Doğan Akın

08 Temmuz 2010

ANAYASA MAHKEMESİ AKP'Yİ GÜÇLENDİRDİ

Yüksek mahkemenin kararını, Anayasa Mahkemesi'nde üye kontenjanı bulunan Yargıtay'ı örnek alarak inceleyebiliriz.

Anayasa Mahkemesi'nin Anayasa değişikliği paketinin en kritik düzenlemeleri olan Anayasa Mahkemesi ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) oluşumuna ilişkin kısmi iptal kararı, buralarda görev yapacak üyelerin seçiminde odaklanıyor. Kararla Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, YÖK ve Adalet  Akademisi üyeleri ile baro başkanlarının, birinci sınıfa ayrılmış hâkim ve savcıların Anayasa Mahkemesi ile HSYK'ya üye seçerken “sadece tek aday için oy kullanmaları” hükmü iptal edildi.

 

Yüksek mahkemenin kararını, Anayasa Mahkemesi'nde üye kontenjanı bulunan Yargıtay'ı örnek alarak inceleyebiliriz. Anayasa değişikliği paketinde Yargıtay'ın Anayasa Mahkemesi'ne üç üye göndermesi öngörülüyor. Yargıtay Genel Kurulu'nda, Yargıtay kontenjanında bulunan her boş üyelik için üç aday belirlenmesi gerekiyor. Ancak her Yargıtay üyesinin “sadece bir aday için oy kullanabilmesi” hükme bağlanıyor. Değişiklik paketi uyarınca, Cumhurbaşkanı, bu şekilde belirlenecek üç adaydan birini Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçiyor.

 

Anayasa Mahkemesi, özetlediğimiz bu süreçte en önemli olan noktaya müdahale etti ve “seçimlerde her Yargıtay üyesinin sadece tek aday için oy kullanabileceği” hükmünü iptal etti.

 

Seçimi anlamsız kılacak düzenleme iptal oldu

 

Hükümetin görüşüne göre Anayasa Mahkemesi ile HSYK'nın “çoğulcu” bir yapıya kavuşmasını sağlayacak hüküm Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildi. “İptal kararıyla çoğulculuk yerine çoğunlukçuluk etkili olacak” diyen hükümet bu görüşünde bir noktaya kadar haklı olabilir. Zira, aynı örnek üzerinden gidersek, Yargıtay Genel Kurulu'na hâkim olan çoğunluk görüşü, her Anayasa Mahkemesi üyeliği için seçilecek üç adayı da belirleyecek.

 

Peki, AKP'nin savunduğu sistemde önemli bir sorun yok muydu? Elbette vardı. Çünkü, her Yargıtay (veya Danıştay, Sayıştay...) üyesinin sadece tek aday için oy kullanmaları durumunda, seçimlerde çok düşük oy alan bir isim de Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday üç isim arasına girerek Köşk'e gönderilecekti. Cumhurbaşkanı'nın en yüksek oy alan adayı Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçmemesi durumunda, yargıda yapılan seçimin bir anlamı kalmayacaktı.

 

Üniversite rektörlerinin seçimi soru işaretlerini meşru kılıyor

 

Aslında kısmi iptal kararı olmasaydı nasıl bir manzarayla karşılaşacağımızı tahmin etmek zor değil. Üniversite rektörlüklerinin önemli bir bölümüne seçimlerde en çok oyu alan isimlerin değil de sandıktan ikinci veya üçüncü sırada çıkan isimlerin atandığını hatırladığımızda, Anayasa Mahkemesi ve HSYK'ya atamalarda da aynı manzarayla karşılaşacağımızı düşünmememiz için bir neden bulunmuyor. Zira Türkiye'nin Köşk'te tanık olduğu tercihler, bu konudaki bütün soru işaretlerini meşru kılıyor.

 

Kısmi iptal kararının, Anayasa Mahkemesi üyelikleri için yargıda yapılacak seçimleri anlamsız kılmaktan kurtardığını söyleyebiliriz.


Cumhurbaşkanı'nın HSYK'ya “siyasal ve iktisat ana bilim dalları ile üst kademe yöneticileri" arasından da üye atamasına ilişkin düzenlemenin de iptali, bu kurulda hukuk uzmanlığında odaklanılması gerektiği yolundaki tercihi gösteriyor.

 

Anayasa Mahkemesi AKP'nin elini güçlendirdi


Anayasa Mahkemesi'nin, Anayasa değişikliklerinde “sadece şekil denetimi yapmak”la sınırlı olan yetkisini aştığı ve esasa girdiği görüşlerine gelince... Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın sözleri, mahkemede de bu görüşe katılan üyelerin olduğunu gösteriyor.

 

Ancak işin esasına girmesine karşın Anayasa Mahkemesi'nin Anayasa değişikliği paketinin özüne önemli ölçüde dokunmamasının ve CHP'nin iptal taleplerinin çoğunu reddetmesinin, referandum kampanyasında AKP'nin elini güçlendirmek gibi bir sonucu olacak! Çünkü AKP, Anayasa Mahkemesi'nin de tamamına yakın bölümünü “Anayasa'ya uygun bulduğu” bir reform paketiyle halkın karşısına çıkmış olacak...
Anayasa Mahkemesi, başvuruyu sadece şekil açısından inceleyip "esasa girmek konusunda yetkim yok" görüşüyle reddetseydi, CHP, paketin Anayasa'ya aykırı olduğu tezini daha rahat savunabilirdi.

 

Bu sonucu tahmin etseydi CHP iptal başvurusuna yine de imza atar mıydı, bilmiyoruz. Yine CHP, "Paket bizim sayemizde Anayasa Mahkemesi süzgecinden geçti. İptal edilmeyen hükümleri biz de destekliyoruz, referanduma gerek yok" görüşüyle büyük bir manevra yapar mı, onu da bilemiyoruz. Ancak şu an için, Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın oluşumuna yönelik seçim planı bozulsa da AKP'nin pakete ilişkin tezlerinin güçlendiği bir atmosferde referanduma gidiyoruz...

 

Referandumun hemen ardından seçim sandığı kurulacak. Ne dersiniz, Anayasa Mahkemesi'nin tartışılan tutumu, muhalefete, Türkiye'nin sorunları konusunda artık işin “esası”na girmeleri yolunda ilham vermiş olabilir mi!