Bir zamanlar aynı coğrafyayı paylaşmış olan Türklerle Çinlilerin benzer hatta kimi ortak noktaları olduğu söylenebilir. Ama bunların bir bölümünün doğu toplumlarının ortak özellikleri kontenjanından geldiğini teslim etmek gerekir.
Benzerlikleri başında sanırım aile kavramına verilen önem geliyor. Çin’deki “yeni yıl” kutlamaları bu bağlamda iyi bir örnek.
Ay takvimine göre yeni yıl ya da Çin’deki ismiyle Bahar Bayramı (春节) dün başladı. Resmi olarak 7 gün tatil olan bu dönem Çinliler için en önemli kutlamadır. Bizdeki Kurban Bayramı ile benzerlikleri olduğu söylenebilir.
Kısa dönemli çalışmak ya da öğrenim için başka şehirlere gitmiş olanlar ya da başka şehirlere yerleşmiş, oralarda hayat kurmuş olanlar Bahar Bayramı geldiğinde kendi yörelerine, yani “memleket”lerine, aile büyüklerinin olduğu yerlere giderler. Nüfuslarının önemli bir bölümü aslen farklı yörelerden olduğu için Pekin, Şangay, Guangzhou, Shenzhen gibi mega kentler bu bayram döneminde hayalet şehirlere dönüşür.
***
Hazırlıklar daha yılbaşı gelmeden birkaç hafta önce başlar. Evlerin, binaların girişleri üzerinde yeni yılla ilgili dileklerin, dizelerin bulunduğu kırmızı sembollerle dekore edilir
Bunlardan en yaygın olanı iyi şans anlamındaki Fú (福)’dur. Lakin Fú baş aşağı şekilde yazılır. Bunun sebebi de “baş aşağı” anlamındaki Dào (倒)’nun “geldi, burada” anlamındaki Dào (到) ile sesdeş (homophone) [1] olmasındandır. Dolayısıyla “iyi şans geldi” gibi bir anlam çıkmaktadır.
Tipik bir kapı süslemesi. Ortada Fú (福). Sağdaki süslemede “Bahar geldi, bereket geldi, şans geldi”, soldakinde ise “Ailede uyum toplumda uyum her şeyde uyum” yazıyor
Yılbaşı münasebetiyle bir araya gelen aile bireyleri için en önemli kutlama yılbaşı gecesi yenen büyük akşam yemeğidir. Kavuşma yemeği (團年飯 - Tuán niánfàn) ya da Yılbaşı yemeği (年夜飯 - Nián yèfàn) olarak adlandırılan bu özel an için her aile kendi imkanlarınca en mükellef sofrayı hazırlar.
Bu sofraların olmazsa olmazı balıktır. Çince balık anlamına gelen 鱼 (Yú) ile bolluk anlamına gelen 余 (Yú) sesdeştir, aynı sesle telaffuz edilir. Yeni yılın bolluk getirmesi için sofrada mutlaka balık buğlama bulunur.
Yılbaşı sofrasının olmazsa olmazı balık buğulama ve içinde para olan kırmızı zarflar
Özellikle çocukların dört gözle bekledikleri andır bu akşam. Büyükler küçüklere içinde bayram harçlığı bulunan kırmızı zarf (红包 – Hóngbāo) verirler.
Gecenin bir diğer eğlencesi ise Çin Merkezi Televizyonu (CCTV)’nda yayınlanan yılbaşı özel programıdır. Bahar Bayramı Galası (春晚 –Chūnwǎn) adı verilen programda gösterişli şovlar, skeçler ve tabii ki popüler sanatçılar yer alır.
Hem bu gecenin hem de tüm Bahar Bayramı’nın en önemli eğlencelerinden biri de bizim okeyi andıran Májiàng (麻将)’dır. Küçüğünden büyüğüne hemen herkes Májiàng masasına oturur. Hatta birkaç masa kurulduğu bile olur. Oyun genellikle küçük rakamlarda ama mutlaka parasına oynanır.
Bahar Bayramı’nda evlerde genellikle Májiàng masaları kurulur
Yılbaşı gecesinin en gösterişli olaylarından biri de havai fişeklerdir. Sadece çocuklar değil büyüklerin de katılımıyla hep birlikte havai fişek atılır.
M.Ö. 14. yüzyıldaki Shang Hanedanlığı dönemine kadar uzanan bir tarihi olduğu tahmin edilen ama Han İmparatoru Wu (MÖ 140-87) döneminden itibaren gelenek haline gelen ay takvim yılının ilk gün ritüellerinin en önemlilerinden biridir havai fişekler.
