Ercan Uygur

16 Mart 2023

1973 ve 2023; uzlaşı, kazanacak aday ve seçimler

1973 sonuçlarına da bakarak, çok cesur bir öngörüde bulunayım; CHP ve Kılıçdaroğlu'nun Ecevit gibi bir sonuç alabileceğini, oy oranının yüzde 33 veya biraz üzerine çıkabileceğini tahmin ediyorum

1973 hareketli bir yıldı. 27 Ocak'ta ABD Vietnam'daki kanlı savaşı sürdürmesinin mümkün olmadığını görüp ateşkes anlaşması imzaladı. Askeri birliklerini hızla geri çekmeye başladı, Mart ayında tüm birlikler Vietnam'dan çekilmişti.

Vietnam Savaşı ABD için büyük bütçe açıkları, dolar arzının hızlı artışı ve yükselen enflasyon getirdi. 1944'teki Bretton Woods anlaşması ile değeri altına ve Alman Markı gibi paralara karşı sabitlenen dolar, hızla zayıfladı. 15 Ağustos 1971'de ABD Başkanı artık anlaşmaya uyamayacağını açıkladı.

Yine de, Alman Bundesbank ve diğer merkez bankaları 1,5 yıl doları destekleme alımları yaptılar. Ancak sonu yoktu. Bundesbank, desteklemeyi 2 Mart 1973'te bitirdiklerini ve Bretton Woods sisteminin de bittiğini resmen açıkladı. Böylece sabit kur sistemi yıkılmıştı. Bundesbank (14 Ekim 2013).

11 Eylül'de ABD, Şili'de CIA kanalıyla uzun süredir planladığı ve uygun zaman kolladığı askeri darbeyi yaptı. Seçilmiş sosyalist Başkan Allende başkanlık sarayında öldürüldü. Pinochet başkanlığındaki askeri cunta idareyi ele aldı. Darbenin her aşamasında ABD ve CIA'nın rolü için bakınız Hinchey Report (6 Kasım 2022).

6 Ekim'de Mısır ve Suriye'nin başını çektiği Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki Yom-Kippur Savaşı başladı. Savaş, ABD destekli İsrail'in üstünlüğü ile bitti. Sonrasında Arap ülkelerinin petrol ambargosu ve petrol fiyatlarının hızlı yükselişi vardı.

Petrol fiyatları ile birlikte enflasyon da sıçradı. Batı merkez bankaları, politika faizini hızla yükselterek karşılık verdiler. Faiz, örneğin İngiltere'de ve biraz gecikmeyle ABD'de neredeyse iki katına çıkıp yüzde 13'e vardı. BIS (2023). 

Enflasyonun ve gerginliklerin yüksek olduğu küresel ortamda Türkiye'de Mart'ta Cumhurbaşkanlığı, 14 Ekim 1973'te milletvekili genel seçimleri yapılıyordu. Siyasi gerginlikler, ayrışmalar vardı. Burdur ve Bingöl depremleri yeni, 1971'de, yaşanmıştı.

Türkiye'de 1973'ün birçok özelliği 2023'te de gözleniyor; bu iki yılda da ülke yol ayrımındadır. Kurumlar, yapılar farklı; ama Cumhurbaşkanı seçiminde uzlaşı, kazanacak lider tartışması, siyasi partilerde kopmalar, ve en önemlisi, daha çok demokrasi özlemi 1973 ve 2023'ün ortak konularıdır.

ABD askeri helikopterleri Kamboçya sınırı yakınında, Tay Ninh'in kuzeyindeki Vietkong güçlerine saldırıya girişen Güney Vietnam askerlerini desteklemek için havadan makineli tüfek ateşi açıyordu. (Mart 1965)

1973 Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Demirel-Ecevit uzlaşması

O dönemde Cumhurbaşkanı parlamentoda (meclis + senato) seçiliyordu ve Adalet Partisi (AP) en çok oya sahipti. AP'nin genel başkanlığını 29 Kasım 1964'te bu göreve seçilen Süleyman Demirel yapıyordu.

1965'den başlayarak Başbakan Demirel idi, hükümetleri tek başına kuruyordu. 12 Mart 1971'de Demirel hükümetine verilen askeri muhtıra sonrasında, "partilerüstü" denilen hükümetler kuruldu. Bu süreçte Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay idi, ancak süresi Mart 1973'te doluyordu.

