Emrah Akın

01 Mart 2018

Faizli iadeden ‘hasılat' esasına; 10 başlıkta KDV reformu hakkında her şey

Zamanında yapılamayan iade için devlet faiz ödeyecek

Katma Değer Vergisi Kanunu, 1985’te hayatımıza girdi. Otuz üç yıldır mali ve ekonomik hayatımızın içinde olan KDV, birazdan ele alacağımız reform adımları ile tarihindeki en önemli değişimin eşiğinde. 27 Şubat’ta Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulan Kanun Tasarısına bu açılardan bakalım.

Grup vergilemesi uygulaması geliyor

Aynı gruba bağlı birden fazla mükellefin grup oluşturması ve grup adına KDV ile ilgili yükümlülüklerini tek elden yürütülmesine yönelik bir düzenleme mevcut KDV sistemimizin yapısında bulunmuyor.

“Finansal, ekonomik ve/veya organizasyonel” olarak birbiriyle ilişkili tüzel kişilerin KDV yönünden bir grup oluşturması ve konsolide tek bir KDV beyannamesi vermesi uygulamasının örneklerini Almanya, Belçika, Hollanda, İngiltere ve Singapur gibi ülkelerde görüyoruz.

Tasarı’ya göre kurumlar vergisi mükellefleri, en az yüzde 50 ortağı olduğu kurumlar vergisi mükellefleriyle birlikte artık bir “Grup KDV Mükellefiyeti” tesis ettirebilecekler. Bu uygulama sayesinde, aynı gruba bağlı birden fazla şirketin tek bir KDV beyannamesi vermesi mümkün hale gelecek. “Grup” içine dâhil edilecek mükellefleri sektörler, işletme büyüklükleri, iş hacimleri ve diğer kriterler çerçevesinde belirlemek üzere de Maliye Bakanlığı’na yetki veriliyor. Altını çizelim, gruba dâhil olan mükelleflerin tamamı, ödenmesi gereken vergiden müteselsilen sorumlu olacaklar.

Devreden KDV mükellefe iade edilecek!

Mevcut KDV sistemimizde mükellefler tarafından aşağıda belirtilen işlemlere ilişkin olarak yüklenilen ve indirimle giderilemeyen KDV’nin, nakden ve/veya mahsuben iade olarak talep edilmesi mümkün;  

Alınan her türlü tedbire rağmen, iade sistemimizde birçok sıkıntının süregeldiği de aşikâr. İade yapısının, zaman içinde sistemin en büyük kanayan yarasına dönüştüğünü söyleyebiliriz.

Almanya, Belçika, Hollanda, İngiltere, Singapur ve Güney Kore gibi ülkelerde, “Devreden KDV’nin İadesi” uygulamasının varlığı dikkat çekiyor.

Örneğin İngiltere’de devreden KDV, ilgili dönem beyannamenin verilmesini takip eden 30 gün içerisinde mükellefe iade ediliyor. Devreden KDV’nin sebebine bakılmaksızın (istisna faaliyetler, indirimli orana tabi satışlar, yeni yatırımlar vb.) iadesi uygulamasının, ülkemiz için de anahtar önemde bir reform olacağı öteden beri kaleme aldığımız yazılarda altını kalın çizgilerle çizdiğimiz bir husustu.

140-150 milyar TL sınırına dayandığı söylenen mevcut devreden KDV stokumuz göz önünde bulundurulduğunda, bu uygulamanın belirli bir tarihten sonra doğacak (örneğin 01.01.2018 ya da 01.01.2019 gibi) devreden KDV’deki artışlar için uygulanmasının bütçe dengeleri bakımından daha doğru olacağını da yazılarımızda vurgulamıştık.

Tasarı’ya göre, bir vergilendirme döneminde oluşan ve on iki ay süreyle indirim yoluyla giderilemeyen KDV’nin, bu süreyi izleyen altı ay içerisinde talep edilmesi şartıyla mükellefe iade edilmesi mümkün hale geliyor.

Bakanlar Kurulu, söz konusu on iki aylık süreyi sektörler, işletme büyüklükleri ve indirim yoluyla giderilemeyen KDV’nin kaynağına göre yirmi dört aya kadar uzatmaya, üç aya kadar indirmeye, belirlenen sürede mükelleflerce indirim yoluyla giderilemeyen KDV’nin iadesine, bu iadenin vergi incelemesiyle veya diğer yöntemlerle yapılmasına yönelik usul ve esasları belirleye yetkili olacak.

