Yüzüne kezzap atan erkekle evlenen kadının haberini gördüğünüzde kaçınız şoka uğradınız?
Kaçınızın kanı dondu, üzüldünüz? Kaçınız onu aşağıladı ve aptal buldu?
O evliliğin sizlere verdiği mesajın farkına varmaya cesaretiniz var mı?
Topluma olan güvensizliği o kadar yüksek ki, yaşamının bundan sonrasını celladıyla geçirecek. Aynı yatakta yatacak, seks yapacak, sarılacak, belki ondan çocuk doğuracak.
O sevgi diye sunulan şiddeti zihninde aşk olarak, birliktelik olarak konumlandıracak.
O genç kızın tercihi hepimizin birlikte yarattığı toplumun belki de mükemmel evlilik örneği.
Haberin anlamını idrak edene kadar tekrar tekrar servis etmeli medya. Tabii böyle bir sorumluluğu olduğunun farkında ise.
Bugün kimse için sevginin, birlikteliğin iyiliğinden güzelliğinden bahsetmeyeceğim.
Ah bir de, enflasyon ve dolar arttı ya herkesi ayaklı banknot olarak görenlerin aç gözlülüğü giderek büyürken insanlıktan ve insani değerlerden bahsetmek benim gibilerin ne haddine.
Bunun yerine bugün size bu evliliğe tanık olmamızı sağlayan çok olumlu ve yüksek görünen bir değerinizden bahsetmek istiyorum: ÖZGÜRLÜK
Özgürlük denilince çoğu insan hayatına hiç müdahale edilmemesini anlıyor. Konforunu ve isteklerini bozan herkesi azarlamayı, dışlamayı kendine hak görüyor. Birilerinin elinden tutmayı, birilerinin yarasını sarmayı, iyileştirmeyi, güçlendirmeyi sorumluluğu içinde görmüyor. Bunu yaptığında kendi hayatından çaldığına inanıyor.
Hâl böyle olunca birilerinin hayatına müdahale etmek, dokunmak da kendi özgürlük prensibinin dışına taştığından tercih edilmiyor.
Kendi sınırlarını, değerlerini korumak adına yaptığı hataları görmekten uzak yaşıyor.
Hayat benim, yaşam benim istediğim gibi yaşarım, beğenmiyorsan çek git edası sinsi bir virüs gibi yaşamların içine sinmiş durumda.
Bu virüse en çok maruz kalanlarda ne yazık ki eğitimli ve topluma rol model olan insanlar.
Bunun nedeni ise yıllar önce siyasi aktörlerin onların içinde peydahlanmasına neden olan "özel hayata müdahale" korkusu.
Sizi korkutan bir durumla ne kadar mücadele ederseniz o korkuyu o kadar çok yaşarsınız.
Korkunun içine düştüğünüzde başlayan körlük giderek artar ve sonunda öfkeye döner. Öfkenin ortaya çıkmasıyla sosyal mesafeniz de çoğalmaya başlar. Sizi onaylamayan, size gerekli takdiri sunmayan insanları anlamak yerine kendi yalnızlığınızı büyütmeye devam edersiniz. Yardımlaşma ve dayanışma duygularınız giderek azalır. Ve bunun sonunda en az yardımı alabilen insan yine siz olursunuz. Ama artık özgürsünüzdür çünkü kimse sizin koyduğunuz sınırları aşamaz ve size uzanamaz.
Paradoksal bir şekilde bunun aslında sizin de diğerlerine ulaşamaması ve dokunamaması olduğunu fark etmezsiniz. Birileri gözünüzün içine insan onurunu ve benlik saygısını düşüren bir evlilik tercihi ile karşınıza çıkana kadar.
Tek bir kişinin dahi kendi onurunu ayaklar altına alan bir tercihte bulunması tüm insanlığın özgürlüğünü limitleyen bir seçimdir. Nasıl ki, birilerinin Covid-19 aşısını bulması insanların yaşam limitini yükselttiyse bunun tersi olan seçimler de negatif etkiler yaratır. Ama bunu yine görmezsiniz, siz hâlâ kendi bitimsiz değerlerinizi yaşatmaya; özgürlüğü yükseltmeye odaklısınızdır. Zaten kendini bu duruma düşüren bir insanı ciddiye alacak da değilsinizdir.
Bu sizin eğitimli ve özgür olduğunuzu göstermez, kusura bakmayın ama toplumsal yaşam konusunda zır cahil olduğunuzun delilidir. Ve düpedüz bencilliktir. Bu bencilliğinizi perçinlemek için de enflasyon da özgürlük ilkeleriniz de iyi birer araçlardır. Kendinizi korumak ve yaşamınızı sürdürmek için bencilleşmeyi kendinize hak görmeye, dışlamaya ve ezmeye devam edebilirsiniz.
Bencilleştikçe özel hayatınızı koruduğunuzu düşünürsünüz ama yalnızlık sömürüye açılan en kolay kapıdır.
Evet, belki sizin yüzünüze o kız gibi kezzap atan bir sevgiliniz olmayacak, olsa bile onunla evlenmeyeceksiniz ama unutmayın: Onun tercihleri sizin yaşamınızın kalitesini belirliyor olacak. Çünkü onun tercihlerinden sorumlusunuz.
Bugün hiç durmadan şikâyet ettiğiniz ve eleştirdiğiniz siyasi iktidarı seçenlerin tercihlerinden sorumlu olduğunuz gibi.