Tıpkı “Gazetecilik suç değildir” cümlesi gibi “Çağrılsa ifade vermeye gidecek” diye başlayan cümleyi de sık kullanmaya başladık. Dahası, kullanma sıklığına bağlı olarak hızla da aşınıyor; farkındasınızdır eminim. (Gazeteciliğin suç olmadığını ise çok daha uzun bir süredir söyleyip yazıyoruz. Çünkü giderek artan bir dozda kriminalize edilmeye çalışılıyor. Sosyal medyalar ile gözetim teknolojisindeki gelişmeler; iktidar odaklarının bu çabasını bir baskı aracına dönüştürmesini kolaylaştırıyor.)
“Gazetecilik suç değildir.”
“Çağrılsa ifade vermeye gidecek…”
Her iki ifadenin ortak paydası, hukuk devleti normlarını anlatmasında. Bu normları anlatmak için giderek daha fazla çaba göstermemiz gerekiyor. Çünkü halen yürürlükte olan Anayasa’da, bir hukuk devleti olarak tanımlanan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak, uzunca bir süredir, hukuk devleti normlarıyla bağdaşmayan sayısız uygulamaya tanıklık ediyoruz. Bu uygulamalar siyasal amaçlarla bir taarruza dönüşmüş durumda.
Tercih ve endeks
Çağrılsa, ikiletmeden ifade vermeye gidecek kişilerin, çağrı yapılmaksızın; evinde şafak baskınlarıyla, işyerlerinde, yemek yedikleri restoran gibi gündelik hayatın akışı içindeki olağan ortamlarında gözaltına alınmaları, söz konusu kişilerin kriminal vakalar olmadığına göre, açıktır ki bir tercih. Ama hukuk devleti normları açısından ise bir alt eşik.
Dolayısıyla Türkiye’nin, -tıpkı Yolsuzluk Algı Endeksi’nde olduğu gibi- Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde de alt sıralara yuvarlanması boşuna değil. Destekleyicileri arasında Avrupa Komisyonu, Dünya Bankası, BM Kalkınma Programı gibi örgütlerin de bulunduğu World Justice Project’in (WJP), her yıl düzenli olarak yayımladığı endeksin 2024 yılı verilerine göre, Türkiye hukukun üstünlüğü kriterleri dikkate alınarak yapılan uluslararası değerlendirme sonucunda, 142 ülke arasında 117. Sıraya yerleşti.
Türkiye Madagaskar ve Angola’nın gerisinde
Türkiye’nin önündeki 116 ülkeden bazılarını -sırasıyla- aktaralım: Honduras, Angola, Nijer, Rusya, Madagaskar, EL Salvador, Sierra Leone.
Hukukun Üstünlüğü Endeksi’ni hazırlayıp her yıl raporlayarak yayımlayan WJP adlı örgüt, bu değerlendirmeyi sekiz kritere göre yapıyor:
Hükümet Yetkilerine İlişkin Kısıtlamalar, Yolsuzluğun Olmaması, Açık Hükümet, Temel Haklar, Asayiş ve Güvenlik, Düzenleyici Uygulama, Sivil Adalet, Ceza Yargılaması
Özgür ve bağımsız basın
Bu kriterler arasında ilk sırada yer alan “Hükümet Yetkilerine İlişkin Kısıtlamalar” başlığı altında, ülkeyi yönetenlerin hukuka bağlılık derecesi ölçülüyor. Hükümetin ve hükümet yetkililerinin, hesap verebilirliğini sağlayan araç ve düzen değerlendiriliyor. Özgür ve bağımsız basın başta olmak üzere, hükümetlerin gücü üzerindeki hükümet dışı denetimler de bu bölümde değerlendirmeye alınıyor.
Hukukun Üstünlüğü Endeksi’ni hazırlayan kuruluşun sayfasında, hukukun üstünlüğünün yolsuzluğu azalttığı, yoksulluk ve hastalıklarla mücadele ettiği, toplumu adaletsizliklerden koruduğu vurgulanıyor.
Türkiye’nin gerek yolsuzlukla mücadele gerekse hukukun üstünlüğü alanındaki başarısızlığı, uluslararası arenada senelerdir kayıt altına alınmasına karşın, standartların iyileşmesi şöyle dursun, basın ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere standartların giderek kötüleştiği bir siyasal ve toplumsal ortama sürükleniyoruz. Konuşmanın, sorunları dile getirmenin, iktidarın yanlışlarını eleştirmenin çok ağır suçmuş gibi gösterildiği, konuşanın cezaevine atıldığı bir ortam ile muhalefetin ve toplumun direncini kırmak amaçlanıyor olabilir. Ancak basına yönelik kuşatma ne kadar ağırlaşırsa ağırlaşsın, “dezenflasyon” masalı anlatarak milyonların açlıkla terbiye edilmeye çalışılan bir toplumda bunun sürdürülebilirliği olamaz.
Çiğdem Toker kimdir?Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı. Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti. Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı. 2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor. Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi. Kitapları - Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008 - "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018 - Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019 Ödülleri - İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995) - Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997) - Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000) - Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001) - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005) - European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015) - Halkevleri "Basın Ödülü" (2016) - Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016) - İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019) - TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019) - Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017) - ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017) - ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018) - Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018) - Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018) - Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019) - Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019) - TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020) - Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020) - Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021) - TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021) - İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021) - SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021) - Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021) |