına ilişkin bina ve arazi vergi değerlerinin hesabında, 2017 yılı için uygulanan birim değerlerinin yüzde 50 fazlasının esas alınmasını sağladı. Yani emlak vergi değerlerindeki artış yüzde 50 ile sınırlandırıldı. 

Bu artış bile çok yüksek, ancak bu düzenleme sonrasında pek çok kişi açtığı davadan vazgeçti. Mahkemeler de bu düzenlemeye dayanarak "karar verilmesine gerek olmadığı" yönünde hüküm verdiler. 

Benzeri bir sürecin bu dönemde de yaşanması söz konusu olabilir. Bu nedenle benzer bir sınırlandırmanın kalıcı düzenleme olarak yapılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü emlak vergisi en yaygın vergilerden biri ve mevcut sistem mükellefler açısından öngörülebilir ve güvenilir değil.

Diğer taraftan bence her 4 yılda bir takdir uygulamasının da gözden geçirilmesinde yarar var. 


[1] Arsalara ait olanlar takdirin ilgili bulunduğu il ve ilçe merkezlerindeki ticaret odalarına, ziraat odalarına ve ilgili mahalle ve köy muhtarlıkları ile belediyelere, araziye ait olanlar ise il merkezlerindeki ticaret ve ziraat odalarına ve belediyelere imza karşılığında verilir. (Vergi Usul Kanunu Md. 49)

[2] Anayasa Mahkemesinin 31.5.2012 gün ve E: 2011/38, K: 2012/89 Sayılı Kararı