Çok sayıda girişime karşılık Cumhurbaşkanı zamanında seçilemedi. Çünkü 12 Mart muhtırasını veren askeri yönetim, kendi siyasi tercihlerini dayatıyordu. Bir dayatma, Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler'in Cumhurbaşkanı seçilmesi idi. Muhtıranın muhatabı Süleyman Demirel ve AP, elbette bu dayatmaya karşıydı.

Parlamentoda ikinci en çok oya sahip Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) genel başkanı, bu göreve 14 Mayıs 1972'de, üstelik İsmet İnönü'yü de karşısına alarak seçilmiş olan Bülent Ecevit idi.

Ecevit ve CHP'nin büyük çoğunluğu, muhtıra sonrasının "partilerüstü" hükümetlerine uzak durdu ve askeri yönetimin Gürler dayatmasına karşı çıktı. Ecevit zaten 1965'ten itibaren CHP'nin siyasi konumunu tanımlayan "ortanın solu" hareketinin lideriydi.

Böylece askeri vesayet, tehditlerine karşılık, ilerleme sağlayamadı. Çünkü Demirel ve Ecevit uzlaştılar; Demirel'in önerdiği üç isimden birisi olan Fahri Korutürk üzerinde anlaştılar. Korutürk Cumhurbaşkanı seçildi. Bu konuda ayrıntılar için bakınız Uygur (18 Ocak 2023).

Elbette koşullar, seçim yöntemi, kurumsal yapı, her şey çok farklıydı. Yine de tam 50 yıl önce 1973'te varılan bu uzlaşı, 50 yıl sonra 6 Mart 2023'te 6 siyasi partinin Millet İttifakı olarak vardığı Cumhurbaşkanı adayı uzlaşısını anımsatıyor.

50 yıl önceki uzlaşı askeri vesayete karşı idi, 50 yıl sonraki uzlaşı ise, Türkiye'nin kendi başına ördüğü başkanlık vesayetine karşıdır, yine daha çok demokrasi içindir.

Şu fark var; 1973'te görev süresi dolan Cumhurbaşkanı'nın süresini anayasa değişikliği ile uzatmak bir çözüm yolu idi. O yola girilmedi. 2023'te ise Cumhurbaşkanı'nın görev süresi doluyor, ama bir anayasa değişikliği de olmadan süresi uzasın isteniyor.

1973 genel seçimlerinde partiler ve aldıkları oy

14 Ekim 1973 genel seçimlerinde hangi partiler vardı? Bu partiler hangi kesimleri temsil ediyor, hangi kesimlere yöneliyordu? 12 Mart muhtırası sonrasında demokrasi nasıl ilerleyecekti?

1973 Türkiye'sinde tarımdan gelen bir sermaye birikimi vardı. 1960'larda, bu birikimle birlikte, plânlamanın ve kamu yatırımlarının yarattığı ivme ile sanayileşme hızlanmış, büyüyen bir işçi sınıfı da oluşmuştu. 1973 seçimlerine giren partiler gelişen bu yapıya göre belirlenmişti.

1973 seçimleri ile Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) giren partiler Tablo 1'de yer alıyor. Belirtelim; birkaç istisna dışında, 1973'teki siyasi partilerin büyük çoğunluğu CHP kökünden geliyordu.

1973 genel seçimlerinde partilerin konumları; AP, DkP, MSP, MHP

AP ile başlayalım. AP, 11 Şubat 1961'de Demokrat Parti'nin (DP) devamı olarak kuruldu. DP ise 7 Ocak 1946'da CHP'den ayrılan büyük toprak sahiplerinin kurduğu, ticaret sermayesi, dini gruplar ve tarikatlar tarafından desteklenen bir partidir. Eroğul (2019, ss. 10-11) ve Altınbaş (2020, ss. 96-98, 104-105).

AP kurulduğunda, DP'nin 1950-1960 döneminde iktidar iken dayandığı bu kesimleri arkasına almıştır. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) gibi sermaye kuruluşları ile de yakın ilişkidedir.

Tablo 1 14 Ekim 1973 ve 12 Ekim 1969 Genel Seçimlerinde Meclise Giren Partiler
Kaynak: Yüksek Seçim Kurulu (2023) ve Altınbaş (2020).

