Cevdet Kadri Kırımlı

24 Ağustos 2024

Rusya Çin'in vasalı mı olacak?

Ukrayna'daki savaş uzadıkça Çin'in kazanımlarının artarak süreceği kesin

18 Ağustos 1969 Pazartesi. Washington. Hotel America'daki Beef and Bird restoranı. Öğlen 12.30. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) Büyükelçiliği İkinci Sekreteri Boris Davydov, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi personelinden William Stearman ile baş başa yemek yemektedir. Davet Davydov'dan gelmiştir. Meslektaş olarak birbirlerini yıllardır tanımaktadırlar. Vietnam konularından sorumlu olan Stearman, muhatabının bu konuda konuşmak isteyeceğini düşünmektedir.

Hâl hatır sorma faslından sonra Davydov, ABD'nin Çin'le ilişkilerini geliştirip Sovyet Rusya'ya karşı gizli bir anlaşma peşinde olup olmadığını sorar. Stearman'ın "böyle bir niyetimiz yok" cevabı üzerine Davydov aniden, "Farz edelim, Çin'in nükleer tesislerine saldırıp bunları yok ettik. Sizin tavrınız ne olur?" der. Stearman'ın ağzına götürmek üzere olduğu çatal havada asılı kalır. Muhatabı onun bu sessizliğinden faydalanıp devam eder: "Ve bu durumda Pekin sizden yardım isterse ne yaparsınız? Yani, ABD bu durumdan bir şekilde yararlanmaya çalışır mı?" [1]

Başkan Nixon göreve başlayalı henüz sekiz ay olmuştur. Gündeminin birinci maddesi Vietnam'dır. Savaşın artık kazanılamayacağı anlaşılmış, içte yükselen tepkiler nedeniyle onurlu bir çıkış yolu bulmak en önemli mesele haline gelmiştir.

Öte yanda, Soğuk Savaş tüm hızıyla devam etmektedir. Sovyetler Birliği en tehlikeli düşmandır. Çin ise dış dünyaya kapalı, kendi halinde ve etkisiz bir ülke durumundadır. Mao'nun üç yıl önce başlattığı Kültür Devrimi, ülkenin hem ekonomisini hem de insan kaynağını önemli ölçüde yıpratmıştır. Sovyet Rusya'nın Çin'e karşı kötü niyetler beslediği bilinmektedir. Nixon ve danışmanları için Çin'in Sovyetler Birliği tarafından yutulması, en büyük düşman olan Sovyet Rusya'nın daha da büyümesi ve tehlikeli hale gelmesi anlamına gelecektir.

Bu görüşmenin hemen ardından Nixon düğmeye basar, malum Çin'i kuyudan çıkarma süreci başlar. İki yıl sonra Kissinger'in Çin'i ilk ziyareti gerçekleşecektir. 

* * *

Sovyet Rusya 1920'lerden itibaren Çin Komünist Partisi'nin oluşuma destek verdi. Onun bu büyük ağabeyliğinin etkisiyle 1949'da Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşundan 1953'te Stalin'in ölümüne kadar iki ülke arasında dostane ilişkiler devam etti. Stalin'in halefi Kruşçev'ten itibaren ise durum değişti. Mao özellikle Stalin'i yerin dibine sokması nedeniyle Kruşçev'e hiçbir zaman güvenmedi. İlişkiler giderek limonileşti. Hatta savaş aşamasına gelindi.

Gel zaman git zaman köprünün altından çok sular aktı. Limoni ilişkilerden Xi Jinping ve Putin tarafından dile getirilen sınırsız işbirliği söylemine ulaşıldı.

* * *

Geçen hafta Izvestia'da yer alan bir haber ise Çin-Rusya ilişkilerinde yeni bir dönüm noktasını gösteriyor. Haberde, Çin bankalarının yüzde 98'inin Rusya ile RMB cinsinden olan işlemleri durdurduğu ve bazı Çin finans kurumlarının Ruble cinsinden işlemleri bile reddetmeye başladığı belirtiliyordu. [2]

Zaten ABD'nin Rusya'ya yardım eden finans kuruluşlarını hedef alan ikincil yaptırımları onayladığı geçen Aralık ayından bu yana Çin bankalarının tedrici bir şekilde Rusya ile kapıları kapatmakta olduğu izleniyordu.

Bu durum, Rusya ile ticari ilişkilerini durduracağı anlamına gelmese de Çin'in, Batı ile Rusya arasında bir tercih yapmak durumunda kaldığında hangi yolu seçeceğini göstermesi açısından manidar.

Putin'in kalkıştığı macerayı Çin'in şu bağlamda değerlendirdiğini söylemek yanlış olmaz:

Birincisi bu savaş batının dikkatinin Çin'den Rusya'ya kayması açısından faydalı. Bir an Rusya'nın bu maceraya hiç kalkışmadığı bir senaryoyu düşünün. Çin'in Tayvan ve Güney Çin Denizi'ndeki gerilimleri çok daha dikkat çekip tepkilerin dozunun artmasına yol açacaktı.

İkincisi süren savaş nedeniyle Rusya'nın yalnızlaşması ekonomik açıdan değerli. İki ülke arasındaki ticaret hacmi geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 46.9 oranında artarak 240.1 milyar dolara ulaştı. Çin'in ihracatı 110.9 milyar dolar oldu. Ama daha ilginç durum Çin Rusya petrolünün en büyük müşterisi durumuna geldi. Rusya'nın toplam petrol ihracatı içinde Çin'in payı yüzde 50. Üstelik piyasa fiyatının ortalama 5 dolar altında alıyor.

