Didem Doğan

10 Mayıs 2020

Şiirle şarkıyla tuttuğumuz ağıttır ağıt, İbrahim ve Helin'e

...

Kıpkırmızı bir uçurtmadan
İki kuş düştü gökyüzüne bu sabah,
Biri beyaz biri siyahtı.
Tam gökyüzünün kucağına
Kırmızı bir uçurtmadan diyorum,
Düştü iki kuş…
Sorulmayan sorular havalandı,
Söylenmemiş selamlar
Kenar kağıtlarında yazılı kaldı.
Gözyaşları notalara ilişmişti,
Son bir türkü çağladı.

İki kuş
Daha binlercesi için
Süzüldü, sonsuza
Sonsuzun mavisine
Mavinin umuduna
Umudun ateşine
Yüreklerin kederine yasına.
O ateş düştü bugün, apağırca.

Bir çocuk çıktı dışarı
Parmaklıklardan
Hiç, gözler bir aydınlık için kapanır mı?
Diye sordu bize.
Hiç, dudaklar bir umut için kapanır mı?
Dedi bir bebek
Kundağından kalktı.
Biz hiç birine cevap veremedik
Başımızı yere eğdik.
Büyüyünce üzülürsünüz, dedik
Şimdi gidip uyuyun.

Onlar uyudu,
Biz türkü dinledik.
Biz sustuk,
Sessizlik söyledi o gece.
Sabah ışıklar açılınca hemen sorduk birbirimize:
Hiç, bir umut için türkü dinlenir mi?
Bir umut için dedik, türkü dedik. Ağıt dedik.

Radyoyu açtık.
"Ne kadar da ufalmış bedenin
Gözyaşıma sığdın sen."
Dingindi ama ağır.
Radyoyu kapattık.

İki kuş düşündük,
Bir uçurtmadan düşen iki kuş,
Tam gökyüzünün kucağına.
Aydınlık için dedi çocuk, kapanır mı gözler?
Bir umut için dedik.
Sustuk.
Sessizlik söyledi o gece.
Bir yine türkülere hazırlandık.