Yavuz Sultan Selim Köprüsü
TBMM'ye sunulan yeni vergi paketi birçok boyutuyla tartışılıyor.
Pakette Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modeliyle yaptırılan projeleri işleten patronlar için de bir vergi artışı var malum.
KÖİ modeliyle yaptırılan ve işletmede bulunan otoyol, köprü ve tünel projeleri ile şehir hastanelerini işleten patronlardan alınan Kurumlar Vergisi'ne beş puanlık bir artış getiriliyor.
Yasa yürürlüğe girdiğinde, KÖİ projeleri kapsamında elde edilen kazançlardan yüzde 25 değil, yüzde 30 oranında vergi alınacak. Vergi paketi için hazırlanıp dağıtılan Etki Analizi'ne göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı bu artıştan 557 milyon TL gelir bekliyor.
Maddeyle ilgili değerlendirme notunda, otoyol, köprü tünel ve şehir hastanelerini yapıp işleten ve söz konusu verginin kapsamında olan yükümlü sayısının 44 olduğu belirtildi.
Bahsedilen 44 yükümlü, kamuoyunun yakından bildiği büyük müteahhitlik şirketlerinden oluşuyor.
Hatırlarsanız tasarruf genelgesi paketi hazırlanırken, KÖİ patronlarına yapılan yani gelir garantili, yolcu garantili, araç garantili bu projeler için bütçeden yapılan astronomik tutarlarda ilişkin hiçbir düzenleme olmayışı eleştirilmişti.
Devede kulak
Vergi paketine bu yönde bir hüküm konulmuş olması, işte bu yükselen tepkilerin dikkate alındığı anlamına geliyor. Ama yanıltıcı olmasın. "Yaptık mı yaptık" kabilinden bir adımdır bu. KÖİ patronlarına yapılan ve daha uzun yıllar döviz üzerinden yapılacak ödemelerin yanında 557 milyon TL, pek de anlamlı bir tutar değil. Hatta devede kulak kaldığı bile söylenebilir.
Bunu anlamanın yolu da basit: Bütçede ayrılan ödeneklere bakmak.
* * *
Değerli okurlar, az önce de belirttim: Mevcut bakanlık bürokrasisinin hazırlayıp TBMM'ye gönderdiği Etki Analizi'nde, KÖİ projelerini yapıp işleten yükümlü (yani şirket) sayısı 44 olarak kayda geçti.
Bu sayıyı not düşelim.
Şimdi gelelim, 2024 yılı bütçesinde, otoyol, köprü, tünel ve şehir hastaneleri işletici şirketlerine yapılacak ödemeler için ayrılan kaynağı hatırlamaya:
Toplam 162,4 milyar TL.
Bu tutarın 4,9 milyar TL'si Avrasya Tüneli, 73,8 milyar TL'si otoyol ve köprüler, 83,7 milyar TL'si de şehir hastaneleri için.
Dahasını da hatırlayalım. Bu tutarlar sadece başlangıç için ayrılan ödeme miktarları.
Ne mi demek istiyorum?
Bizlerden ticari sır diye saklanan KÖİ uygulama sözleşmelerinde, garantiler döviz üzerinden veriliyor ve kurdaki değişimler ile enflasyona bağlı olarak yılda dört kez artış yapılıyor.
Yani bu senenin sonunda, biz el yordamıyla da olsa şunu öğreneceğiz:
44 müteahhitlik şirketine Ulaştırma Bakanlığı, DHMİ, Karayolları, Sağlık Bakanlığı gibi kurumlardan ödenen toplam garanti ve kira, hizmet bedelleri (şehir hastanelerinde kira ve hizmet) 2024 bütçesi hazırlanırken konulan 162,4 milyar TL'nin üzerine çıkacak.
Çok basit bir nedenle... Bu bütçenin hazırlandığı Ekim 2023 tarihindeki ABD doları, Euro kuruyla Aralık 2024'teki aynı olmayacak da ondan.
Bu bir yana….
291'de biri
Hiç artmamış yani başlangıçtaki haliyle konulmuş tutarı bile aldığımızda, 162,4 milyar TL'yi beklenen vergi tutarı olan 557 milyon TL'ye böldüğünüzde, ulaşacağınız sonuç: 291,5.
Yani bugün devletin KÖİ projeleri için müteahhitlerden aldığı Kurumlar Vergisi'nde yapacağı artışla elde edeceği vergi geliri, onlara bir yılda ödemeyi taahhüt ettiği tutarın 291'de biri kadar…
İyi değil mi.
Geçiş ücretli otoyol ve köprülerde halkın ödediği tarifelerin gerçek tarifeler olmadığını, Prof. Uğur Emek hoca sıklıkla dile getiriyor. (Benim de yıllar önce Cumhuriyet ve Sözcü gazetelerindeki yazılarıma da konu oldu.)
Geçiş tarifelerinin, yani bizlerin ödediği tutarların müteahhitle devlet arasındaki gizli sözleşmede yazılı tutarların altında belirlenmesi, o şirketlerin bir jesti değil.
Sırf halk ödeyebilsin, o yolu kullanabilsin diye iktidarın isteğiyle yapılan bir uygulama. Aradaki farkı sonrasında zaten şirkete ödüyor. O da bütçe kaynaklarından çıkıyor.
Dolayısıyla, yeni vergi paketiyle Kurumlar Vergisi'nde, KÖİ şirketleri için yapılan 5 puanlık artıştan beklenen 557 milyon TL'nin bir kısmının 2025 yılında yine onlara gideceğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Hayırlı uğurlu olsun.
Çiğdem Toker kimdir?Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı. Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti. Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı. 2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor. Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi. Kitapları - Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008 - "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018 - Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019 Ödülleri - İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995) - Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997) - Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000) - Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001) - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005) - European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015) - Halkevleri "Basın Ödülü" (2016) - Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016) - İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019) - TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019) - Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017) - ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017) - ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018) - Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018) - Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018) - Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019) - Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019) - TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020) - Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020) - Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021) - TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021) - İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021) - SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021) - Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021) |