Daha önceki dönemlerde 5811, 6111 ve 6486 sayılı Kanunlar ile gündeme gelen “Varlık Barışı” ile gerçek veya tüzel kişilerin yurt dışında bulunan varlıklarının ülke ekonomisine kazandırılması ve bu varlıkların kayıt altına alınarak izlenebilir olması amaçlandı. Şimdilerde ise yeni bir kanun tasarısı gündemde; “Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”. Ülkemizin ciddi tasarruf açığı ve kaynak ihtiyacı dikkate alındığında Tasarı ile atılan birçok adım oldukça kıymetli; ancak biz en dikkat çeken adımlardan birisi olan “Varlık Barışı” üzerinde eğilelim.
Varlık Barışı tasarısının bu defa ana özellikleri neler?
Tasarı’ya göre, gerçek ve tüzel kişilerce yurt dışında bulunan aşağıdaki varlıklar bankalar, aracı kurumlar ve vergi dairelerine (sadece taşınmaz ve alacaklar) bildirilecek.
- Para,
- Altın,
- Döviz,
- Menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları,
- Alacaklar,
- Varlığı kanaat verici bir belgeyle ispat edilen taşınmazlar.
Tasarıda dikkat çeken bir nokta da şu; bu varlıklar için “diğer kişilerin nam ve hesabına” da bildirim ve veya beyan yapılabilecek. Diğer bir ifade ile bildirilen kaynağın kime ait olduğunun bir önemi olmayacak.
Bu defa önceki varlık barışlarından farklı olarak bu varlıklar üzerinden bir vergi de alınmaması öngörülüyor. En son varlık barışı düzenlemesi olan 2013 tarihli 6486 sayılı Kanun’da varlıklar üzerinden %2 vergi hesaplanması öngörülüyordu.
Bildirilen veya beyan edilen varlıklar, bildirildikleri ayın sonuna kadar kanuni defterlere kayıt edilebilecek. Kaydedilen bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmayacak ve işletmeden çekilmeleri kar dağıtımı sayılmayacak. Yani bu varlıklar bir gelir veya kurumlar vergisi tarhiyatına konu olmayacaklar.
Belirtelim, varlık barışından yararlanmak mecburi değil. Diğer bir anlatımla, yurt dışında varlığı olan herkese bir beyan zorunluluğu getirilmeyecek. Varlık barışından yararlanmak kişilerin takdirine bırakılıyor.
Varlık Barışı nasıl bir koruma sağlıyor?
Tasarı’ya göre beyan edilen bu varlıklar nedeniyle, beyan edenler veya nam veya hesabına bildirimde bulunulanlar hakkında vergi incelemesi yapılamayacak.
Aklınıza, “Nam ve hesabına bildirimde bulunulanlardan bir veraset ve intikal vergisi istenecek mi?” sorusu gelmiş olabilir. Hayır, bu yönde de bir tarhiyat yapılamayacak. Yani bu beyan bir “ivazsız (karşılıksız) intikal” sayılmayacak.
Ek olarak, bu beyanın yapılmış olması dolayısıyla ve bu beyandan hareketle aşağıdaki kanunlar kapsamında bir soruşturma yapılamayacak ve idari para cezası da kesilemeyecek.
- Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu
- Bazı maddeleri hariç olmak üzere Sermaye Piyasası Kanunu
- Gümrük Kanunu
- Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu
- Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenen suçlar nedeniyle Türk Ceza Kanunu
Tasarı’da 4208 Sayılı Kara paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun kapsamında yapılacak soruşturmalara ilişkin net bir sınırlama getirilmediğinin altını çizelim; ancak Tasarı’da yer alan “…bildirim veya beyanda bulunanlar ile bunların kanuni temsilcileri hakkında, sırf bu beyanın yapılmış olmasından dolayı ve bu beyandan hareket edilerek aşağıda alt bentlerde yer alan (Yazarın Notu: yukarıda yer verdiğimiz) ilgili kanun ve kanun hükümleri dâhil olmak üzere, hiçbir şekilde herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılamaz…” ibaresinin de kafaları biraz karıştıracağını vurgulayalım.