Not: 1) 12 Ekim 1969 seçimlerinde Millet Partisi yüzde 3,2; Yeni Türkiye Partisi yüzde 2,2; Türkiye İşçi Partisi yüzde 2,7 oy aldılar ve meclise girdiler.
2) 14 Ekim 1973 seçimlerinde Millet Partisi yüzde 0,7 oy alıp meclise giremedi.

1960'ların sanayileşme hamlesi ile ve Demirel'in 1964 sonunda genel başkan olması sonrasında AP, sanayiyi önceleyen büyük sermayenin partisi oluyor. Demirel'in genel başkan seçilmesinde de etkileri önemlidir.

"Genel olarak iş dünyası ve büyük gazeteler Demirel'i desteklemiştir. ... Dönemin gündemi belirlemede en güçlüsü Hürriyet gazetesi bu süreçte "Demirel'in basın bülteni gibi" yayımlanmıştır. Bu gazete,... "Demirel'i ABD gibi büyük bir devletin desteklediği" yargısının oluşmasında da etkili olmuştur." Fedayi (2019, s. 127). 

Oya Baydar'ın (1974, s. 80) değerlendirmesi de şöyle: "AP, hele Süleyman Demirel'in genel başkanlığından sonra, ... büyük ticaret ve sanayi çıkarlarını ön plana geçiren bir siyasal örgüt oldu."

Demirel, "burjuva özgürlüğü ve demokrasisi içinde sanayileşme ve kalkınma" veya "serbest piyasacı kalkınma" istiyor. İnönü ve diğer siyasilerle ve askeri yöneticilerle dengeli ilişkiler kurmaya çalışıyor. Bakınız Fedayi (2019, s. 132). Ancak sola karşı katı. Ekonomi politikası başarılı, ancak siyasi ilişkilerde gerginlik başlıyor.

Baydar'a (1974, ss. 80-81) göre, özellikle 2. Beş Yıllık Plan döneminde sanayileşme politikaları ile "büyük tekelci sermayeye" sübvansiyonlar, çok düşük faizli krediler, yatırım indirimleri ve diğer teşvikler yoluyla önemli aktarımlar yapıldı. Sermayenin tarım, iç ticaret ve küçük sanayici kesimleri kendilerini dışlanmış hissettiler.

Benzer saptamaları Muzaffer Sencer (1974, s. 277) de yapıyor: AP'nin ekonomi politikası büyük ticaret ve sanayi burjuvazisini kayırmıştır. Bu kesimle çıkar çatışması yaşayan kasaba imalatçısı ve esnafı, küçük kent burjuvazisi, Demirel yönetimiyle anlaşmazlığa düşmüştür. Aktaran Fedayi (2020, s. 139).

Bu çıkar çatışması ve anlaşmazlık sonucunda 1970'den itibaren AP'den kopmalar oldu, yeni partiler doğdu. Birisi, Aralık 1970'de AP'den istifa eden DP'lilerin kurduğu Demokratik Parti'dir. Esnafı, küçük imalat, tarım ve ticaret sermayesini temsil eden bu parti, 1973 seçimlerinde AP tabanından önemli oy aldı, sonra giderek eridi, 1980'de kendini feshetti. Altınbaş (2020, s.118).

Diğer bir parti, Milli Selamet Partisi'dir (MSP). MSP, Necmettin Erbakan'ın Ocak 1970'te kurduğu Milli Nizam Partisi'nin (MNP) devamıdır. MNP öncesinde Erbakan'ın 1969 seçimlerinde AP'ye yaptığı adaylık başvurusu Demirel tarafından reddedildi. Bunun üzerine Konya'dan bağımsız aday oldu ve önemli bir oyla milletvekili seçildi. 

Erbakan, İslamcı söylemlerle AP iktidarına muhalefet etti. "Komprador mason azınlığa, büyükşehir tüccar ve sanayicisine" karşı Anadolu'daki küçük ticaret ve sanayi sermayesini temsil ettiğini söyledi. TOBB'a 1967'de Genel Sekreter, 1969'da Genel Başkan seçildi. Tartışmalar sonunda başkanlığı Demirel tarafından iptal edildi.

MNP, 12 Mart muhtırasından sonra laiklik karşıtı siyasi faaliyetleri nedeniyle Mayıs 1971'de kapatıldı. MNP kadroları, 11 Ekim 1972'de MSP'yi kurdular. MSP, 1973 seçimlerinde önemli oy aldı. 1980'e kadar, ikisi Milli Cephe olmak üzere, üç koalisyon hükümetinde yer aldı.

