Doğan Akın

31 Mayıs 2013

Gezi Parkı'ndaki ağaçlar, kendini gazeteci sanır!

İlhan Berk, "Kurşunkalem kendini ağaç sanır" da der. Gezi Parkı'ndaki ağaçlar ne yapsın, kendilerini gazeteci sanır!

 

İlhan Berk der ki; dün dağlarda dolaştım evde yoktum!

Gezi Parkı savaşları sürerken televizyon kanallarına baktığım sırada, bu söz geldi aklıma. Medya bir kez daha evde yoktu! Taksim polis ve biber gazı kuşatması altındayken, kimi yasak savma kabilinden olaylara değinen ana akım kanallarda bir kez daha dut mevsimi yürürlüğe girmişti.

O kanallardan çok sayıda gazeteci Taksim'de, Gezi Parkı'ndaydı, ancak o gazetecilerin haberleri ekranlardan önemli ölçüde esirgendi.

Hatırlayın; Avrupa Birliği'nin son Türkiye İlerleme Raporu'nda ifade özgürlüğünün önündeki engeller sayılırken bu sene yeni bir başlığa tanık olmuştuk. Zira, AB Komisyonu; habercilikten daha önemli çıkarları olan grupların çatısı altındaki medyaların da Türkiye'deki ifade özgürlüğünün önündeki engeller arasında olduğunun altını çiziyordu.

Gezi Parkı savaşları sırasında, gerçek bir kez daha porsiyonlara ayrıldı bu ülkede, bir kez daha ayıklandı, traşlandı. Yabancı haber kanalları ve ajanslar bir kez daha "live"ken, Türkiye'dekiler bir kez daha "ölü"ydü.

Protesto hakkına karşı, Gezi Parkı savaşlarında olduğu gibi, sürekli kapatılarak da  "etkin kullanılan" bir metrosu, habercilik yerine körebe oynatılan bir medyası var bu ülkenin.

Grup medyalarında para, ihale, iş güç kaybetme kaygısıyla satın alınan bir korkudur bu. "Manşetlerle savaşarak bugünlere geldik" diyen Başbakan'ın, ki kendisinin boğulmak istendiği yıllar için haklıdır, manşetleri nasıl evcilleştirdiğinin, nasıl terbiye ettiğinin de hikayesidir bu.

Ama gerçek, siz öyle istemiyorsunuz diye cereyan etmeyen bir şey değil. Ve gazetecilik söz konusu olduğunda, gerçek sadece "iyi"dir.

İlhan Berk, "Kurşunkalem kendini ağaç sanır" da der.

Gezi Parkı'ndaki ağaçlar ne yapsın, kendilerini gazeteci sanır!