Son başvuru ne zaman? Varlıklar Türkiye’ye getirilecek mi?
Varlıkların 31 Aralık 2016’ya kadar bankalar, aracı kurumlar ve vergi dairelerine bildirilmesi gerekiyor.
Beyan edilen para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının 31 Aralık 2016 tarihini geçmemek kaydıyla, bildirim tarihini takip eden bir ay içerisinde; alacak ve taşınmazların ise değer karşılıklarının beyan tarihini izleyen bir yıl içerisinde Türkiye’ye getirilmesi veya Türkiye’de açılacak hesaplara transfer edilmesi gerekiyor.
Belirtelim, Bakanlar Kurulu’nun bu süreleri altı ay uzatma yetkisi olacak.
Yabancılar da varlık barışından yararlanabilecek mi?
Tasarı “vatandaşlık” kavramından değil “mükelleflik” kavramından hareket ediyor ve “gerçek ve tüzel kişilerce” ibaresini kullanıyor. Bu bakımdan Türkiye’de mükellef olan yabancı kişi ve kurumların da Tasarı kapsamına girebileceği düşünülmeli.
Tasarı’nın eksikleri ve artıları neler?
Henüz yasalaşmamakla beraber, Tasarı’nın artılarını şöyle sıralamak mümkün:
- Yurtdışında bulunan varlıkları kayda alması ve bu varlıkları milli ekonomiye kazandırılması,
- İlerleyen yıllarda bu kaynaklardan elde edilen kazançların izlenebilmesi sağlaması,
- Beyan sahibine hiç vergi yükü getirmemesi, herhangi bir ceza öngörmemesi ve birçok kanun bakımından ciddi bir soruşturma koruması sağlaması,
- Getirilen kıymetlerin nakit olarak herhangi bir süre ve/veya sınır olmaksızın tekrar yurtdışına gönderilebilmesine ilişkin bir engel içermemesi (bu durumu dezavantaj olarak da görmek mümkün),
- Bildirim sahiplerine vergi incelemesi koruması sağlaması
Eksilere bakalım;
- Tasarı sadece “yurt dışı varlıklara” yönelmiş durumda; “yurt içi varlıklar” varlık barışının kapsamında değiller. Kayıtdışı ekonominin, kayıt altına alınması için yurtiçi varlıkların da belli bir formülasyonla Tasarı kapsamına dâhil edilmeleri yararlı olabilir.
- Yukarıda da vurguladığımız üzere, beyan edilen varlıkların, hiçbir süre ve/veya sınır olmaksızın, yurtdışına tekrar çıkışlarını engelleyen bir mekanizmanın Tasarı’da yer almaması da -ciddi kaynak ihtiyacı içindeki ekonomimiz için- önemli bir handikap gibi görünüyor. Gerçi mevcut serbest kambiyo yapımız içinde bunu gerçekleştirmenin zorluğu ve uluslararası yatırımcı üzerinde yaratabileceği olumsuz rüzgar da gözden uzak tutulmamalı.
Önceki Varlık Barışlarının sonuçları ne olmuştu?
En son 2013 yılındaki Varlık Barışı ile ilgili elimizde sağlıklı bir veri yok; ancak 2008’deki ilk Varlık Barışı olan 5811 sayılı “Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun”a ilişkin oldukça ayrıntılı istatistikleri Gelir İdaresi Başkanlığı’nın sitesinden bulabilmek mümkün. 5811 sayılı Kanun kapsamına hem yurt dışında hem de Türkiye’de sahip olunan varlıklar girmekteydi. Bu kapsamda 65 civarında beyanname verildiğini ve 27,9 miyar TL’si yurt dışından, 20,4 milyar TL’si de yurtiçinden olmak üzere toplam 48,3 milyar TL’lik liralık kaynak beyanı sağlanmış. Bunlar üzerinden de 1,6 milyar TL civarında vergi tahakkuk ettiğini not edelim; yukarıda belirttiğimiz üzere yeni Tasarı herhangi bir vergi tarhı öngörmüyor.