Sağdaki bir başka parti Milliyetçi Hareket Partisi'dir (MHP). MHP'nin kökünde 1948'de DP ve CHP'den ayrılanların kurduğu Millet Partisi (MP) var. MP, 1954'te "dini esaslara dayanan ve gayesini saklayan bir cemiyet" olduğu gerekçesi ile mahkemece kapatılmıştır. Altınbaş (2020, s. 99). Bu gerekçe partinin konumunu belirliyor.

MP'nin kapatılmasının hemen ertesinde Cumhuriyetçi Millet Partisi kuruluyor. Bu parti "milliyetçilik akidesine" bağlı kalacağını ifade ediyor ve 1958'de Türkiye Köylü Partisi ile birleşip Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) adını alıyor. Komünizmle Mücadele Dernekleri, Aydınlar Kulübü, Türkiye Milliyetçiler Birliği ile ilişkileri var.  

Alparslan Türkeş 1965'te CKMP'nin genel başkanlığına seçildi, partinin adı 1969'da MHP oldu. 1973 seçimlerinde oyu fazla değişmese de, sağ kesimin vurucu gücü olarak bilindi. Seçimler sonrasında kurulan Milliyetçi Cephe hükümetlerinde yer aldı.

1973 genel seçimlerinde partilerin konumları; CHP, CGP veTBP

Ağustos 1973'te yüksek lisans tezimi bitirmiş, Türkiye'ye dönmüştüm. Danışmanım, 1980'ler sonunda "Washington Uzlaşısı" (Washington Consensus) olarak bilinen tartışmalı yaklaşımın/makalenin yazarı John Williamson idi. O dönemde üniversite ile birlikte Dünya Bankası ve IMF'ye de gidip geliyordu.

Türkiye'deki ekonomik durumu, 1970 devalüasyonunu ve yakında seçimler olduğunu biliyordu. Yanına uğradım, şunu söyledi: "Türkiye'de yeni hükümet öncelikli sektörler seçmeli ve teşviklerini bunlarda yoğunlaştırmalı. Her konuda teşvik doğru değil."

Bunu kiminle paylaşsam diyordum ama zaten konuyu paylaşacak ortam yoktu. Seçim faaliyetleri gergin bir ortamda yürütülüyordu.

Gelelim CHP'ye. Ecevit'in seçimlere yaklaşımı diğer partilerden, hatta CHP içinden çok eleştiri alıyordu. Yeterince sert değil diyenler vardı. Bazı MHP'li tanıdıklarım gülerek alay ediyorlardı: "Biliyor musun, Ecevit mitinglerde güvercin uçuruyor, ak güvercinlerle seçim kazanacakmış!"

Ecevit, bir yandan 1965'ten itibaren önderliğini yaptığı ortanın solu hareketini ve içeriğini anlatıyor, savunuyordu. Diğer yandan barış ve özgürlük simgesi de olarak açık hava toplantılarında gerçekten ak güvercinler uçuruyordu.

CHP'nin 1973 seçimleri için hazırladığı seçim bildirgesi "Ak Günlere" başlığını taşıyordu. Eceviti'in edebi üslubunu yansıtan 234 sayfalık bu bildirge geniş kapsamlıdır ve o günleri yansıtan gerçekten önemli bir belgedir. Bakınız CHP Seçim Bildirgesi 1973 (27 Ağustos 2022).

Bu seçim bildirgesinde öngörülen "Ekonomik Düzen"' için 90 sayfa ayrılmış. Enflasyon geniş olarak ele alınıyor. Sanki bugünleri öngörmüş gibi. Belgede, enflasyonla gelen hayat pahalılığının kasıtlı olarak yaratıldığı, enflasyonun yoksulu daha yoksul, varlıklıyı daha varlıklı yaptığı vurgulanıyor.

Enflasyonun tasarrufları nasıl erittiği de anlatılıyor. CHP'nin bu seçim bildirgesinde, para politikası, maliye politikası, kamu kesimi dengesi, dış denge için de ayrı bölümler yer alıyor. Sonuç bölümünde sanki Ecevit'in elinden çıkmış şu mesajlar var:

"İnsan insanı, yabancılar yurdu sömürmesin." "Türkiye daha bağımsız, insanlar özgür olacaktır. Barış gelecektir topluma." "Ne yoksulluk ne baskı... Ne ezen ne ezilen... İnsanca, hakça bir düzen."

