Doğan Akın

18 Mart 2010

Depremde aramayan tek başkent Bakü mü?

Türkiye, iş arayan Ermeniler için en kolay göç edilecek ülkelerin başında geliyor...

Ermenistan'ın nüfusu 3 milyon dolayında. 1991'de kazanılan bağımsızlığın ardından nüfusun yaklaşık yüzde 25'inin göç ettiği belirtiliyor. Kişi başına ulusal geliri 2 bin 700 dolar civarında olan Ermenistan nüfusunun yarısının yoksulluk sınırının altında olduğu tahmin ediliyor.
Türkiye, iş arayan Ermeniler için en kolay göç edilecek ülkelerin başında geliyor. Bir otobüse binerek Gürcistan üzerinden Türkiye'ye gelmek çok ucuz. Türkiye'ye bu yolla gelip, vize süresi dolduğunda ülkesine dönmeyen Ermenilerin sayısı konusunda rivayet muhtelif. Son olarak Başbakan Tayyip Erdoğan, bu rakamın 100 bin olduğunu öne sürdü.

Gerçekten 100 bin kaçak Ermeni var mı?

Türkiye'ye giren Ermenilerin sayısından ülkesine geri dönmeyenlerin çıkarılmasıyla elde edilen bir sayı mı bu, bilmiyoruz. Eğer öyleyse, yasal olmayan yollardan Türkiye'den başka ülkelere geçen ve ülkesine dönmesine rağmen durumu kayıtlara yansımayan Ermenileri de dikkate almak gerekir.
Türkiye'ye gelen ve geri dönmeyen Ermeniler evlerde, turizm ve ticaret sektöründe (iyi derecede Rusça biliyorlar), Türk vatandaşı olan soydaşlarının yanında “kaçak” çalışıyorlar. Kaçak Ermeniler'in çocuklarının eğitimi giderek büyüyen bir sorun olacak gibi görünüyor.
Başbakan Erdoğan, Ermeni soykırımı iddialarının ABD ve İsveç parlamentolarının gündemine gelmesi üzerine diasporaya tepki gösterirken elindeki “koz”u açıklıyor:
“Bakın benim ülkemde 170 bin Ermeni var, bunların 70 bini benim vatandaşımdır. Ama 100 binini biz şu anda ülkemizde idare ediyoruz. E ne yapacağım ben yarın, gerekirse bu 100 binine 'hadi siz de memleketinize' diyeceğim, bunu yapacağım. Niye? Benim vatandaşım değil bunlar. Ülkemde de tutmak zorunda değilim..."

Ömer Dinçer'in yabancı düşmanlığı


Bu sözleri tamamlayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Başbakan'ın Türkiye'nin elindeki “koz”lardan birini dile getirdiğini söyledi. “Bizim işçimiz evine ekmeği zor götürürken yabancıya göz yummayız” sözleri de Dinçer'e ait.
Yokluk içinde yaşama tutunmaya çalışan insanlardan “koz” diye söz eden, “yabancıya göz yummayız” diyecek kadar ileri giden Dinçer'in paslı dili, Avrupa'da “yabancı düşmanlığı”na hedef olan kendi vatandaşlarına neler düşündürmüştür acaba? Ya Dinçer gibi Türkiye'nin vatandaşı olan Ermeniler ne düşünmüştür dersiniz?
Dünyadaki “soykırım” mevsimi Türkiye'de “sınır dışı” mevsimi doğurmuş durumda. Zira “Sınır dışı” sözlerini Tansu Çiller'in Başbakanlığı döneminde de duymuştuk.  Çiller'in İçişleri Bakanı olarak “Ermeni dölü” sözleri unutulmayan Meral Akşener, bugün TBMM Başkan Vekilliği koltuğunda oturuyor.

Türkiye kimsenin çiftliği değil

Hükümetlerin elinde, Türkiye'de kaçak yaşayan insanlar için “istedikleri zaman uygulayacakları”, “istemedikleri zaman unutacakları” bir hukuk mu var? Hükümetler topraklarındaki kaçaklara karşı varsa hukukun emrettiği görevlerini, sadece soykırım iddiaları gündeme gelince ve sadece Ermeniler için mi ihmal ettiklerini hatırlıyor...
Türkiye, “günü geldiğinde koz olarak kullanırız” diye bu ülkede kaçak yaşamalarına bilerek göz yumulan yoksul insanları istediği zaman sınır dışı edebileceğini düşünen siyasetçilerin çiftliği değil!

Hükümet rahat davrandı ve şoke oldu

Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nin soykırım iddialarına ilişkin tasarının tek oy farkla geçmesinde, “ABD'nin Irak, Afganistan, İran ve Ortadoğu sorunlarında Türkiye'ye ihtiyacı olduğu”ndan hareket eden hükümetin rahat davranmasının da payı bulunduğu anlaşılıyor.
Washington Büyükelçisi Namık Tan'ın Ankara'ya çağrılması ve ciddi bir adım atılana kadar geri gönderilmeyeceğinin açıklanmasında, “tasarı geçmez” varsayımında yanılan hükümetin şaşkınlığının payının da olduğunu söyleyebiliriz.
Hükümetin soykırım iddialarını gündemine taşıyan parlamentolar konusundaki hazırlıksızlığını teyit eden bir açıklama, geçen hafta CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'dan geldi. Baykal, İsveç Parlamentosu'nda soykırım iddialarını içeren tasarının ele alınmasına saatler kala, gece yarısı Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun kendisini aradığını ve CHP'nin desteğini istediğini açıkladı. CHP'nin gece yarısından sonra tasarının kabul edilmemesi için girişimlerde bulunduğunu belirten Baykal, hükümetin son anda narekete geçmesini eleştirdi.

Azerbaycan depremde aramadı mı?

Bu arada, Elazığ depreminden sonra Türkiye'ye dayanışma telefonu açmayan tek ülkenin, Ermenistan'la ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda hükümetin girişimlerini protesto eden Azerbaycan olduğu söyleniyor. Hafta başına kadar Türkiye'yi arayan ülkeler listesinde bulunmayan Azerbaycan'ın “doğalgaz fiyatlarını yükseltme”nin dışında başka vesilelerle de Türkiye'ye kırgınlığını belli etmeye yöneldiği anlaşılıyor.
Ermenistan'la ilişkilerin normalleştirilmesi yolunda tarihi protokollere imza koyma cesaretini gösteren hükümet, takip eden süreçte hem Erivan'ı, hem Bakü'yü, hem de Washington'u aynı anda karşısına almış bulunuyor.
Bu tuhaflığı, “ikinci tehcir” gibi yorumlanabilecek adımlarla içinden çıkılmaz hale getirmeyelim...