Eylül sonunda kaleme aldığımız "Enflasyon Hedeflerine Vergi Penceresinden Bakalım" başlıklı yazımızda, para ve maliye politikası uyumuna değinmiş; özellikle bazı vergi politikası uygulamaları ve enflasyon arasındaki ilişkinin bütçe giderleri üzerinde yıkıcı etkisine vurgu yapmıştık.
Son dönemde sigara piyasasında gerçekleşen fiyat artışları bu yazımızdaki hipotezleri test etmek için önemli bir fırsat sunuyor.
Sigara vergilemesine yakından bakalım
Sigara üzerinden aldığımız vergilerin bütçeden enflasyona, kaçak sigara ticaretinden güvenlik politikalarına kadar oldukça geniş bir etki alanı var. O nedenle öncelikle sigara üzerindeki vergileme yapısını anlamak büyük önem taşıyor.
Sigarada vergilemesi, üç vergi unsurunun bir bileşiminden oluşuyor; sigaranın perakende fiyatına bağlı olan "nispi ÖTV", paket başına sabit bir tutar olarak alınan "maktu ÖTV" ve nihayet KDV. Bunlar dışında, bir de "asgari maktu vergi" kalemi var; ancak bu kalem sigara fiyatı belli bir satış fiyatının altına düşmeden devreye girmiyor.
Özetleyelim;
- Nispi ÖTV yüzde 63
- Maktu vergi, paket başına sabit 48,51 kuruş
- KDV yüzde 18 (efektif olarak yüzde 15,25)
Bizdeki vergileme sistemi AB ülkelerinden biraz farklı, şöyle ki; bizde sigara vergi yükünün neredeyse tamamının "nispi vergiden" tahsil edilmesine karşın; Avrupa Birliği'nde (AB) "maktu vergi" yani paket başına sabit ağırlıklı modeller kullanılıyor. Bu duruma ilişkin dün açıklanan AB Komisyonunun 2021 Genişleme Paketi kapsamında yer alan "Türkiye Raporu"nda da Türkiye'deki sigara vergilendirmesinin AB'deki düzenlemelerle uyumlu olmayıp, nispi ÖTV ve maktu ÖTV kompozisyonunun AB ülkelerinden farklı olduğu görüşüne yer verildiğini görüyoruz. Bu ayrımın, sigara vergilemesinin enflasyon üzerindeki etkisi bağlamında hayati bir önemi olduğunu şimdiden not edelim.
Enflasyon ve maliye politikası ilişkisi anahtar önemde!
"Enflasyon Hedeflerine Vergi Penceresinden Bakalım" başlıklı yazımızda da vurguladığımız üzere, yüksek oranda nispi (oransal) vergi içeren vergileme modellerinde, maliyet artışları ile perakende satış fiyatları arasında doğrusal olmayan bir ilişki var. Diğer bir anlatımla, ilgili mal üzerindeki her türlü maliyet artışları o malın perakende satış fiyatına çok daha yüksek oranlarda yansıyor. Bunun nedeni "mali çarpan[1]" mekanizması. Buna göre, üzerinde nispi vergi olan bir malın maliyetindeki 1 kuruşluk artış -mali çarpan mekanizması nedeniyle- perakende fiyata çok daha yüksek oranda yansıyor.
Enflasyon sepetinde yüzde 5 civarında yer tutan ve nispi vergi yükü oldukça ağır olan sigarayı ele aldığımızda bu ilişki oldukça dramatik bir hal alıyor. Mevcut durumda, sigaradan alınan yüzde 63 ÖTV ve yüzde 18 (efektif olarak 15,25) KDV dikkate alınınca 6,8'e ulaşan mali çarpan nedeniyle sigaradaki 1 kuruş maliyet artışını karşılamak için 6,8 kuruşluk bir fiyat artışı gerekiyor.
Önceki yazımızda, yüksek nispi vergiler nedeniyle ve mali çarpan mekanizması üzerinden gerçekleşen fiyat artışlarının, ekonomi genelinde faizlerin belirlenmesinde ana bileşenlerden biri olan enflasyon aracılığıyla hem kamu borçlanma araçlarına ödenen faizleri hem de -enflasyona endeksli giderler nedeniyle- bütçenin gider bacağını elbette olumsuz etkilemekte olduğuna işaret etmiştik. Buna göre, 2021 Bütçesinde, personel giderleri ve emekli maaşları için öngörülen 719 milyar TL ile Eylül itibariyle 254 milyar TL civarında olan TÜFE endeksli iç borç stokumuz da dikkate alınınca; enflasyonda meydana gelecek 1 puanlık artışın sadece bu üç kalem üzerinde yaratacağı ek yükün 10 milyar TL'ye yaklaştığı ortaya çıkıyor.
Sigara fiyatlarında son dönemdeki artışların bütçeye maliyeti ne olacak?
Geçtiğimiz birkaç haftalık dönem içerisinde sigara sektörünün tamamına yakını çeşitli tutarlarda fiyat artışları yaptılar. Bu artışlardan sonra sektörde ortalama sigara paket fiyatı 15,7 TL'den yaklaşık 16,7 TL'ye yükseldi. Enflasyon sepetinde yüzde 5 civarında bir ağırlığı olan ve nispi vergi yükü oldukça ağır olan sigara fiyatlarındaki bu son artışların yüzde 0,3 puan civarında bir enflasyon maliyeti olacağını söyleyebiliriz. Enflasyonda meydana gelecek 1 puanlık artışın yaratması muhtemel ek bütçe yükünün yaklaşık 10 milyar TL olduğunu da varsayarsak; sigara fiyatlarındaki son artışın 0,3 puanlık enflasyon farkı üzerinden bütçeye en azından 3 milyar TL ek yük bindirdiğini belirtmemiz gerekiyor.
Bu olumsuz etki yeni bir vergileme modeliyle azaltılabilir mi?
Sigara fiyatları ve enflasyon ilişkisinde "mali çarpan" mekanizmasının hayati önemde olduğu dikkat çekiyor. Mali çarpanın rakamsal olarak küçüldüğü bir modelde, sigara maliyetlerindeki artışların önce sigara fiyatına ve oradan da enflasyona yansımasının ve dolayısıyla bütçeye bindireceği yükün çok daha sınırlı olacağını söyleyebiliriz.
Avrupa Birliği ve dünyada birçok ülkenin yaptığı gibi -sigara üzerindeki mevcut vergi yükünü de değiştirmeden- nispi ÖTV'yi kademeli olarak düşürürken aynı anda maktu ÖTV'yi kademeli olarak yükseltmenin, hem mevcut vergi gelirlerinde bir kayba yol açmayacağını hem de enflasyon üzerindeki etkiyi azaltacağını vurgulamamız gerekiyor.
Özetle, kurulması gereken yeni vergileme modelinin; fiyat düşüşlerini/artışlarını tahrik etmeyen, mali çarpan mekanizması vasıtasıyla enflasyon üzerindeki etkisi mevcut durumdan çok daha sınırlı, şeffaf ve öngörülebilir bir vergi gelirleri rejimi yaratan bir model olması büyük bir öneme sahip olacaktır.
(*) Bu yazı www.bloomberght.com'dan alınmıştır.