Bu mesajlara karşılık Ecevit ve Ecevit'in seçim toplantılarına katılanlar saldırılara uğradılar. Bu saldırıların, aşırı solcu olarak görülen Ecevit'e çoğunlukla "ülkücü komandolar" tarafından yapıldığı konuşuldu. Önemli bir saldırı, Süleyman Demirel'in memleketi Isparta'da gerçekleşti. Bu gibi olaylara ve uyarılara karşılık Ecevit seçim gezilerinden ve mitinglerden vazgeçmedi.

Ecevit'in "aşırı solculuğu"nu öne sürenler CHP içinde de vardı. "1965'ten 1972'ye dek, CHP bir seri kurultay yaptı ve bu kurultayların ikisinde partiden gruplar halinde istifalar oldu." Güneş - Ayata (1995, s. 82)

Halbuki ortanın solu "Sınıfların varlığını kabul etmekte, ama sınıf mücadelesine karşı çıkmaktaydı. Sosyal adalet, sosyal güvence ve özgürlük taraftarıydı; serbest girişimi de temel özgürlüklerden biri olarak görmekteydi." Güneş - Ayata (1995, s. 82).

30 Nisan 1967'de CHP'nin parlamento grubunda olan 47 kişi, solcu gördükleri bu partiden ayrılarak Mayıs 1967'de Güven Partisi'ni (GP) kurdu. Turhan Feyzioğlu parti genel başkanı oldu. Parti, sosyalizme karşı olduğunu belirtti.

Millet Partisi ve Yeni Türkiye Partisi'nden milletvekillerinin katılımıyla GP, adını Ocak 1971'de Millî Güven Partisi (MGP) olarak değiştirdi. MGP, 12 Mart muhtırası sonrasının "partilerüstü" hükmetlerine bakanlar verdi. Ecevit'in genel başkan seçilmesinden sonra CHP'nin 58 parlamenteri daha partiden ayrıldı ve Eylül 1972'de Cumhuriyetçi Parti'yi (CP) kurdu.

3 Mart 1973'te MGP ile CP Cumhuriyetçi Güven Partisi (CGP) adı altında birleşti. Feyzioğlu partinin genel başkanı oldu. CGP "partilerüstü" hükümetlere daha da fazla bakan verdi.

Türkiye Birlik Partisi (TBP), 17 Ekim 1966 tarihinde Birlik Partisi adıyla kurulmuş, daha sonra 1971'de TBP adını almıştır. Alevi partisi olarak anılan bu parti, Atatürkçü olduğuna vurgu yapmaktadır. Girdiği ilk seçimde yünde 2,8 oy alan TBP'nin sonraki seçimlerde oyu giderek düşmüştür.

1973 genel seçimlerinden 2023 genel seçimlerine

Önce şu soruyu soralım; 1973 seçimlerinde kazanması beklenen parti ve parti genel başkanı kimdi? Kısa yanıt; AP ve Süleyman Demirel.

AP, Demirel genel başkan seçildikten sonra yapılan 1965 genel seçimlerinde yüzde 52,9, 1969 seçimlerinde yüzde 46,6 oy almıştı. 1973 seçimiyle ilgili hemen tüm kaynaklarda AP'nin yine birinci parti olacağı ve hatta yüzde 50 dolayında oy almasının beklendiği ifade ediliyor.

Tablo 1'de izlendiği gibi, seçim sonucunda AP'nin yüzde 29,8 oy aldığı görülüyor. AP oylarının bu kadar düşmesinin nedeni olarak bazı kaynaklar DkP ve MSP'nin yüksek oy almasını gösteriyor.

Ancak bu açıklama CHP'nin oylarını önemli ölçüde yükselttiğini görmezden geliyor. Ecevit öncesi dönemde 1965'te yüzde 28,7, 1969'da yüzde 27,4 oy alan CHP, Ecevit genel başkanlığında girdiği ilk seçimde oyunu yüzde 33,3'e yükseltiyor. Öyleyse AP'nin oy kaybında Ecevit unsuru da önemlidir.

Bu konuda bir sonraki seçim sonuçlarını da dikkate almak gerekir. 1977 genel seçimlerinde AP ve Demirel yüzde 36,9 oy alırken, CHP ve Ecevit yüzde 41,4 oy almıştır.