Bakanlar Kurulu ayrıca, süresi içinde talep edilmeyen KDV’nin gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak yazılmasına olanak sağlama ve iade talebinde bulunulabilecek asgari tutarı belirleme yetkisini de haiz olacak.

Maliye Bakanlığı ise mükellefiyet süresi, çalışan sayısı, aktif ve özsermaye büyüklüğü, ödenen vergi tutarı, vergisel ödevlerin zamanında yerine getirilip getirilmediği, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme veya kullanma yönünde olumsuz rapor ya da tespit bulunup bulunmadığı gibi kriterleri esas alarak farklı iade yöntemleri tespit edebilecek ve iade alacağının mahsup edileceği vergi borçları ile iadeye ilişkin usul ve esasları belirlemeye de yetkili olacak.

Tasarı’da mevcut devreden KDV stokunun nasıl giderileceğine ilişkin de yöntemler ortaya konmuş. Öncelikle 1 Ocak 2019’dan önceki dönemlere ilişkin devreden KDV’nin ayrı hesaplarda izlenmesi gerekeceğini belirtelim. Sonraki dönemlere devretmeyecek olan bu tutarlar Maliye Bakanlığı tarafından -bütçe imkânları da dikkate alınarak- sektörlere, işletme büyüklüklerine, devreden KDV’nin kaynağına göre kısmen veya tamamen iade edilebilecek veya Bakanlık bu tutarların diğer vergi borçlarına mahsup edilmesine veya gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazdırılmasına da yetkili olacak.

Zamanında yapılamayan iade için devlet faiz ödeyecek

Tasarı’ya göre iadesi gereken KDV’nin, iadeye ilişkin tamamlanması gereken tüm bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde vergi idaresi tarafından mükellefe iade edilmesi gerekiyor. Bu süre içinde iade yapılamazsa, üç aylık sürenin sonundan itibaren tecil faizi oranında hesaplanacak faiz KDV iadesi ile birlikte mükellefe ödenecek.

KDV iadelerinin daha verimli ve hızlı bir şekilde neticelendirilmesi için Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı bünyesinde yeni bir grup başkanlığı olarak “KDV İade İncelemeleri Grup Başkanlığı” ihdas edileceğini de belirtelim.  

Değersiz alacağın KDV’si artık yük olmayacak!

Mevcut KDV uygulamamız “ödeme” değil “tahakkuk esasını” kabul ediyor. Özetle, gerçekleştirdiğiniz teslim ve hizmetlere ait tahsilatı yapmasanız dahi ilgili KDV’ni beyan etmek ve ödemek zorundasınız. Gerçekleştirdiğiniz KDV’ye tabi işleme ilişkin alacağınızın tahsili imkânsız hale gelip Vergi Usul Kanunu uyarınca “değersiz alacak” olarak değerlendirilmesi durumunda ise KDV dâhil bu alacağınızı gelir/kurumlar vergisi uygulamasında gider olarak dikkate alabiliyorsunuz. Bu durumda alacağın içerisinde yer alan ve daha önce beyan ederek ödediğiniz KDV’nin düzeltilmesine veya iadesine yönelik bir seçeneğiniz de maalesef bulunmuyor.

Almanya, Belçika, Hollanda ve İngiltere örneklerinde KDV’ye tabi bir işlem sebebiyle oluşan alacağın tahsil edilememesi durumunda ve belirli şartlar dâhilinde mükellefe KDV düzeltmesi yapılması olanağı sağlandığını görüyoruz.

Tasarı ile Vergi Usul Kanunu’nun 322. maddesi uyarınca “değersiz” hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen KDV’nin, alacağın zarar yazıldığı vergilendirme döneminde indirim konusu yapılmak suretiyle düzeltilmesi imkanı getiriliyor.

