EY TÜRK ASKERİ; başın öne eğilmesin, aldırma gönül aldırma.
12 Eylül’de hapishanelerden yankılanan teselliyi, bugün senin yüzüne seslendirenlere selam çakacak mısın?
Türkülere mahkûm ettiklerini en büyük düşmanın saymıştın. Düşmanının karşısında büyüttüklerin bugün seni yok ediyorlar.
Saz çalınan, folklor oynanan, Lenin’nin kitaplarının, günlük gazeteler ile dergilerin okunduğu, memleket meselelerinin tartışıldığı halk evlerini kapatıp, dini faaliyetleri destekledin, şimdi Erzincan’daki cemaat seni şehirden sürüyor.
Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya adına işkencelerden geçmiş Türk solu sana “ağladığın duyulmasın, aldırma gönül aldırma” diyor.
Halkın yüzde sekseni (yüzde 80) seni en güvenilir kurum görüp, sana destek sağlarken, senin yarı gücüne sahip olanlar karşısında kısıldıkça kısılan sesin üzüntü veriyor.
TÜRBAN SERBEST ,DİĞERLERİ NEDEN YASAK?
Genelkurmay Başkanı'nın açıklamasından,GATA’ya (askeri hastaneye) bugünden sonra türbanla girilebileceğini algıladık. Başbakan'ın eşi girebilir, sıradan vatandaş giremez diye bir ayrımcılık yapılamayacağına göre türban serbest. İrticanın tehdit olmaktan çıkışıyla, türban siyasi simge olmaktan çıktıysa; çarşafın, cüppenin, sarığın günahı ne?
Çarşaf, cüppe, sarık da siyasi simge sayılamaz ve eşitlik ilkesine göre,onlar da serbest bırakılmalıdır. Hepsi birden GATA’ya girebilmelidir.
Asker , ”Asker siyasete karışıyor” lafını duymamak için Türkiye Büyük Millet Meclis’indeki kıyafet kısıtlamasının nedenini soramıyor.
Mini etek, şort siyasi simge mi ki, Meclis'te yasaklanıyor?Cevap “evet” ise neyin siyasi simgesi?
Cevap “hayır, ama her yerin kuralı var” ise, o zaman sadece Meclis'in mi kuralları var, başka yerlerin, askeriyenin kuralları neden kural yerine konmuyor?
Gerçi ben bütün kıyafetlerin serbest bırakılmasından yanayım, insanların kendilerini ifade ederken en belirleyici özelliğin (yüzde 55 ) dış görünüş olduğunu hatırlatarak, kıyafetlerin birbirimizi zaman kaybetmeden tanımamızda büyük faydası olacağı kanaatindeyim.
ZİHİNLERİ AÇIK, UFUKLARI GENİŞ OLDUKLARINI İDDİA EDENLER
Görüntüye bakmayın, kafaların içine bakın” diyenler görüntüden korkuyorlar, Sivas katliamının yapıldığı Madımak Oteli'ni müze yapmıyorlar. Kafaların içinden, kalplerden de korkuyorlar, cemevlerinin ibadethane kabul edilmesine karşı çıkıyorlar.
“Yarın yanağından gayrı her yerde, her şeyde hep beraber olabilmek” için semah yapanların ibadethanesi cemevleri değilse, neresi?
Demokratik açılım Aleviler için, ideolojik işçiler! Için, öğretmenler için, doktorlor için, memurlar için yapılacak zannedenler yanıldıklarını anlıyorlar.
BİR DE DENİZ AYILARI VAR, KARAYA AİT OLMAYAN
Türkiye’de sürekli azarlanan Deniz ayıları suyu çok ısınan Galapagos adalarından kaçıp, Peru kıyılarına sığınacaklar, ama akıllarının adadakilerde kalacağını bildiklerinden bir türlü kıpırdayamıyorlar.