Bu sonuçlarda elbette birçok etken vardır. Ancak Ecevit'in toplumsal gerginliği azaltmak isteyen yaklaşımının mutlaka etkisi vardır. Alay konusu edilen ak günler ve ak güvercinler yaklaşımı sonuca önemli bir katkı yapmıştır.

Zaten seçim sonucunda ve özellikle Kıbrıs harekâtı sonrasında bu konuda alay edenlerin mahçup baktıklarını biliyorum.

Burada 1973 sonuçlarına da bakarak, çok cesur bir öngörüde bulunayım; CHP ve Kılıçdaroğlu'nun Ecevit gibi bir sonuç alabileceğini, oy oranının yüzde 33 veya biraz üzerine çıkabileceğini tahmin ediyorum.

İkinci bir soru şudur; Ecevit, 1973 seçimleri sonrasında neden Demirel ile koalisyon kurmadı? Böyle bir koalisyon o zamanki yapıda Türkiye'yi çok farklı yönlere götürebilirdi. Örneğin 12 Eylül askeri darbesi yaşanmayabilirdi. Bu büyük uzlaşma ile ekonomide çok iyi gelişmeler olabilirdi. Türkiye demokrasisi adına da büyük bir adım olurdu.

Okuduklarımdan şöyle bir sonuç çıkardım. Bu koalisyonu Demirel istemedi. Ünlü sözünü söyledi; "Halkımız bize muhalefet görevi verdi." Bu yanıtla Ecevit ile yan yana gelmekten çekindiği sonucunu çıkarıyorum.

Birincisi, Demirel bir yenilgi yaşamış, yenen ile bir araya gelmek istemedi. İkincisi, Ecevit'i aşırı solcu gören diğer sağ partilerin oranlarını arttırdığını görüp bundan da çekindi. Yazık olmuş.

Belki 1973'te kaçan fırsat, şimdi 2023'te yakalanabilir; Millet İttifakı bir büyük koalisyon ile Türkiye'yi demokrasi ve ekonomi adına iyi yönlere götürebilir.


Kaynaklar

Altınbaş, Selcen (2020) Türkiye'de Siyasal Parti Tipolojileri. Doktora Tezi. İstanbul Üniversitesi SBE.
http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/ET002007.pdf 

BIS (2023) Central Bank Policy Rates
https://www.bis.org/statistics/cbpol.htm 

Bundesbank (14 Ekim 2013) "1973: The end of Bretton Woods When exchange rates learned to float" Deutsche Bundesbank.
https://www.bundesbank.de/en/tasks/topics/1973-the-end-of-bretton-woods-when-exchange-rates-learned-to-float-666280

CHP Seçim Bildirgesi 1973 (27 Ağustos 2022) Ak günlere : Cumhuriyet Halk Partisi 1973 Seçim Bildirgesi
https://web.archive.org/web/20210716131709/https://acikerisim.tbmm.gov.tr/xmlui/bitstream/handle/11543/751/197600453_1973.pdf?sequence=1&isAllowed=y

Eroğul, Cem (2019) Demokrat Parti Tarihi ve İdeolojisi". 3. Baskı, İstanbul: Yordam Kitap.

Fedayi, Cemal (2019) "Adalet Partisinin Birinci Dönemi: 1961-1971", Muhafazakâr Düşünce Dergisi, ss. 123 – 150.
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/975908

Güneş - Ayata (1995) "Türkiye'nin Demokratikleşme Sürecinde Ortanın Solu Hareketi", SBF Dergisi, 50 (3), ss. 79-88.
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/36414

Hinchey Report (6 Kasım 2022) CIA Activities in Chile, September 18, 2000. US Department of State,
https://web.archive.org/web/20091020110606/http://foia.state.gov/Reports/HincheyReport.asp 

Uygur, Ercan (18 Ocak 2023) 1973 cumhurbaşkanı seçimi ve 2023 için sonuçlar, T24
https://t24.com.tr/yazarlar/ercan-uygur/1973-cumhurbaskani-secimi-ve-2023-icin-sonuclar,38301

Yüksek Seçim Kurulu (2023) Milletvekili Genel Seçimleri
https://ysk.gov.tr/tr/12-ekim-1969-xiiii-donem-milletvekili-genel-secimi/80058

https://ysk.gov.tr/tr/14-ekim-1973-xv-donem-milletvekili-genel-secimi/80057

Ercan Uygur kimdir?