Rusya'nın Çin'le dış ticareti (milyar dolar)

Geçen yıl Rusya'da yarım milyonun üzerinde Çin malı otomobil satıldı. Ülkede en fazla satılan 6 yabancı otomobil markasının tamamı Çinli.

Benzer bir örnek de cep telefonlarıyla ilgili. Rusya'da en fazla satılan markalar artık Apple ve Samsung değil Çin markaları Xiaomi ve Tecno.

Hâlihazırdaki rakamlar asimetriyi göstermesi açısından oldukça fikir verici: Rusya'nın toplam dış ticareti içinde Çin'in payı yüzde 33'e ulaşmış durumda. Çin'in toplam dış ticareti içinde Rusya'nın payı ise sadece yüzde 4.

Üçüncüsü Rusya'nın Ukrayna'ya odaklanması ve savaş nedeniyle güç kaybetmesi bir anlamda Orta Asya'daki Türki Cumhuriyet'ler üzerindeki ağabeylik etkisinin de azalmasına yol açıyor. Tabii Rusya'nın boşalttığı bu makama Çin yerleşiyor.

Bu gelişmeye iyi bir örnek Orta Koridor'da önemli bir yeri olan 280 kilometrelik Çin-Kırgızistan-Özbekistan demiryolu hattı. Bu hattın inşası için üç ülke 1997 yılında mutabakata varmış olmasına rağmen Rusya'nın engellemeleri nedeniyle proje bir türlü gerçekleşmemişti. Çünkü bu hattın açılması Rusya'nın kuzey hattından elde ettiği gelirleri olumsuz yönde etkileyecekti.

Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov'un sözleri Rusya'nın jeopolitik arka bahçesi olarak gördüğü Orta Asya'daki Çin lehine değişen dengeleri ortaya koyuyor bir anlamda. "Aslında bunu 20 yıldır inşa etmeye çalışıyoruz. Ama inşaatı hiç başlayamadı. Çünkü kimse Rusya'ya suya ihtiyacımız gibi bu demiryoluna da ihtiyacımız olduğunu anlatamadı."

* * *

Çin, daha MÖ 3. yüzyıldan başlayarak kendisinden zayıf devletlerle hiyerarşik bağımlılık ilişkileri kurmaya başlamıştı. Ekonomik güç, kültürel kazanımlar ve bölgesel etkinlik açısından altın çağına tekabül eden Ming Hanedanlığı (1368-1644) döneminde komşuları ile arasında haraç düzeni ilişkisi gelişmiş ve bunların bazıları 19. yüzyıla kadar sürmüştür.

Batı'daki süzeren-vasal ilişkisinden biraz daha farklı bir ilişki biçimidir bu: Çin İmparatoru'na biat karşılığında komşu devletlerin kralları tanınma, barış ve ticaret imkanı elde edebiliyorlardı. Bu süreç haraçgüzar devletin Çin İmparatoru'na nadide hediyeler göndermesiyle başlıyor ondan sonra da periyodik olarak vergi ya da değerli hediyeler yollamasıyla devam ediyordu.

Merkezinde Çin'in olduğu yıldız şeklinde bir ilişkiler biçimiydi. Çin, haraçgüzar (haraç veren) devletlerin ne içişlerine ne de birbirleriyle ilişkilerine karışıyordu.

Farklı zamanlarda ve değişen sürelerle de olsa Asya'daki devletlerin hemen hepsi Çin'e biat eden haraçgüzar devletler olmuştur. Bunlar arasında Brunei, Kamboçya, Japonya; Kore, Malezya, Nepal, Filipinler, Siam (Tayland), Vietnam ve Sri Lanka bulunur.

* * *

Ukrayna'daki savaş uzadıkça Çin'in kazanımlarının artarak süreceği kesin.

Rusya'nın bu savaştan muzaffer çıkamayacağı aşikâr. Bu durum Çin'de de artık yüksek sesle dile getiriliyor.[3]

Savaştan epeyce hırpalanmış olarak çıkacak Rusya'ya Batı'nın kucak açıp bağrına basması pek mümkün olmayacak herhalde.

Böyle bir Rusya'nın Çin'ın vasalı olması uzak ihtimal olarak görülmemeli.


[1] William Stearman, Memorendum of Conversation, ABD Dışişleri, 18 Ağustos 1969, https://china.usc.edu/sites/default/files/article/attachments/state-1969-reaction-to-proposal-to-destroy-chinese-nuclear-capability.pdf

[2] Баг по расчету: региональные банки Китая прекращают принимать платежи из РФ, https://iz.ru/1740489/mariia-kolobova/bag-po-raschetu-regionalnye-banki-kitaia-prekrashchaiut-prinimat-platezhi-iz-rf

[3] Örneğin Fudan Üniversitesi Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü Profesörü ve Dekan Yardımcısı Feng Yujun'un yazısı: https://www.economist.com/by-invitation/2024/04/11/russia-is-sure-to-lose-in-ukraine-reckons-a-chinese-expert-on-russia

Cevdet Kadri Kırımlı kimdir? 

İzmir'de doğdu.

Yurt içinde ve yurt dışında farklı şirketlerde yöneticilik yaptı.

Çin'de ve Hong Kong'da yaşadı.

"Çin Mucizesinin Sonu mu? Uyuyan Arslan Kağıttan Kaplan" adlı bir kitabı (İletişim Yayınları) vardır.