Doğan Akın

23 Aralık 2009

MİT, 33 asker katliamını hiç incelemedi mi?

Sönmez Köksal'ın sözleri, bugün sergilediği yanılgıya Bingöl katliamı sırasında da düşmüş olabileceğini düşündürüyor.


Emekli Büyükelçi Sönmez Köksal, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) ilk sivil müsteşarı olarak atandığında tarih 9 Kasım 1992'ydi. Köksal'ın müsteşarlık görevi 11 Şubat 1998'e kadar sürdü.


Köksal MİT'in başına atandıktan yaklaşık yedi ay sonra Bingöl'de 33 silahsız ve korumasız asker, içinde bulundukları otobüsten indirilerek kurşuna dizildi. 33 gencin şehit edilmesiyle amaçlanan provokasyon başarıya ulaştı ve katliam Türkiye'yi ayağa kaldırdı.


Bingöl vahşeti olana kadar süren PKK ateşkesi nedeniyle hükümetin “barış” için hazırladığı “dolaylı af taslağı” da, saldırı haberi gelir gelmez kamuoyuna açıklanmadan rafa kaldırıldı.


Tek kişi ceza almadı


Bugünlerde Ergenekon soruşturması kapsamında büyüteç altına alınan Bingöl katliamı nedeniyle vaktiyle 8. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde açılan davanın sonunda ceza almış tek kişi, evet tek kişi bile bulunmuyor. Askeri mahkemece iki albaya verilen 1,5 yıllık cezaların Askeri Yargıtay Daireler Kurulu'nca bozulduğunu not edelim. (Vatan-20 Aralık 2009)


Elazığ-Bingöl sınırında kurşuna dizilen o delikanlıların hayatı, kimsenin “kusurlu” bile bulunamadığı bu süreçte de hiçe sayılmıştı...


MİT 33 asker için ne yaptı?


Hükümete af tasarısı hazırlatacak kadar sürmüş göreli bir sükûnet ortamında yapılan bu katliamın nedenleri, kaynakları, neyi hedef aldığı üzerinde, ülkenin en önde gelen istihbarat örgütünün durmasını beklersiniz değil mi?


Peki kendi kuruluş yasasında “iç güvenlik tehditleri”ne karşı da açıkça görevlendirilmiş olan MİT, bunu yapmış mı?


Sönmez Köksal'ın 21 Aralık Pazartesi günü Milliyet'te yayımlanan açıklamalarına bakarsanız, yapmadığı anlaşılıyor.


'MGK'da tartışıldığını hatırlamıyorum'


Gelin, Köksal'ın katliama ilişkin olarak Devrim Sevimay'ın sorularına verdiği yanıtları birlikte okuyalım:
- Bingöl’de 33 er öldürüldüğünde siz MİT Müsteşarı'ydınız.

Evet.

- İçinizde bu olaya ilişkin bir kuşku var mı?

Hayır, hiçbir kuşku yok. Son dönemde konuşan emekli komutanların anlattığı gibi ihmal olmuş olabilir, boşluklar olabilir, ama elde delil yokken, hiçbir şey yokken sırf Silahlı Kuvvetler’in konumunu sarsmak için birtakım senaryolarla yola çıkmak da doğrusu hiç anlaşılır gibi değil.

- Peki ama 1993’te tam bir barış sürecine girilmişken 33 erin şehit edilmesi de enteresan değil mi?

Onu da pek kimse bilmiyor ama... Yani öyle bir barış süreci var mıydı? Kimler yürütüyordu? Doğrusu benim bir bilgim yoktu.

- Öyle bir izleniminiz de mi yoktu?

Bir hareketsizlik, bir eylemsizlik, evet ama o kadar. O eylemsizliğin arka planında ne vardı, onu bilmiyorum.

- Şimdiki gibi görüşmeler, böyle bir hava?..

Katiyen, hiç böyle bir şey yoktu. Ben zaten göreve geleli altı-yedi ay olmuştu, ama böyle bir barış arayışının Teşkilat’a yansımış hiçbir yanı yoktu. MGK’da hiç tartışıldığını hatırlamıyorum. Hükümet kanadının böyle bir projesi belki var mıydı, var idiyse de biz bilmiyorduk. Dolayısıyla 1993 ortamını değerlendirirken bunu da göz önüne almak lazım.


Sönmez Köksal'ın vahim unutkanlığı


Sönmez Köksal, şiddetin durmasına yönelik bir görüşme havasının “katiyen” olmadığını, bu tür bir şeyin “teşkilata hiç yansımadığını”, “hükümetin böyle bir projesi olduğunu bilmediklerini” ve “konunun MGK'da tartışıldığını hatırlamadığını” söylüyor.


MİT Müsteşarı olarak MGK toplantılarına davet edilen ve üyelere sunuş yapan bürokratların başında gelen Köksal, ne yazık ki, kişiliğinden ve üstlendiği görevden beklenmeyen vahim bir unutkanlık sergiliyor.


Bingöl katliamından bir gün önce toplanan MGK'dan sonra kamuoyuna yapılan açıklamayı okuyunca, Sönmez'in neden vahim bir unutkanlık sergilediğini göreceksiniz.


MGK, bugünkü Habur girişlerini16 yıl önce planlanmıştı


24 Mayıs 1993'te toplanan MGK'dan sonra MGK Genel Sekreterliği'nin yaptığı yazılı açıklamayı, yazım hatalarına bile dokunmadan aktaralım:


“Milli Güvenlik Kurulu bu toplantısında, Güneydoğu Anadolu'da ve ülkemizin diğer köşelerinde huzur ve güvenin önemli şekilde korunduğunu tespit etmiştir.
Alınmış olan güvenlik tedbirlerine ilaveten; Güneydoğu Anadolu'da iç barış ve istikrarın sürekliliği için, toplumsal hoşgörüye uygun olarak, özellikle Olağanüstü Hal Bölgesinde terör örgütüne katılmış olup ta, kan dökülmesi eylemlerine girmemiş kişilerin gelip teslim olmaları halinde, haklarında kovuşturma yapılmamasını ve diğer terör örgütü mensuplarının durumlarının da bu anlayış içinde ele alınarak gerekli düzenlemelerin yapılmasını Hükümete bildirmeye karar vermiştir.”
 
Hükümet MGK bildirisi paralelinde taslak hazırlamıştı


Köksal'ın sözleri, bugün sergilediği yanılgıya Bingöl katliamı sırasında da düşmüş olabileceğini düşündürüyor.


MGK'nın, bugünkü Habur girişlerinin öncülü olan 16 yıl önceki kararını “bildirmesi”nden sonra toplanan hükümet, MGK bildirisine paralel bir yasa taslağı hazırladı. Katliam haberi gelince kamuoyuna resmen açıklanmayan ve “dağdan inişler için fiili af” anlamına gelebilecek o taslak, MİT'in kayıtlarında yoksa Cumhuriyet gazetesinin sayfalarında duruyor!


Ne dersiniz, Bingöl katliamının öncesinde ve sonrasında ihmali aranan yerlere sürpriz makamlar eklenebilir mi?