Doğan Akın

25 Mayıs 2011

Avrupa Özerklik Şartı AKP belgelerinde de var!

Türkiye'nin bazı çekinceler koyarak yıllar önce taraf olduğu Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı AKP tarafından hedef tahtasına oturtuldu.


Seçim meydanındaki son tartışma, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, partisinin seçim bildirgesinde 35 gün önce açıkladığı “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nı uygulama taahhüdünü Hakkâri'de yinelemesi üzerine çıktı.
Seçim kampanyasında “CHP ile PKK-BDP'nin aynı çizgide olduğu” tezini de öne süren AKP, Kılıçdaroğlu'nun Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı konusundaki sözlerini bu iddiasına dayanak yaptı.
AKP sözcüleri ekranlarda, AKP liderleri meydanlarda, AKP yanlısı gazeteler sayfalarında heyecanla bu sözler üzerinden CHP'ye yükleniyorlar.
O yüklenmelerden örnekler vereceğim, ancak dün bu köşede yayımlanan yazımdan bir hatırlatma yapayım. Türkiye'nin Avrupa Konseyi üyesi olarak katkıda bulunduğu “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı” 15 Ekim 1985 tarihinde imzaya açıldı. Türkiye anlaşmayı 21 Kasım 1988'de imzaladı. TBMM'nin 3723 sayılı yasa ile 1991'de “kısmen” kabul ettiği metin, Bakanlar Kurulu'nun 3 Ekim 1992'de Resmi Gazete'de yayımlanan kararıyla onaylandı.
Türkiye,  “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun” ile metnin 2 ve 5. maddelerini tamamen, 3,4, 6, 7, 8, 9 ve 10. maddelerini de kısmen kabul etti. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı ile bu metine Türkiye'nin hangi ölçüde taraf olduğuna ilişkin 3723 sayılı yasaya ilişkin linkleri meraklı okurlar için aşağıda tekrar veriyorum.
Konumuz bu sözleşmenin içeriği değil. Konumuz, siyasetteki tutarsızlık ile habercilik yapmak yerine “siyaset dili” kullanarak seçim rekabetinde mevzi tutan gazeteciliğin düştüğü içler acısı durum.

AKP cephesinden 'Özerklik Şartı' suçlamaları
CHP'nin seçim bildirgesinde 35 gün önce açıklandığında değil, ancak Kılıçdaroğlu pazartesi günü yinelediğinde Türkiye'nin bazı çekinceler koyarak yıllar önce taraf olduğu Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı AKP tarafından hedef tahtasına oturtuldu. Birkaç hatırlatma yapalım:
- Yahu bu ülkede Kürt meselesinin hiçbir zaman sahibi olmayan bu CHP ile Kürt meselesinden beslenen BDP, bugün kol kola girmiş durumda. CHP'nin yeni Genel Başkanı sakız isteyene sakız, gazoz isteyene gazoz, elma şekeri isteyene elma şekeri vaat ediyor. Hızını alamıyor, faşizm isteyene faşizm, komünizm isteyene komünizm, devletçilik isteyene devletçilik, özerklik isteyene özerklik vaat ediyor. İlke yok, sınır yok, çizgi, istikamet, rota, hiçbir şey yok. İşte böyle bir CHP'ye, BDP de, terör örgütü de çıkıyor destek veriyor, omuz veriyor... Bay Kemal Hakkâri'ye gidiyor, ne diyor, “Biz size yerel yönetim özerkliğini vereceğiz” diyor. Ankara'ya dönüyor “Ben eyaleti kastetmedim” diyor. Bu adam bu, Hakkâri'de başka, Ankara'da başka, sabah başka, akşam başka... (Başbakan Tayyip Erdoğan - Şırnak / Ankara)
- Başbakan'ı “Kürt sorunu yoktur” dedi diye itham eden Kılıçdaroğlu “Kürt sorunu vardır” da demedi. Sadece eleştiride bulundu. Bunun yanında daha önce gittiği “genel aftan” söz etmişti. Özerklikten bahseden ve destekleyen konuşmalar yaptı. Kılıçdaroğlu bölgedeki ziyaretleri sırasında BDP ile aynı çizgide bulunuyor. BDP'nin söylediklerinden daha fazlasını söylüyor. Şüphesiz Sayın Kılıçdaroğlu'na yakışıyor. (Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç - Bursa)
- 1991 seçimlerinde PKK'nın uzantıları ile işbirliği yapıp onları Meclis'e taşıyan siyasi partinin şimdiki genel başkanının bu sözleri yadırganacak sözler değil... Şimdi Kılıçdaroğlu böylece gerçek yüzünü göstermiş oldu. Bölgesel özerklik halkımız değerlendirecektir. Böylece Sayın Kılıçdaroğlu'nun Doğu'da başka, Batı'da başka konuştuğu, duruma göre konuştuğu ve tamamen popülist bir politikacı olduğu ortaya çıkmıştır. Hiçbir sözüne itibar edilmez. (TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin – Safranbolu)

