Eliza Doolittle

18 Eylül 2010

Çarpıcı Başlıklar Ülkesi!

Zarf-mazruf tartışmalarında bütünlük ilkesini savunur; aşk meşk- sosyal ilişkiler ağı- kariyer fırsatları...

Zarf-mazruf tartışmalarında bütünlük ilkesini savunur; aşk meşk- sosyal ilişkiler ağı- kariyer fırsatları vb tanışmalarda ilk izlenimlerin önemini, sonradan yaşanmışlıklarla derinleşen izlenimlerle olabildiğince eş tutarım. Yazılı basında da, bazen başlığın ya da resmin, yazının kendisi kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Yazı çizi işleriyle teşrik-i mesaimiz henüz kısıtlı, bloglamadan, köşe yazmacılık öğrenmeye mutlu gururlu terfimiz pek taze olsa da, paket ve pazarlamanın önemini azımsayacak değilim tabii! 
Ancak bu başlık işi, bazen de öyle aşıp taşıyor, öyle yazıyla ilgisiz, ya da “yok artık” çağrışımlarla dikkat çekmeye oynuyor, öyle sağ gösterip sol çakıyor ki, bazı gazetelerin “arka sayfaya popo resmi basabilmek adına uyduramayacakları hiçbir moda/iklim/turizm haberi yoktur”a dönüyor olay! 
Bakalım bu hafta neler neler olmuş... 

'SEN MİSİN GERDEK GECESİ SEVİŞMEK İSTEYEN?' (13.09.2010 RADİKAL)

Samsun'da, gerdek gecesi cinsel ilişkiye girmek istememesine rağmen kendisini zorlayan eşi 31 yaşındaki Kenan Akkaya'yı sırtından bıçaklayarak yaraladığı suçlamasıyla tutuksuz yargılanan 19 yaşındaki Özge Şenol, 3 bin TL para cezasına çarptırıldı. 
Haber zaten kendi öyküsünü anlatıyor. İstemeden, tanımadan, bilmeden, büyümeden, yaşamadan, kendisinden 12 yaş büyük bir adamla evlendirilmiş, eğitimsiz, mutsuz, çaresiz kızcağıza mı; magazin programlarını izleye izleye, kahvehane muhabbetlerinde dinleye dinleye cinselliği “öğrenmiş”;  “maço” erkek sosyalizasyonunun her türlüsünden geçmiş; resmi nikahı kıydığı “helaliyle halvet olmayı”, kadının korkularına, kaygılarına rağmen kendine acil hak gören zavallıya mı; topluca halimize mi yanmalı diye düşünerek insan, derin derin iç çekiyor. 
Diğer yandan da, Türkiye’nin “göreceli” sağlam duruşlu, vizyonu açık, en “o bir radikal” gazetelerinden biri, bunu bu başlıkla nasıl duyuruyor, anlamak mümkün değil. Onun notu çok daha beter: Otur, sıfır.
*** 
'ÇAPKIN OLACAK ERKEK İLK 6 AYDA BELLİ OLUR' (16.09.2010 MİLLİYET)

Amerikan Ulusal Bilim Akademisi’nin yaptığı araştırmada 800 erkek doğumundan itibaren izlendi. İlk altı ayda hızla büyüyen çocukların ergenliğe daha erken girdiği, daha yüksek testosteron seviyesine sahip olduğu görüldü.
Ulusal Bilim Akademisi yıllar boyu uğraşmış, 800 erkek çocuğunu doğumundan itibaren izlemiş, genetik kodlar, çevresel faktörler vb, her türlü etkenle ilk 6 aydaki büyüme ve gelişme hızlarının, daha sonraki yıllarda da sürdüğünü, bu doğrultuda ömrün ilk 6 ayının, büyüme, beslenme, gelişme açısından ne kadar yaşamsal önem taşıyan bir süreç olduğu bulgusunu doğrulamış.  Ne var ki, yine “göreceli” nitelikli gazetelerimizden Milliyet bu başlığıyla ne yapmış, “oğlum, göster amcalara pipini”den bir cümle ileri gidememiş!
***

'BİR TAŞLA ÜÇ KUŞ' (15.09.2010 CUMHURİYET)
ABD’nin New York kentinde süren Mercedes-Benz Moda Haftası birbirinden renkli görüntülere ev sahipliği yapıyor. Moda haftasında koleksiyonunu sergileyen Belçika asıllı Amerikalı modacı Diane Von Furstenberg yavru ağzı rengindeki bluzuyla övgü almayı başardı. Önden, arkadan ve yandan seksi görüntüler verdiren bluz, rengi, kesimi ve havasıyla defilenin unutulmaz parçaları arasına girdi.
Yorumum yoktur. Yalnız, “üç kuş”un, detaylı dekolte fotoğrafları da, bir yetmemiş, ille de üç ayrı açıdan verilmiş, yanlış anlaşılmasın... 
 ***

'BAYKALIN KÜTÜĞÜNÜ BEN KONTROL EDERDİM' (17.09.2010 RADİKAL)

Eski özel kalem müdürü Baytok, Baykal'ın ismini seçmen kütüklerinde bizzat kontrol ettiğini söyledi. Kılıçdaroğlu'nun 2009'da son anda oy kullandığını öne süren Baytok, “Herkes 'Aman' diye seferber olmalıydı” dedi.
Gözümüz, önce, mecliste çekilmiş bir karede pek tedirgin çıkmış Nesrin Baytok’un yüzüne, sonra da başlığa takılıyor: “Baykal’ın kütüğü”. Tövbe estağfurullah! Sonra bakıyor, olayın Kılıçdaroğlu’nun oy kullanamamasıyla ilgili bir açıklama olduğunu anlayıp, tam da rahat bir nefes alacakken, o sırada aklımıza başka soru işaretleri geliyor. Kaset skandalından beri susup pusup, ortalardan yok olup, şimdi durduk yerde, ilk yaptığı bu açıklamanın, nasıl bir akıl imbiğinden süzülüp de yapılmış olabileceği üzerine düşüncelere dalıp, öylece apışıp kalıyoruz.
***
Ne demeli, başlığına bak, gündemini al!
Mutlu cumartesiler...