Anayasal bir kurum olan Sayıştay denetimi, vergilerimizin nasıl harcandığını anlamaya ölçmeye yönelik bir yoldur.
Bugünkü rejimde Sayıştay denetimi etki gücü ve yaptırımları açısından zayıflatıldı. Bu biliniyor. Ama buna rağmen, zayıflatılmış varlığı dahi, AKP iktidarına ve iktidarın yönettiği yatırımcı kuruluşlarla iş yürüten uluslararası finans kuruluşlarına rahatsızlık vermeyi sürdürüyor.
Nereden mi anlıyoruz?
EBRD yani Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'nın Türkiye'deki demiryolu projelerine kredi verme karşılığında talep ettiği TCDD'nin biraz daha "serbestleştirilmesi" taslağından.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın EBRD'ye verdiği söz doğrultusunda hazırlanan ve henüz taslak aşamasında olan bu metinde, yeniden inşa edilecek demiryolu sektörünün Sayıştay denetimi dışında bırakılması planlanıyor.
Evet dün KESK'e bağlı Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası'nın (BTS) yaptığı ve Cumhuriyet'te de yer alan haberde belirtilen çalışma hayli kapsamlı bir yasal düzenleme. TCDD'yi, Sayıştay'ın yerine tıpkı Türkiye Varlık Fonu'nda (TVF) yapıldığı gibi bağımsız denetim şirketlerinin raporlamasına açılacak bir sürecin kurgusu yapılıyor
Elbette bu hedef, daha doğrusu TCDD'yi bugünkünden bambaşka bir hale getirecek yasal düzenleme kurgusu bununla sınırlı değil. TCDD'ye iktidarın istediği gibi istediği sayıda hatta yabancı uyruklu personelin, memur alınması mevzuatına tabi olmadan istihdam etmesine olanak tanınması hedefleniyor. Yanı sıra Kamu İhale Kanunu'na tabi olmaksızın mal, hizmet, yapım işleri alım satımı yapabilmesi isteniyor.
Temmuzda üst düzey ziyaret
TCDD'nin bugünkü yapısı ile kimliğinin tamamen değişmesi anlamına gelecek değişiklik taslağı, temmuz ayında yapılan üst düzey bir toplantıda gündeme geldi. EBRD'nin politika ve ortaklıklardan sorumlu başkan yardımcısı Mark Bowman başkanlığında, Türkiye Ofis Direktörü'nün de yer aldığı geniş bir heyet, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu'nu ziyaret etti. Uraloğlu'na da bakan yardımcısı başta olmak üzere bakanlıktan üst düzey bürokratlardan oluşan bir heyet eşlik etti.
Gündem özetinde neler var?
Bu toplantıda konuşulanların özeti ise, Bakanlığın AB ve Dış ilişkiler Genel Müdürlüğü'nce hazırlanarak, ağustos ayında bakanlığın ve ilgili kurumların birimlerine iletildi.
Söz konusu resmi yazıya göre, "Türkiye'de demiryolu sektörünün serbestleştirilmesi" üst düzey bu toplantıda bir gündem maddesi olarak yer aldı. Toplantının diğer gündem maddeleri ise şöyle sıralandı:
- EBRD'nin Türkiye'de ulaştırma ve altyapı sektörüne yönelik yürüttüğü faaliyetler.
- EBRD'nin Türkiye'de deprem felaketi sonrasında ulaştırma altyapı projelerine yönelik olası işbirliği alanları.
- Denizcilik sektöründe karbonsuzlaştırma projesi.
Ispartakule - Çerkezköy projesi
Bakanlık resmi yazısındaki özete bakılırsa, EBRD'nin proje finansmanını daha önce onayladığı Ispartakule-Çerkezköy Yüksek Standartlı Demiryolu projesinin bu toplantıda ana gündem maddesi olduğu anlaşılıyor. Zira EBRD yetkilileri, Türk heyetine demiryolu sektörünün serbestleşmesine ilişkin mevzuat çalışmalarının 2023 sonuna kadar TBMM'ye sunulacağı yönündeki taahhütü hatırlatmış. Bu hatırlatma da söz konusu projesinin kredisi bağlamında yapılmış.
Bundan iki yıl önce Sözcü'de yazmıştım. Projenin önemi dolasıyıla hatırlatmak gerekiyor. 67 km'lik Ispartakule-Çerkezköy demiryolu hattı, AB'nin Katılım Öncesi Mali Yardım aracı (IPA) fonları tarafından ortak finanse ediliyor. Bu projeye EBRD'nin 150 milyon Euro finansman sağlayacağı, Kasım 2021'de onaylandı. Proje, demiryolunun geçtiği yerlerde insan yerleşimlerini, tarımsal faaliyeti, kuşları, biyoçeşitliliği etkileyeceği için de büyük önem taşıyor.
Bu hatırlatmadan sonra gelelim temmuz ayındaki heyetlerarası toplantıda Bakanlığın EBRD heyetine ne yanıt verdiğine...
Resmi belgedeki ilgili bölüm aynen şöyle:
"Bakanlığımız; 'Demiryolu Kanunu'na yönelik mevzuat taslağının tamamlanarak Meclis'e sunulmaya hazır olduğunu, demiryolu altyapı ve tren işletmecisi kuruluşların yeniden yapılandırılmasını içeren mevzuat çalışmalarının ise hâlihazırda devam ettiğini, maliyet muhasebesinin ayrıştırılması, çalışanların statülerinin değiştirilmesi başta olmak üzere karar alınabilmesi için çok boyutlu analiz edilmesi gereken ve birçok paydaşı ilgilendiren önemli konuların masaya yatırıldığını, 2023 yılı sonuna kadar mevzuat taslaklarının Meclis'e sunulabileceğini ifade etmişlerdir."
