“İbrahim Tatlıses için tek cümle istenseydi benden, ‘Bir ses, bir sözcüğün içinde kıvrıla kıvrıla ancak bu kadar uzun, ancak bu kadar güzel gezebilir’ derdim. Topyekûn bir Tatlıses yazısının, böyle bir sese haksızlık olacağını bilerek bu cümleyle rahat da ederdim.
Sahnede geçirdiği 30 yılın önemli bir bölümünde özel yaşamına da tanık olmaktan kaçınamadığımız bir müzisyen karşısındayız…”
Milliyet’te 19 Ağustos 2005’te yayımlanan İbrahim Tatlıses’e ilişkin yazım bu satırlarla başlıyordu. Saldırıya uğramasının ardından yıllar önce ayrıldığı eşi Perihan Savaş’ın sözlerini okurken geldi bu satırlar geldi aklıma. Savaş, “Allah çocuklarına bağışlasın” diye dua ettiği kızının babası ile yıllardır görüşmediklerini de sessiz sedasız ekliyordu.
Neden acaba?
Pek zorlanmayan hafızanız, size de, “dayaktan morarmış gözler” eşliğindeki cevabı ikram etmiş, ardından Tatlıses kadınlarının halleri film şeridi gibi gözlerinizin önünden geçmiş olmalı.
Başbakan’dan sokaktaki vatandaşa kadar kimsenin kayıtsız kalamadığı önemli bir müzisyen olarak değil, özel hayatıyla da geçti Tatlıses hayatımızdan. İnşaat işçisi olarak kalsa üçüncü sayfalarda aşağılanacak şiddet alışkanlığı, evet eleştirildi, ama Tatlıses, o tepkilerin gazetelerde, televizyon ekranlarında büyük bir yer kaplamasını bir şekilde önleyebildi.
Velhasıl “kadına şiddet” uygulayan erkeklerin kim olduğunu hesaba katan özel tarifeler uygulanıyor bu ülkede. Misal, açalım Google’u, “Engin Yiğitgil” yazalım arama satırına, gelen “ilk” maddede ne yazdığını birlikte okuyalım:
“Altın Portakal tacizcisi Engin Yiğitgil’e kadına şiddet cezası!”
Engin Yiğitgil, TÜRSAK (Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı) Başkanı olmasına karşın, neden ilk sırada böyle bir utançla anılıyor?
Cevabı, bu ülkenin en güvenilir gazetecilerinden biri, CNN Türk Haber Müdürü Rıdvan Akar, cuma günü T24’te yayımlanan “Yeşilçam’ın kadın hakları sınavı ya da muhtemel skandal” başlıklı yazısında bir kez daha anlattı.
‘Atın bu karıyı dışarı…’
Olay, 2007 yılında, Yiğitgil’in başkanı olduğu Antalya Altın Portakal Film Festivali sırasında yaşandı. Yiğitgil, festivalin halkla ilişkilerini yürüten Nimet Demir’i, en hafifi “Atın bu karıyı buradan” olan hakaret ve tehditler sıralayıp, yumruk ve tekmeler savurarak taciz etti. Nimet Demir hiçbir cevap vermedi, kendisini koruyabileceği bir köşeye çekildi. Ancak orada da “Bu karı halen burada mı” diye naralar, küfürler, yumruk ve tekmeler savuran Yiğitgil’in saldırısına uğradı.
Demir, araya girenler tarafından saldırganın elinden kurtarıldı, bu arada tanık anlatımlarına göre saldırgana iğne yapıldı.
Mesleğinin en saygın isimlerinden biri olan Nimet Demir, Yiğitgil’e orada hiçbir cevap vermedi, ancak onurunu korumak için dava açtı.
Antalya 4. Sulh Ceza Mahkemesi, “Nimet Demir’e yönelik birden çok kez aynı kasıt altında hakaret ve kasten yaralamaya teşebbüs suçlarını işlemek”ten suçlu bulduğu Yiğitgil’I 11 Ekim 2010’da 13,5 ay hapis cezasına çarptırdı. Halen temyiz aşamasında olan karara göre hapis cezası, saldırganın “ekonomik ve sosyal durumu” gözetilerek 8 bin 800 lira para cezasına çevrildi.
Bu arada sinemacı ve yazarlardan müteşekkil TÜRSAK Yönetim Kurulu’nun üyeleri, iğneyle sakinleştirilen saldırgan başkanları Yiğitgil’in arkasında olduklarını açıklayabildiler. “Tanırız iyi çocuktur” misali bu tür ayarlamalara rağmen mahkûmiyet kararı verildiği için Yiğitgil, çok şükür TÜRSAK Yönetim Kurulu’nda temsilci bulundurmayan Google üzerinden haber arşivlerinde yapılan aramalarda önce utanç verici bu tacizi ile tasvir ediliyor.
Bu akşam sanatçılara ödül dağıtabilecek mi?
“Tarife” demiştik.
Peki ne oldu bu saldırıya, verilen mahkûmiyet cezasına, kendi siciline düştüğü bu utanç kaydına rağmen?
Hiçbir şey!
Kadın örgütlerinin istifa çağrılarına rağmen Yiğitgil 4 yıldır TÜRSAK Başkanlığı koltuğunda oturuyor. İhtimal, yoksul kız çocuklarını erkek saldırganlığına karşı korumak gibi bir hedefi de olan “Kardelenler” kampanyasını yürüten Turkcell’in, Kültür Bakanlığı’nın, Beyoğlu Belediyesi’nin desteğiyle ödüller dağıtıyor.
Evet, bir kadını taciz ettiği, ona herkesin önünde hakaretler yağdırıp saldırdığı için ceza alan Engin Yiğitgil, bu akşam 4. Yeşilçam Ödülleri töreni için sahneye çıkacak.
Rıdvan Akar, cuma günü T24’te yayımlanan yazısında bunu soruyordu işte…
Oyuncular, yönetmenler, senaristler, görüntü yönetmenleri, kameramanlar, besteciler ve sinema emekçileri, böyle bir adamın dağıtacağı ödülü o kadının gözlerinin içine baka baka kabul edecek misiniz?
Sahi, sanatçılar ve sinema emekçileri kadına şiddetten dolayı suçlu bulunan bir saldırganın elinden ödül almayı içlerine sindirebilecekler mi?
Kafalardaki tarife; Engin Yiğitgil için, “Atın bu herifi dışarı” türünde kendisinin icra ettiği bir lisan değil elbet, ama en azından “elinden ödül kabul etmemek” kabilinden bir mesafe içermiyorsa, yapacak bir şey yok. Siz Altın Portakal’da nasıl sakinleştirildiğini dikkate alıp, gerekirse iğne miğne yaptırarak saldırganla durumu idare etmeye çalışın.
Biz nasıl olsa törene düşecek kadın tacizi gölgesinin kaydını, Yiğitgil’lerin arkasında duranları da ekleyerek Google’a havale ederiz!..