Prof. İoanna Kuçuradi biyografisi Vikipedi'de “Rum asıllı Türk filozof” ifadesiyle başlıyor.
Türkiye'nin bütün dünyada itibar sahibi olan ve sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen düşünürleri arasında ön sıralarda yer alan Kuçuradi, 4 Ekim 1936'da İstanbul'da doğdu. İstanbul Merkez Rum Ortaokulu ile Zapyon Kız Lisesi'nin ardından 1959'da İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nü bitirdi.
1965-1968 yılları arasında çalıştığı Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde felsefe ve Latince dersleri verdi. “Schopenhauer ve Nietzsche'de İnsan Problemi” çalışmasıyla doktorasını tamamladı. 1969'da Hacettepe Üniversitesi'nde “Felsefe” bölümünü kurdu ve başına geçti. "İnsan Felsefesi Bakımından Değer Problemi" adlı teziyle 1970'de doçent; "Aristoteles'in Ousia'sı ve Substans Kavramı" adlı çalışmasıyla 1978'de profesör oldu.
1974 yılında Türkiye Felsefe Kurumu'nun kurulmasına öncülük etti. 1988'de Uluslararası Felsefe Kurumları Federasyonu Genel Sekreterliği'ne getirildi. 1998'de federasyonun başkanlığına seçilen ilk kadın oldu.
UNESCO Felsefe ve İnsan Hakları Kürsüsü'ne de uzanan çalışmalarının ardından 2003 yılında 21. Dünya Felsefe Kongresi'nin İstanbul'da yapılmasını sağladı. UNESCO, kongreye ve felsefeye katkılarından dolayı 2003 yılında Felsefe Ödülü'nü Kuçuradi'ye verdi. Çalışmalarıyla Türkiye'ye büyük bir onur kazandıran Kuçuradi, halen Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi'ni yönetiyor.
Hayatını “felsefenin ne olduğu, ne işe yaradığı”, “değer”, “etik”, “insan hakları” ve “özgürlük meselelerine adayan Prof. Kuçuradi, 10 Ağustos Salı günü Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeydi.
İkinci Ergenekon davası, Silivri Cezaevi'nin bitişiğindeki salonda, 4 Haziran 2010 tarihinde verilen aradan 66 gün sonra tekrar başlamak üzereydi. 71. oturum başlarken, Ergenekon davalarının en sürpriz konuğu, en önemli gözlemcisi olarak salona girdi.
Kuçuradi, iki yıldır tutuklu olan Tuncay Özkan ile yaklaşık 20 aydır tutuklu olan Mustafa Balbay'ın “darbe girişimiyle suçlanan generaller dışardayken neden tutuklu yargılandıkları” sorusu üzerinde odaklanan savunmalarını izledi.
Mustafa Balbay'ın hatırını sordu. “İnsan hakları” konusunda eğitimden geçirilmelerine katkı sağladığı gardiyanların tutuklulara karşı davranışları hakkında bilgiler aldı.
Kuçuradi, etik çalışmalarında “değerlerin ve değerlendirmelerin” değişmesine karşılık “değer”in değişmez olduğunu vurgular. Şimdi değişmez olduğunun altını çizdiği “değer”in, insan haklarının peşinde Silivri yargılamalarını izliyor.
Ergenekon sürecindeki asimetrik uygulamaların, Prof. Kuçuradi'yi de bir “insan hakları sorunu” olarak ilgilendirdiği anlaşılıyor...