Düz oran veya hasılat esaslı KDV uygulaması geliyor…

Tasarı uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek sektör ve meslek gruplarında faaliyet gösteren işletme esasına göre defter tutan mükellefler ile serbest meslek erbapları, talep etmeleri halinde, hasılat esaslı KDV’ye geçebilecekler. Bu uygulamada, yüklenilen KDV dikkate alınmaksızın, toplam satış hasılatına Bakanlar Kurulu’nca belirlenecek KDV oranları uygulanmak suretiyle hesaplanacak KDV, beyan edilecek ve ödenecek. Bu kapsamdaki mükelleflerin, mal ve hizmet alımları sırasında yüklendikleri KDV’yi gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alacaklarını ve yaptıkları teslim ve hizmetler dolayısıyla hesapladıkları KDV’yi de gelir olarak dikkate alacaklarını da belirtelim.  

Duty Free mağazalarına yapılan teslimler ihracat sayılacak!

Duty Free (gümrüksüz satış) mağazalarına veya bunların depolarına yapılan teslimler mevcut sistemde KDV’den istisna tutulmuyor ve bu durum da bu mağazalarda yurt dışından ithal edilen malların satışını özendiriyordu. Tasarı yasalaşırsa, bu teslimler ihracat olarak değerlendirilecek ve KDV’den istisna edilecek.

Diğer taraftan, ÖTV Kanunu’na ekli III (alkollü/alkolsüz içecekler ve tütün ürünleri) ile IV sayılı listedeki (elektronik, hızlı tüketim ürünleri vb.) malların duty free mağazalarına veya depolara teslimlerinde de ÖTV istisnası uygulanacak. Bu düzenlemeler sayesinde, yerli işletmeler aleyhine oluşan rekabet eşitsizliğinin giderileceğinin altını çizelim.

Teknoparklara KDV müjdesi

Teknoloji geliştirme bölgelerinde faaliyet gösteren mükelleflerin, KDV’den istisna edilen faaliyetler çerçevesinde yüklenip gideremedikleri KDV’nin indirimine Tasarı ile olanak sağlanıyor. Ek olarak teknokent faaliyetleri kapsamında geliştirilen oyunların teslimi de artık KDV’den istisna edilecek.

Tam istisnalar genişliyor; yabancılara verilen sağlık hizmetleri artık KDV’den istisna!

Mevcut mevzuatta “kısmi istisna” olarak tanımlanan veya daha önce istisna olarak dikkate alınmayan bazı işlemler Tasarı ile “tam istisna” kapsamına alınıyor.

Bu noktada en dikkat çekici olan istisna “sağlık turizmi” ile ilgili. Buna göre, Sağlık Bakanlığı tarafından izin verilen mükellefler tarafından Türkiye’de yerleşik olmayan yabancı uyruklu gerçek kişilere verilen koruyucu hekimlik, teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri artık KDV’ye tabi olmayacak. Bu adımın, ülkemizin hizmet ihracatı bakımından son derece isabetli olduğunun altını çizelim. 

Ayrıca;

KDV indirimi dönemi uzuyor…

Tasarıya göre, KDV indirimi hakkı, vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği takvim yılını takip eden yılın sonuna kadar kullanılabilecek. Bu sayede, geç düzenlenen faturalar sebebiyle KDV indirimi konusunda yaşanan büyük sıkıntıların da ortadan kalkacağını belirtmemiz gerekiyor.

Esnafa KDV ödemesini erteleme imkânı geliyor

Vergi Usul Kanunu uyarınca “işletme hesabına” göre defter tutan küçük işletmeler için KDV ödeme süresi, beyannamenin verildiği ayı takip eden ikinci ayın sonuna kadar Maliye Bakanlığı’nın yetkisiyle uzatılabilecek.  

Sorumlu vergicilik bakışıyla…

2017’de KDV sayesinde -dâhilde ve ithalde- toplam 155,2 milyar TL Hazine’nin kasasına girdi.  Özetle, geçtiğimiz yıl bütçe vergi gelirlerinin %29’u KDV’den gelmiş durumda. KDV’de atılmakta olan reform adımlarının, bu tabloya olumsuz bir yansıması olacağını öngörmek gerekiyor. Ancak yapılmakta olan reform neticesinde, ulaşılacak ekonomik ve mali faydaların oluşması muhtemel fiskal maliyetin katbekat üzerinde olacağını da vurgulamadan geçmeyelim.


Bu yazı www.businessht.com.tr ’de yayımlanmıştır.