Emrah Akın

16 Kasım 2018

Bütçe'nin Ekim karnesinde ÖTV dikkat çekiyor!

2019’un ekonomik büyüme için genişletici maliye politikası ile mali disiplin çıpası arasında bir seçim yapmak zorunda kalacağımız bir yıl olmamasını umalım

2018 Bütçesi’ne ait Ocak-Ekim dönemi bütçe gerçekleşmeleri 15 Kasım’da yayımlandı. Bütçe’nin Ekim karnesine bakmadan önce 2019 Bütçe Kanun Tasarısı’nın temel büyüklüklerini de kısaca belirtelim. 2019 Bütçe Kanun Tasarısı 17 Ekim’de TBMM’ne sunuldu. Tasarı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk bütçesi olma niteliği ile de oldukça önemli.

2019 Bütçe Tasarısı’nın temel büyüklükleri…

TBMM’ne sevk edilen Bütçe Kanun Tasarısı’ndan gördüğümüz kadarıyla 2019 için 961 milyar bütçe giderine karşılık, 880,4 milyar TL bir bütçe geliri karşısındayız. Bütçe gelirlerinin 756,5 milyar TL’si de “vergi gelirleri” kaynaklı olacak.

Bu tablonun doğal sonucu olarak 2019’da karşımıza 80,6 milyar TL’lik oldukça iddialı bir “bütçe açığı” da çıkıyor. 2019 için öngörülen açık tahmini eğer tutturulursa, 2019 sonunda bütçe açığının GSMH’ya oranının yüzde 2 civarında ve konuyla alakalı Avrupa Birliği’nin yüzde 3’lük Masstricht Kriteri’nin de sağlanacağını da not edelim.

Özetle, 2019 için planlanan “bütçe açığı” bize, kamu kesiminin 2019’da da genişletici “maliye politikaları”na devam edecek diyor.

Şimdi bütçenin 2018 Ocak-Ekim gerçekleşmelerini irdeleyelim…

Gelirler

Bu dönemde “bütçe gelirleri” yüzde 19,5 artışla 609 milyar TL’ye gerçekleşmiş. Vergi gelirleri ise bu dönemde yüzde 17,9’luk bir performans göstererek 507,9 milyar TL’ye ulaşmış ki bu memnun edici bir gösterge. Bu olumlu performansın arkasında geçtiğimiz dönemlerde 6736, 7020 ve 7143 sayılı Kanunlarla uygulamaya sokulan yapılandırmaların ve matrah arttırımı düzenlemelerinin etkisini de yadsıyamayız.

Dönemin artış şampiyonu ise yüzde 36,1 ve 14,9 milyar TL ile Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi. Kurumlar Vergisi ise yüzde 33,6 artış ve 53,9 milyar TL ile BSMV’yi takip ediyor. BSMV’nin arkasında döviz kurlarındaki ve faizlerdeki artışın etkisi dikkat çekiyor.

Vergi gelirleri için 2018 yılsonu hedefi olarak belirlenen 599,4 milyar TL’nin tutturulmasında ciddi bir sıkıntı olmayacağını şimdiden söyleyebiliriz; ancak 31 Ekim’de açıklanan vergi indirimleri ile ekonomi dünyamıza kuvvetli bir maliye politikası müdahalesi daha gördük. Beyaz eşya, konut, mobilya ve otomotivdeki vergi indirimleri 2018 vergi gelirlerine olumsuz yansıyacaktır.

Biraz daha derine inelim ve 31 Ekim’de 2018 yılsonuna kadar verilen teşvikleri özetleyelim;

Konut ve işyeri teslimlerinde yapılan vergi indiriminin KDV bağlamında 2018 bütçe gelirlerine olumsuz bir yansıması olacağı öngörülebilir; ancak bu kapsama girecek konutlar bakımından mevcut olduğu söylenen ciddi arz fazlasının hem KDV hem de konut kredi faiz indirimleri ile ekonomiye girmesi sağlanabilirse bütçe gelirleri bakımından olumlu sonuçlarla da karışılabiliriz. Her durumda bu teşvik mekanizmasının mali etkilerinin ihmal edilebilecek düzeyde olabileceğini söyleyebiliriz.

Mobilya tarafındaki KDV indirimi de elbette önemli; ancak ekonomi üzerinde beyaz eşyalar için öngörülen ÖTV indirimi kadar etki yaratma kapasitesi olduğunu söylemek oldukça zor.

Buzdolabı, çamaşır yıkama/kurutma makinesi, fırın, bulaşık makinesi, su ısıtıcı, ütü, klima gibi birçok ürün üzerinden alınan ÖTV’nin yılsonuna kadar alınmayacak olması önemli. Geçtiğimiz dönemde uygulanan ÖTV indirimi, sektörde ciddi bir hareketlilik yaratmıştı; bu defa süre (şimdilik) son derece kısa olduğu için benzer bir hareketlenmeyi görmek zor olacağa benziyor. Yine de atılan adımın son derece isabetli olduğunu belirtelim. ÖTV indirimiyle talebin bir miktar artacağını öngörsek bile, bu eşyaların 2018 ve/veya 2019’da beklenen toplam talebinde dramatik bir artış beklemek pek gerçekçi olmayabilir. 

2018’de toplam ÖTV gelirimizin 147,9 milyar TL olması bekleniyor. Bunun sadece 6,3 milyar TL’si IV Sayılı Liste’den kaynaklanacak. Çok genel bir hesapla, (IV) Sayılı Listeden tahsil edilen ÖTV’nin yarısının beyaz eşyalar ve elektrikli küçük ev aletlerinden geldiğini varsayarsak bile, iki aylık ÖTV kaybının 1 milyar TL düzeylerine yaklaşması bile çok zor.

