Doğan Akın

19 Nisan 2011

15 soruda YSK vetosu, gerekçesi ve sonuçları

12 Haziran seçimleri, 1 yıldan fazla ağır ceza almış ve hüküm giymiş siyasiler ile halen yargılanmakta olan...


12 Haziran seçimleri, 1 yıldan fazla ağır ceza almış ve hüküm giymiş siyasiler ile halen yargılanmakta olan bazı isimlerin adaylığı nedeniyle ciddi bir kriz potansiyeli taşıyordu. Ancak Yüksek Seçim Kurulu'nun 12 bağımsız adayı veto ederek BDP'yi seçimi boykot noktasına getiren kararı, beklenmeyen bir kriz doğurdu.
Milletvekili seçilme yeterliliği ve TBMM üyeliğinin devam etmesine ilişkin koşullar konusunda çok sayıda mevzuat hükmü bulunuyor. Anayasa, Milletvekili Seçimi Kanunu, Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkında Kanun, eski ve yürürlükte bulunan Türk Ceza Kanunu ile TBMM İçtüzüğü, seçilme yeterliliği ve milletvekilliğine devam koşulları konusunda önemli hükümler taşıyor.
YSK vetosunun ardından çıkan krizi mevzuata ilişkin soru ve yanıtlarla irdeleyelim.

1- Kimler milletvekilliğine aday olabilir?
Milletvekili seçilme yeterliliği konusunda temel hükmü Anayasa koyuyor. Anayasa'nın “Milletvekili seçilme yeterliliği” başlığını taşıyan 76. maddesi, milletvekili seçilemeyecekleri “ilkokul mezunu olmayanlar”, “askerliğini yapmayanlar”, “kamu hizmetinden yasaklılar”, “taksirli suçlar (trafik kazası gibi) hariç toplam bir yıl ve daha fazla hapis cezasına hüküm giymiş olanlar”, “zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suç işleyenler”, “kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştıranlar”, “affa uğramış olsalar da devlet sırlarını açığa vurma, terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar” diye sıralıyor.
2- Anayasa milletvekili seçilmeyi engelleyecek suçları tam olarak sayıyor mu?
Hayır. 76. maddede Anayasa'nın, hem yüz kızartıcı suçlar, hem de terör suçları için sınırlayıcı bir sayım yapılmıyor, aksine “gibi” ifadesiyle parantez açık tutuluyor. Örneğin TBMM Genel Kurulu, seçildikten sonra hakkında mahkûmiyet kararı kesinleşen bir kişinin milletvekilliğini, yargılama konusunu “yüz kızartıcı suçlar” kategorisinde değerlendirerek düşürebilir.
3- Milletvekili seçilme yeterliliği hangi gruptaki adaylar için sonuç doğurabilir?
Güncel tartışma açısından 76. maddenin önemi, seçime bağımsız isimlerle giren BDP adaylarının durumundan kaynaklanıyor. BDP cephesinde seçime bağımsız girmeye hazırlanan Leyla Zana,  Hatip Dicle, Ertuğrul Kürkçü ve Murat Bozlak'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda ismin, 76. maddede sayılan “suç”lardan ceza aldıkları gerekçesi ve/veya iddiasıyla Yüksek Seçim Kurulu'nun vetosuyla karşılaştığı anlaşılıyor.
4- Memnu hakların iadesi nedir?
Yürürlükten kaldırılan 1926 tarih ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda “Memnu Hakların İadesi” başlığını taşıyan “Onuncu Bap”ta, kamu hizmeti ve haklarından yasaklı olma durumu düzenleniyordu. Eski TCK'nın 121, 122, 123 ve 124. maddelerindeki bu düzenlemeye göre, hürriyeti bağlayıcı ceza alanların yasaklanan (memnu) hakları, öngörülen sürelerin geçmesinin ardından, başvurmaları halinde mahkemelerce iade edilebiliyordu.
5- Yeni TCK'da bu mekanizma yok mu?
2004 yılında yürürlüğe giren 5237 sayılı yeni TCK, “memnu hakların iadesi” konusunda bir düzenleme içermiyor. Yeni TCK'nın “Güvenlik Tedbirleri” bölümünde “Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” başlığıyla düzenlenen 53. maddede, “kişilerin, kasten işlemiş oldukları suçlardan dolayı aldıkları hapis cezası mahkûmiyetinin kanuni sonucu olarak (...)  seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasî hakları kullanmaktan yoksun bırakılabileceği” hükme bağlanıyor. Ancak Yüksek Seçim Kurulu, 14 Mart'taki duyurusunda, eski TCK'yı ve Adli Sicil Kanunu'nu  işaret ederek, o yasaya göre ceza almış isimlerin milletvekili adaylığı başvurusuna “memnu haklarının iade edildiğine ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararını da eklemeleri gerektiğinin” altını çizdi. Adli Sicil Kanunu'na 13. maddesi "memnu hakların iadesi"ni düzenliyor.
6- Yüksek Seçim Kurulu 12 bağımsız ismin adaylığını neden veto etti?
Yanıt, adli sicil kayıtlarına dayanan YSK'nın vetosunun gerekçeleri incelendiğinde belli olacak. Ancak bu yönde bir karar beklenen Leyla Zana ve Hatip Dicle gibi isimler yönünden, “milletvekili seçilme yeterliliğine” engel olan suçlardan yargılanmaları ve ceza almaları ile “memnu haklarının iadesi” yolunda kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmadığı gerekçesiyle veto gelmiş görünüyor.

