Didem Doğan

21 Ekim 2019

İlişkiler: Anne baba mıyız, karı koca mı?

Evlilikle süren ilişkinizi bir düzeyde memnuniyetle sürdürmek istiyorsanız, evlenmeye karar verdiğiniz ânın veya sevgili olduğunuz dönemlerin çok geride kalmasına izin vermeyin

Melek: Aşkım, Gülce’nin piyanosundan dönerken öğretmenin istediği iki ortalı, harita metod spiralli defter alır mısın?

Zafer: Tamam da iki ortalı harita metod ne demek ya?

Melek: E harita metod, iki ortalı spiralli işte, öyle yazmış kız tahtadan defterine. 

Zafer: Yaa, iki ortalı ise spiralli olmaz, yanlış hatırlıyorsun yine, şu defterin fotosunu atsana bana.

Melek: Ben aptalım di mi! Anlasana işte spiralli iki ortalı, yani o kalınlıkta herhalde…

Zafer: Allah allah ben sana aptal mı dedim? Ama inatçı keçinin tekisin! Kız da senin gibi dikkatsiz oldu belki yanlış yazmıştır. Diyorum ben, bir sorun var kızda, o kadar psikoloğa gidiyorsunuz bir işe yaramıyor…

…Yahu atsana fotoyu iki iş yapmayalım sonra değiştirmemiz gerekecek yine senin inadından, on kere gitmeyeyim kırtasiyeye…

Melek: Ne zaman benim inadımdan ikinci defa harita metod defteri almaya gittin? Hatta şöyle sorayım, ne zaman defter almaya gittin? Ya da 9 senedir Gülce için ne almaya gittin?!.. İşin gücün eleştirmek! Başka ne işe yararsın ki sen? Yok Melek böyle, yok şöyle, yok unutur, yok eksik söyler, yok yanlış anlar, yeter ya! Elindeki telefonu bırak da biraz etrafına bak. İşinin adı ne senin bu evde???

Zafer: İşimin adı mı ne?!! Seni idare etmek benim işimin adı! Evlendiğimiz gün pat annene benzedin, şikayetçi, pimpirikli, unutkan, dikkatsiz tuhaf bir kadına döndün. Ben seni tanıdığımda, flört ederken hiç böyle değildin. İşimin adı neymiş… Söyleyeyim sana: Eşşek gibi çalışmak benim işim! Gece mesaiye kalmak, ödemeleri yapmak, Gülce’nin özel okulunu, piyanosunu, voleybolunu, kitap kırtasiye masrafını, kıyafetlerini, servisini ödemek, uzay atölyesini, etüd ve özel derslerini, yaz okulunu, kış kampını ödemek, yelken ve kayak eşyalarını almak, eve alışveriş yapmak, kredi kartlarını ödemek. Ha, bir de eve gelen kadına çalışıyorum ben zaten! Üstüne üstlük bir de senin dırdırını dinlemek, emirlerini yerine getirmek benim işim bu!.. Bunun için doğmuşum ben! Şansım olsa kadın doğardım. Ablam da senin gibi bak sefa sürüyor. Ama annem öyle mi?! Ahh ah, nerde öyle kadın. Tırnağı olamazsın. Varsa yoksa instagrama çocuğun fotoğraflarını koy, akıl hocası blogger annelerden aldığın akılları uygula bize…

Melek: Öyle mi! Doğru ya, ben ne yapıyorum ki, akşama kadar evde yan gelip yatıyorum, işe de gitmiyorum di mi, zaten bütün gün okulda çocuklarla uğraşmıyorum ben! Bu yetmezmiş gibi, sanki evden getirdim çocuğu, ona da ben bakıyorum, okulu, öğretmeni, yemesi, içmesi, alışverişi, arkadaş gezmesi, veli whatsapp grupları, okuldan gelen e-mailler, doğum günleri, hediyeler, sonra kızın problemleri psikoloğu… Kaç kere geldin psikoloğun randevusuna? Kaç kere veli toplantısına katıldın? Ah canım, bir günü varmış o gün de uyuyacakmış, ben gider miymişim? Benim uykuya ihtiyacım yok mu? Sen, kızın kaça gidiyor, bir seferde onu söyleyemezsin be, ne anlatıyorsun bana?! Esas benim şansım olsa erkek doğardım, babamdan da, abimden de senden de bıktım, iyi ki oğlum da olmadı! 

Ama yetti ben bu evde yaptıklarımın görülmemesinden usandım artık, benden çok kazanıyorsun diye başıma kakıp duruyorsun yıllardır, ne bir ilgi ne bir sarılma, ne bir şefkat, ne bir çiçek bir gün…Nerde o ilk günlerdeki aşkından öldüğün haller nerde peşimden koştuğun yıllar?! 