EBRD memnun olmuş
EBRD heyeti de bu yanıta karşılık memnun olduklarını söylemişler ve 150 milyon Euroluk Ispartakule-Çerkek-zköy finansmanının yanı sıra, Türkiye'deki başka demiryolu projelerine de finansman katkısı sunulacağını, ancak bunun için "serbestleşme" konusunun önem taşıdığını belirtmişler. Amiyane tabirle "ne kadar ekmek, o kadar köfte" diye özetlenebilecek bir yaklaşım.
Hemen belirtelim ki, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın EBRD'nin isteği doğrultusunda hazırladığı kanun teklifi taslağı çok ayrıntılı hükümler içeriyor. "Serbestleştirme" meselesi mali boyutları dolayısıyla Hazine ve Maliye Bakanlığı'nı da ilgilendirdiği için alternatifli maddeler hazırlanmış. TCDD ve bağlı şirketler, bir "topluluk"a dönüştürülmesi hedefleniyor.
TCDD ve şirketler topluluğu
Hazırlanan taslağa göre TCDD'nin tabi olacağı hukuk ve mevzuat tamamen değişiyor. 3. madde taslağı şöyle:
"Türk Ticaret Kanununa ve özel hukuk hükümlerine tabi olmak üzere, TCDD A.Ş. ve bağlı şirketleri olarak TCDD Altyapı İşletmesi A.Ş, TCDD Taşımacılık A.Ş ve TÜRASAŞ unvanları altında dört anonim şirket kurulmuştur."
"Topluluğun" ilgili olduğu Bakanlık, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olacak. Ancak sermaye yapısı konusu halen tartışılıyor. Hazırlanan taslakta iki alternatif şöyle:
Alternatif 1:
TCDD A.Ş'nin sermayesinin tamamı Hazine'ye aittir. Ancak, mülkiyet hakkı ile kâr payı hakkına halel gelmemek ve pay sahipliğinden kaynaklanan bütün mali haklar Hazine ve Maliye Bakanlığı'nda kalmak kaydıyla Hazine'nin şirketlerdeki pay sahipliğine dayana oy, yönetim, temsil, denetim, denetim gibi hak ve yetkileri Bakanlık tarafından kullanılır. Şirket işletme bütçesi ile ilgili olarak her yıl Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın görüşünü alır.
Alternatif 2:
TCDD A.Ş.'nin paylarının tamamı Hazine'ye aittir. Bu çerçevede paya bağlı haklar Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından kullanılır. Ancak, bu Kanun, 6461 sayılı Kanun ve diğer mevzuat hükümleri kapsamında sektöre yön verme, denetleme ve koordinasyona ilişkin yetkiler Bakanlığa aittir. / Bakanlık tarafından kullanılır.
Yabancı personele vize
Kanun taslağında personel ile ilgili ayrıntılı hükümler bulunuyor. TCDD şirketleri yeni kimliğine kavuşunca, geçici veya sürekli olarak yerli ve yabancı uyruklu personelin istihdam edilebileceği taslağa yazıldı. Yanı sıra, yeni düzende personel alırken kamu kurum ve kuruluşlarına personel alırken uygulanan mevzuat uygulanmayacak.
Emekliliğe cazibe
Yani taslaktan anlaşıldığı kadarıyla Bakanlık, TCDD için yeni bir kadrolaşma planı öngörüyor. Bu çerçevede emekliliği cazip kılacak madde bile düşünülmüş. TCDD ve bünyesinde yeni kurulacak şirketler ticaret siciline tescil edildiğinde, emekli ikramiyelerinin belli koşullar altında yüksek oranlarda ödenmesi öngörülüyor.
TCDD'yi tamamen "serbestleştirecek" bu taslakta işler henüz başlangıç aşamasında. TBMM'ye geldiğinde daha geniş tartışılacaktır.
Ancak şu toplantı ve konuşulanlar, sözler, hazırlıklar, bize "dış kredi"nin yani "nakitin" nelere kadir olduğunu bir kez daha gösteriyor.
EBRD, hangi talebe hayır dedi?
Söz konusu toplantıda konuşulan konulardan biri daha dikkat çekici. O notla bitireyim. Bakanlık heyeti deprem sonrasında ulaşımdaki darboğazı gidermek amacıyla, 'Malatya-Narlı Yüksek Standartlı Demiryolu Projesi' acele yatırım kapsamında değerlendirildiğini iletiyor. Ve projenin 'yüksek aciliyet' içerdiğini anlatan bir belgeyi EBRD'ye iletiyor. Bu çerçevede, toplam 2.3 milyar Euro tahmini bütçeli bu projenin aciliyet durumunu EBRD'nin tekrar değerlendirmesini, resmi müzakere sürecinin tamamlanarak Kredi Anlaşması sürecine başarıyla geçilmesinin beklendiğini bildiriyor.
Fakat EBRD yetkilileri; EBRD'nin Türkiye'nin yanında olduğunu zaten gösterdiklerini, ancak toplamda 2.3 milyar Euroluk proje bütçesinin tamamının EBRD tarafından finanse edilmesinin mümkün olmadığını ifade etmişler.
Çiğdem Toker kimdir?Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı. Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti. Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı. 2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor. Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi. Kitapları - Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008 - "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018 - Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019 Ödülleri - İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995) - Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997) - Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000) - Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001) - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005) - European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015) - Halkevleri "Basın Ödülü" (2016) - Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016) - İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019) - TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019) - Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017) - ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017) - ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018) - Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018) - Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018) - Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019) - Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019) - TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020) - Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020 - Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021) - TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021) - İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021) - SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021) - Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021) |