YSK vetoları ve memnu hakların iadesi


7- BDP cephesinden yapılan “memnu haklarının iade edildiğine ilişkin karar var” açıklaması ne anlama geliyor?
Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, veto edilen isimlerin “memnu haklarının iade edildiğine” ilişkin mahkeme kararı bulunduğunu açıkladı. Bu açıklama karşısında, YSK, “memnu hakların iade edilmesi” yolunda kendisine iletilen kararların, 14 Mart'ta yayımlanan duyuruya paralel olarak  “kesinleşmiş olduğuna dair bir şerh içermediği” gerekçesine dayanıyor olabilir.
YSK 12 Haziran seçimleri için daha önce de; Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun Ağrı bağımsız milletvekili adayı Murat Öztürk’ün başvurusunu “memnu haklarının iade edildiğine” ilişkin mahkeme kararının yokluğu nedeniyle reddetti.
Hatip Dicle'nin adaylığı, 2007 seçimleri öncesinde de veto edilmişti.
8- Halen milletvekili olan Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak'ın adaylıkları neden veto edildi?
YSK kararı özellikle bu isimler ve Ertuğrul Kürkçü gibi adaylar yönünden büyük bir sürpriz oldu. Tuncel ve Kışanak, 2007 genel seçimleri öncesinde YSK'ya yaptıkları başvuru kabul edildiği için aday oldular ve milletvekili seçildiler. Sebahat Tuncel, seçildikten sonra cezaevinden tahliye edilerek parlamentoya girdi. Tuncel'in yargılandığı dava, suçlama dokunulmazlık kapsamında görülmediği için devam etti. Ancak bu iki ismin de durumlarında, haklarında devam eden davalar açısından milletvekili seçildikten sonra kamuoyuna yansıyan bir değişiklik olmadı. Bir başka deyişle, milletvekili seçilmelerini engelleyen bilinen “kesinleşmiş” bir yargı kararı tesis edilmedi. Fakat YSK'nın Tuncel için, 2007 seçimlerinde milletvekili seçildikten hemen sonra "adli siciline düşen sabıka kaydı" gerekçesine dayandığı, Kışanak için de evlenmeden önceki soyadıyla adli sicil taraması yapıldığında sabıka kaydına rastlandığını belirttiği kaydediliyor.

