10 Eylül 2010
PROPAGANDA CAMİNİN İÇİNDE DE YASAK, DIŞINDA DA
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın referandum kampanyası, İstanbul'da cami avlularında toplanan kalabalıklara hitap ettiği mitinglere de sahne oldu.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın referandum kampanyası, İstanbul'da cami avlularında toplanan kalabalıklara hitap ettiği mitinglere de sahne oldu.
Başbakan'ın bayram namazı kıldığı Sultanbeyli Merkez Camii ile bayramın ikinci gününde cuma namazı kıldığı Arnavutköy'deki Yeşil Cami'nin önünde hazır olan parti otobüsleri ve kurulan ses düzeni, AKP'nin İstanbul'daki kampanyada cami mitingleri için de ciddi bir planlama yaptığını gösteriyor.
AKP iktidarı döneminde kışladan çıkarılmaya çalışılan siyasetin camiye sokulmasını, inanç üzerinden siyasetin yakın tarihte benzerine tanık olmadığımız tehlikeli bir örneği olarak değerlendiriyoruz. Cami avlusunda miting, Başbakan'ın, “kendisini Yargıtay'daki Alevi yargıçların mahkûm ettiği” mesajını veren konuşmaları ve Anayasa değişiklikleriyle “yargıda 'dede' atamalarına son verileceğini” öne sürmesiyle endişe verici bir tutarlılık gösteriyor.
Erdoğan'ın, “Camiye siyaseti sokmak bu konuşmayı caminin içinde yapmakla olur. Bak biz caminin içinde değil, dışında konuşuyoruz” açıklaması bile, miting yerinin savunma yapmayı gerektirecek ölçüde sorunlu olduğunu gösteriyor.
Yasa caminin içini de, dışını da yasaklıyor
“Caminin içi” ve “dışı” meselesine gelince...
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 50. maddesinde “açık yerlerde propaganda” alanı olarak mabetlerde, 51. maddesinde ise mabetlerin içinde propaganda yapmayı açıkça yasaklıyor. “Açık yerlerde propaganda” başlığını taşıyan 50. maddenin birinci fıkrası aynen şöyle:
”Seçim zamanında, genel yollar üzerinde, mabetlerde, kamu hizmeti görülen bina ve tesislerde ve ilçe seçim kurullarınca gösterileceklerden başka meydanlarda toplu olarak sözlü propaganda yapılması yasaktır...”
“Kapalı yerlerde propaganda” başlığını taşıyan 51. maddenin son fıkrası ise, aynen şu hükmü taşıyor:
“Mabetlerde, okullarda, kışla, karargâh, ordugâh gibi askeri bina ve tesislerle askeri mahfillerde ve kamu hizmeti görülen diğer yerlerde, kapalı yer toplantısı yapılamaz.”
Görüldüğü üzere, yasa 50. maddede “açık yer” olarak mabetlerde, 51. maddede ise “kapalı yer” olarak mabetlerin içinde propagandayı yasaklıyor. Yasanın açık hükümleri karşısında Başbakan'ın “Bak caminin dışındayız” sözleri propaganda yasağı açısından bir anlam ifade etmiyor.
Başbakan'ın Siirt'te okuduğu “Minareler süngü, kubbeler miğfer / Camiler kışlamız müminler asker” dizeleri nedeniyle 1998 yılında hapse mahkûm edilmesi Türkiye'nin ifade özgürlüğü tarihine kara bir leke olarak geçmişti.
Ancak camileri “kışla” olarak gören bir siyasi tavrın, Erdoğan'ın kişisel tarihine hayırla anılacak bir kayıtla düşüleceğini iddia edebilir misiniz?..