Deniz Can

03 Aralık 2021

Bütün problemler sizin ailede mi toplanmış?

Ne zaman problemli bir alana denk gelsek kendimizi yalnız ve çözüm bulmamız zor bir şeyin içinde gibi hissederiz

Aile terapisi tekniklerinden biriyle ilgili bir kitap okuyorum. Bir paragraf geldi, geçti. Ardından bir an duraksadım.

Bu kadar yaygın bir çatışma alanı mı, diye düşündüm.

Paragrafta geçen cümle şöyle:

"Bir aile hedefinin oluşturulduğunu hayal edin: Çocuk kendisine bir kez söylendiğinde duştan çıkacak ve bunu ebeveyn nazik ve mutlu bir şekilde isteyecek." (Conoley & Conoley, 2017: 67)

Ardından bu tür kitaplarda nasıl örneklere yer verildiğini anımsadım.

Duştan çıkma ile ilgili bir tartışma, bir teknik kitabının içine örnek olarak giriyorsa, oldukça yaygın yaşanan bir problemdir. Bu tür teknik kitaplar uygulayıcının karşılaşma olanağı yüksek olan problemleri örnek olarak verir. Hem kolay anlaşılması için hem tekniğin işe yaradığını ispatlayabilmek için çokça benimsenen bir tarzdır.

Ortaokul veya lise yıllarınızda ailenizden daha kısa sürede yıkanmanız için uyarı aldığınızı hatırlıyor musunuz?

Hatta bu çeşitlenebilir; odaların ışıklarını açık bırakma, odayı toplama, ödevleri zamanında tamamlama, sınava hazırlanma, zamanında yatma, eve zamanında dönme, az para harcama gibi birçok konuda aile genç ile çatışır.

Ebeveynler de gençler de bu çatışma içerisindeyken problemi oldukça büyük ve çözülmesi için çok çaba gerektiren bir durum gibi görür. Çatışmanın özelliklerinden birisi de içinde bulunduğumuz durumu bize olduğundan büyük göstermesidir. Büyüteç gibi her şey olduğundan fazla ve çok görünür.

Bu durum aslında sadece ebeveyn çocuk ilişkisinde yaşanmaz. Aynı zamanda sevgililer, akranlar, iş arkadaşları, komşular arasında da oldukça yaygın olan çatışmalı noktalar vardır.

Hatta, bireysel gibi gördüğünüz birçok problemi de sizden başka yaşayan milyarlar vardır.

Ne zaman problemli bir alana denk gelsek kendimizi yalnız ve çözüm bulmamız zor bir şeyin içinde gibi hissederiz.

Ne zaman hayatımızda bir dönemeçten geçsek onu bir tek biz yaşıyoruz hissine kapılırız.

Bu bizde bolca yalnızlık, çaresizlik, korku duygusunun birikmesine neden olur. Birikimimiz bu yönde olunca problemin de çözümü iyice karmaşıklaşır.

Çatışmanın içinde taraf durumuna girdikçe çözüm için girişimde bulunma ihtimalimiz azalır. Bu gittikçe yuvarlanan, yuvarlandıkça kar topu gibi büyüyen bir döngüye dönüşür. Durdurmanın tek yolu durmaktır.

Çatışma bazen bir kişiyle bazen bir durumun yaratığı koşullarla yaşanabilir.

Kendi varlığınızı sürdürme isteği içerisindeyken bir sağlık problemi ile çatışabilirsiniz. Yapmak istediklerinizin yanında parasızlık ile çatışabilirsiniz. Kariyerinizde başarılı olmak isterken yalanlarla, rekabetle çatışabilirsiniz.

Hepsi muhtemeldir. Hepsi insana aittir.

Çatışmaların çoğunu insan yaratır. Bazen bilinçsiz gibi duran seçimleriyle ortaya çıkmasına izin verir bazen iyi ve güzel bir amaç için içine çekildiği çatışmaların üstesinden gelmesi gerekir.

İşte tam bu dönemeçlerde insan, çoğu zaman banyodan çıktın çıkmadın çatışmasının masumluğunu, güvenini, neşesini keşfedebilir.

Tam bu dönemeçlerde, bu kar topunun büyüyen etkisinden uzaklaştığınızda "dırdırcı bir eşin", "söylenen bir annenin", "kuralcı bir babanın", "suyu boşa harcayan bir kızın", "elektrik parasını düşünmeyen bir oğlanın" masumluğunu, çıkarsız varlığını görebilirsiniz.

Ve bazen birkaç anı koruyuculuğu canlı tutabilir. Sıcak bir battaniye, bir fincan içecekle…



Kaynak: Conoley & Conoley (2017); Pozitif Psikoloji ve Aile Terapisi, Anı Yayıncılık, Ankara.