Zafer: Hep aynı şey, eskiyi getirmekte üstüne yok! Ben de getireyim o zaman, bak sana diyim mi sen o Hakan’la evlenseydin keşke, hah al işte sana eski!.. 

Benden önceki sevgilin, nişanlın mıydı neydi, aklın onda kaldı senin, şimdi jet sosyetede ismin olurdu değil mi, hiç inkâr etme onu stalk’ladığını biliyorum, eminim yani, adam popüler oldu. Ondan sonra dilin uzadı bana.

Melek: Sana inanamıyorum sen delirmişsin, yok yok zaten deliymişsin de ben görmemişim!!! Hakan hakkında yıllardır konuşmadık bile, 15 sene öncesi, inanamıyorum! 

Ama hatırlattığın iyi oldu, Gülce’ye hamileyken yakaladığım msn mesajlaşmaları ciddiye alsaydım, istediğin olurdu, gidip şirketteki o kızıl kadınla evlenirdin herhalde koşa koşa!.. Ama babasız çocuk yetiştirmek istemedim ben, bilirim onun ne demek olduğunu. Çektim derdimi oturdum.

Zafer: Demagoji yapma hemen, istesem şimdi de ayrılırım giderim başkasına, hem dırdırından kurtulurum hem de bir cinsel hayatım olur belki!

Melek: (Alkışlar) Bravooo! Ana konuya gelmen iyi oldu. Yatak meselesini de bana yükle, aferin, doktora git diyorum senelerdir kendine yediremiyorsun. Erkek ol da… çocuğunla karınla ilgilen, babanın kopyası sümsük bir adam oldun çıktın. 

Sana bir şey diyeyim mi? Hadi ayrıl be ayrıl da göreyim. Kim alır seni? Kim toplar senin kokan çoraplarını! Ben kadın değil hizmetçiyim. Ama annende hata hep! Haa annene de hemen anlatmayı unutma bu olanları! Koş!!

Zafer: Çocuk da duydu yine hepsini. Allah belanı versin!

Melek: Duymaz o tablette oyun oynuyor, senin versin, hem sen git artık bu evden! Git de bir rahat edelim!

… … … … … …

***

Yukarıdaki diyaloğa göre problemin tanımını aşağıdaki seçeneklerden seçin!

    1. Gülce çok şımarık ve masraflı bir çocuktur, anne babası onun ihtiyaçlarına yetişememektedir. Bu yüzden tartışmışlardır. 
    2. “Bir ailenin çocuğu için yapması gerekenler” bu aileyi çok sıkıştırmıştır. Maddi, manevi kaynaklarını zorlamaktadır. Bu yüzden tartışmışlardır.
    3. Anne babanın çocuk yetiştirme konusunda görüşleri birbirine uymamaktadır. Farklı disiplin anlayışları vardır. Bu yüzden tartışmışlardır.
    4. Çocukta bir sorun vardır. Anne baba bu yüzden birbirleriyle didişmek zorunda kalmaktadır. Bu yüzden tartışmışlardır. 
    5. Öğretmende bir sorun vardır. Ortalı defter spiralli olmaz. Bütün mesele öğretmen, okul ve hatta eğitim sistemidir. 
    6. Partnerler, evlilik, anne-baba rolleri batağının içine düşmüşler, boğulmak üzeredirler.
    7. Karı-koca duygusal ilişkilerinin güvenli, besleyici ve haz veren alanından uzaklaşmış, anne baba rollerine sıkışmış, sorunlarını ancak başka “bariyer konular” üzerinden dile getirebilmektedirler. 
    8. Eşlerin bu ilişkideki esas sorunlarını görmeye, birbirlerine uygun iletişim biçimleriyle ifade etmeye ve olabildiğince birbirlerince anlaşılmaya ihtiyaçları vardır. 