Bu geleneğin dayanağı ise yaygın olarak kabul edilen bir söylencedir: Çok eski zamanlarda dağların ve denizlerin altında saklanan Yıl (年 -Nián) adlı öküze benzer vücudu, aslana benzer kafası olan dehşetengiz canavar Ay takvimi yılbaşısı döneminde aniden ortaya çıkıp sivrisineklerden insanlara kadar, önüne çıkan her şeyi yermiş. En çok da çocukları yemeyi severmiş. Ortalığı kasıp kavurduktan sonra da ormanlara geri dönermiş. Zamanla ahali bu canavarın kırmızıdan ve gürültüden korktuğunu fark etmiş. Ondan böyle de Yıl’ın geleceği gün her tarafta havai fişekler atılmaya, ortalık kırmızı kumaş ve kâğıtlardan yapılmış gece fenerleriyle donatılmaya kısacası etrafta kırmızı ve gürültü hakim olmaya başlamış.
Çin’de yeni yıl kutlamalarının en önemli etkinliklerinden biri büyüklü küçüklü pek çok kişinin sokaklarda havai fişek atmasıdır
Havai fişek atılması son yıllarda şehirlerde büyük ölçüde yasaklanmış olmasına rağmen özellikle kırsal kesimde epeyce yaygındır. Yılbaşı gecesi neredeyse sabah kadar havai fişekler atılır. Hatta ertesi gün de devam eder. Bunlar genellikle oldukça gürültü çıkaran cinsten havai fişeklerdir.
Dünyada en fazla havai fişeğin atıldığı gündür bugün.
Guangxi’de yılbaşı kutlamaları nedeniyle atılan havai fişekler, 9 Şubat gecesi
Bahar Bayramı dönemine özgü epeyce batıl inanç da vardır.
Örneğin yeni yılın ilk günlerinde çöpleri atmanın iyi şansınızı da alıp götüreceğine inanılır. Yeni yıldan bir gün önce evler temizlenir, çöpler atılır, böylece kötü şans da süpürülüp atılmıştır.
Mandarin Çincesinde saç (发 – Fā) ile zengin olmak anlamındaki (发财 – Fācái)’daki “发” karakteri birebir aynıdır ve aynı şekilde telaffuz edilir. Bu nedenle yeni yılın başında saçların yıkanması ya da kesilmesinin talihinizi alıp götüreceğine inanılır.
Bıçak, makas gibi kesici aletlerin de yılbaşının ilk günlerinde kullanılması pek tercih edilmez.
Keza yılbaşı döneminde bardak, tabak, ayna vb kırmanın kötü şans getireceğine, ayrılıklara yol açacağına inanılır. Bu nedenle eğer bir şey kırılırsa parçaları kırmızı kağıtla sarıp “yıl salimen ve huzurlu geçsin (岁岁平安 - Suì suì píng'ān)” denir (Kırık anlamındaki 碎 -Suì ile yıl anlamındaki 岁 -Suì sesdeştir).
***
Bize hiç de yabancı olmayan, hatta oldukça aşina olduğumuz öğeler dikkatinizi çekmiştir.
Ancak bizden farklı olarak ailenin merkezde olduğu anlayışın arka planında neredeyse 2500 yıldır hâkim olan ve toplumsal yapıyı şekillendiren Konfüçyüs öğretisi vardır. Toplumun ortak bilincine derinlemesine nufuz etmiş olan Konfüçyüs öğretisinde toplumsal uyum esastır. Bu uyumun sağlanabilmesi her bireyin doğal düzendeki yerini bilmesi ve kendi rolünün gereklerini yerine getirmesiyle mümkün olur. Konfüçyüs beş temel ilişki sayar: Amir-memur ilişkisi, baba-oğul ilişkisi, karı-koca ilişkisi, kardeş-ağabey ilişkisi ve arkadaşlar arasındaki ilişki.
Bunlar karşılıklı saygı, yükümlülük ve sadakate dayalı hiyerarşik ilişkilerdir.
Bu bağlamda da toplum her zaman bireyden önce gelir.
[1] Çince tonal (tonlu) bir dildir. Mandarin Çincesinde 4 farklı ton vardır. Karakterlerin farklı tonda (farklı vurguyla) okunmasıyla anlam değişir. Tonal olması nedeniyle de sesdeş (homonym, eşsesli) sözcüklerle doludur ve kelime oyunlarına, cinasa çok yatkındır.
Cevdet Kadri Kırımlı kimdir?İzmir'de doğdu. Yurt içinde ve yurt dışında farklı şirketlerde yöneticilik yaptı. Çin'de ve Hong Kong'da yaşadı. "Çin Mucizesinin Sonu mu? Uyuyan Arslan Kağıttan Kaplan" adlı bir kitabı (İletişim Yayınları) vardır. |