Ve AKP belgelerindeki Özerklik Şartı
Bu kadar alıntı yeter.
Yukarıdaki sözlerden, AKP'nin zirvesindeki isimler için, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nı uygulama hedefinin “PKK-BDP ile kol kola girmek” gibi bir anlam taşıdığını anlıyoruz.
Peki, AKP belgelerinde Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na yer veriliyor mu? Veriliyorsa, yukarıda alıntıladığımız ifadelere paralel bir şekilde lanetleme mi yapılıyor, yoksa sözleşme CHP gibi bir “hedef belge” olarak mı söz konusu ediliyor?
AKP'nin en temel politika belgesi olan “Parti Programı”ndan başlayıp, kamuoyuna karşı taahhütleri içeren seçim beyannamelerine uzanalım. Buyrun...
- Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na uygun olarak, anayasal sistemimize yerel yönetim hakkının dâhil edilmesini sağlayacaktır. Yerel yönetimlerin yargı yoluna gidebilme hakkı dâhil, ilgili tüm düzenlemeleri gerçekleştirecektir. (AKP Programı)
- Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nda belirtildiği gibi, “yerel yönetimler, kanun tarafından belirlenen yetki sınırları içinde kalan tüm konularda faaliyette bulunmak açısından takdir hakkına sahip ” olacaktır. Merkezi idarenin görev ve yetkileri tek tek sayılacak ve bunun dışında kalan tüm görevler yerel yönetimlere bırakılacaktır... Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na uygun olarak, anayasal sistemimize yerel yönetim hakkının dâhil edilmesi sağlanacaktır.   (AKP - 2002 Seçim Beyannamesi)
- Mahalli müşterek nitelikli hizmetleri sunmak konusunda Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'ndaki esaslara uygun olarak mahalli idareler tam yetkili hale getirilecektir. (AKP – 2011 Seçim Beyannamesi / Sayfa 28)

AKP de mi PKK ile kol kola?
Örnekleri artırabiliriz, ama gerek yok.
Elbette, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nı model alan CHP'yi “PKK ile kol kola girme”ye mahkûm eden “meydan tarifesi”nin, kuruluş dönemi belgelerinde bile bu sözleşmeye yer veren AKP'ye ne yazacağını sorabilirsiniz?
“AKP'nin devleti de yöneten zirvesi, Başbakan, TBMM Başkanı ve Başbakan Yardımcısı, kendi partilerinin programı ile seçim beyannamelerini okumamış olabilirler mi” sorusu da meşrudur.
Ancak asıl soru, AKP'nin, Türkiye'nin bekası için bu kadar hayati bir konuda ana muhalefet partisi ile buluştuğu ortak paydayı neden seçim meydanlarında heba ettiğidir?
Bizim mahalleye gelince... Dünkü manşetine, iktidar cephesinden muhalefete ateş açma gayretiyle “Özerklik masajı” başlığını çıkaran Yeni Şafak ile "Apo üfledi Kemal söyledi" başlığını atan Yeni Akit'in tutumu, sağda veya solda, merkezde ya da uçta fark etmez, siyaset dilinin gazeteciliği ne hale getirebildiğini gösteriyor.
Oysa hangi görüş, inanç, kanaat veya sadakat, gazeteciler için gazetecilikten daha değerli olabilir?
Soru; geçmişte yapılan iktidar bağımlısı gazeteciliğin şimdi mahkûm edildiği bugünlerde gelecek için utanç sayfaları yazmakta olanlar açısından önem taşıyor...




Avrupa Yerel Yönetimler Özerlik Şartı 
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun