Doğan Akın

07 Nisan 2014

25 soruda Cumhurbaşkanlığı seçimi; neden tartışmalı, nasıl yapılacak?

Cumhurbaşkanlığı seçiminin paramenter sisteme ilişkin tartışmalar ile hukuki ve siyasi boyutlarını soru ve cevaplarla irdelemeye çalışalım

Türkiye peş peşe yapılacak üç seçimlik marotunun birinci etabını 30 Mart'ta geride bıraktı. Marotunun ikinci etabında ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı, üçüncü etabında da,  Haziran 2015'te yapılacak milletvekilliği genel seçimleri var.

30 Mart yerel seçimlerinde AKP'nin oy dağılımını genel olarak koruması, belediye başkanlığını kaybettiği merkezlerde de belirli düzeyde oy çıkararak "Türkiye partisi" olduğu iddiasını sürdürmesi Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, ilk defa halkoyuyla belirlenecek Cumhurbaşkanlığı'na aday olup olmayacağı sorularını tekrar gündeme getirdi.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin paramenter sisteme ilişkin tartışmalar ile hukuki ve siyasi boyutlarını soru ve cevaplarla irdelemeye çalışalım.

SİSTEM TARTIŞMALARI

1- Cumhurbaşkanı ilk kez halk tarafından mı seçilecek?

Hem evet, hem hayır.

Hayır; zira 12 Eylül darbesini yapan Kenan Evren, parlamentodan değil, sandıktan çıkarak, daha doğru  ifadeyle kendisini sandıktan çıkartarak Türkiye'nin 7. Cumhurbaşkanı oldu. 7 Kasım 1982'de halkoyuna sunulan 1982 Anayasası'na eklenen Geçici 1. maddeye, "Anayasanın, halkoylaması sonucu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olarak kabul edildiğinin usulünce ilânı ile birlikte, halkoylaması tarihindeki Millî Güvenlik Konseyi Başkanı ve Devlet Başkanı (Kenan Evren), Cumhurbaşkanı sıfatını kazanarak, yedi yıllık bir dönem için, Anayasa ile Cumhurbaşkanına tanınan görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır" hükmü eklendi. Böylece bugünkü Anayasa ile birlikte Kenan Evren'in Cumhurbaşkanlığı da halka onaylatılmış oldu.

Evet; Türkiye'de sadece Cumhurbaşkanı'nı seçmek için bir halkoylamasına gidilmedi.  1982'de yapılan, Anayasa için gidilen referandumun içine Kenan Evren'i "plebisit" bile sayılamayacak bir usulle yerleştirmekti. Diğer yandan 1982 referandumu yasaklıydı, o kadar ki Anayasa'ya hayır oyunu simgeleyen mavi renklerin gazetelerde kullanılması bile fiilen yasaklanmıştı.

2- Ağustos ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminin en önemli boyutu seçimi halkın yapacak olması mı?

Evet. Cumhurbaşkanı için gerçek bir halk oylaması cumhuriyet tarihinde ilk kez yapılacak.  Türkiye anayasalarının "tepkisel" olma özelliği Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesine ilişkin anayasa değişikliğine de yansıdı.

3- Anayasaların tepkisel olma özelliği ne demek?

Kendilerinden önceki dönemin sorunlarına odaklanan hükümlerle inşa edilmeleri demek. Örneğin 12 Eylül darbesini yapan generallerin son biçimini verdiği 1982 Anayasası, 1980 darbesi öncesindeki istikrarsız dönemin önemli nedenlerinden birini "yürütme organının güçsüzlüğünde" görmüştü. Bu noktadan hareket edilince yürütme organını yer yer yasama organına rağmen güçlendiren, nihayet parlamenter sistemi zorlayan bir cumhurbaşkanı modeli Aayasa'ya yerleştirildi.

1982 Anayasası'nın diğer önemli tepkisel özelliği, 1980 öncesindeki sorunların önemli bir nedeni olarak özgürlükleri görmesi ve buradan hareketle devleti korumaya yönelirken temel hak ve özgürlükler alanını anabildiğine daraltması oldu. Böylece, defalarca değiştirilmesine rağmen Türkiye'nin ihtiyaçlarına çağdaş değerlere uydurulamayan bir anayasa ortaya çıktı.

4- Cumhurbaşkanını halkın seçmesine yönelik anayasa değişikliği neden "tepkisel olma" özelliği taşıyor?

TBMM Nisan 2007'de Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanı'nı seçmek üzere toplandığında askerde hareketlilik gözlendi. Sonunda AKP adayı Abdullah Gül'ün seçilmesi kesin olan oylama turlarının ilkinin yapıldığı günün akşamı Geelkurmay Başkanlığı "e-muhtıra" olarak bilinen 27 Nisan bildirisini yayımladı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, kendisinin kaleme aldığını duyurduğu bu bildireden yaklaşık iki hafta önce de "sözde değil, özde Atatürkçü bir cumhurbaşkanı istediklerini, başkomutan olması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kendilerini ilgilendirdiğini" öne sürmüştü.

Cumhurbaşkanlığı seçimi için parlamentoda ilk tur oylamanın yapıldığı 27 Nisan'da gece yarısına doğru yayımlanan bu bildiriyi, oylamanın CHP tarafından Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesi izledi. CHP, eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun görüşü doğrultusunda Cumhurbaşkanı seçimi için yapılan ilk tur oylamada karar yeter sayısı olan üçte iki çoğunluğun (367) toplantı için de yeter sayı olması gerektiğini öne sürdü. Bir başka deyişle; TBMM Genel Kurulu'nun, Anayasa uyarınca birinci turda cumhurbaşkanını en az 367 milletvekilinin oyuyla seçebileceği, bu nedenle Genel Kurul'un toplanması için de en az 367 milletvekilinin hazır bulunması gerektiği öne sürüldü. CHP bu görüşten hareketle, birinci tur oylamanın yapıldığı Genel Kurul toplantısının, 367 milletvekili bulunmadan açıldığını öne sürerek, iptal edilmesini istedi. Anayasa Mahkemesi de "367 kararı" olarak bilinen kararıyla bu talebi kabul etti.

4- Anayasa Mahkemesi'nin kararı ne anlama geliyordu?

Aslında bu durum, Cumhurbaşkanlığı seçim turlarının, muhalefet milletvekilleri Genel Kurul'a katılmadan başlayamayacağı anlamına geliyordu. Zira AKP'nin 367 milletvekili yoktu. Bu karar üzerine parlamentodan 22 Temmuz 2007 tarihi için erken seçim çıkartan AKP Hükümeti, "madem cumhurbaşkanını parlamentoda seçtirmiyorsunuz, biz de halka gideriz" görüşünden hareketle Cumhurbaşkanı'nı halkın seçmesini öngören bir anayasa değişikliği yapmaya karar verdi ve Ekim 2007'de yapılan referandumla bu değişiklik Anayasa'ya girdi.

5- Anayasalar ve değişikliklerin tepkisel olmasının sakıncası var mı?

Evet! Anayasalar, devletin temel yapısı ile hak ve özgürlükler düzenini belirleyen çerçeve metinler olarak çok değiştirilmesi öngörülmeyen "ana" yasalardır. Bu nitelikleriyle geçmişe odaklanmaktan çok, ama geçmişin birikimiyle geleceğin ihtiyaçlarını öngören metinler olması beklenir.  Nitekim aynı anayasa değişikliği referandumuyla milletvekili seçimlerinin süresi 5 yıldan 4 yıla çekildi, ancak aradan uzun bir süre geçmeden Başbakan Erdoğan "Hata yaptık" dedi.

6- Cumhurbaşkanını halkın seçmesi neden tartışmalı?

Bu değişiklik de askerin Cumhurbaşkanlığı seçimine müdahale girişimi ve Anayasa Mahkemesi'nin 367 kararına tepki olarak Anayasa'ya sokuldu. Böylece mevcut yetkileriyle zaten parlamanter sistemi alabildiğine zorlayan, tek başına yaptığı işlemlerde  bile siyasal sorumluluğu bulunmayan Cumhurbaşkanı'nın konumu daha da güçlendirilmiş oldu. 1982 Anayasası'nda, yürütmeyi güçlendirme eğilimiyle ve o makama darbenin lideri Kenan Evren'in oturacağı da düşünülerek, parlamenter sistemin öngördüğü "yetkisiz ve yetkisiz olduğu için sorumsuz cumhurbaşkanı" modeli zorlandı. Sonuçta ortaya "yetkili, ama sorumsuz bir cumhurbaşkanı" modeli ortaya çıktı. Halkoyu ile seçilme bu çarpıklığı daha da artırmış bulunuyor. Anayasa'ya göre "partiler üstü, tarafsız konumda" olması gereken cumhurbaşkanı partilerin yürüteceği seçim kampanyalarıyla seçilecek.

7- Parlamenter sistemde halkoyuyla seçilmiş bir cumhurbaşkanı ne gibi sorunlar çıkarabilir?

1982 Anayasası'ndaki yetkilerle ve halkoyuyla seçilmiş, siyasal sorumluluğu bulunmayan bir cumhurbaşkanı, siyasi sorumluluğu üstlenen hükümeti bazı noktalarda, atama, kararname ve yasama süreçlerinde kilitleyebilir. Aslında AKP, parlamentoda en az 367 kişinin katılacağı toplantıya imkân verecek bir uzlaşmanın sağlanamamasına tepki olarak cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi esasını getirdi. Ancak bu kez de halk tarafından seçilmiş cumhurbaşkanıyla ile yine halkoyuna dayanan başbakan arasında büyük uzlaşmazlıklar yaratabilecek melez bir sistem ortaya çıkmış oldu.

Üstelik seçilme usulü nedeniyle cumhurbaşkanı iktidar partisinden (dolayısıyla başbakandan) çok daha yüksek bir halk desteğine sahip olabilecek. Zira cumhurbaşkanı ilk turda salt çoğunluğun, ikinci turda da kullanılan oyların çoğunluğunun oyuyla seçilebilecek. 50 milyon seçmen ve katılımın yüzde 80 (40 milyon) olduğu bir halkoylaması varsaydığımızda ilk turda seçilmiş bir cumhurbaşkanı 20 milyondan fazla seçmenin desteğini almış olacak. (İkinci turda olası ittifaklar bu sayıyı artırabilir). Örneğin AKP, 22 Temmuz 2007 seçimlerinde yaklaşık 16,5 milyon, seçmen sayısı ve katılım oranı örneğimize paralel olan 12 Haziran 2011 seçimlerinde 21 milyon 400 bin oy aldı. AKP'nin seçmen desteğinin Türkiye'deki ortalamanın çok üzerinde olduğu da düşünüldüğünde, genel olarak iktidar partilerinden daha fazla seçmen desteğine sahip, dolayısıyla hükümetlerle çekişme ihtimali yüksek bir cumhurbaşkanı modeli getirildiğini söyleyebiliriz.

8- Köşk-Hükümet çekişmesi dışında da pratik sorunları olan bir süreç karşısında mıyız?