Tasarı yasalaşmaz ise kayıt dışı yurtdışı varlıklarınızı nasıl beyan edebilirsiniz?
Yurtdışında bulunan varlıklarını beyan etmek isteyenler için Vergi Usul Kanunu’nda yer alan “pişmanlıkla beyan” hükümlerinden yararlanmak mümkün. Ancak bu durumda ceza şartı ortadan kalksa bile; zamanında verilmeyen beyannamelerle bu vergi gelirinden mahrum kalınan süre için gecikme zammı ödenmesi gündeme geleceği de unutulmamalı.
İçinde vergi de öngörmeyen bu tasarı Türkiye ekonomisine nasıl bir katkı sağlayabilir?
Geçtiğimiz bir iki yıllık dönemde ülkemize giren doğrudan yabancı yatırım akımının oldukça azaldığı dikkat çekiyor. Ekonomi Bakanlığı verilerine göre 2016 Ocak - Mart döneminde Türkiye’ye uluslararası doğrudan yatırım girişi 2 milyar dolar civarında gerçekleşmiş durumda. 2015’in aynı dönemiyle karşılaştırınca (4,2 milyar dolar) bu girişin %52 civarında bir azalışı temsil ettiği anlaşılıyor. Özetle; ekonomik dinamizm için ciddi bir kaynak ihtiyacı içerisindeyiz.
Tasarı’nın, Türkiye’ye sermaye girişlerine olumlu etki etmesi beklenebilir; ancak burada genel ekonomik konjonktür de belirleyici rol oynayacaktır. Dolayısıyla siyasi ve ekonomik istikrar Tasarı’nın sonuçları bağlamında kilit önemde.
Bildirilen varlıklar üzerinden bir vergi öngörülmediği için Tasarı’nın kamu maliyesi için doğrudan bir sonu doğurmasını bekleyemeyiz; ancak ekonomiye kazandırılan varlıklar üzerinden dolaylı bir vergi etkisi orta ve uzun vadede karşımıza çıkacaktır.
Varlık Barışı’nın cari açığa bir yansıması olur mu?
Aşağıdaki tabloda “cari işlemler hesabının” temel bileşenlerini görmek mümkün. Buna göre Varlık Barışı’yla Türkiye’ye girecek olan kaynağın “cari açığı” azaltıcı bir etkisi olacağını söylememiz oldukça zor; ancak bu varlıklar sayesinde cari açığın finansmanının iyileşeceğini söyleyebiliriz.
CARİ İŞLEMLER HESABI |
İhracat f.o.b. |
İthalat f.o.b. |
Mal Dengesi |
Hizmetler Dengesi: Gelir |
Hizmetler Dengesi: Gider |
Mal ve Hizmet Dengesi |
Gelir Dengesi: Gelir |
Gelir Dengesi: Gider |
Mal, Hizmet ve Gelir Dengesi |
Cari Transferler |
Sonuç yerine…
Yakın dönemde yasalaşmasını beklediğimiz “Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ülkemizin ciddi tasarruf açığı ve kaynak ihtiyacı dikkate alındığında oldukça önemli düzenlemeler içeriyor. Tasarı ile atılan “bölgesel yönetim merkezleri, damga vergisi, harçlar vb.” alanlarda atılan adımlar oldukça kıymetli. Tasarı’nın en dikkat çeken adımlardan birisi olan “Varlık Barışı”nı irdelemeye çalıştık; ancak diğer yenilikleri de zaman içerisinde sizlerle paylaşmaya çalışacağız.
(*) Bu makale www.KPMGvergi.com adresinde yayımlanmıştır.