Çiğdem Anad

30 Mayıs 2023

LGBTİ+'lar ölsün mü, başka kimler ölsün?

Sadece birbirimizi okuduğumuzu bilmeme rağmen kendi kendime konuşmaya dayanamayıp yazdım

Cumhurbaşkanı seçim zaferinin ilk konuşmasında LGBTİ+'yı yerin dibine sokmaya çalıştı. İnanın çok merak ettim ve kendisine ne yazık ki sorma ihtimalim yok. 

Türkiye nüfusunun kaçta kaçı LGBTİ+'lı acaba? Eşcinsellik ve diğer farklı cinsel kimliklerde ne zamandır bir patlama oldu da, haberimiz yok ? Cinsel kimliğini gizleyen, toplumsal demografiyi etkileyip, aile yapısını bozan LGBTİ+'lıların sayısı milyonlara mı ulaştı? Herhalde ki, Cumhurbaşkanı ayağının tozuyla LGBTİ+'ya kılıçlarını çekti. LGBTİ+'lı bireyler ne yapmalı şimdi, vatandaşı oldukları yerde yaşama hakkı bulamıyorlarsa ölsünler mi? Kimin kiminle ne şekilde sevişeceğini başkası nasıl belirleyebilir acaba? Ayrıca "insanı severim yaratandan ötürü" lafını nereye koyacağız? 
 
Başka kimler ölsün? Erkek şiddetine maruz kalan kadınlar ölsün mü? Cinsel tacize uğrayan çocuklar ölsün mü? Ege'de yaşayanlar ölsün mü? Kürtler ölsün mü? 
 
Bu toprakların bütün vatandaşlarının ve kimliklerinin memleketi tek değil mi? Herkesin yaşama hakkı var mı, yok mu? 

Eşit vatandaşlık hakkı ve demokrasi Şam'da kayısı mı?

En azından Şam'da ya da Ankara'da kayısı değil değil mi? Peki ne? Bekir Ağırdır'ın bir anket yapıp " demokrasi nedir" sorusunu halka sorup, aldığı cevapları kamuoyuyla paylaşması hepimizi bilgilendirir. Bir de çeşit çeşit milliyetçilik var. Bu farklı türleri öğrenebilir miyiz? İç Anadolu'da yaşayanların da detaylı bir profilinin çıkarılmasına ihtiyaç var sanırım. 

Umut fakirin ekmeği mi?

Bu seçim sonuçlarına göre fakirin ekmeği Erdoğan. Cumhurbaşkanı bu ekmeği kendi cebinden vermediğine göre kimlerin cebinden verdiğini öğrenmeliyiz. Paraya para demeyenlerin cebinden veriyorsa sorun yok ama memurun ve işçinin cebinden veriyorsa, onların rızasını almalı. Kendi emeğiyle, kazancıyla geçinenler ve devletten yardım almayanlar da artık yoksullar için üzülmemeli, onların Erdoğan babası var. 

Umut kaybedenlerin züğürt tesellisi mi?

Tam da öyle, hep de öyle oldu zaten. Hepimiz umudumuzu yeniden tanımlasak mı acaba? Ben kendimden başlayayım; Annem, babam ve ben kendimizi bildik bileli sosyalizmi görme umuduyla bir ömür geçirdik. Sosyalizmden anladığımız farklılaşsa da özünde benzer bir gelecek tasavvur ettik. Bugün benim dünya görüşüme en yakın parti 45 yıl öncesinde olduğu gibi Türkiye İşçi Partisi ve oy oranı yüzde 1.7. Hani Cumhurbaşkanı "gramaj ağırlıklarını biliyorum" diyor ya, bizim ki bu kadar. İnsanların eşit fırsatlara sahip olması için verilen mücadelenin karşılığı bu kadar gram. Ben sosyalizmi göremeyeceğimi kabul ettim. Çoğunluğun eşit fırsatlara ve haklara sahip olma talebi yoksa zorla güzellik olmaz. Umudum ise sosyalist değerlere ve ahlaka sahip arkadaşlarımı koruyabilmek, onlarla yaşayabilmek ve soran olursa bildiklerimi anlatabilmek. Umudum birgün dünyaya hakim olan kapitalist sistemin tamamen tıkanması ve hiçbir silahın üretilmediği dünyanın kurulması. Silahlara dökülen servetler insanlara ve bütün canlıları korumaya harcansa ne göç sorunu kalır, ne küresel ısınma.  

Süleyman Demirel'e gecikmiş bir selam

Bu toplumu kanaatimce en iyi tanıyan ve müthiş kavrayıcı bir üslup kullanan Demirel'den öğreneceklerimiz var. Öncelikle kullanacağımız dil. Ayrıca haklıymış; "dün dündür, bugün bugündür" derdi. Biz de şimdi dünü bırakıp bugüne bakmalıyız. Yeni bir siyasi dil, yeni bir iletişim dili inşa etmeliyiz. Öncelikle de ortak paydası çok olanlar birlikte daha çok üretmeli.   

Nadasa devam

Sadece birbirimizi okuduğumuzu bilmeme rağmen kendi kendime konuşmaya dayanamayıp yazdım. Nadastayım ama arada yazmaktan geri duramıyorum.