Evet.  Sistemin temel sorunu cumhurbaşkanıyla hükümetin çekişme ihtimalinin yüksek olması. Ancak başka pratik sorunlar da var. Türkiye, Anayasa'daki "sorumsuz" statüsü devam eden bir cumhurbaşkanını halkın seçeceği bir sürece giriyor. Cumhurbaşkanının sorumsuzluğu, yetkisizliğine dayanıyor. Dolayısıyla seçmene hitap eden icraat yapma yetkisi ve imkânı bulunmayan bir cumhurbaşkanı nasıl bir seçim kampanyası yürütecek, halktan ne vaat ederek oy isteyecek? Örneğin "temel eğitimi şu kadar yıla çıkaracağım", "emekli aylıklarını artıracağım", "dış politikayı şu çizgiye getireceğim", "yeni vergi düzeni kuracağım" gibi vaatlerde bulunamayacağına göre kampanya dönemi de bu "melez sistem"e özgü olacak. Gerçekte, "tarafsız Cumhurbaşkanlığı" için seçim kampanyalarını aday gösteren partiler yürütecek.

9- AKP bu süreci öngöremedi mi?

Görememiş olamaz. Ancak AKP, özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanını halka seçtirme planını, başkanlık sistemine geçiş projesinin bir aşaması olarak değerlendirdi. Ve bu "melez sistem"in başkanlığa evrileceğini düşündü. TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve Anayasa Hukuku Profesörü AKP'li Burhan Kuzu da, tartışmalar sırasında bu planı telaffuz etmişti. Ancak AKP TBMM'de parlamenter sistemi başkanlık ya da yarı başkanlık sistemine çevirecek sandalyeye sahip olmadığı için daha önce parlamenter sistem içinde fazla güçlü bulduğu Cumhurbaşkanlığı'nın pozisyonununu daha da güçlendirmiş oldu.

HUKUKİ SÜREÇ

10-  Cumhurbaşkanı Gül'ün görev süresi ne zaman dolacak?

Seçilmesini izleyen yedinci yılın sonunda. Bir başka deyişle, 28 Ağustos 2007'de 11. Cumhurbaşkanı olarak seçilen Abdullah Gül'ün görev süresi -tartışmalı olmakla birlikte- Anayasa uyarınca 28 Ağustos 2014'te bitecek.

11- Neden tartışmalı?

Zira 2007'de  referandumla yapılan değişikliğin sonucu olarak Anayasa'da "Cumhurbaşkanı'nın görev süresi beş yıldır" hükmü var. Dolayısıyla Gül'ün süresinin de Anayasa'nın emredici hükmü doğrultusunda, yani 5. yılın sonunda bitmesi gerekirdi, görüşü ortaya atıldı. Bu tartışmanın sonunda, Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu'na "geçici madde" eklendi ve "Onbirinci Cumhurbaşkanının görev süresi yedi yıldır" dendi. Böylece "Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır" hükmü bulunan Anayasa'dan üstün bir yasa yaratılmış, "Anayasa'nın üstünlüğü" ilkesi ihmal edilmiş oldu.

12- Eski anayasa hükmüne göre seçilmiş Cumhurbaşkanı'nın görev süresi de o hükme göre düzenlenemez mi?

Evet, bu yönde de görüşler oldu. AKP ve hükümet sözcüleri de bu görüşü savundu. Ancak burada önemli bir çelişkiye düşüldü. Eski Anayasa hükmüne göre seçilmiş cumhurbaşkanının süresini, anayasa değişikliğiyle bu süreyi beş yıla indirmelerine rağmen, "yedi yıl" olarak düzenlediler. Oysa aynı anayasa değişikliğiyle milletvekilliği süresi de beş yıldan dört yıla indirildi, ancak eski hükme göre seçilmiş milletvekilleri için "süreleri beş yıldır" denmedi! 22 Temmuz 2007 seçimleri yapılırken o sıradaki Anayasa hükmüne göre 5 yıllığına seçilen milletvekillerinin süresi, Ekim 2007'deki Anayasa değişikliğiyle 4 yıla indirildi. Yani aynı referandumda yapılan iki anayasa değişikliği var ve  "cumhurbaşkanı için görev süresi eski anayasaya göre", milletvekilliği için "görev süresi yeni anayasa değişikliğine göre" düzenlenmiş oldu!

