Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Ankara'dan Eskişehir'e giderken yaptığı sürpriz, sadece Kara Kuvvetleri Komutanı üzerinde değil, yeni Genelkurmay Başkanı'nın kim olacağı konusunda da mutabakat sağlanmadığını açıklaması oldu.
1 Ağustos Pazar gününden beri kimsenin sorgulamadığı olasılık, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner'in 30 Ağustos'ta emekli olacak Orgeneral İlker Başbuğ'un yerine Genelkurmay Başkanı olacağıydı.
Başbuğ'un, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na önerdiği 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız'ın Erdoğan tarafından veto edilmesi, ara formül olarak düşünülen Jandarme Genel Komutanı Atila Işık'ın da emekliliğini istemesi üzerine çıkan krizde, eşine çok rastlanmayan bir görüşmeye tanık olduk. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, krizi görüşmek üzere 30 Ağustos'a kadar Genelkurmay Başkanı olan Başbuğ'u değil, Koşaner'i Köşk'e davet etti. Gül'ün daveti, Koşaner'in Genelkurmay Başkanı olacağı konusunda kuşku bulunmadığı, bu konuda sorun yaşanmadığı anlamına geliyordu.
Erdoğan Koşaner'e KKK mesajı veriyor
Peki Erdoğan'ın “Genelkurmay Başkanı yasalara göre kuvvet komutanı olabilir. Genelkurmay Başkanı, Bakanlar Kurulu kararıyla atanır. Şu anda görüşmelerimiz devam ediyor. İsim üzerinde mutabakat sağlanırsa kararname bir gün içerisinde çıkar. Bu önemli bir mesele değil” sözleri Koşaner üzerinde mutabakat bulunmadığı anlamına mı geliyor?
Bize göre hayır! Erdoğan, bu sözleriyle, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin teamülleri doğrultusunda Genelkurmay Başkanı olması beklenen Koşaner'in adı üzerindeki mutabakatın, Kara Kuvvetleri krizi nedeniyle bozulabileceğini haber veriyor.
Hükümetin Genelkurmay rotasına soktuğu Koşaner Köşk'te ne dedi?
Koşaner'in Genelkurmay Başkanı rotasına girmesinde hükümetin onayı olduğunu unutmamamız gerekiyor. Zira Işık Koşaner, iki yıl önce Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün hazırladığı kararnameyi Başbakan Erdoğan'ın imzalaması, Cumhurbaşkanı'nın da onaylaması üzerine Kara Kuvvetleri Komutanı oldu.
Erdoğan'ın “Genelkurmay Başkanlığı üzerinde de mutabakat arandığı” açıklamasının ardında, Gül'ün Koşaner ile yaptığı görüşmede yaşananlar olduğu anlaşılıyor. Iğsız'ın veto edilmesi üzerine Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nı reddederek emekliliğini isteyen Jandarma Genel komutanı Atila Işık'ın tutumu da burada önem taşıyor. Işık, kişisel emeklilik planlarının yanı sıra okul yıllarından beri arkadaşı olan Iğsız'ın refüze edildiği bir işlemle Kara Kuvvetleri Komutanı olmak istemedi.
'Generalleri teslim eden komutan' olmak istemediler
Işık'ın ve yerine düşünülen isimlerin de, TSK'da “zaman ayarlı” olduğu yorumları yapılan Balyoz davası kapsamındaki yakalama kararları kapsamında “generalleri teslim etmek durumunda kalacak komutan” olmak istemedikleri de konuşuluyor. Bu bağlamda, Balyoz davası kapsamında cuma akşamı 21:00 sıralarında “yakalama” kararlarına itirazlarının kabul edilmesi ve kararın 15 gün sonra kaldırılmasının krizin çözümünü kolaylaştıracağından emin olabilirsiniz.
Çankaya'daki görüşmede Koşaner de Balyoz davası kapsamındaki yakalama-tutuklama kararlarının krizi büyüttüğünü açıkça söylemiş olabilir mi? Abdullah Gül'ün adaylığı sırasında yapılan “Köşk'te türban olur mu” tartışması sırasında “önemli olan kafanın içi” düşüncesiyle ılımlı bir tutum sergilediği belirtilen Koşaner, Çankaya'da hükümetin beklediği taahhütlerde bulunmamış olabilir mi? Örneğin, “kimi Kara Kuvvetleri'ne önermeyi düşündüğü” sorusuna Başbuğ gibi “Hasan Iğsız” ısrarında bulunmuş ya da hükümetin sıcak bakmadığı bir ismi, örneğin 3. Ordu'dan EDOK'a çekilen Orgeneral Saldıray Berk'i, telaffuz etmiş olabilir mi?
Yanıtları bilemiyoruz. Ancak Erdoğan'ın sözlerinin Köşk'te yapılan görüşmeden kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Koşaner yerine havacı veya karacı Genelkurmay Başkanı olur mu?
Peki Başbakan Erdoğan'ın sözleri, Koşaner'in Genelkurmay Başkanı olmayacağı anlamına mı geliyor?
Cevap, yine hayır. Erdoğan, Askeri Personel Kanunu'nu hatırlatarak, Genelkurmay Başkanı'nın Bakanlar Kurulu'nun teklifi, Cumhurbaşkanı'nın da onayıyla atandığını belirtirken bir mesaj daha veriyor. “Genelkurmay Başkanı yasalara göre kuvvet komutanı olabilir” diyerek, Askeri Personel Kanunu'ndaki açık hükmün altını çiziyor. Yasaya göre Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturabilmek için, “orgeneral veya oramiral olmak ve Kara, Hava ya da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı görevi yapmış olmak” gerekiyor.
Erdoğan bu vurguyla, Orgeneral Koşaner'e, Kara Kuvvetleri'nde sorun çözülemezse Hava veya Deniz Kuvvetleri komutanlarından birini Genelkurmay Başkanı yapabilecekleri mesajını veriyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içinde de eski bir tartışma konusu olan “karacılar dışında bir Genelkurmay Başkanı” açılımı gerçekten bir devrim olur. Ancak bu konuda Başbakan'ın, salt Kara Kuvvetleri'ni bir noktaya getirmek için değil, köklü bir değişim için bu olasılığı gündeme getirmiş olması yetmez.
Halen Hava Kuvvetleri Komutanı olan Orgeneral Hasan Aksay veya Deniz Kuvvetleri Komutanı olan Oramiral Uğur Yiğit'in de böyle bir sürecin ardından yapılacak Genelkurmay Başkanlığı teklifini kabul etmeleri gerekiyor.
Kabul ederler mi? Kabul ederlerse, Kara Kuvvetleri'nin refüze edildiği bir sürecin ardından TSK'yı yönetebilirler mi?
Yasal yetkilerine sahip çıkan Başbakan'ın, Genelkurmay Başkanı'nı atama kararı kendi elinde olmasına karşın “mutabakat aradığını” açıklaması, bu soruların hükümetin de gündeminde olduğunu belli etmenin dışında önemli bir şeyi daha gösteriyor:
Atamalar konusunda Orgeneral Başbuğ ve Orgeneral Koşaner'i hükümetin beklentilerine uygun bir çizgiye yaklaştırmak.
Zira hükümet, yeni Genelkurmay Başkanı'nı da Kara Kuvvetleri uzlaşmasının tayin edeceği mesajını veriyor...