Doğan Akın

27 Mart 2012

Özgür Gündem zorla kapatıldı, Türk basını gönülden kapalı!

Türk basını, dün tarihine bir utanç sayfası daha ekledi. Misal Habertürk’te Umur Talu’nun, Radikal’de Yıldırım Türker’in bu vakıa karşısında da susmayan kalemi, bu bir kez daha kirletilmiş sayfada tashihe yeltenmez.

Kürt siyasetinin ana akım yayını Özgür Gündem’in pazar sayısı, cumartesi gecesi yapılan baskında toplatıldı. Toplatmanın yanı sıra Özgür Gündem bir ay süreyle kapatıldı. Gerekçe; 1, 8, 9, 10 ve 11. sayfalarda yer alan haber, yorum ve fotoğraflarda “örgüt propagandası” yapılması. 

Yayına başladığı 1992 yılından beri muhabirleri, dağıtıcıları, büro görevlileri, hülasa her adımda katledilmiş 76 emekçisiyle tarumar edilmiş, halen 12 mensubu hapiste olan Özgür Gündem’in bir kez daha basılmadan toplatılması ve bir kez daha kapatılması, Özgür Gündem’in tarihi açısından artık neredeyse haber değeri bile taşımıyor!

 Ancak Özgür Gündem’in kapatılması, İlhan Selçuk’un deyimiyle “medyalaşan basın”a dair büyük bir haber olarak karşımızda duruyor. Zira Taraf, Cumhuriyet, Evrensel ve Birgün’ü, bir başka deyişle Türk basınının toplam tirajı içinde küçük bir bölümü ifade eden yayınları bir kenara bırakırsanız, bir gazetenin henüz basılmadan toplatılması ve bir ay süreyle kapatılması gazeteler tarafından “haber değeri” taşımıyor. 

T24’te dün gazete sayfalarını çevirmekten kollarımız yoruldu, kıyıda köşede saklanıp da gözümüzden kaçırılan “haber”i olan varsa söylesin, düzeltiriz, Türk basını, dün tarihine bir utanç sayfası daha ekledi. Misal Habertürk’te Umur Talu’nun, Radikal’de  Yıldırım Türker’in bu vakıa karşısında da susmayan kalemleri ve dili tutulmuş gazetelerde susmayacak köşeler bu bir kez daha kirletilmiş mazide tashihe yeltenmez. 

Radikal’deki yazısı “Kürt basınını bir kez daha yalnız bırakırsak her sözümüz boşlukta çınlayacaktır. Söze sahip çıkmanın tam zamanıdır” satırlarıyla biten Türker’in sözleri daha yola koyulmadan Radikal’de yalnız bırakılmış, Özgür Gündem’in kapatılmasına basın örgütlerinin tepkisi kabilinden olsun, tek satırlık haber değeri biçilmemişti! 

Umur Talu’nun “Artık öldürülen muhabir yok; 12 çalışanı hapiste! Artık bombalama yok; sadece bir ay kapatıldı” isyanı,  İslamcı yazar Mehmet Şevket Eygi’nin ağzından “Sivil darbeyi hükümet önledi” sözleri istiflenen Habertürk’ün birinci sayfasından ancak çok uzaklardaki köşesinde sansüre kayıt düşüyordu.

 

Konjonktür hukuku ve konjonktür gazeteciliği

 

Mevzuata bakarsanız aslında savcılar ve hâkimlerin iyi dayandığını da düşünebilirsiniz! Zira Terörle Mücadele Kanunu’nun Özgür Gündem’in kapatılmasına da dayanak olan 6. maddesi,  “terör örgütü” kapsamında değerlendirilen bütün oluşumlar karşısında “gazeteciliği” yasaklıyor. “Açıklama ve Yayınlama” başlığını taşıyan bu madde,   “ Terör örgütlerinin bildiri veya açıklamalarını basanlara veya yayınlayanlara bir yıldan üç yıla kadar hapis  cezası verilir” hükmünü taşıyor.  Yasadaki bu ve yayın sahibi ile sorumlularına cezalar öngören benzeri hükümler, haberciliği  “terör örgütü propagandası”  saymaya hazır bir “konjonktürel  hukuk” anlayışının dayanağı olarak orada tutuluyor.

Konjonktürü, misal, Başbakan’ın medya  patronları ve yöneticileriyle yaptığı toplantıda Kandil’de yapılan söyleşileri “terör örgütünün propagandasına yönelik para kazanma peşinde yapılmış bir iş” sayması tayin eder!

Misal, aynı konjonktür,  Seul’e giden Başbakan’ın yanındaki genel yayın yönetmenlerinin gazetelerinde Özgür Gündem’in basılmadan toplatılması ve kapatılmasını  haber saymama olarak tezahür eder!

Ve bu konjonktür, aynı gazetelerdeki “Başbakan’dan Suriye muhalefetine destek” başlıklarıyla bu ülkede muhalif olmanın bedeliyle alay eder?

Evet konjonktür;  Gazetecileri Koruma Merkezi  bile Özgür Gündem’e yapılanlar karşısında ABD’de “dehşete” düşerken bu  ülkenin müzik kutusuna dönüştürülmüş gazetelerinde jetonun düşmemesidir…

Sahi; her iktidara müptela  bir basının her iktidara ikram ettiği bu gazetecilik, kaç paranın dölüdür!