13- Cumhurbaşkanı nasıl seçilecek?

Anayasa ve Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu'na göre halkoyuyla yapılacak. Birinci turda kullanılan oyların salt çoğunluğunu alan aday Türkiye'nin 12. Cumhurbaşkanı olacak. Eğer ilk turda hiçbir aday salt çoğunluğun oyunu alamazsa, ikinci tura, birinci turda en çok oy almış iki aday katılacak. Bu turda geçerli oyların çoğunluğunu alan aday cumhurbaşkanı seçilmiş olacak. İkinci turda adaylardan birinin çekilmesi veya vefatı gibi bir durum olursa, yerine ilk turdaki adaylar içinde en çok oy alan kaydırılacak.

14- Turlar arasında ne kadar bir süre bulunacak?

İki hafta. İlk turda hiçbir aday kullanılan oyların salt çoğunluğunu alamazsa, ikinci tur, birinci turu izleyen ikinci pazar günü yapılacak.

15- Kimler aday olabilecek?

Anayasa'ya göre, "Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından" seçilecek.

16- Nasıl aday gösterilecek?

Cumhurbaşkanlığına aday gösterme yetkisi TBMM çatısı altında toplanmış durumda ki, adaylığa ilişkin bu sınırlamayı da eleştirenler oldu. Cumhurbaşkanlığı'na "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri içinden veya Meclis dışından aday gösterilebilmesi yirmi milletvekilinin yazılı teklifi" ile mümkün. Ayrıca, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde 10'u geçen siyasi partiler ortak aday gösterebilecek.

17- Cumhurbaşkanı kaç yıllığına seçilecek?

5 yıllığına ve iki kez seçilebilecek.

18- Cumhurbaşkanlığı seçim süreci ne zaman başlayacak?

Anayasa ve Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu uyarınca, mevcut cumhurbaşkanının görev süresinin bitmesinden önceki 60 gün içinde seçim sürecinin tamamlanması gerekiyor. Abdullah Gül 28 Ağustos 2007'de cumhurbaşkanı seçildi. Buna göre, cumhurbaşkanı seçim süreci 28 Haziran'da başlayacak ve 28 Ağustos 2014 tarihine kadar bitmiş olacak.

19- Seçim ne zaman yapılacak?

Seçim takvimini belirleme yetkisi olan tek organ konumunda bulunan Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından henüz ilan edilmiş resmi bir takvim yok. YSK'nın, resmen ilan etmemekle birlikte ilk tur için 10 Ağustos, gerek olursa ikinci tur için de 24 Ağustos tarihlerini öngördüğü biliniyor. YSK Başkanı Sadi Güven, bir tarih planladıkarını, ancak çalışmaları sürdürdüklerini açıklamıştı. YSK'nın açıklayacağı seçim takvimi, geçici ve kesin adaylık sürelerini de içerecek.

20- Yurtdışındaki Türk vatandaşları da oy kullanabilecek mi?

Evet. YSK Başkanı Güven'in verdiği bilgilere göre, 500'ün üzerinde Türk seçmenin yaşadığı 56 ülkedeki 118 temsilcilikte sandık kurulacak. 500'ün altında seçmen bulunan ülkeler düşünüldüğünde 126 ülkeye sandık kurulacağını hesaplayan YSK, bu sayıyı pratik bulmadığı için 56 ülkeyle yetinilecek. Yurtdışında oylama süresi 4 gün olacak. Bu ülkelerdeki oylar tutanağa nakledilecek, daha sonra "saklama kurulları"nca torbalara konarak mühürlenecek ve Türkiye'ye gönderilecek.

21- Cumhurbaşkanı adayları yardım alabilecek mi?

Belli sınırlamalar dahilinde, evet. Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanuu'na göre, "adaylar, yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan, tüzel kişilerden ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek kişilerden bağış ve yardım alamayacaklar."

