Sandviçin isim babası: Bir lord ve bahis masası
Sandviçin doğuşu, 18. yüzyıl İngiltere’sinde John Montagu adlı bir İngiliz aristokrat sayesinde gerçekleşmiş. İngiltere yakınlarındaki Sandwich adalarının kontuymuş kendisi. Kont olmasına kont ama, rütbesine yakışmayan bir huyu varmış ve tam bir kumar tutkunuymuş. O dönem kumar oynamak çok büyük bir ahlaki mesele değilmiş anlaşılan. Bu meşhur kont Montagu, bir gün kumar masasında uzun saatler geçirirken acıkmış ama oyundan kalkmayı istememiş. Çözüm olarak hizmetçisinden ekmek dilimlerinin arasına biraz et koymasını istemiş. Hem oynamaya devam ediyor hem de masadan kalkmadan ekmek arası etini yiyormuş. Bir süre sonra bu ekmek arası eti istemek bir alışkanlık haline gelmiş. Masadaki diğer aristokratlar onun bu devrim niteliğindeki yemeğini ‘bana da Kont Sandwich’inkinden getir’ diyerek istemeye başlayınca, sandviç doğmuş!
Sandwich kontu Sir-John-Montagu
Sandviçin daha eski ataları
Orta Çağ Avrupa’sında, ekmek genellikle yemeklerin tabanı olarak kullanılırmış. Yemek sonunda bu ekmekler ya yenir ya da köpeklere verilirmiş. John Montagu sandviçin isim babası olabilir ama ekmeğin arasına malzeme koyma fikri ondan çok önce ortaya çıkmış.
Antik Romalılar, ekmek dilimlerinin üzerine et ve zeytin koyarak “erken dönem sandviç” yaratıcıları arasında yer almışlar. Hani bizde ‘ekmeküstü’ diye sunulan tariflerin atası olan ‘Bruschetta’ da Antik Roma’dan gelme. O zamanlar domates henüz Avrupa’ya gelmediği için, orijinal Bruschetta aslında ekmeğin üzerine sarımsak sürülüp zeytinyağı gezdirilen bir lezzet. Hepsi bu.
Orijinal Bruschetta
Daha da eskiye gidersek Antik Yunanda bizdeki gözleme gibi bir hamuru, içine bazen kurutulmuş balık bazen de peynir ve incir koyarak ağza yuvarlamaca var. Özellikle kahvaltıda. Bu da bir çeşit sandviç aslında.
Orta Doğu kültürü de Antik Yunan gibi dürüm konusunda bir uzman! Lavaş ekmeği içinde sebze, et ve baharatlarla hazırlanan dürümler sandviçin doğu akrabasıdır diyebiliriz.
Napolyon’dan Elvis’e
Sandviç, tarih boyunca birçok ünlü ismin de gözdesi olmuş. Napolyon Bonapart, savaş meydanında hızlıca yemek yiyebilmek için ekmek arasına peynir ve salam koymayı tercih edermiş. Strateji sadece savaşta değil, mutfakta da önemli! Kraliçe Victoria, öğleden sonra çay saatinde ince dilimlenmiş ekmek arası salatalık sandviçleri tercih edermiş. O dönemde bu tür sandviçler, İngiliz sosyetesinin zarif ve vazgeçilmez çay saati lezzetiymiş.
Sandviçi kim sevmez ki! Elvis Presley, tam anlamıyla bir sandviç fanatiğiymiş. En sevdiği sandviç, en sonunda kendi isminin verildiği “The Elvis” olarak bilinen, kızarmış ekmek arasında fıstık ezmesi, muz ve bazen de pastırmadan oluşan bir bomba.
Meşhur sandviç dükkanları
Sandviçin iş yapmadığı bir coğrafya var mı? Bence yok. Şef olarak bana göre süslü püslü yemeklerden daha fazla bir ilgi ve müşteri odağı getirir sandviç dükkanları. Meşhur Sandviç dükkanları dediğimiz zaman akla ilk gelenlerin başında New York’un Katz’s Delicatessen’i geliyor. 1888’den beri hizmette olan bu lezzet bombası dükkân, pastırmalı sandviçleriyle Hollywood’un da gözdesi. Gidemeseniz bile mutlaka Instagram’dan takip edin, ağzınızın suyu akar. When Harry Met Sally filmindeki ikonik bir sahnede, masada bir pastırmalı sandviç olduğunu hatırlayanlar vardır.
Katz deli pastırmalı sandviç
Ben de bir sandviç delisiyim. İtalya’da çok ünlü dükkanlar ve sandviç çeşitleri mevcut. Onlar Panini diyorlar yani Pane ekmek, Panino sandviç demek. Panini de sandviçler anlamına gelen bir çoğul kelime yani sandviç dükkânı. Tabi İtalyanların avantajı, ürünlerinin hep tazecik ve iyi olması. İtalya’da sittin çeşit panini dükkânı bulursun. Bölgeye göre peynirliler, domuz pastırmalılar olduğu gibi, at etli sandviç bile yediğimi söyleyebilirim. At eti ama çiğ at eti yani at tartar. Parma ilinde biraz meşhurdur.
