Emrah Akın

26 Temmuz 2013

Vergi gelirlerimizde yanlışlık nerde?

Özetle bu tabloya göre 2012’de bütçe gelirlerimizin yaklaşık %84’ünün vergilerden geldiği görülüyor

Emrah AKIN

Direktör, KPMG

eakin@KPMG.com

 

Vergi gelirlerimize ilişkin temel problem dolaylı vergi yükünün yüksekliği değil; dolaysız vergi gelirlerinin yeterli düzeyde olmaması. Vergi gelirlerine ilişkin izlenmesi gereken politikanın, dolaylı vergi yükünü düşürmekten ziyade; doğrudan vergi gelirlerini arttırmaya yönelmesi gerekiyor.

Vergi gelirimiz ne kadar?

2012 Ocak-Aralık döneminde “bütçe gelirleri” bir önceki yıla göre %11,7 oranında artmış ve 332 milyar TL civarında gerçekleşmişti. Vergi gelirleri ise bu dönemde biraz daha düşük performans gösterse de %9,8 artışla 279 milyar TL’yi bulmuştu. Özetle bu tabloya göre 2012’de bütçe gelirlerimizin yaklaşık %84’ünün vergilerden geldiği görülüyor. Bütçelerin en sağlıklı finansman kaynağının vergi olduğu düşünülünce, bu durum oldukça normal ve istenen bir durum.

2013’teki hedef 370 milyar TL toplam bütçe gelirini ve 318 milyar TL vergi gelirini tutturabilmek. Bu durumda 2013’te bütçe gelirlerimizin yaklaşık %86’sının vergi kaynaklı olmasının planlandığını söyleyebiliriz.

 

Dolaylı/dolaysız vergi dengesi…

 

Tablo buraya kadar son derece normal; ancak vergi istatistiklerinin detayına girince önemli bir sıkıntı dikkat çekiyor: dolaylı ve dolaysız vergi dengesi. 2013 Ocak-Haziran rakamları üzerinden hazırladığımız aşağıdaki tablo üzerinden konuyu somutlaştıralım.

Tablo, vergi gelirlerinin %60 civarındaki bölümünün KDV ve ÖTV kaynaklı olduğu söylüyor. Bu rakama, diğer dolaylı vergileri eklersek oran daha da dramatikleşiyor. Doğrudan vergilerin iki ana kalemi olan gelir ve kurumlar vergilerinin vergi gelirlerine katkısı ise %28’ler düzeyinde; kaldı ki 29,5 milyar TL’lik Gelir Vergisi’nin yaklaşık 24 milyar TL’lik kısmı da kesinti yoluyla alınan vergilerden oluşuyor.

 

Vergi yükümüz yüksek mi?

 

Bu noktada, sorunu doğru tespit etmek oldukça önemli. Sanılanın ve iddia edilenin aksine, Türkiye’de “vergi yükü” çok yüksek değil. 2010 yılı OECD verilerine bakarsak, Türkiye %26 vergi yükü ile OECD ülkeleri arasında en düşük vergi yüküne sahip ülkelerden biri. Yine OECD ölçeğinde Türkiye’de dolaylı vergilerin GSYH içindeki ağırlığı da %12-13 ile OECD ortalaması civarında.

 

Sorun nerde? Çözüm ne?

 

Öyleyse sıkıntı nereden kaynaklanıyor? Türkiye’de vergi yapısındaki temel çarpıklık, dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payının yüksekliğinde dikkat çekiyor. Diğer bir anlatımla, temel problem dolaylı vergi yükümüzün yüksekliği değil; dolaysız vergi gelirlerimizin yeterli düzeyde olmaması. Bu noktadan bakınca, vergi gelirlerine ilişkin izlenmesi gereken temel politikanın, dolaylı vergi yükünü düşürmekten ziyade; doğrudan vergi gelirlerini arttırmaya yönelmesi gerektiği ortaya çıkıyor.

Dolaylı vergilerin bütçe gelirlerinizin büyük bir kısmını oluşturduğu mevcut tabloda, vergi gelirlerinizin tüm ekonomik dalgalanmalardan/krizlerden etkilenmesi ve beklemediğiniz bütçe fazla/açıklarının ortaya çıkması da son derece normal. Örneğin, 2012’de toplam vergi gelirleri bir önceki yıla göre %9,8 artmışken, ithalattan alınan KDV %2,7 oranında artmış ve bu durum 2012 yılı bütçe gelir performansını ciddi biçimde etkilemişti. 2012’deki 28,8 milyar TL civarındaki bütçe açığının arkasındaki dinamiği böyle analiz etmek gerekli.

Beklenmeyen bütçe açıklarının en önemli ve kolay panzehiri de maalesef dolaylı vergilerde yapılacak beklenmedik artışlar. Bu çözümün de sorunu derinleştirmek ve ötelemekten başka bir amaca hizmet edemeyeceğini söylemek mümkün. Kaldı ki, bu yaklaşımın hem yatırımcının hem de tüketicinin keyfini kaçırdığını da unutmamak lazım.

Yeni Gelir Vergisi Kanun Tasarısı’nın lansmanı sırasında Sn. Mehmet Şimşek tarafından da vurgulandığı üzere, kayıt dışına yönelmiş ve vergi tabanını genişleten bir vergisel reforma acilen ihtiyaç var. Umarız yeni Gelir Vergisi Kanun Tasarısı bu yolda atılacak önemli adımlara vesile olur.

Twitter: @AKIN_EMRAH