Türkiye'nin önde gelen ekonomistleri arasında yer alan Prof. Dr. Ercan Uygur, 1969'da ODTÜ'yü bitirdi. Mezuniyetinin ardından Devlet Planlama Teşkilatı'nda (DPT) ‘uzman yardımcılığı' sınavına girdi. Ancak, Uygur'un da aralarında olduğu sınavda başarılı olan üç kişi göreve başlatılmadı.

Uygur, daha sonra sınavına girdiği Maliye Bakanlığı'nda göreve başladı. Bir yıl sonra iki yıllık lisansüstü öğrenim bursu için OECD'ye yaptığı başvuru, davet edildiği mülakatın ardından kabul edildi. İngiltere Warwick Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimi aldı. Doktorasını East Anglia Üniversitesi'nde yaptı; bu sırada bir yıl ‘ekonometri' dersi verdi. 1977 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) İktisat ve Maliye Bölümü'ndeki ‘ekonometri' kürsüsünde asistanlık sınavına girdi; aynı yıl bu kürsüde göreve başladı.

Doçentlik çalışmaları için 1981'de dokuz aylık Norveç Hükümeti bursu ile bu ülkeye gitti, Prof. Dr. Leif Johansen ile çalıştı. Türkiye'deki doçentlik sözlü sınavının yapılacağı gün, 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanunu ile iki jüri üyesi, Prof. Dr. Tuncer Bulutay ve Prof. Dr. Nuri Karacan üniversiteden uzaklaştırılınca yapılamayan jüri toplantısı yedi ay sonra gerçekleştirilebildi. 12 Eylül 1980 darbesini izleyen süreçte üniversiteden uzaklaştırılan Türkiye'nin önde gelen iktisatçılarından Prof. Bulutay'ın "Bizleri temsilen Mülkiye'de kalacaksın" dediği Uygur, 1983'te ‘doçent' unvanını aldı.

1988'de Fulbright bursu ile ABD'ye gitti, Prof. Dr. Lawrence Klein ile LINK projesinde çalıştı. 1989'da ‘profesör' unvanını aldı. 1994-2012 döneminde Koç Üniversitesi'nde yaz dersleri verdi.

Mülkiye'den 2010 sonunda erken emekli oldu. Mülkiye'de öğretim üyesiyken şu kurumlara danışmanlık yaptı: - İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (1986-1994) - Wharton Econometric Forecasting Associates (1988-1991) - T. C. Merkez Bankası (1988-1993 ve 1997-1998) - Devlet İstatistik Enstitüsü, TÜİK (1990-1996) - ILO / Uluslararası Çalışma Örgütü (proje danışmanı, 1990) - T. C. Hazine Müsteşarlığı (proje danışmanı, 1992-1993 ve 1997-1999) - Dünya Bankası (proje danışmanı, 1999, 2002, 2009, 2010-2011) - Birleşmiş Milletler ECE (proje danışmanı, 1999-2000) - Third World Network (2009)

Yeni Yüzyıl gazetesinde köşe yazarlığı (1995-1998), Mülkiye'de İktisat Bölümü Başkanlığı (1996-2008), Ankara Üniversitesi Bilim Kurulu üyeliği (2002-2010), Türkiye Ekonomi Kurumu Başkanlığı (2003 -2019), Ekonomi-Tek dergisi editörlüğü (2012-2020), Uluslararası Final Üniversitesi Rektör Yardımcılığı ve İİBF Dekanlığı (2016-2021) yaptı.

2011'de Uluslararası Ekonomi Birliği (IEA) Danışma Kurulu üyeliğine seçildi, bu görevi halen devam ediyor. 2012'de Kyoto Ödülü Danışma Kurulu üyeliğine davet edildi; editörlüğünü yaptıkları dahil olmak üzere Türkçe ve İngilizce 12 kitabı yayımlandı, 50'nin üzerinde bilimsel makale yazdı. Eylül 2021'den itibaren, Mülkiye'den öğrencilerinin kurup yönettiği T24'te köşe yazısı yazıyor. Prof. Dr. Ercan Uygur, 38 yıllık üniversite hayatını; 18 Mayıs 2017'de davet edildiği Mülkiyeliler Birliği Çarşamba Söyleşileri'nde Prof. Dr. Tuncer Bulutay'ın konuşması için koyduğu başlıkla özetliyor: "ODTÜ'de Öğrenci, Mülkiye'de Hoca…"