Cevap Anahtarı

  1. Her zaman yanlış cevaptır.
  2. Toplumsal dayatmayı açıklar. Bir ailenin çocuğu için yapması gerekenler: Yaşamsal (maddi-manevi) temel ihtiyaçlarını karşılamak, onu sevmek ve kabul etmektir. Diğerleri şehir efsanesi, mahalle baskısı, modalar, anne-babanın kendi çocukluğundaki yokluklarla ilgili meseleleriyle açıklanabilir.
  3. İnsanların deneyimleri, öğrenmeleri ve tarihleri birbirlerinden farklı olduğu için çocuklarını yetiştirirken farklı bakış açıları ve inançlarından dolayı fikir ayrılıklarına düşebilirler. Ama işlevsel bir ilişkide partnerler ebeveynlikle ilgili farklılıkları için öğrenmeye, düşünmeye, iş birliği içinde davranmaya ve yardım almaya açıktır. Yardım almak yerine bunu mesele etmeye devam etmeleri, bu konu ile esas meseleleri ört bas etmeye çalıştıklarını düşündürebilir.
  4. Çocukların davranışları ve duygusal zorlayıcıları mizaç, yetiştirme tarzı ve çocukla kurulan ilişki bakımlarından zaten anne babayla doğrudan ilgilidir. Bu durumda çocukta bir sorun olsa bile bu sorun anne-babadan bağımsız düşünülemez.
  5. Bu durumu açıklamak bakımından komiktir, ama yanlış olmayabileceği durumlar vardır.

       f-g ve h maddeleri ise bu aile için büyük olasılıkla doğru maddelerdir. 

Değerlendirme ve Olasılıklar 

Bu küçük kesitten bakınca Melek ve Zafer’in ilişkilerine dair söyleyebileceklerimiz:

 *İlişkilerindeki “esas mesele”ye dair sorunlar ancak alt metinlerde gözlenmektedir. (Değersizlik, yetersizlik, suçluluk, çaresizlik hisleri)

Uzmanından öneriler

Evlilikle süren ilişkinizi işlevsel ve bir düzeyde memnuniyetle sürdürmek istiyorsanız, evlenmeye karar verdiğiniz anın veya sevgili olduğunuz dönemlerin, çok geride kalmasına izin vermeyin. O günlerle bugünler arasında çevrenizin, ailelerinizin beklentilerinin, toplumun beklentilerinin, gelenekselleşmiş ve kimisi hastalıklı kadın-erkek rollerinizin girmesine izin vermeyin. 

Partnerler evlilik kararı aldıkları andan itibaren ilişkileri kurumsallaşmanın getirdiği dayatmalara maruz kalacaktır. Havaya yazılan evlilik teklifleri, nişan masası sipariş verme, kına festivali, 3 gelinlikli düğün günü gibi ilginç yeni âdetler bir yana; aslında aileleri yakınlaştırmaya götürmesi beklenen konular (hediyeleşme gibi) bir gösteri ve gösteriş alanına dönmeye başladığında, artık geri dönülmez bir yere doğru sürükleniyor olabilirsiniz. 

İmzalar ve beyanla birlikte artık ailelerinize ve topluma mal olmuş bir çift olacağınız için, çocuk yapıp yapmama, sayısı, cinsiyeti, okulu, 3 enstrüman dersi, 3 spor dersi gibi konularda da elinizin ardından kolunuzu kurtaramayabilirsiniz. Zaten evlilik kurumunun ortak haneye yazılan sorumluluklarından dolayı ve karı-koca olmanın beklenen tehlikeli rollerinden dolayı zorlanırken, bir de gerçek bir aşırı özen isteyen durumla, yani bebek geldiğinde bebek bakımıyla dağılmanın eşeğine gelebilirsiniz. 

Uykusuz geceler, iş bölümündeki hassasiyet de eklenince kendi hikayelerinizdeki olası yaraların da tetiklenmesi an meselesi. İlişkiyi besleyen baş başa vakit geçirme, özgürlük, kendine alan yaratma ve cinsellik gibi önemli desteklerden de uzak kalma olasılığını düşünürsek; o tâ en baştaki birbirine âşık sevgililerin ilişkilerinden çok uzak bir noktaya düşebilirsiniz. Üstelik orası çok geride kaldığı ve zaman size bir dolu deneyim yaşattığı için ilişkinizin değişen ihtiyaçlarına uygun bir revizyon da gerekecek. Eğer ister ve emek verirseniz. 

Çocuğun doğumu ile birlikte beliren ve nasıl oynanacağını öğrenmeye başladığınız anne-baba rolünüz, karı-koca/eş/partner ilişkinize zarar verme potansiyeli olan yeni bir ilişkinizdir. Anne-baba ilişkinizde işbirlikçi, empatik ve çocuk için doğrusu nedir, nasıl öğrenilir, çocuğa nasıl yardım edilir odaklı bir içerik yeterliyken; eş ilişkinizde eskiden yapmaktan memnun olduğunuz etkinliklere yer vermek, ilişkinizin zorlanan, hasar görmekte olan alanlarına bakmaya, eşinizi anlamaya, kendi duygularınızı ve ihtiyaçlarınızı anlamaya ve ifade etmeye dönük bir ilişkiyi ihmal etmemelisiniz.

Gerekirse ve istenirse yeniden icat etmelisiniz.