Başa dönelim, yukarıda bahsettiğimiz beyaz eşyalar ve bazı elektrikli ev aletlerinin listeden çıkarılması bile Bütçe üzerinde kayda değer bir etki yapacakmış gibi görünmüyor. Belirtmeden de geçmeyelim, 2019 Bütçe Tasarısı IV Sayılı Liste için yüzde 47,6’lık radikal bir artış da öngörüyor!

Otomotivdeki ÖTV indirimi en ciddi bütçesel etkiyi yaratmaya gebe görünüyor. Ancak bu adımın otomotiv piyasasında beklendiği kadar hareketlenme yaratması için “kredi olanaklarının” da devreye girmesi gerekiyor.

Yılsonuna kadar otomobilde 15 puanlık ÖTV indirimi ile ticari araçlarda 17 puanlık KDV indirimi sektördeki daralmaya panzehir olacaktır diyebiliriz. Beyaz eşyalarda yapılan ÖTV indirimi için de geçerli bir noktayı burada vurgulayalım; ÖTV, KDV’nin de matrahına giriyor; yani hesaplanan ÖTV üzerinden de ayrıca KDV alınmış oluyor. Bu noktada, beyaz eşya ve otomobillerdeki ÖTV indiriminin aslında bir miktar da KDV indirimi yarattığı dikkatten kaçırılmamalı.

Bu indirim öncesinde, motorlu taşıtlar üzerinden alınan ÖTV’nin 2018’i 20,8 milyar TL ile tamamlaması bekleniyordu. Bu rakam 2017’nin bile yüzde 6 gerisindeydi. Şimdi 2,5 - 3 milyar daha az ve 17 - 18 milyar TL’ler mertebesinde bir ÖTV görebiliriz.

Ocak-Ekim Döneminde KDV ve ÖTV’ye yakından bakalım

Vergi gelirleri için temel lokomotifler hala KDV ve ÖTV. Dâhilde alınan KDV bu dönem sadece yüzde 10,5 artmış ve 50,8 milyar TL’ye ulaşmış. Dâhilde alınan KDV’deki düşük performans, dikkat çekici. Bu düşük performans, iç ekonomik dinamizmin düşmekte olduğuna dair kuvvetli bir işaret olarak da dikkate alınmalı. ÖTV ise neredeyse hiç artış olmadan (sadece yüzde 0,1) 111,6 milyar TL olarak gerçekleşmiş. ÖTV’deki bu olumsuz tablonun arkasında özellikle akaryakıtta uygulanan “eşelmobil” vergileme modeli ve otomotiv üzerinden alınan ÖTV’deki düşük performans etkili olmuş görünüyor.

İthalde alınan KDV ise bu dönemde dikkat çekici bir performans göstererek yüzde 29 artışla 100,6 milyar TL olarak gerçekleşmiş. Elbette, kurlardaki dalgalı durumun da bu performansa bir yansıması var; ancak artış yine de dikkat çekici. Üretim ve ihracatımızın ithalata olan bağımlılığının yüksek olduğu düşünülünce, ithalde alınan KDV’de gözlemlenen olumlu performans ihracat açısından da sevindirici; ancak “cari açık” için pek de olumlu bir işaret olmadığını da belirtelim.  

Giderler ve bütçe dengesi 

“Bütçe giderleri” Ocak-Ekim döneminde yüzde 23,3 artmış ve 671,1 milyar TL olarak gerçekleşmiş durumda. Gider disiplininde -uygulanan maliye politikaları nedeniyle- bir gevşeme olduğu dikkat çekiyor. Bütçe için öngörülen yılsonu toplam harcama tutarı olan 762,8 milyar TL’nin yüzde 88’ine Ekim sonu itibariyle ulaşılmış olduğunu da not edelim.  

Faiz dışı fazla bu dönemde geçen yıla kıyasla yüzde 83,3 azalarak 2,5 milyar TL olmuş. Faiz dışı fazla kalemi de bu dönemde Bütçe’ye ilişkin bir başka olumsuz parametre olarak karşımıza çıkıyor.

Bütçe açığına bakarsak…

Bütçe Ocak-Ekim döneminde 62,1 milyar TL tutarında bir “açık” vermiş durumda. Bütçe açığında, geçen yıla kıyasla yüzde 77’lik bir kötüleşme dikkat çekiyor. Şimdiden, 2018 yılsonu için hesaplanan 65,9 milyar TL’lik açığın, en az 10 milyar TL civarında sapacağını öngörebiliriz. Zaten YEP’te revize edilen 2018 bütçe açığının da 72,1 milyar TL olarak öngörüldüğünü belirtelim.

Kamu kesiminin, maliye politikaları vasıtasıyla artan harcamaları ve uygulanan vergi ile sosyal güvenlik teşvikleri bütçenin gelir ihtiyacını hem bu yıl hem de 2019 için dramatik şekilde arttırmış görünüyor. Beyaz eşyalar, gayrimenkuller, mobilya ve otomotiv sektörü için 2018 sonuna dek verilen vergisel teşviklerin uzatılmasının kuvvetle muhtemel olduğu da dikkate alınırsa, 2019 bütçesini de zor bir yıl bekliyor diyebiliriz.

2019’un ekonomik büyüme için genişletici maliye politikası ile mali disiplin çıpası arasında bir seçim yapmak zorunda kalacağımız bir yıl olmamasını umalım.


Bu makale www.KPMGvergi.com adresinde yayımlanmıştır.