YSK daha önce kabul ettiğini sonra reddetmişti


9- YSK, daha önce kabul ettiği bir başvuruyu daha sonra reddedebilir mi?
Evet, bunun geçmişte örnekleri var. Eski YSK Başkanı Tufan Algan, YSK'nın milletvekili seçilmeye engel durumun sonradan öğrenilmesi veya ilk başvuruda engel durumun fark edilememesi halinde “tam kanunsuzluk” yoluyla milletvekili seçilme yeterliliğinin yok sayılabileceğini açıklamıştı. Eski Devlet Bakanı Bahattin Şeker'in milletvekilliği de, askerliğini yapmadığı yolundaki belgeler üzerine iptal edilmişti. Benzer gerekçeler şimdi de Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak için öne sürülebilir.

Erdoğan için 76. madde değişmişti

10 – Tayyip Erdoğan 3 Kasım 2002 seçimlerinde neden milletvekili adayı olamadı, sonra nasıl seçildi?
Erdoğan'ın adaylığını iki karar engelledi. Anayasa Mahkemesi, AKP kurulduktan sonra 9 Ocak 2002'de aldığı kararda, Erdoğan'ın eski TCK'nın 312. maddesinden mahkûm olduğu gerekçesiyle “milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olmadığı”nı belirterek parti kurucusu olamayacağını hükme bağlamıştı. YSK da, Anayasa'nın milletvekili seçilme yeterliliğini düzenleyen 76. maddesinde o sırada yer alan “ideolojik ve anarşik eylemlere katılma” hükmünü gerekçe göstererek Erdoğan'ın adaylığını kabul etmedi. 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra oluşan parlamentoda AKP, CHP'nin de desteğini alarak 27 Aralık  2002'de Anayasa'yı değiştirdi ve  milletvekili seçilme yeterliliğini engelleyen hükümler arasından “ideolojik ve anarşik eylemlere katılma” bölümünü çıkararak Erdoğan'ın önünü açtı. Erdoğan, Siirt Milletvekili seçilen Fadıl Akgündüz'ün mazbatasının iptal edilmesi üzerine 9 Mart 2003'te yapılan ara seçimde aday oldu ve Siirt'ten parlamentoya girdi.
11- Milletvekili seçilme yeterliliğini engelleyen suçları işleseler de affa uğrayanlar aday olamıyor mu?
Hayır. Anayasa ve Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 11. maddesine göre, “affa uğramıs olsalar bile; “basit ve nitelikli zimmet, irtikâp, rüsvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılıgı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıstırma veya devlet sırlarını açıga vurma suçlarından mahkûm olanlar”, “insanlığa karşı suçlar”, ve “terör eylemlerinden mahkûm olanlar” milletvekili seçilemiyor.

Bağımsız adaylar yenilenemiyor

12- Seçimlere parti olarak değil bağımsız adaylarla giren BDP veto edilen isimler yerine yeni isimler bildirebilir mi?
Hayır. Milletvekili aday listelerindeki eksilmeleri tamamlama hakkı sadece “seçime giren siyasi partilerin listeleri” için tanınıyor. Siyasi parti adaylarının listeleri ve bağımsız adayların başvuruları il seçim kurulları ile Yüksek Seçim Kurulu'na 11 Nisan'da bildirildi. 7 Mart 2011'de ilan edilen “seçim takvimi”ne göre siyasi partiler listelerindeki eksiklikleri veya itirazlar nedeniyle oluşacak boşlukları 25 Nisan'a kadar tamamlayabilecekler. Ancak bağımsız adaylık için için böyle bir olanak bulunmuyor.

CHP listelerinden girebilirler!