Avrupa’nın en meşhur şehirlerinden Milano’ya geldiğimizde, Piadina dükkanları bizi karşılar. Piadina, bizim pide-ekmeğin kardeşi. Lavaşa da benziyor biraz ama pide yani esasen. Milano’da Duomo meydanındaki La Piadineria’nın önünde her gün uzun kuyruklar oluşmasına neden olan lezzet işte bu pide arası İtalyan sandviçi.
Piadina
Çizmenin daha aşağılarına indiğimizde karşımıza All’antico Vinaio çıkıyor. Floransa’dan çıkma bir dükkân ama artık İtalya’nın her yerinde şubeleri var. Özelliği, Schiacciata denilen Toskana’ya ait ekmekleri. Adı farklı ama tipi Foccacia’ya benziyor. Ancak dış kabuğu daha yağlı ve kıtır! Bu da onu dev sandviçler için müthiş kılıyor.
Schiacciata
All’antico Vinaio
Günümüz sandviç trendleri
21. yüzyıl, sandviç dünyasına yepyeni bir soluk getirdi ve artık sağlıklı süperfood usulü sandviçler var.
Avokadoyu Superfood yaptıklarından beri mafyası bile oluştu. Meksika’da uyuşturucu baronları yerine avokado baronlarının meydana çıkmasına yol açan avokado hakimiyeti, tabi ki sandviç dünyasına da sıçradı ve Avokadolu Tost çılgınlığı başladı. Minimalist ve sağlıklı yaşam trendiyle birlikte avokadolu tostlar brunch menülerinin yıldızı oldu. Üzerine haşlanmış yumurta, poşe yumurta filan eklenince al sana tam bir Instagram fenomeni!
Avokadolu tost
Bitkisel proteinlerle hazırlanan vegan sandviçler de yeme içme dünyasında büyük ilgi görüyor. Falafelli dürümler, humuslu sebze sandviçleri ve nohutlu salatalar menülerde daha sık yer almaya başladı.
Vietnam mutfağından esinlenen Bánh Mì, turşu, kişniş, havuç ve marine edilmiş domuz etiyle hazırlanan bir egzotik sandviç olarak Asya mutfağının sandviç çeşidi anlamında yükselişe geçti.
Bir de Gurme Sandviçler var. Sıradan malzemeler yerine trüf yağı, burrata peyniri, prosciutto ve artizan ekmekler kullanılarak yapılan sandviçler, modern gastronominin vazgeçilmezlerinden oldular.
Türk sandviçleri
Bizde ne var peki? Bence bizde de hiç hafife alınmayacak seçenekler var. İnfluencer’lar ülke ülke gezip sokak lezzetlerini görüntülüyorlar ama bizim zavallı tostlar, dilli kaşarlar küçümseniyor. Halbuki bizim sandviçlerimiz de epey kendine özgü.
Bana göre, küçükken annelerimizin ekmeğin üstüne salça sürüp bizleri sokağa saldığı yıllardan beri bizim sokak lezzetlerimizdeki ekmek üstü ya da ekmek arası lezzetler kültürel fenomenlerdir.
Marmaris büfe, Taksim’deki Islak Hamburger, her türlü köfte ekmekçi, kültürümüzü yansıtan birer fenomen değil midir? Dilli kaşar, Ayvalık tostu, bazlama tost, salçalı sucuklu çift kaşarlı tostlar, Çeşme’nin Kumru’su, bizim ‘büfe’ dünyamızın olmazsa olmazları. Sosisli ve Goralı’yı da unutmamak lazım.
Ayvalık tostu
En otantik olarak ise köfte ekmek, döner ve lahmacundan söz etmeliyiz. Köfte ekmek en eski ve köklü lezzetlerden biri. Hemen her yerde var, her yerde popüler. Her yörenin, her dükkânın köfte-ekmeği farklı olsa da konsept olarak vazgeçilmez! Bir de dünyaya yayılan dönerimiz var. Döner-ekmek ya da pide-döner, et dönerden oluşuyor ama yıllar içinde tavuk döner de et dönerin şanına erişti.
Köfte ekmek
Bir de Eminönü’nün simgesi olan balık ekmeğimiz var. İngilizler fish&cips’lerini bu kadar meşhur etmişler de ne olmuş, bizim balık-ekmeğimiz hepsini döver!
Doğu ve güneydoğudan gelip tüm Türk ve hatta Avrupa kültürüne yerleşen lahmacunumuz, kebaplı dürümlerimiz de sandviç seçeneklerimize örnek.
Peki bize en özgü olan sandviç ne? Tabi ki simit-kaşar. Onu da sandviçten sayabiliriz.
Sandviçin sırrı, basit ama sonsuz seçenek sunabilmesi! Ekmek arasına konulan her malzeme, kişisel bir tercihin ifadesi gibi. İster klasik bir jambonlu sandviç ister somon füme ve krem peynirle hazırlanan lüks bir versiyon, ister avokado tost isterse dilli kaşar. Sandviç her zaman hayat kurtarıcı, pratik ve bir o kadar da lezzetli bir seçimdir ve bence sandviç ölümsüzdür!