Doğan Akın

04 Mart 2009

Akif Ulusoy neden harcandı?

Bürokratlar, Ulusoy’un, kendisini bu göreve atayan AKP hükümeti tarafından “harcandığını” düşünüyor

Mehmet Akif Ulusoy’un, henüz yerleşmeye başladığı Gelir İdaresi Başkanlığı koltuğundan apar topar uzaklaştırılması, geniş bir açıyla üzerinde durmayı gerektiren önemli bir operasyon. Operasyonu değerlendiren Maliye bürokratları, Ulusoy’un, kendisini 16 Kasım 2007’de bu göreve atayan AKP hükümeti tarafından “harcandığını” düşünüyor.
Bu noktaya nasıl gelindi, operasyonun nasıl bir arka planı var, Ulusoy’un yerine Mehmet Kilci atanırken hangi kıdemli ismin üzeri çizildi, Maliye’nin zirvesindeki koltukta da revizyon zamanı yaklaştı mı?
Soruları yanıtlamak için, uzun ve sıkıcı bir yazıyı göze alarak filmi biraz geri saralım:
- Gelir İdaresi Başkanlığı, AKP iktidarı döneminde, 16 Mayıs 2005’te kuruldu. Bakanlık içindeki Gelirler Genel Müdürlüğü’nün kaldırılmasıyla oluşturulan başkanlık, yasadaki kuruluş amacında da vurgulandığı üzere, gelir politikalarının uygulanmasında devletin en önemli örgütü olarak öne çıkıyor, vergi denetiminde çok kritik bir işlev yerine getiriyor.
- Gelir İdaresi Başkanlığı’na atanan bütün isimler AKP’nin seçtiği bürokratlar. İlk başkan Osman Arıoğlu, 22 Ocak 2003’te Gelirler Genel Müdürlüğü görevine vekâleten atandı. Hesap Uzmanı olan Arıoğlu, genel müdürlüğün yerine kurulan Gelir İdaresi Başkanlığı’nın başına atanan ilk isim.
- Arıoğlu’nun hem Gelirler Genel Müdürlüğü, hem de Gelir İdaresi Başkanlığı’na “vekâleten” atanmasının nedeni, asalaten atama kararnamesinin 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den üç kez geri dönmesi.
Arıoğlu ayrılmaya böyle zorlandı
- Ancak Arıoğlu’nun emekliliğe zorlanmasına neden olan gelişme Sezer’in değil, kendisini oturduğu koltuklara getiren Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın vetosu oldu. Unakıtan, Cumhurbaşkanlığı’na Abdullah Gül’ün çıkmasının ardından Maliye Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü koltuklarına Cemal Boyalı ve Naci Ağbal’ın asaleten atanması için Köşk’e kararname göndermiş, ancak Arıoğlu’nu bu listeye dahil etmemişti. Bu duruma “üzüldüğünü” duyuran Arıoğlu, Unakıtan’ın kendisini refüze ederek “vekâlet”te tutması nedeniyle bakanlık içinde zor durumda kaldı ve görevden ayrılmaya zorlandı.
- Unakıtan ile bürokratı arasındaki kriz şu formülle çözüldü. Arıoğlu 9 Ekim 2007’de Gelir İdaresi Başkanlığı’na asaleten atandı. Atamanın ardından koltuğundan fiilen kalktı, beş hafta sonra, yani 16 Kasım 2007’de de emekli ayırıldı. Evet, ayrılmadı, ayırıldı! Unakıtan’ın, asalaten atamadan sonra ayrılmak istemeyebilir düşüncesiyle Arıoğlu’nun elinden bir istifa dilekçesi aldığı da konuşuldu.
Sezer Ulusoy’u veto etmemişti
- Gelir İdaresi Başkanlığı’na, Arıoğlu’ndan sonra 16 Kasım 2007’de yine bir hesap uzmanı olan Mehmet Akif Ulusoy atandı. Burada önemli bir ayrıntının altını çizelim. 10. Cumhurbaşkanı Sezer, Arıoğlu’nun aksine, Ulusoy’un defterdarlık gibi görevlere atanmasını veto etmedi.
- Mehmet Akif Ulusoy’un, Doğan Yayın Holding Başkan Yardımcısı Soner Gedik ile yaptığı telefon görüşmesi, operasyonda etkili oldu. Gedik’in, 29 Ocak’ta Ulusoy ile yaptığı görüşmede konu, Doğan Yayın Holding’te geçmişte yapılan vergi incelemeleriydi. 24 Şubat’ta bazı internet sitelerinde yayımlanan ses kayıtlarında “Unakıtan’ın tavsiyesi ve yönlendirmesi üzerine Ulusoy’u aradığına” ilişkin sözlerinin kesildiğine işaret eden Gedik, vergi incelemelerinde yapılan bazı hatalardan duydukları endişe nedeniyle gizlice kaydedilen o görüşmeyi yaptığını, yasal olmayan hiçbir girişimde bulunmadıklarını belirtti.
- Soner Gedik’in holdingteki vergi incelemeleri konusunda işaret ettiği bazı noktalara yapıcı bir üslupla yanıtlar veren Ulusoy, ses kayıtlarının yayımlanmasından sonra açıklama yapmadı. Dün kendisini arayan gazetecilere izne ayrıldığını söylemekle yetindi ve Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği’ne Maliye Müşaviri olarak atandı. Ulusoy, kamu yönetiminin zirvelerindeki bir görevden KKTC’deki kızağa çekilmeyi kabul edecek mi, yoksa selefi Osman Arıoğlu gibi emekliliğini mi isteyecek, henüz bilmiyoruz.
Kıdemli Başkan Yardımcısı neden çizildi?
- Düne kadar Gelir İdaresi Başkan Yardımcısı olan ve başkanlığa atanan Mehmet Kilci, yine Maliye Müfettişi olan Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci’nin kardeşi. Kayserili olan Kilci kardeşler, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hemşehrisi.
- Gelir İdaresi Başkanlığı’na Mehmet Kilci’nin atanması, kurumda kıdemli başkan yardımcısı olan Bülent Taş’ın neden tercih edilmediği sorusunu da gündeme getirdi. Bürokrasi koridorlarında konuşulan tahminlerden birisi, Taş’ın adının Soner Gedik-Mehmet Akif Ulusoy görüşmesinde geçmesinin başkanlığa atanmasını önlediği yolunda. Gizlice kaydedilen o görüşmede gündeme gelen dosya konusunda “Bülent'in görüşlerine itibar ederim… Raporu işleme konulmadan önce Bülent'e okutturacağım” diyen Ulusoy’un kastettiği kişinin Bülent Taş olduğunu belirtelim.