Bunun dışında "her bir kişinin adaylara yapabileceği nakdî yardım miktarı, her bir tur için en yüksek devlet memuruna mali haklar kapsamında fiilen yapılmakta olan her türlü ödemelerin bir aylık brüt tutarını" geçemeyecek. Adayların "ödünç niteliğinde para kabul edemeyeceğini" de hükme bağlayan kanuna göre, nakdî yardımlar makbuz karşılığında alınarak "seçim hesabı"na yatırılacak ve başka bir amaç için kullanılamayacak.

Kanun ayrıca, adayların YSK tarafından belirlenecek adaylık başvurusu süresi içinde mal bildiriminde bulunmalarını ve "seçilen" adayın mal bildiriminin, seçim sonuçlarının kesinleşmesinin ardından Resmî Gazete'de yayımlanmasını öngörüyor.

22- Oy pusulası nasıl olacak, oylar nasıl kullanılacak?

Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu uyarınca, oylamalarda kullanılacak filigranlı birleşik oy pusulasında “Cumhurbaşkanı Adayları” ibaresi ile YSK tarafından çekilen kuraya göre sırası belirlenen adayların adı ve soyadı yer alacak. Seçmen, sandık kurulunca kendisine verilen birleşik oy pusulası ve “Evet” ya da “Tercih” yazılı mührü oy pusulasında tercih ettiği adaya ait özel daire içine basmak suretiyle kullanacak.

SİYASİ SÜREÇ

23- Tayyip Erdoğan'ın aday olma değerlendirmesini neler etkileyebilir?

Erdoğan'ın "halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı" olmak istediği AKP içinde de konuşuluyor. Ancak diğer yandan, özellikle 17 Aralık sürecinden sonra oğlu Bilal Erdoğan'ı da kapsayan soruşturma sürecinde hükümet başkanı olarak attığı adımları (Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu değişikliği, polis ve yargıdaki tayinlerv.s), Köşk'te atamama ihtimali Erdoğan'ın kararını etkileyebilir. Çankaya'ya çıkınca ANAP'a hakim olamayan Turgut Özal ve DYP'ye hakim olamayan Süleyman Demirel tecrübesi AKP'de de konuşuluyor.

24- Erdoğan'ın Köşk'e çıkması durumunda Gül  Başbakan olabilir mi?

Hayır. Zira Anayasa'nın 109. maddesine göre "Başbakan, Cumhurbaşkanınca, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından" atanabiliyor. Gül Köşk'ten indiğinde, hemen milletvekili olmayacağı için Başbakan olarak atanamayacak.

25- 2003 yılında Tayyip Erdoğan için işletilen "ara seçim" formülüyle Gül milletvekili olamaz mı?

Hayır. Yine Anayasa'ya göre, genel seçimlere bir yıl kala ara seçim yapılamıyor. Gül Ağustos ayında Köşk'ten indiğinde, Haziran 2015'te yapılması gereken genel seçimlere yaklaşık 10 ay kalmış olacak. Ara seçim mümkün olsaydı bile, seçim takvimi v.s gibi süreçler nedeniyle, yeni cumhurbaşkanının görevlendireceği bir ismin hükümeti kurarak başbakanlığı üstlenmesi gerekecekti.

Gül'ün başbakanlık için "TBMM üyesi" olmasını sağlayacak anayasa değişikliği haricindeki ve "sıra dışı" tek imkân, önce parlamento dışından bakan yapılarak "TBMM üyesi" statüsüne kavuşması olabilir. Ancak bu süreçte de, Erdoğan'dan sonra yeni hükümeti kuracak bir "başka" başbakan gündeme gelecek.

Elbette bu cevaplar, Erdoğan'ın, Köşk'e çıkması durumunda, Abdullah Gül gibi "özgül ağırlığı" bulunan bir Başbakan'la çalışmak isteyip istemeyeceği yolundaki ihtimalleri ihmal ediyor.