13- BDP'nin yeni adaylar bildirerek seçimlere girmesi mümkün değil mi?
Teknik olarak mümkün. Siyasi partilerin 25 Nisan'a kadar listelerdeki eksikleri tamamlama olanağı bulunduğu için, seçimlere katılan partilerden barajı aşması kesin ya da muhtemel olan bir partinin listesinde boşatılacak sıralara BDP'nin bildireceği isimler yerleştirilebilir. Bu partilerin AKP, CHP ve MHP olduğu biliniyor. Ancak, BDP'nin milletvekili çıkaracağı illerde iddiası bulunan tek parti olan AKP'nin listelerinde yapılabilecek bu düzenleme gerçekçi görünmüyor. BDP'nin bağımsız adaylarının, Doğu ve Güneydoğu illerinde hemen hiçbir iddiası bulunmayan CHP'nin listelerine yerleştirilmesi mümkün. Fakat siyasi yankıları nedeniyle CHP'nin böyle bir karar alması ve BDP ile uzlaşma kolay görünmüyor. Bu durum nedeniyle, BDP'nin, bağımsız adaylarla girdiği seçimlerden tamamen çekilmesi gündemde. Tatile giren parlamentonun olağanüstü toplanarak seçim mevzuatını değiştirmesi de diğer bir olasılık olarak görünüyor.
14- YSK'nın kararları kesin mi, karar neden tartışmalı?
Evet. Ancak YSK gerekçesinde öne sürdüğü yasal dayanaklar konusunda maddi bir hataya düşmüşse,  şikâyet ve itiraz yoluyla ya da kendiliğinden hatasını düzeltme yoluna gidebilir.
YSK'nın kararı, veto edilen isimler arasında ellerinde “memnu haklarının iade edildiğine ilişkin mahkeme kararı bulunduğunu” söyleyenler ve “halen milletvekili olan Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak”ın da bulunması nedeniyle tartışmalı bir karar. YSK bağımsız adayları ilan etmeden, bir başka deyişle ilan edilen isimlere itiraz yolunu beklemeden, adaylıkları son anda doğrudan veto ederek süreci dönülmesi zor bir noktaya taşımış bulunuyor. Bu tavır, YSK'nın kendiliğinden incelediği “adli sicil kayıtları”na dayandığı yorumlarına ağırlık kazandırıyor.

Yüzde 10 barajı ve BDP boykotuyla yeni anayasa yapılabilir mi?

15- BDP'nin boykot ettiği bir seçim parlamentonun temsil niteliğini sakatlar mı?
Hiç kuşkusuz sakatlar. Parlamentonun temsil niteliği, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği'nin de Türkiye'yi sorgulamasına neden olan yüzde 10 barajı nedeniyle zaten önemli ölçüde sakatlanmış durumda. Yüzde 6 civarında oyu bulunan BDP, yüzde 10 Türkiye barajını aşarak parlamentoya giremeyeceğini bildiği için parti olarak değil bağımsız adaylarla seçime giriyordu. BDP'nin seçimleri boykot etmesi, yüzde 10 barajının üzerine BDP oylarının da eklenmesi nedeniyle parlamentonun temsil niteliğini çok ciddi bir oranda sakatlayacak. 12 Haziran'dan sonra öncelikli gündem olan yeni anayasanın da, bu kadar temsil adaletsizliği taşıyan bir parlamento tarafından yapılması zorlaşacak. En başta Kürt sorununa çözüm hazırlayacak bir zemin oluşturması beklenen yeni anayasanın, parlamentoda Kürt seçmenlerin önemli temsilcileri olmadan yapılması tartışma yaratacak. YSK kararı, Kürt sorununa çözüm arayışlarında siyasetin yolunu önemli ölçüde tıkaması açısından da Türkiye'yi ciddi sorunlar karşısında bırakacak gibi görünüyor. Yüzde 10 barajı ve BDP'nin sandık dışına itilmesi, ilk bakışta göründüğünün aksine sadece "seçilme hakkı"nı değil, vatandaşların "seçme hakkı"nı da önemli ölçüde ortadan kaldırıyor.