Unakıtan yerine Canikli mi düşünülüyor?
- Ulusoy operasyonunun büyük bir “aciliyet” içinde yapıldığı anlaşılıyor. Ulusoy’un, kendisini bu göreve getiren Kemal Unakıtan’ın ABD’den dönmesini beklemeden görevden alınması, hükümetin, bu konuda beklemeye tahammülü olmadığını gösteriyor.
- Maliye Bakanı Unakıtan da, Gelir İdaresi’nin ilk başkanı Osman Arıoğlu da, ikinci başkanı Mehmet Akif Ulusoy da Maliye’nin seçkin kurumu Hesap Uzmanları Kurulu kökenli. Gelir İdaresi Başkanlığı’na getirilen Mehmet Kilci ile bu koltuğa ilk kez bir Maliye Müfettişi atandı. Bu sonucun, AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli tarafından sağlandığı konuşuluyor. AKP’nin kurucularından olan, Yeni Şafak’ta yazılar yazan Canikli de 1879’da kurulan ve Türkiye’nin en seçkin kurumlarından olan Maliye Teftiş Kurulu’ndan yetişme bir müfettiş.
- Bürokrasi ve siyaset koridorlarında, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Abi” diye hitap ettiği Kemal Unakıtan’ı, sağlık sorunlarını da gerekçe göstererek yerel seçimlerden sonra Maliye Bakanlığı’ndan alabileceği, yerine son tartışmada Doğan Holding’e karşı sert çıkışıyla da dikkat çeken Canikli’yi getirebileceği konuşuluyor.
- Mehmet Akif Ulusoy için, mesai arkadaşları, “Ahlaklı, militan tutumlardan hoşlanmayan, uzmanlığına saygı duyulan bir bürokrat” değerlendirmesini yapıyor, ama hemen ardından “Onun döneminde de AKP kadrolaşması sürdü” diye ekliyorlar. “Öyleyse neden görevden alındı” sorusuna meslektaşlarının verdiği yanıtla noktalayalım:
“Yeterince sert bulunmamış olabilir. Ulusoy, AKP’ye yakın medyada da Soner Gedik görüşmesi nedeniyle çok yıpratıldı. Ayrıca bu operasyonla, hükümetin hoşlanmadığı gruplarla ilişkiler konusunda bürokrasiye sıkı bir gözdağı verilmiş oluyor!”